Savaş Sesleri Yükselirken

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
19ncu yüzyılın sonlarındaki Osmanlı ve Rusya arasında cereyan eden 93 harbinde, çekilirken Osmanlı askeri, şanına yakışır direniyordu. Gazi Osman Paşa’dan tuna nehrine kadar, her karış Osmanlı toprağı teslim olmamak için ayak diriyordu. O zalim Rus askeri, çokluğuyla ilerliyordu. Bir türlü İstanbul’dan yardımcı kuvvet gelmiyordu. Öleceklerdi nihayetinde fakat vatan diri kalmalı ve düşmana verilmemeliydi. İçlerinde yaşattıkları çok güçlü olmayan iman, o topraklara layık değildi ki, bu yüzden hızlıca yenilgiyi tattırmak için akıyordu zaman adeta. Diyordu Rabbim(c.c.) “Kim beni unutursa, bana güvenmekten yüz çevirir küfrü ve putları dost edinirse, onun hükümdarlığını yok ederiz ve o bayrağı layık olana veririz. Şüphesiz bunu yapmak bizim için çok kolaydır.”

Ne insanlar öldü o savaşta
Ne dramlar yaşandı o telaşta
İmandan kükreyen sarhoşuna
Küfür tanık olmuştu Plevne’de…

Bir vatanın varlığı hangi dinden olursa olsun, zulmün ve ahlaksızlığın olmamasına bağlıdır. Yoksa her an bir bela ona musallat olur, aldanmamak lazım ayakta kalırsa da bir süre, akıllanır diye Allah bir nevi müddet verir o vatan evlatlarına. Biz Müslümanız diye bu acı durumdan kurtulmamız da mümkün değil… Son günlerde her görünen görüntünün dediği mesaj, bu mühlet sırası bizdedir. Yangın yanı başımızda, her gün terör ve şehit haberleri duymaktan gına geldi. Buda yetmezmiş gibi, Suriye’den vatan toprağımıza bomba atılarak, olası savaşa sürüklemekteler bizi. Bu manzaranın ciddiyetinin gerçekten farkında mıyız, yoksa günlük yaşantımıza hiçbir şey olmamış gibi mi devam ediyoruz. Sorunun cevabı gayet basit, evet normal yaşantımıza devam ediyoruz.

Şehit evlerine bayraklar dikiliyor, yakınlarına para bağlanıyor, işe alınıyor, ev alınıyor. Devlet elinden geleni yapıyor. Ama ölüm bambaşka, ateş düştüğü yeri yakıyor. Kim malı mülkü ister ki, sevdiklerinden kopmak öylesine zordur. Ölüye üç gün ağlanır derler ya, zaman öleninde yakınlarına sabır veriyor ve yaşam kısa sürede normale dönüyor. Belki de, çok ileride yaşadıkları konfordan ve devletin desteğinden yola çıkarak, şehitlerine çok üzülmeyeceklerdir de… Öylesi maddesel ve kapital bir toplumda yaşıyoruz ki, bu olasılıkta ne yazık ki mümkün.

Bu kadar şehit haberlerine rağmen, barlarda içki içenler, deniz kenarında keyifle Latin müziğinin ahengiyle denize girip tatil yapan, hangi yurt dışına gidip de gezelim diyen, israf içinde yediğimizden fazlasını çöpe attığımız bir azgınlık içindeyiz. Televizyonlarda ahlaksız yaşama destek veren, aleni zina manzaraları, polisin arşivinde fuhuş olayları ise cabası… Ankara’da, İstanbul’da batıda, kuzeyde ve güneyde ki şehirlerde manzaralar farklı değil. Herkes eline silahını alıp cellâdından hak arıyor. Her gün, televizyon ve gazetelerden yansıyan toplum manzaraları toplumun ne kadar bozulup, ne hale geldiğini gözler önüne seriyor.

Gençler izleyecekleri sembol insanları arıyor. Bulamıyor. Çete kuruyorlar ve adına macera diyorlar. Ne aileleri ne devlet haklarından gelemiyor. Kimse bu gençlerin sorunlarına hakkıyla çare aramıyor. Sorunlu büyüyorlar, ileriki yaşlarında da daha büyük sorunlar yaşatarak geçiyor izleri vatanımda. Niçin Bir Gazi Osman Paşa yok toplumda ya da Mehmet Akif Ersoy gibiler. Neden Yunus Emre, Mevlana ya da Hacı Bektaşi Veli’ler yok çevremizde. Oysa, günümüzde askerde varken, yazarda, şairde, ilahiyat mezunları da… Ama rehber olacak hiç kimseler yok, marketlerde satılmıyor ki…

Savaş gerçekten çok zor bir sınav. Peygamber(sav) efendimiz zamanında bir savaşa gönüllü olmamak için öğütlü sözler sarf edilirdi. Çünkü ne ile karşılaşılacağı belli olmayan bir durumdu bu. Savaş’ın şerrinden Allah’a sığınmak gerekiyor.

Zaman öylesi fitne dönemi ve iman kurtarma mücadelesi verilmeli. Kıt Allah’a imanımızı nasıl kurtarabiliriz diye düşünmeli, bu yönde kitaplar ve sohbetlere katılmalı, biz yaşarken, samimi yaşayanları artırmalıyız. Eğer yaşamama inadımız devam ederse, günah işlemede ısrar edersek, kardeşliği yaymazsak, israf etmek yerine yediklerimizden çevremize dağıtmazsak, emniyet içinde yaşayabileceğimiz bir vatan bulamayız. Allah vermesn! Osmanlı’nın yıkılışından sonra, parçalanan topraklarda kalan Müslümanların başına ne gelmişse bizimde başımıza öylesi gelebilir-Allah bizi böylesi bir sınavla sınamasın, düşmanlarımızın şerrinden korusun, Âmin!

Saffet Kuramaz
 
Üst