Tahsin EMİN
Kıdemli Üye
- Katılım
- 7 Şub 2012
- Mesajlar
- 11,757
- Tepkime puanı
- 490
- Puanları
- 83
Şefaat hakkı...
Kur'an'a da Sünnet'e de baksak, şefaat hususunda "izin" istenecek makam ile izni verecek makam aynıdır. O da Allahü Teala'dır. Dolayısıyla izin istenilen "makam"ın izni, kendisi açısından bir "hak" oluyor. Öyleyse "şefaat", sadece Allah'ın açık ve net bir hakkıdır.
Şu ayet bunun apaçık bir delilidir:
"Kim şefaat edebilir..!!!" (Allah meydan okuyor.) "Katından izni olmaksızın..."
Peygamberimiz de şefaat hakkında malumatına şu girişle başlar:
"Ümit ediyorum ki (...)"
Dünya hayatında, Allahü Teala'nın bu "hakk"ı, herhangi bir kimseye verdiğini de ifade etmemiştir.
Hal böyle olmasına rağmen, tarikatlerin reisi konumunda olanlar başta olmak üzere, şefaat'ı çoktan Allah'tan alıp, "şeyh"lere teslim etmiştir.
Aslında gerçekte böyle bir şey yoktur.
Yani bir ayet yoktur ki:
"Allah şefaat hakkını, "(........) Efendi"ye verdi şeklinde...
Böyle bir ayet var mı, yok değil mi?
Olmasın ne önemi var ki,
Tarikat şeyhi olup da, Allah'tan bu konuda haber alamayan bir şeyh olur mu?
Elbet olmaz.
Zaten, buradaki tarikat ehli üyeler şeyhte var olan bu sıfatları inkar da etmiyorlar, o kadar çok şey yazdık, biri demedi ki: "Böyle şeyh olur mu? Bu gibi sıfatları reddediyoruz..."
Dememeleri normal çünkü dediklerinde şeyh ile kendi manevi bağları kopmuştur.
O kimse artık şeyhin himmetinden, feyzinden, ilhamından ve ruhaniyetinden yaranamaz. Doğru mu doğru. Buradaki disiplin böyle bir disiplin.
Gelelim sadede.
Yukarıda ifade ettiğim manada şefaat'i inkar eden yok gibidir. Şefaat Allah'ın bir hakkıdır. Dilerse bu hakkı kullandırır, dilemezse kullandırmaz.
Allah, neyi ifade ederse O'na ram oluruz. O'nun emrine itaat ederiz, ki şefaat hakkı da (izin) öyle.
Hakikat bu olmasına rağmen, daha dünya hayatında, şefaat çoktan birilerine bir hakk olarak verilmiştir. Hatta bazı topluluklar da kimlerin falancaların şefaatine nail oldukları da dillendirilir.
NETİCE:
Şefaat sadece Allah'ın bir hakkıdır. Allahü Teala şu ana kadar bu hakkı "falan"a verdiğini de açıklamamış ve bir isim de belirtmemiştir.
Allahü Teala'dan bu "hakk"ı alanlara duyurulur...
Kur'an'a da Sünnet'e de baksak, şefaat hususunda "izin" istenecek makam ile izni verecek makam aynıdır. O da Allahü Teala'dır. Dolayısıyla izin istenilen "makam"ın izni, kendisi açısından bir "hak" oluyor. Öyleyse "şefaat", sadece Allah'ın açık ve net bir hakkıdır.
Şu ayet bunun apaçık bir delilidir:
"Kim şefaat edebilir..!!!" (Allah meydan okuyor.) "Katından izni olmaksızın..."
Peygamberimiz de şefaat hakkında malumatına şu girişle başlar:
"Ümit ediyorum ki (...)"
Dünya hayatında, Allahü Teala'nın bu "hakk"ı, herhangi bir kimseye verdiğini de ifade etmemiştir.
Hal böyle olmasına rağmen, tarikatlerin reisi konumunda olanlar başta olmak üzere, şefaat'ı çoktan Allah'tan alıp, "şeyh"lere teslim etmiştir.
Aslında gerçekte böyle bir şey yoktur.
Yani bir ayet yoktur ki:
"Allah şefaat hakkını, "(........) Efendi"ye verdi şeklinde...
Böyle bir ayet var mı, yok değil mi?
Olmasın ne önemi var ki,
Tarikat şeyhi olup da, Allah'tan bu konuda haber alamayan bir şeyh olur mu?
Elbet olmaz.
Zaten, buradaki tarikat ehli üyeler şeyhte var olan bu sıfatları inkar da etmiyorlar, o kadar çok şey yazdık, biri demedi ki: "Böyle şeyh olur mu? Bu gibi sıfatları reddediyoruz..."
Dememeleri normal çünkü dediklerinde şeyh ile kendi manevi bağları kopmuştur.
O kimse artık şeyhin himmetinden, feyzinden, ilhamından ve ruhaniyetinden yaranamaz. Doğru mu doğru. Buradaki disiplin böyle bir disiplin.
Gelelim sadede.
Yukarıda ifade ettiğim manada şefaat'i inkar eden yok gibidir. Şefaat Allah'ın bir hakkıdır. Dilerse bu hakkı kullandırır, dilemezse kullandırmaz.
Allah, neyi ifade ederse O'na ram oluruz. O'nun emrine itaat ederiz, ki şefaat hakkı da (izin) öyle.
Hakikat bu olmasına rağmen, daha dünya hayatında, şefaat çoktan birilerine bir hakk olarak verilmiştir. Hatta bazı topluluklar da kimlerin falancaların şefaatine nail oldukları da dillendirilir.
NETİCE:
Şefaat sadece Allah'ın bir hakkıdır. Allahü Teala şu ana kadar bu hakkı "falan"a verdiğini de açıklamamış ve bir isim de belirtmemiştir.
Allahü Teala'dan bu "hakk"ı alanlara duyurulur...