Son Dakika Namazı
Amin insallah...
Son Dakika Namazı
Kıyamet kopmuştu. Mahşeri bir kalabalık vardı. Her yön insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; kimi sağa sola koşturuyor, kimi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor, soğuk soğuk terler döküyordu.
Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı. Ama mahşer meydanındaki ürperti, korku ve bekleyiş bu denli dehşet vereceğini düşünmemiştim. Hesap ve sorgu devam ediyordu. Bu arada onun ismini okudular hayretle bir sağa bir sola baktı.” Benim ismimi mi okudunuz?” dedi dudakları titreyerek….
Kalabalık birden yarılmış, bir yol olmuştu önünde. İki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifeleri oldukları belliydi. Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Melekler her iki yanında uzaklaştılar. Başı önündeydi. Bütün hayatı, film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden… “ şükürler olsun” dedi, kendi kendine ve devam etti; “gözlerimi dünyaya açtım , hep hizmet eden insanları gördüm. Babam sohbetlerden sohbetlere koşuyor, malını İslam yolunda harcıyordu.
Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise, hep bu yolda oldum. İnsanlara hizmete çalıştım. Onlara Allah’ı anlattım. Namazımı kıldım, Orucumu tutum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım. “ kirpiklerimden aşağı gözyaşları dökülürken, Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum.” Diyordu.
Ama bir yandan da “ o2nun için ne yapsam az, Cennet’i kazanmama yetmez.” Diye düşünüyordu. Tek sığınağı Allah’ın rahmetiydi. Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk terliyordu. Sırıl sıklam olmuş, zangır zangı titriyordu. Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu. Sonunda hüküm verilecekti…
Vazifeli melekler ellerindeki bir kâğıt, mahşer meydanında ki kalabalığa döndüler. Önce ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hüküme kulak kesilmişti. Bir uğultu yükselti. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi cehennemlikler listesindeydi. Dizlerinin üstüne yığıldı. Hayretten dona kalmıştı .“ Olamazzzzzzzz” diye bağırdı.
Sağa sola koşturdu. “Ben nasıl cehennemlik olurum? Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte olum. Onlarla beraber koşturdum. Hep rabbim anlattım.” Diyordu. Gözleri sağanak olmuş, titreyen vücudunu ıslatıyordu. Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak Cehennem’e doğru yürümeye başladılar. Çırpınıyordu. Bir yardım eden çıkmayacak mıydı? Dudaklarından kelimeler kırık dökük yalvarmayla karışık döküldü… “ hizmetlerim Oruçlarım…
Okuduğum Kur’anlar… Namazlarım… Hiçbiri beni kurtarmayacak mı? Diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri sürüklemeye devam ettiler. Resülullah “ Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insan o ırmak nasıl temizlerse, günde beş vakit kılınan namaz da insanı günahlardan öyle temizler.” Buyuruyordu. “ Oysaki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?” diye düşünüyordu. Vazifeli melekler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler.
Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu. Son bir defa dönüp geriye baktı. Artık gözleri de kurumuştu. Ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. İki büklüm oldu. Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Cehennem meleklerinden biri onu itiverdi. Vücudunu birden bire havada buldu. Alevlere doğru düşüyordu. Tam bir iki metre düşmüştü ki bir el kolundan tuttu. Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı. Kendisini yukarıya çekmişti.
Üstündeki başındaki tozu silkeleyerek ihtiyarın yüzüne baktı. “siz kimsiniz? Dedi. İhtiyar gülümsedi: “ BEN SENİN NAMAZLARINIM.” “neden bu kadar geç kaldınız? Son anda yetiştiniz. Neredeyse düşüyordum.” Dedi… İhtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; başını salladı; “ SEN BENİ HEP SON ANDA YETİŞTİRİRDİN, HATIRLADIN MI?
Bizler namazlarını her zaman vaktinde kılanlardan oluruz İnşallah..
selam ve dua ile.
Allahu Ekber