nur_visal
Paylaşımcı
- Katılım
- 4 Eki 2006
- Mesajlar
- 394
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
Sebeb-i hüznüm...
Artık Eylül güzelim...
Yağdı yağacak yağmur havalarında, üzüldüm mü nasıl üzülürüm, umutlandım mı
nasıl sevinirim, bilemezsin.
***
Şimdi üzgünüm...
Son yapraklarını da rüzgara teslim etmek üzere olan çırılçıplak bir ağaç
gibi, rengimden ve neşemden eser yok...
Yalnızım...
Biliyorum; bunu ben yapıyorum.
Ama elimde değil.
Benim baktığım yerden hayat böyle gözüküyor ve başka bir açıdan bakmaya
gücüm yok!
Zamana teslimim...
Gündüz vakti, perdeleri kapalı bir odada aydınlık arayan adamım...
Işık dışarıda...
Korkuyorum...
Bu korkuyla, kendi karanlığıma sığınmak, hüzünden ibaret...
Hüzün...
Hüzün ki, baştan çıkarır...
Hüzün; iskeleye bağlı geminin halatlarını zorlayan arsız rüzgar...
Koparsa ne olur?
Bu, düşünülecek bir şey değildir...
Bir yanım iskeleye çarparken ve bir yanım ufka arzulu...
Bu, düşünülecek bir şey değildir...
Hüzün; "kopsun inceldiği yerden"e giden tehlikeli bir yoldur çünkü...
Çünkü hüzün, şuuru koynuna alır ve masumca uyutur...
***
Yağdı yağacak yağmur havalarında, üzüldüm mü nasıl üzülürüm, umutlandım mı
nasıl sevinirim, bilemezsin.
Belki bu gelen yağmur, benden kalan artıkları temizleyecek ve bana "vaktin
doldu, artık geç oldu" diyecek...
Belki de bu yağmur, birkaç umut parçamı besleyip büyütecek, "son nefesten
önceki her nefes, başlamasını bilene ilk nefes" diyecek...
***
Benim "Eylül"üm, işte böyle güzelim...
"Hüzün" güzelim...
Murat Başaran
Artık Eylül güzelim...
Yağdı yağacak yağmur havalarında, üzüldüm mü nasıl üzülürüm, umutlandım mı
nasıl sevinirim, bilemezsin.
***
Şimdi üzgünüm...
Son yapraklarını da rüzgara teslim etmek üzere olan çırılçıplak bir ağaç
gibi, rengimden ve neşemden eser yok...
Yalnızım...
Biliyorum; bunu ben yapıyorum.
Ama elimde değil.
Benim baktığım yerden hayat böyle gözüküyor ve başka bir açıdan bakmaya
gücüm yok!
Zamana teslimim...
Gündüz vakti, perdeleri kapalı bir odada aydınlık arayan adamım...
Işık dışarıda...
Korkuyorum...
Bu korkuyla, kendi karanlığıma sığınmak, hüzünden ibaret...
Hüzün...
Hüzün ki, baştan çıkarır...
Hüzün; iskeleye bağlı geminin halatlarını zorlayan arsız rüzgar...
Koparsa ne olur?
Bu, düşünülecek bir şey değildir...
Bir yanım iskeleye çarparken ve bir yanım ufka arzulu...
Bu, düşünülecek bir şey değildir...
Hüzün; "kopsun inceldiği yerden"e giden tehlikeli bir yoldur çünkü...
Çünkü hüzün, şuuru koynuna alır ve masumca uyutur...
***
Yağdı yağacak yağmur havalarında, üzüldüm mü nasıl üzülürüm, umutlandım mı
nasıl sevinirim, bilemezsin.
Belki bu gelen yağmur, benden kalan artıkları temizleyecek ve bana "vaktin
doldu, artık geç oldu" diyecek...
Belki de bu yağmur, birkaç umut parçamı besleyip büyütecek, "son nefesten
önceki her nefes, başlamasını bilene ilk nefes" diyecek...
***
Benim "Eylül"üm, işte böyle güzelim...
"Hüzün" güzelim...
Murat Başaran