Dergaz
Profesör
Son 5 yılda inanılmaz olaylara tanıklık ettik. Demokratik sistemin önünün kesilmesi için her türlü yol denendi.
e-muhtıra, Anayasa Mahkemesi’nin hukuku yerlebir eden kararları, azınlıklara yönelik saldırılar.
Yakın geçmişi iyi bilenleri ürküten gelişmelerdi.
İnsanı bir anda karamsarlığa, umutsuzluğa iten olaylardı bunlar.
Bardağa boş yanından bakınca da hala öyle.
Ama bardağın dolu yanı da var.
Genelkurmay’ın Özel Harp Dairesi’nin hakim tarafından incelenmesi bunun son örneği.
‘’Olmaz’’ denilen şeyler gerçekleşiyor.
Kimi kalemşörler ‘’askeri sırlar ortalığa saçılacak’’ yaygarasına, Genelkurmay’ın ‘’Herşey yasal ve hukuka uygun’’ açıklaması bir tokat gibi çarpıyor.
Ama halkın iradesine saygı duymayanlar, vesayet sisteminin devamından yana olanlar akıllanmıyor.
‘’En büyük asker bizim asker değilmiş’’ diye açıktan tahrik edenler, askeri müdahale için provoke edenler son kartlarını oynuyor.
Kışladaki asker komutanına karşı tahrik ediliyor.
Şimdi yeni söylem, komutanlara vurmak herhalde.
Belki de son umutları 1960 modeli bir darbe.
Satır aralarında bunu okuyorsunuz.
Kimi belediye başkanları ise bu çağrıyı açıkça yapıyor zaten.
Medyadan, siyasetten tasfiye olacak olanlar bunlar.
Sermaye sahibinin kendi kendini tasfiye ettiği bir ortamda bu tip kalemşörlerin tasfiye olmaması düşünülebilir mi?
Halka bidon kafa, kıllı herifler diyenlerin çağdaş demokratik bir ülkede kalem tutması kabul edi
lebilecek bir durum değildir.
Türkiye’yi, dünyayı hala doğru okuyamayanlar, askerin ‘’Hizaya gel’’ diye komut vermesini, bizim de buna uymamızı bekliyorlar.
Daha çok beklerler.
Aslında askere en büyük kötülüğü yapanlar, bu kifayetsiz muhterisler.
Kafaları hala İttihatçı.
Halktan, inançlarından, kıyafetlerinden, ibadet biçimlerinden nefret ediyorlar.
Ama o halk tercihiyle, üretim gücüyle, inanç biçimiyle orada.
Hoşgörüsü, demokratik terbiyesiyle onları fersah fersah aşmış durumda.
Halkı tasfiye edemezsiniz.
Tasfiye olacak olan sizlersiniz ve çırpınıp küfretmeniz sadece bu tasfiye sürecini hızlandırıyor.
İrtica öcüsü ne yapsanız tutmuyor, tutması da mümkün değil.
İrtica varsa sizsiniz.
Taşlaşmış üniversiteleriniz, darbeci profesörleriniz, dil-dünya bilmeyen yargıçlarınız, köşeleri küfür dolu gazetelerinizle sizsiniz.
Halka düşman, insana düşmansınız.
Nazım Hikmet ne güzel anlatmış sizi:
“Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına:
“çürüyen diş, dökülen et”,
bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler...’’
Evet öyle.
Yazdığımız, söylediğimiz zaman kıyamet kopardınız.
Ama tasfiye oluyorsunuz.
2010 onun için daha güzel olacak.
Mutlu seneler.
kaynak
e-muhtıra, Anayasa Mahkemesi’nin hukuku yerlebir eden kararları, azınlıklara yönelik saldırılar.
Yakın geçmişi iyi bilenleri ürküten gelişmelerdi.
İnsanı bir anda karamsarlığa, umutsuzluğa iten olaylardı bunlar.
Bardağa boş yanından bakınca da hala öyle.
Ama bardağın dolu yanı da var.
Genelkurmay’ın Özel Harp Dairesi’nin hakim tarafından incelenmesi bunun son örneği.
‘’Olmaz’’ denilen şeyler gerçekleşiyor.
Kimi kalemşörler ‘’askeri sırlar ortalığa saçılacak’’ yaygarasına, Genelkurmay’ın ‘’Herşey yasal ve hukuka uygun’’ açıklaması bir tokat gibi çarpıyor.
Ama halkın iradesine saygı duymayanlar, vesayet sisteminin devamından yana olanlar akıllanmıyor.
‘’En büyük asker bizim asker değilmiş’’ diye açıktan tahrik edenler, askeri müdahale için provoke edenler son kartlarını oynuyor.
Kışladaki asker komutanına karşı tahrik ediliyor.
Şimdi yeni söylem, komutanlara vurmak herhalde.
Belki de son umutları 1960 modeli bir darbe.
Satır aralarında bunu okuyorsunuz.
Kimi belediye başkanları ise bu çağrıyı açıkça yapıyor zaten.
Medyadan, siyasetten tasfiye olacak olanlar bunlar.
Sermaye sahibinin kendi kendini tasfiye ettiği bir ortamda bu tip kalemşörlerin tasfiye olmaması düşünülebilir mi?
Halka bidon kafa, kıllı herifler diyenlerin çağdaş demokratik bir ülkede kalem tutması kabul edi
lebilecek bir durum değildir.
Türkiye’yi, dünyayı hala doğru okuyamayanlar, askerin ‘’Hizaya gel’’ diye komut vermesini, bizim de buna uymamızı bekliyorlar.
Daha çok beklerler.
Aslında askere en büyük kötülüğü yapanlar, bu kifayetsiz muhterisler.
Kafaları hala İttihatçı.
Halktan, inançlarından, kıyafetlerinden, ibadet biçimlerinden nefret ediyorlar.
Ama o halk tercihiyle, üretim gücüyle, inanç biçimiyle orada.
Hoşgörüsü, demokratik terbiyesiyle onları fersah fersah aşmış durumda.
Halkı tasfiye edemezsiniz.
Tasfiye olacak olan sizlersiniz ve çırpınıp küfretmeniz sadece bu tasfiye sürecini hızlandırıyor.
İrtica öcüsü ne yapsanız tutmuyor, tutması da mümkün değil.
İrtica varsa sizsiniz.
Taşlaşmış üniversiteleriniz, darbeci profesörleriniz, dil-dünya bilmeyen yargıçlarınız, köşeleri küfür dolu gazetelerinizle sizsiniz.
Halka düşman, insana düşmansınız.
Nazım Hikmet ne güzel anlatmış sizi:
“Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına:
“çürüyen diş, dökülen et”,
bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler...’’
Evet öyle.
Yazdığımız, söylediğimiz zaman kıyamet kopardınız.
Ama tasfiye oluyorsunuz.
2010 onun için daha güzel olacak.
Mutlu seneler.
kaynak