Seçmeler

fas

Ordinaryus
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
2,581
Tepkime puanı
320
Puanları
0
BAKIŞ AÇISI

Ayakkabı üreticisi ve pazarlayan bir şirket, pazar araştırması yapması için Afrika’ya iki elemanını göndermiş. Elemanlar Afrika’nın çeşitli ülkelerinde şehirleri gezmişler, araştırma yapmışlar.

Sonunda;
Birinci eleman, patrona yaptığı araştırmaların neticesini bir rapor olarak sunmuş ve demiş ki:

- Afrika’da bizim için hiçbir fırsat yok. Çünkü orada hiç kimse ayakkabı giymiyor.

İkinci elemandan da rapor sunmasını istemişler, Afrika’dan daha geç dönen eleman patronuna yaptığı incelemeler ile ilgili bir rapor sunmuş ve demiş ki:

- Afrika’da bizim için olağanüstü fırsatlar var. Çünkü orada hiç kimse ayakkabı giymiyor.

Hayat akarken fırsatlar değerlendirenler için vardır. Bakış açınız fırsatı yakalamanızı ya da kaçırmanıza neden olur. Başarılı olanlar, farklı gözle bakabilen ve fark yaratabilendir.
 

fas

Ordinaryus
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
2,581
Tepkime puanı
320
Puanları
0


  • "DÜNYANIN EN ZEKİ ADAMI"
    ▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

    Pilot ansızın gelip "Uçak düşüyor!" dedi ama uçakta bir paraşüt eksikti. Biri "Ben Fransa başbakanıyım, yaşamalıyım!" deyip paraşütün birini alıp atladı. Başka biri "O Fransa başbakanıysa ben de ABD başkanıyım!" deyip atladı. Adamın biri de "Ben dünyanın en zeki insan...ıyım! İnsanlığın bana ihtiyacı var!" dedi ve atladı. Uçakta en son bir yaşlıyla bir genç kaldı. Yaşlı adam "Evlâdım! Benim ayağımın biri çukurda, sen atla!" dedi. Genç "Amca! İkimiz de kurtulacağız!" dedi. Yaşlı "Nasıl olacak bu?" deyince delikanlı cevapladı: "Hani 'Ben dünyanın en zeki insanıyım!' diyerek atlayan adam vardı ya, o benim sırt çantamı alıp atlamış!"






 

fas

Ordinaryus
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
2,581
Tepkime puanı
320
Puanları
0
Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birinedüşmüş. Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu! Düşmüş işte.
Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı... Belki üzerine de toprakdökülmüştü. Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemekisteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm!
Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Sesini duyan sahibi gelip baktı ki;vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı. Sonunda karar verildi ki; kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek.
Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık bakakaldı.

Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır. Kör kuyuda olsak bile.
 

fas

Ordinaryus
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
2,581
Tepkime puanı
320
Puanları
0
Söz ...!
Yusuf gibi güzel.
Eyyüb gibi sabırlı,
Hamza gibi cesur.
Bilal gibi yanık olmalı.
Söz...!
Ebubekir gibi sadık,
Ömer gibi Adil.
Osman gibi, Alim olmalı...
Söz...!
MUHAMMED s.a.v. olmalı
Alem Gül kokmalı
Söz...!
Söyleyene yakışmalı...
yada Susmalı ...
vesselam
 

fas

Ordinaryus
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
2,581
Tepkime puanı
320
Puanları
0
Öfke unsurundan kaynaklanan manevi Hastalıklar:

1-Kibir
2-Pervasızlık
3-Pislik
4-Münakaşa etmek
5-Büyüklük taslamak
6-Aldatmak
7-Kavga aramak.
8-Gururlanmak.
9-Zulüm etmek .
10-Başkalarını küçük görmek.
11-Aşağı ve hor görmek.
12-İnsanlara saldırmak, gibi...

Eğer öfke unsuru kontrol altına alınırsa:
1-Sabır
2-Soğukkanlılık
3-Afv
4-Sebat
5-Yiğitlik
6-Sessizlik
7-Cesaret
8-Acıma
9-Cömertlik gibi güzel ahlaklar ve sıfatlar kazanılır.

Kimya-i Saadet / İmam-ı Gazali
 

fas

Ordinaryus
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
2,581
Tepkime puanı
320
Puanları
0
1613967_788577907819821_1535750383_n.jpg
 

fas

Ordinaryus
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
2,581
Tepkime puanı
320
Puanları
0
VEYSEL KARANİ'DEN NASİHATLAR..!
Veysel Karani'ye, sorarlar:
Nasılsınız..?
Cevap manidardır:
Akşama çıkıp, çıkamayacağını bilemeyen bir insan nasıl olursa.
Sevenleri ısrarla kendisinden, bir nasihat duymak isterler.
Gülümser ve sorar:
Allah'ı bilir misiniz..?
Evet biliriz.
Öyleyse, başka şey bilmeseniz de olur.
Efendim, bir nasihat daha.
Allah sizi bilir mi..?
Elbette bilir.
Öyleyse, başkaları bilmese de olur..!
 

fas

Ordinaryus
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
2,581
Tepkime puanı
320
Puanları
0
Vaktiyle bir derviş berbere gidip:
- Vur usturayı berber efendi, der.
Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar ve diğer tarafa usturayı vuracakken, mahallenin kabadayısı içeri girer.
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak:
Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye bağırır.
‘Dövene elsiz, sövene dilsiz’ olan, halktan gelen her şeyin Hak’tan geldiğ...ine inanan derviş, sabreder. Fakat kabadayının tıraş esnasında da dili durmaz, sürekli alay eder derviş ile: 'Kabak aşağı, kabak yukarı.'
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıyı altına alıp sürükler. Kabadayı oracıkta feci şekilde can verir. Berber dervişe bakar, sorar:
- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş düşünceli bir şekilde cevap verir:
- Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın da bir sahibi var. O gücenmiş olmalı!
 

fas

Ordinaryus
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
2,581
Tepkime puanı
320
Puanları
0
KADINDAKİ ŞU MUAZZAM
TESLİMİYETE BAKIN!

Seleften bir zat seyahate çıkmıştı.

Komşuları yolculuğunu yadırgayıp hanımına “Niçin kocan evden ayrılırken sana nafaka bırakmadığı halde seyahata çıkmasına ses çıkarmıyorsun?” dediler.

Kadın cevapladı:

“Ben kocamı tanıdım tanıyalı onu rızık yiyici olarak gördüm; rezzak, yani rızık verici olarak görmedim. Dolayısıyla evden rızık yiyici gidiyor, rızık vericiyse bâkî ve Rezzâk olan Allah'tır.”
 

fas

Ordinaryus
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
2,581
Tepkime puanı
320
Puanları
0
Allah ! (canı yandı)
Allah Allaaaaaahh! (şaşırdı)
Alllaaaaaaaahhhhh! (sevindi)
Allah Allah Allah ! (gaza geldi)
Hay Allah ! (unuttu)

- ALLAH HER ŞEYE YETER !
 

fas

Ordinaryus
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
2,581
Tepkime puanı
320
Puanları
0
PEKİ, SİZ KAÇ YIL
GEÇ KALDINIZ?

Bir kadın ünlü bir eğitimciden çocuğunun eğitimine en erken ne zaman başlaması gerektiğini öğrenmek istemiş.

Eğitimci sormuş:

“Çocuğunuz ne zaman doğacak hanımefendi?”

Kadın “Doğmak mı?” demiş, “Siz ne diyorsunuz, çocuğum beş yaşında?”

Eğitimci öfkeyle söylenmiş:

“Hemen evinize koşun efendim, evinize! Siz beş yıl geç kalmışsınız!”
 

fas

Ordinaryus
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
2,581
Tepkime puanı
320
Puanları
0
Allah Rasûlü (sav) abdest için su istedi.

Elini yüzünü yıkadı, ayaklarını da yıkayıp ayakkabılarını giymek üzereyken bir kuş geldi, pabuçlarından birini kapıp götürdü.

Süratle havalanan kuş havada pabucu tersine çevirince içinden bir yılan düştü.

Sonra kuş getirip pabucu Allah Rasûlü’nün (sav) önüne bıraktı.
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Adamın birisi Mekke’ye Hacca gidiyormuş. Gemi ile yolculuk ederken, bütün servetini içine doldurduğu büyücek bir altın torbasını elinden hiç bırakmaz ve güvertede uyurken, başının altına yastık olarak koyarmış.

Aynı geminin, birinci mevki kamarasında yolculuk eden zengin birinin de, şaklabanlık eden bir maymunu varmış. Maymun, ara sıra güverte yolcularının arasına da inerek, türlü oyunlarla herkesi güldürürmüş.

Bu maymun, bir aralık uyumakta olan Hac yolcusunun başının altından, altın torbasını kaptığı gibi, pruva direğinin tepesine çıkmış. Adam telâşla uyanmış, torbayı maymunun elinde ve maymunu da direğin tepesinde görünce, bağırıp çağırmaya, çırpınmaya başlamış.

Maymun torbanın ağzını bir güzel açmış ve bir altın denize, bir altın da adamın kafasına atıyormuş. Zavallı hacı adayı, her düşen altından sonra feryat edermiş. Bütün güverte yolcuları, direğin dibine toplanmış, ne yaptılarsa maymunu bir türlü aşağıya indirememişler.

Kalabalık arasında yaşlıca bir adam, torba sahibinin yanına sokulmuş:

“Sen ne iş yapardın?”

“İstanbul’da sütçü idim.”

“Peki, sattığın sütlere su katar mıydın?”

“Yarı yarıya katardım.”

“Öyleyse ne yaygara ediyorsun be adam? Maymun Allah tarafından bu işe memur edilmiş bir mahlûk. Suyun parasını denize atıyor. Kazancında su kaçağı olan bir insanın hâli budur işte,” demiş.
 
Üst