şehadetsiz ölüm olur mu ?

Arifane

Profesör
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
843
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Yaş
56
Konum
Bursa
hep zorlarlar insanı son nefesinde kelimei şehadet getir diye kimi getirir kimi getiremez nefesini verir. şimdi ne olacak diye düşünürdüm bu şahıs yanacak mı ! şehadet getiremedi diye! ya getirseydi kurtulabilecek miydi! bir söz bu kadar etkilimiydi , yoksa bu sözde bir derinlik mi vardı! kanaatimce kelimenin bizim dilimizden şahit olması gerekir oda yaşarken gercekleşmesi gerekir allah cc. hayatına hz. muhammedin sıfatına şahit olmalıyız ki ! işi ölüme bırakmayalım dostlar! ölmezden evvel ölenlerden olalım!........................
 

dayi

Profesör
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
1,918
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
69
ŞEHADET ALEMİ neresi olaki?

Arifane abi..konu harika..vakit bulursak inşallah yazacağız..:shake2[1]:

Kısaca..Eşhedüenlailaheillallah..burada bir şahid olunuyor..TEK,liğine...ve EşhedüenleMuhammedenresulALLAH..bir daha şahid olunuyor..bu seferde RESUL..
Şahid ancak görenden oluyor..diğerlerine hakim amca yalancı şahid diyor..:)

HU..
 

Arifane

Profesör
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
843
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Yaş
56
Konum
Bursa
evet dayım! önce büyüklerimiz dıştan içe bir ezan okurlar ! tarumar ederler iç alemi kendi zatiyesi zuhura geldimi şahit olur kuluna sonra bir iç ezan okunur dayım meydanı açarlar sıfatı giydirirler! bir bakarsın kul hak olur bir bakarsın hak kul olur! eeeeee buna cilvei rabbani derler




surette nem var benim
sırettedir madenim,
kopsa kıyamet bugün
gelmez perişan bana
 

noktacı

Üye
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
54
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Hangi nefesimizin son nefes olucağını biliyormuyuz? Bilmiyorsak her nefeste demeliyiz ki gafil avlanmıyalım.Biz Hakkı anlarsak yaşamımızda ancak o zaman son "Nefes"imizde Allah bizden şahadet edecek.
 

dayi

Profesör
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
1,918
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
69
O Şahadet bir kez getirilir..yani bir defa şahit olunur..ve bu sayede tanışılmış olunur..sonrası birlikte ZEVK ten ibarettir..

Görünen Sıfatları,gören ZAT,ı..:)..cilvei İlahi..Eywallah:shake2[1]:..en son nokta..Arifane abi...

HU..
 

Arifane

Profesör
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
843
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Yaş
56
Konum
Bursa
O Şahadet bir kez getirilir..yani bir defa şahit olunur..ve bu sayede tanışılmış olunur..sonrası birlikte ZEVK ten ibarettir..

Görünen Sıfatları,gören ZAT,ı..:)..cilvei İlahi..Eywallah:shake2[1]:..en son nokta..Arifane abi...

HU..

evet dayı! şehadet bir kez doğru! yanlız rabbi kuluna bir fark ekmiştir! şimdi farkı farketmesi için iç ezanı dışa çıkması için okurlar! iki gibi görünen varlığın için dışa yansımasıdır! biz ikileştirmiştik. tebrizli şems! teklik makamına gelince şimdi sende ben oldum benle ben konuştum! dedi. mevlana hz. lerine.
 

AşK_€r

arabeskçi
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
3,711
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Yaş
44
Konum
yersiz-yurtsuz
arifane abi...eyvallah...çok güzel konular çıkarıyorsun ortaya...teşekkürler...

dayı beyinde dediği gibi diliyle söyleyene yalancı şahit derler...konu çok derin...daha fazlası beni aşar...hem zaten sizler gerekli şeyleri yazmışsınız...
 

Arifane

Profesör
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
843
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Yaş
56
Konum
Bursa
arifane abi...eyvallah...çok güzel konular çıkarıyorsun ortaya...teşekkürler...

dayı beyinde dediği gibi diliyle söyleyene yalancı şahit derler...konu çok derin...daha fazlası beni aşar...hem zaten sizler gerekli şeyleri yazmışsınız...


aşk_er eyvallah! bazen derler ya sarhoşun, mektubu okunmaz, biz mi şahid yoksa o mu bizde şahit! gücümüz varsa biz varız tükendiğimizi hissetiğimiz anda ezel ve ebed buluşur.
 

RIBAT

Paylaşımcı
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
137
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Birde Alah yolunda cihad ederken ölme üzerine şehid olma , şehadete kavuşarak ölüm vardır .

Acaba böyle bir ölüm , yani düşman tarafından öldürülme (tevbe 111) üzerine canını Rabbine satarak şehid olma 100 senedir türkiyeden mevcut mudur ?
 

Arifane

Profesör
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
843
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Yaş
56
Konum
Bursa
Birde Alah yolunda cihad ederken ölme üzerine şehid olma , şehadete kavuşarak ölüm vardır .

Acaba böyle bir ölüm , yani düşman tarafından öldürülme (tevbe 111) üzerine canını Rabbine satarak şehid olma 100 senedir türkiyeden mevcut mudur ?

allah yolunda ölmeye eyvallah! ama düşman elinde ölmeye asla ! asla! asla!
 

ankakusu

Asistan
Katılım
28 Kas 2006
Mesajlar
254
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Konum
İSTANBUL KÖYÜ
Birde Alah yolunda cihad ederken ölme üzerine şehid olma , şehadete kavuşarak ölüm vardır .

Acaba böyle bir ölüm , yani düşman tarafından öldürülme (tevbe 111) üzerine canını Rabbine satarak şehid olma 100 senedir türkiyeden mevcut mudur ?


Tevbe 111- "Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır: Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da Allah'ın kendi üzerine yüklendiği bir ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur. "

RIBAT kardeş affınıza sığınarak biraz açarmısınız sorunuzdan ve anlattığınızdan bir anlam çıkaramadık.
 

RIBAT

Paylaşımcı
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
137
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Tevbe 111- "Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır: Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da Allah'ın kendi üzerine yüklendiği bir ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur. "
RIBAT kardeş affınıza sığınarak biraz açarmısınız sorunuzdan ve anlattığınızdan bir anlam çıkaramadık.


Allah , Hz. Nuh a.s. dan günümüze gelen tüm rasullara ve gönderdiği tüm kitaplarda dini uğrunda mücadele eden bir taifenin varlıgından söz etmekte ve onları Kıyamete kadar bir topluluğun HAKK üzere cihad edeceğinden söz etmektedir.

Cabir'den: Nebi (sav)'i şöyle söylerken işittim:
Ümmetimden hak üzere savaşıp da galip gelen bir topluluk, kıyamete kadar var olacaktır. Dedi ki: Meryem oğlu İsa iner ve onların emirleri: Gel ve bize namaz kıldır, dediğinde o da: Hayır, Allah’ın bu ümmete ikramı olarak siz birbirinize emirlik yapacaksınız." *
Ukbe b. Amir rivayet ediyor. Rasulullah (sav)'i şöyle söylerken işittim:
Ümmetimden bir grup, Allah’ın emri üzere savaşmaya devam eder. Bunlar düşmanlarına galiptirler. Muhalifleri onlara zarar veremezler; bu hal kıyamete kadar devam eder." *
Seleme b. Nüfeyl Nebi (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
"Savaş geldiğinde, ümmetimden insanlara galip gelecek bir grup sürekli var olacaktır. Allah, birtakım kavimlerin kalplerini kabartır da onlarla savaşırlar. Onlar, bu hal üzere oldukları halde Allah’ın emri gelinceye kadar Allah Azze ve Celle, onları rızıklandırır. Biliniz ki müminlerin yurdu Şam'dır, atlar perçemlerinde bağlıdır. Hayır, kıyamete kadar devam eder." *
Rasulullah (sav)'in sözünde yer alan; "hak üzere savaşan", "Allah’ın emri üzere savaşan", "savaş geldiğinde", "Onlarla savaşırlar ve Allah onları rızıklandırır" ifadeleri bu taifenin bulunacağına, cihad ve savaş ilan edeceklerine ve düşmanlarına karşı galip geleceklerine sahih bir şekilde delalet etmektedir.

Buradan günümüze gelirsek böyle bir taife ülkede var mı ? Dünyada var mı ?
Var ise insanlar onları ne gözle görüyor ?

[yt]http://www.youtube.com/watch?v=r9CaF-8jEPg[/yt]

http://www.youtube.com/watch?v=r9CaF-8jEPg




Bakınız ki sahabe nasıl dualaşırlardı birbirlerine :

Uhud'da, harbin iyice kızıştığı sırada Muhacirinden Zübeyr bin Avvam kılıcın kendisine verilmemesinden dolayı üzgün olduğundan, kendi kendine; "Ben, Resulullah'tan kılıcı istedim, lakin Ebu Dücane'ye verdi. Halbuki ben, halası Safiyye'nin oğluyum. Üstelik de Kureyşliyim. Daha önce ben istemiştim. Gidip bakayım, bunun hikmetini öğneneyim, Ebu Dücane benden fazla ne yapacak?" dedi.
Daha sonra Ebu Dücane'yi takibe başladı. Ebu Dücane hazretleri; "Allahü ekber!" diyerek tekbir alıyor, müşriklerden kime rastlarsa, onu vurup öldürüyordu. Müşriklerin en azılılarından, iri cüsseli, her tarafı zırhlarla kaplı, sadece gözleri görünen biri, Ebu Dücane ile karşılaştı. Evvela kendisi, Ebu Dücane hazretlerine hücum etti.
Ebu Dücane, onun darbesinden kalkanıyla korundu. Müşrikin kılıcı Ebu Dücane'nin kalkanına gömüldü. Kılıcına asıldı, fakat çıkaramadı. Sıra Ebu Dücane'ye gelmişti. Bir kılıç darbesiyle rakibini öldürdü. Bundan sonra Ebu Dücane, her önüne çıkanı devirerek, dağın eteğinde tef çalarak müşrikleri kışkırtan kadınların yanına kadar geldi. Fakat kılıcını kaldırdığı halde, Süfyan'ın hanımı Hind'i öldürmekten vaz geçti.

Bunu gören Zübeyr bin Avvam kendi kendine; "Kılıcın kime verileceğini Allah ve Resulü benden daha iyi bilir" diye söylendi. "Vallahi ben ondan daha üstün çarpışan, vuruşan bir kimse görmedim" buyurdu.
Mikdad bin Esved, Zübeyr bin Avvam, hazret-i Ali, hazret-i Ömer, Talha bin Ubeydullah, Mus'ab bin Umeyr hepsi de geçilmez bir kale idiler.
Peygamber efendimizin düşmana çok yakın çarpıştığını, tekrar tekrar hücum ettiğini gören şanlı Eshab, yerinde duramıyordu. Resulullah'a bir zarar erişebilir diyerek etrafına toplanıyorlar, zırhlara bürünmüş düşmana göz açtırmıyorlardı.
Bu sırada, Abdullah bin Amr hazretlerinin şehid olduğu görüldü. Bu, Uhud'un ilk şehidiydi. Onun şehid olduğunu gören arkadaşları aslan kesilerek, Allahü teâlânın rızası için düşmanın ortalarına dalmışlardı.

Savaşın çok kızıştığı bir anda yiğitliğin sembolü hazret-i Abdullah bin Cahş ile okçuların piri Sa'd bin Ebi Vakkas hazratleri karşılaştılar. Çeşitli yerlerinden yaralanmışlardı.
Sa'd bin Ebi Vakkas hazretleri bu karşılaşmayı daha sonra şöyle anlatır:

Uhud'da, savaşın şiddetli bir anıydı. Birdenbire Abdullah bin Cahş yanıma sokuldu, elimden tuttu ve beni bir kayanın dibine çekti. Bana; "Şimdi burada sen dua et, ben "amin" diyeyim. Ben dua edeyim, sen "amin" de! dedi. Ben de; "Peki" dedim.
Ben şöyle dua ettim: "Allah'ım, bana çok kuvvetli ve çetin düşmanları gönder. Onlarla kıyasıya vuruşayım. Hepsini öldüreyim. Gazi olarak, geri döneyim."
Benim yaptığım bu duaya bütün kalbiyle; "Amin" dedi. Sonra kendisi dua etmeye başladı;
"Allah'ım, bana zorlu düşmanlar gönder, kıyasıya onlarla vuruşayım. Cihadın hakkını vereyim. Hepsini öldüreyim. Sonunda biri beni şehid etsin.Sonra dudaklarımı,burnumu,kulaklarımı kessin.Kanlar içinde senin huzuruna geleyim.Sen "Abdullah!Dudaklarını,burnunu,kulaklarını ne yaptın?" diye sorduğunda "Allahım,ben onlarla çok kusur işledim,yerinde kullanamadımm.Huzuruna getirdmeye utandım.Sevgili Peygamberimin bulunduğu bir savaşta bıraktım da geldim"diyeyim"dedi.
Gönlüm böyle bir duaya "amin" demeyi arzu etmiyordu. Fakat o istediği ve önceden söz verdiğim için, istemeyerek; "Amin" dedim.
"Allahü ekber! Allahü ekber!.." diye çarpışırken kılıcı kırıldı. O anda sevgili Peygamberimizin uzattığı hurma dalı ile savaşa devam etti. Bu dal bir mucize olarak kılıç oldu bununla pek çok düşman öldürdü. Savaşın sonuna doğru Ebul-Hakem isminde bir müşrikin attığı oklarla arzu ettiği şehadete kavuştu. Kafirler cesedine hücum ederek,burnunu,kulaklarını, dudaklarını kestiler.Her tarfı kana boyandı.

Sahabe böyle ölürdü , ölmek için cihad ederdi. Ya yolundan gidenler ?
 

Arifane

Profesör
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
843
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Yaş
56
Konum
Bursa

rıbat! arkadaşım! her yerde allahı şahit tutarız ! biz en zor en sıkışık anımızda şahidim olsun ki deriz. önce emin olmalıyız yaşantımızdan gözümüz,dilimiz, gönlümüz, düşüncemiz, emre uygun yaşadımı. ozaman hz. allahta bu azalarımızdan bu kulundan şahit olur.
 
Üst