Şehitler ve Şehadet Ayı Şubat

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Şehitler ve Şehadet Ayı Şubat


YÜKSEL’İ CUMA NAMAZININ ARDINDAN ŞEHİT ETTİLER

METİN YÜKSEL - 23 Şubat 1979

Molla Sadrettin Yüksel’in Hoca’nın oğlu olan Metin Yüksel, ülkemizde genç yaşına rağmen İslami hareket içinde şuuru, uyanıklığı ve aktivitesiyle tanınıyordu. Yurdun dört bir yanında zalimlere ve işbirlikçilerine karşı amansız bir mücadele içindeydi. 23 Şubat 1979 Cuma günü Cuma namazı çıkışında yaşam alanları daralan kavmiyetçiler tarafından hunharca katledildi. Yüksel’in, “Şehadet bir çağrıdır tüm nesillere çağlara” şeklinde meşhur bir sözü vardı. Şehit edildiğinde 20 yaşındaydı.

BENNA’NIN ŞEHADETİNDEN SONRA CAMİLER KAPATILDI

HASAN EL-BENNA - 12 Şubat 1949

Dünyanın birçok yerinde mensupları olan Müslüman Kardeşler Hareketi’nin (İhvan-ı Müslimin) kurucusu olan Hasan El Benna, hayatı boyunca İslami bir mücadelesi içerisinde yaşadı. Filistin meselesini İslam’ın meselesi olarak gündeme getirdi. Filistin’de savaşacak birlikler oluşturup cepheye gönderdi. 1949 yılının Şubat ayında bir konferansından çıkarken silahlı saldırıya uğradı. Polis hastaneye müdahale etti, tedavi görmesini engelledi. Orada ruhunu teslim etti. Şehadetinden sonra Kahire’de camiler kapatıldı. Erkekler tutuklandı. Namazını sadece kadınlar ve babası kıldı.

MALCOLM X - 21 Şubat 1965

19 Mayıs 1925’te dünyaya gelen Malcolm X, bir papazın 11 çocuğundan biridir. Malcolm’un hayatındaki en büyük değişiklik hapishanedeyken oldu. Eliah Muhammet’le tanışarak İslam’ı seçti ve Müslüman oldu. 27 yaşında tahliye olan Malcolm, gayretleriyle göz doldurarak milyonlarca Afro-Amerikalının umut sesi oldu. Hac farizasını yaptığı zaman farklı ırklardan ve renklerden insanlarla birlikte aynı Allah’a secde etmenin büyüsüne kapıldı ve ırkçılığın İslam dışı olduğunu fark etti. Bunu Amerika’ya taşıdı. Malcolm’un ünü, İslam ülkelerini sardı. Amerika’da çok büyük kitleleri peşi sıra sürükleyen Malcolm, ABD rejimi için tehlikeli olmaya başlar. 21 Şubat 1965’te suikastçıların kurşunlarına hedef olarak şehit edilir. Şehit edileli 40 yıla yaklaşmasına rağmen hâlâ tüm dünya Müslümanlarına örnek bir ölüm tarzına nasip olduğu için imrenilen, sevilen bir mücadeleci olarak hatırlanmaktadır.

ABBAS MUSAVİ - 17 ŞUBAT 1994

Şubat ayında şehit edilen önemli Müslüman önderlerden biri de Abbas Musavi. Lübnan’daki Hizbullah’ın genel sekreteriydi. Özellikle Güney Lübnan’daki siyonist işgale karşı yürütülen cihadda önemli yeri vardı. Bu hareketin liderlerinden olan Abbas Musevi, Allah’ın takdiridir ki bir şehidin şehadet yıldönümü törenlerinden dönerken hanımı ve bir çocuğuyla beraber İsrail ajanları tarafından 17 Şubat 1994’te şehit edildi.

İSKİLİPLİ ATIF HOCA - 4 Şubat 1926

“Şapka Kararnamesi” ile ilgili olarak bir gece evinden alındı. Önce Giresun’da, sonra İstanbul’da beraat almasına rağmen ısrarla tutuklu bulunduruldu. Sonra Ankara İstiklal Mahkemesi’ne meşakkatli bir yolculukla gönderildi. 3 Şubat Çarşamba günü şapka hadisesiyle alakadar oldukları iddia edilen 44 masum ve mazlum insan, Kel Ali’nin riyasetindeki mahkemenin önüne çıktılar. Müdafaa sırası kendisine gelince de “Savunmaya gerek yoktur” dedi ve Hakim Kel Ali (Ali Çetinkaya) tarafından idama mahkum edildi. 4 Şubat 1926 Perşembe günü asılarak şehit edildi.

ES’AD ERBİLİ - 4 ŞUBAT 1931

Şeyh Es’ad Erbili, meşhur Menemen olaylarından dolayı, bu olaylarla hiçbir ilgisi olmadığı halde yargılanan ve idama mahkûm edilen ilim erbabındandı. Yaşı ilerlemiş olduğundan hakkındaki idam kararı resmen infaz edilmedi. Ama onu ortadan kaldırmak isteyenler 4 Şubat 1931’de kendisini hastanede zehirleyerek infazı daha insanlık dışı bir metotla gerçekleştirdiler.

ZELİMHAN YANDARBİYEV - 13 ŞUBAT 2004

Zelimhan Yandarbiyev, Çeçenistan’ın Cevher Dudayev’den sonra gelen ikinci devlet başkanı. Rusya’nın 1999’da Çeçenistan’ı ikinci kez işgal etmesinden sonra başlatılan cihadda önemli rol oynadı. İslami Uyanış ve Kalkınma Teşkilatı’nın da başkanlığını yapan Yandarbiyev, Çeçen direnişi hakkında İslam ülkelerini ve Müslüman halkları bilgilendirmek amacıyla muhtelif etkinliklerde bulundu, konferanslar verdi. Çeçenistan’ın bağımsızlık davasında önemli bir yeri olan Yandarbiyev, 13 Şubat 2004’te arabasına konan bir bombanın hedefi oldu. Ağır yaralanan Yandarbiyev, hastaneye kaldırılmasından kısa bir süre sonra şehit oldu.

 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
hasan-el-benna.jpg


12 Şubat 1949'da şehid edilen Hasan El Benna'nın hareketi şehadetindensonra etkisini islam coğrafyasının farklı yerlerine yayıldı.

Dünya Bülteni/ Haber Merkezi

İslam aleminin en etkin isimlerinden, Müslüman Kardeşler Hareketi'nin kurucusu Hasan el Benna 1949 senesinde bugün şehit edildi. Temellerini attığı ve İslam aleminde derin izler bırakan Müslüman Kardeşler hareketi ise Mübarek sonrası Mısır'da iktidar oldu ve yeniden darbeyle iktidardan uzaklaştırıldı. Ülkenin seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi hapsedildi.

Müslüman Kardeşler'in kurucusu büyük İslam alimi ve mücahidi Hasan el Benna 12 Şubat 1949'da Kahire'nin en büyük caddelerinden birinde arabası durdurularak polisler tarafından kurşunlandı.
Kaldırıldığı hastanede bilinçli olarak müdahale edilmeyerek kan kaybından ölmesi beklendi. Hasan el Benna'nın ölmesini başta Kral Faruk olmak üzere İngilizler ve Yahudiler çok istiyorlardı.
Hareketin kurucusu Hasna el Benna anılarında Müslüman Kardeşleri şu şekilde tasvir etmektedir:

"Müslüman Kardeşler hareketi, hareketini selefî bir mesaj, Sünnî bir yöntem, tasavvufî bir hakikat, siyasal bir örgüt, atletik bir grup, bilimsel ve kültürel bir bağ, ekonomik bir girişim ve toplumsal bir fikir olarak tanımlamış ve bu hareketin Sünnî, gelenekçi ve reformcu düşüncedeki en aktif unsurların mirasçısı ve icracısı olduğunu ilan etmiştir,"

Hasan el Benna'nın temellerini attığı Müslüman Kardeşler hareketi geleneksel Sünnî düşüncenin üzerine bina edilmiş ve bina edildiği temele karşı eleştirel bir tutum izlemiştir. Diğer taraftan Müslüman Kardeşler günlük sorunları somut ve pratik çözümler üreten, ancak bu arada Müslümanları da var olan sistemle barıştıran ara İslamî mekanizmaları oluşturmayı amaçlamıştır.

DAVETTEN HAREKETE: HASAN EL BENNA

Son iki yılda uzun bir zamandır Müslüman Arap halklarını baskı ve otoriteyle yöneten diktatörler devrilmeye başladı. Diktatörlerin devrilmesinden sonra Tunus, Mısır ve Fas gibi kuzey Afrika ülkelerinde Müslüman Kardeşler veya onun geleğeninden gelen hareketler seçimleri kazanarak iktidarın en önemli adayı haline geldiler.

Şüphesiz Müslüman Kardeşlerin alternatifsiz olmalarında en büyük etken Müslüman duyarlılığını geniş halk tabanlarında tutarak anlayışını sabırla devam ettirilmesiydi. Bir köy öğretmeni tarafından kurulan Müslüman kardeşlerin bu başarısında en büyük pay hareketin kurucusu Hasan el Benna'ya aittir. Hasan el Benna'nın otobiyografisini yazdığı "Dava ve Davetçinin Hatıraları" isimli eseri hareketin nasıl bir ortamda doğup geliştiğini anlatan önemli bir kaynaktır. Bu eserde Hasan el Benna'nın kişiliği, ruh dünyası, dini ve geleneksel konulardaki farklı tutumu, bir hareket önderi olarak hayat tarzı İslam dünyasını en fazla etkileyen kişi olmasını izah eder.


Hasan el Benna, Raşid mıntıkasında el Mahmudiye ilçesinde bir cami imamı olan Şeyh Ahmed el Benna es Saati'nin ilk çocuğu olarak 17 Ekim 1906'da doğdu. Babası çevresinde saygınlığı olan İslami dğerlere hassasiyeti ile bir zattı, bu yüzden oğlunun Ezher'de okumasını din alimi olmasını istemişti. İlkokula doğduğu Mahmudiye'de başlayan Benna babasından ve bölgenin tanınmış alimlerinden olan Şeyh Zahran'dan dini eğitim almıştı.

Babası Hasan el Benna'nın hafız okuluna devam etmesini istemiş fakat o babasının isteğine karşı çıkarak ortaokula kayıt olmuştu. Ortaokulu bitirdikten sonra babası İskenderiye'deki Din Enstitüsü'ne devam etmesini istemiş, yine Hasan el Benna babasının bu arzusunu yerine getirmeyerek Damanhur'daki Başöğretmenler Yetiştirme Okulu'na devam etmişti. Eğtimini Kahire'deki Daru'l Ulum'da tamamlayan el Benna, öğretmen olarak mezun olmuştur.


Hasan el Benna çocukluğundan itibaren tasavvufa ilgi duymuş, Hasefiye tarikatının zikirlerine tarikatın velilerine ait ziyaretlerine katılmıştır. Dua ve zikir Hasan el Benna'nın hayatının her döneminde etkili olmuştur. Dua ve zikrin kendisini dinamik tuttuğunu 1940'ların ortalarında verdiği bir röportajında belirtecek, tasavvufi değerlerin her zaman hayatı için vazgeçilmez olduğunu belirtecektir. İslami pratiklerdeki hassasiyeti ve doğru bildiklerini anlatma isteği, mücadele etmekten çekinmemesi genç yaşlarından itibaren Hasan el Benna'nın kişiliğinde etkilidir.

Çocukluğundan beri çevresinden edindiği Hanbeliye öğretilerini ve tasavvufu zihninde bütünleştirmesi, mücadeleci tavrı Hasan el Benna'yı eylemci bir yapıya dönüştürmüştür. Darul ulum'da öğrenci iken İslami kıyafet olmadığı gerekçesiyle üniforma giymeye itiraz eder ve arkadaşlarıyla okul idaresine karşı mücadeleye girişir.

Arkadaşları ile birlikte henüz 13-14 yaşlarında iken İngilizlere karşı yapılan gösteriye katılır, polis tarafından tartaklanır, fakat o İngilizlere karşı mücadele etmekten vazgeçmez ve okulunda sömürgeci yönetimi eleştiren konuşmalar yapar, bildiriler hazırlar ve dağıtır. Sadece arkadaşlarına değil camilere, Pazar yerlerine ve kahvehanelere giderek halkı bilinçlendirmeyi çalışır.

Hasefi Hayır Cemiyeti, İslam Ahlakının Asaleti, Genç Müslümanlar Birliği gibi cemiyetlerde aktif olarak bulunur.

Üniversite yıllarında Reşid Rıza, Abdulhamid Said, Muhubbiddin el Hatip,Ferid Vecdi gibi Kahire'nin önde gelen şahsiyetleriyle görüşür fikir alışverişinde bulunur. Dini içerikli Mecellet'ül fetih dergisinde makaleler yazar.Kahire'de Genç Müslümanlar Birliği'nin tertiplediği İslami Yılbaşı gecesinde etkili bir konuşma yapar, değişik çevrelerce tanınmasını sağlar.
1927'de üniversiteyi bitiren Hasan el Benna, İsmailiye'de bir ilkokula öğretmen olarak atanır.

Bu küçük kasabada İngilizlerin askeri üsleri bulunmaktaydı. Ayrıca İngiliz-Fransız Kanal Şirketinin merkezi de buradaydı. Sömürgeci ve zengin Mısırlıların yaşantıları ile fakir kasabalıların ekonomik yaşantısı arasında büyük farklılık vardı. Sosyal adaletsizliğin bütün boyutları bu kasabada görülüyordu. İsmailiye'de kaldığı sürece tebliğ hizmetlerini devam ettiren akşam okulda haftada iki gün camide vaazlar veriyor, Kahire'den getirttiği kitapları öğrencilere dağıtıyordu.


1928'de altı arkadaşı ile birlikte İsmailiye'de davet çalışmalarını tek bir merkezden organizeli bir şekilde yürütmek için Müslüman Kardeşler Cemiyeti'ni kurdu. Mahalli bir Kuran okulunun odasında kiralanarak kurulan cemiyetin ilk faaliyetleri, Kuran-ı Kerim öğretme, gençleri, İslami yaşantıya teşvik, ahlaki değerlerin yaygınlaştırılmasıydı.

Kısa bir süre sonra cemiyet ilk kendi okulu Medresetu't Tezhib'i açmışlar bu okulda Kuran-ı Kerim, hadis, İslam tarihi ve fıkıh dersleri vermişlerdir. Cemiyetin öncelikli hedefi genç nesiller olduğu için eğitime odaklanmaktaydı. Cemiyet kısa sürede üye kabul etmeye başladı. Cemiyete giren üyelere sadakat yemini ettiriyorlar, yeşil bandlar takılıyordu. Daha sonra cemiyet bir marşı resmi marş olarak benimsedi ve Kuran'a beşiklik eden çaprazlama kılıcı sembol olarak benimsedi.


Hasan el Benna gençler dışında ilk davet faaliyetlerini Kanal şirketinde çalışan işçiler ve küçük esnaf üzerine yaptı. Müslüman Kardeşler Cemiyetinin ilk üyeleri bu faaliyetler sonucu işçi ve küçük esnaftan oluşmuştu. Hasan el Benna cemiyeti kurduktan sonra İsmailiye'de bir cami yaptırma projesine girişti. Cami projesi için yardım toplanması, yönetim kurulu oluşturulması gerekiyordu.

Cami tamamlandıktan sonra Hasan el Benna'nın teşviki ile cemiyet caminin yanına okul yaptırdı. Cemiyet bu zaman sarfında Şübrahit ve Mahmudiye'de şubeler açtı. 1931'de de Kahire'ye şube açıldı. 1936'nın sonralarında ise şubelerin sayısı 100 üzerine çıktı.

1930'ları başlarında Hasan el Benna'nın Müslüman kardeşler Cemiyeti'nin genel başkanı imzasını kullanarak , Mecellet'ul feth dergisine yazdığı makale Hasan el Benna'nın nasıl bir yol izleyeceğinin ipuçlarını veriyordu. Hasan el Benna bu yazısında İslam'ı siyaset, toplum, ekonomik anlayışlarını içerdiğini ileri sürmüş, hayır cemiyetlerinin siyasetle ilgilenmeleri Mısır yasalarına göre yasaklanmasına rağmen siyasete vurgu yapmıştı.

Hasan el Benna'nın Rislaler'i okunduğunda siyasete vurgu yapması dönemindeki dini hareketlerden farklılık içerdiğini gösterir. Fakat eserlerinde siyaset safhasını sonraki aşamaya bıraktığı hareket üyelerinin siyasetten "şimdilik" uzak durmaları gerektiğini söyler. Çünkü Cemiyetin faaliyetlerini üç döneme ayırır; fikrin yayılması, destekçilerin devrilmesi ve harekete geçme. Harekete geçme dönemi hızlı büyümeye rağmen henüz gelmemiştir.
Cemiyetin Kahire'ye şube açmasıyla Hasan el Benna'da Kahire'ye taşınır, Kahire'deki ilk yıllarında öğretmenlikle birlikte cemiyetin çalışmalarını yürütür daha sonra öğretmenlikten ayrılarak cemiyet çalışmalarına tüm vaktini verir. Kahire Üniversite'si ve Ezher'de cemiyetin ilk gençlik birimleri oluşturulur. Hasan el Benna bu gençlerle özel olarak ilgilenir, gençlere akşam sohbetleri yapar, kamplar düzenleyerek cemiyetin örgütlü bir gençlik yapısını oluşturur.

Hasan el Benna cemitetin ilk resmi dergisi olan Dava dergisine baş yazılar yazar. bu yazılarda eğitim, gençlik, davet çalışmaları, batı ve sömürgecilik konuları üzerine analizler yapar.

Mısır polisi ve İngiliz İstihbaratı Hasan el Benna'yı izlemeye başlar ve birkaç kez gözetim altına alınır. Cemiyet 1937'de üye sayısını 200.000 ulaştırır. Kontrolsüz büyümeleri önlemek için herkesin uyması gereken kurallar düzenlenmesi hazırlar.

Teşkilatlanmayı bizzat kendi kontrolü altına alarak istihbarat sızmalarını önlemeye çalışır. Cemiyetin mali bağımsızlığına önem verir ve İngiliz ve hükümetten gelen bağışları kabul etmez. Yayınladığı cemiyet tüzüğünde cemiyetin mali yapısını üye aidatları, cemiyetin kurduğu fabrika gibi işyerlerinden elde ettiği gelirlerle sınırlı kalmasını ister.


1936'da Filistin'de olayların şiddetlenmesi üzerine cemiyet hasan el Benna liderliğinde Filistin için yardım, gösteri organizasyonları tertip eder. Filistin'e destek için Müslüman kardeşlerden bir öncü grup gönderilir. Bu dönemde hükümet Hasan el Benna ile temas kurmayay çalışır ve onu Müslüman Kardeşler Cemiyeti'nin başkanı sıfatıyla toplantılara davet eder. Saray bakanı Ali Mahir Paşa ile Benna arasında dostluk kurulur.

Bu dostluktan faydalanan hasan el Benna Suudi Arabistan ve Sudan'da cemiyetin şubelerini açar. Eğitim Bakanlığı dini eğitimin ıslahına yönelik bir proje için Hasan el benna ile görüşmek ister. Hasan el Benna bu görüşmeye kendisi katılmaz ama bir heyeti eğitim bakanlığına gönderir. Mustafa el Meraği'nin Ezher şeyhliğine gelmesi ile Hasan el Benna ve Ezher arasındaki ilişkiler düzelir.


1939'da Müslüman Kardeşler'de önemli bir ayrılık gerçekleşir. Muhammedin Ordusu adı altında gençlerden oluşan bir grup İngilizlere karşı cihad etmek amacıyla hareketten kopar. Hasan el Benna gençlerin sabırsız davranarak hareketi terk etmelerine üzülür. İngiliz istihbaratı ve hükümet Hasan el Benna'nın gizli bir gündemi olduğunu düşünür ve hareketten ayrılan gençlerin İngilizlere düzenledikleri saldırılar sonrasında Hasan el Benna üzerine baskılar yoğunlaşır.

Hasan el Benna 1939'da cemiyet içinde izci derneklerinde talimat görmüş gizli bir askeri birliğin oluşturulmasını ister. Fakat bu askerliğin Filistin için oluşturulmuş olduğu görülmekte Mısır'daki yönetimi devirmeye yönelik olmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü 1941 ve 1942'de Filistin'e gönderilen askeri birlikler bu gizli askeri birliğin üyeleridir.

1941'de İngiliz istihbaratının emriyle Hasan el Benna ve hareketin önde gelen isimleri tutuklanır ve cemiyet yasadışı ilan edilir. Kahire başta olmak üzere büyük şehirlerde hükümet aleyhine gösteriler başlar ve Hasan el Benna serbest bırakılır. Cemiyet Başbakan Ahmet Muhtar suikastini düzenleyenlerin Müslüman Kardeşler olduğunu iddia ederek tekrar yasaklanır. Fakat yasaklanmasının asıl nedeni Filistin davasına Müslüman Kardeşlerin destek çıkması ve Filistin'e savaşmak için mücahit göndermesidir.


12 Şubat 1949'da Hasan el Benna evine giderken şehit edilmiştir. 1952'de yapılan soruşturma ve yargılama sonucu üç gizli polis suikastin sorumlusu olarak görülmüştür.


Hasan el Benna'nın şehadetinden 63 yıl sene sonra Mısır'da Müslüman kardeşlerin iktidara geldiği bir dönem başladı. Hareketin Hasan el Benna'nın düşüncelerini iktidara taşıyıp taşıyamayacağı konusunda tartışmalar devam ederken askeri darbe yapıldı ve İhvan yönetimden uzaklaştırıldı. Geçtiğimiz yıl içerisinde Mısır’da ve bazı Körfez ülkelerinde terör örgütü ilan edilen İhvan Hareketi şimdi darbeye karşı direniş gösteriyor.



20. asrın en büyük davetçilerinden üstad el bennayı rahmetle anıyoruz.Rahimehullahi teala/Ahter
 
Üst