mü'HÜR
Ordinaryus
- Katılım
- 19 Eki 2010
- Mesajlar
- 2,563
- Tepkime puanı
- 422
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
Somatoform Bozukluklar
Bu hastalıkların temel özelliği, fiziksel ve bedensel yakınmaların bulunmasıdır. Başka deyişle, kişi, ruhsal sorunlarını bedensel belirtilerle göstermektedir. Ancak, bu fiziksel ve bedensel yakınmalarda herhangi bir organik bulgu gösterilemez. Bulguları açıklayacak bilinen bir fizyolojik mekanizma söz konusu değildir. Bu hastalıkları açıklamada, fizyolojik etkenler ve bilinçdışı çatışmaların birlikte etken olduğu kabul edilir. Bu hastalık grubunun 5 kategorisi vardır:
SOMATİZASYON BOZUKLUĞU
Hastanın ortaya koyduğu bedensel yakınmalar, bir organ sistemiyle sınırlı değildir. Bedenin her noktası ile ilgili ve birden çok yakınmalar görülür. Bu yakınmalar, belli bir bedensel hastalığın neden olduğu yakınmalar değildir. Sürekli tedavi ararlar. Toplumsal, mesleki ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmalar ortaya çıkar. Her türlü birden çok organ ağrıları, bulantı, kusma, birçok yiyeceğin dokunması, ishal gibi mide-barsak sistemi yakınmaları, cinsel işlevlerde bozukluk vb. gibi çeşitli yakınmalar sergilerler.
Tüm toplumda, bu hastalığa ömür boyu yakalanma riski % 0.1-0.5’tir. Kadınlarda daha çok görülür; kadınların % 1-2’sini etkiler. Düşük eğitimli kişilerde ve düşük sosyoekonomik gruplarda daha yaygındır. Genellikle ergenlikte ve genç erişkinlikte ortaya çıkar.
Bu hastaların aile öyküsünde benzer hastalığı olan kişiler saptanır. Bu tanıyı almış kişilerin kızkardeş ve annelerinde hastalık %10-20 dolayında görülür. Tek yumurta ikizlerinde eşhastalanma oranı %29, çift yumurta ikizlerine %10’dur.
Başkalarına karşı duyulan öfkenin represyonu (bastırma); öfkesini kişinin kendisine yöneltmesi söz konusudur. Dinamik psikiyatri açısından belirtiler böyle açıklanabilmektedir. Güçlü süperegolu, cezalandırıcı kişilik örgütlenmesi söz konusudur. Özsaygı düşüklüğü yaygındır. Hasta rolünü benimseyen ebeveyne benzemeye çalışma söz konusudur. Dinamik açıdan depresyona benzerlik vardır.
Beden yakınmaları ile ifade edilen arzu veya dürtü represe edilmektedir. Süperego çatışmaları, kısmen belirtilerle ifade edilir. Anksiyete, özel semptomlarına çevrilmiştir.
Ara sıra gerilemeler olmakla birlikte kronik seyirlidir. Yakınmaların şiddeti zaman zaman azalabilir. Bedensel yakınmalar nedeniyle sürekli hekime başvurduklarından, gereksiz yere ameliyat olabilirler; yineleyici tıbbi incelemeler, gereksiz ilaç kullanımı sık görülür. Bu tür uygulamalar, hastalığın iyice yerleşmesine yol açar.
KONVERSİYON BOZUKLUĞU
Bir veya birden çok nörolojik ya da duyusal belirti ortaya çıkar. Bu semptomlar, psikolojik çatışma veya ihtiyaçlarla bağlantılıdır ve belirtiler, hiçbir şekilde fiziksel veya nörolojik kaynaklı değildir. Felç, denge bozukluğu, yutma güçlüğü, kusma, afoni (ses çıkaramama) gibi motor belirtiler görüler. Bunlar, mesela felç belirtileri gerçek nörolojik bir rahatsızlık değildir. Sara benzeri bayılma nöbetleri sık görülür. Bilinçsizlik halleri ve körlük, sağırlık, koku almama, hissizlik, çift görme gibi aslında gerçek bedensel hastalık olmayan duyusal bozukluk ve değişmeler ortaya çıkar.
Doğaldır ki bu belirtiler kişinin günlük yaşamında, iş yaşamında engeller oluşturur.Hastane polikliniklerine başvuranların %10’u, tüm psikiyatri polikliniklerine başvuran hastaları %5-15’ini bu hastalar oluşturur. Erken erişkinlikte ortaya çıkar fakat orta ve ileri yaşlarda da ortaya çıkabilir. Kadın ve erkeklerde görülme oranı ikiye birdir. Bu bozukluğu gösteren kişinin ailesinde daha sık görülür. Düşük sosyoekonomik gruplarda ve düşük eğitimlilerde daha yaygındır.
Dinamik açıdan hastalık, represe edilen (bastırılan) biliçdışı psikolojik çatışmaların ifadesidir. Cinsel ve saldırganlık dürtüleri, ego tarafından kabul edilebilir nitelikte değildir ve yukarıda tanımlanan belirtilere dönüştürülmüştür.
Aynı semptomu gösteren aile üyelerini benimseme söz konusudur. Bazı hastalarda, hastalıklarına karşı bir ilgisizlik, aldırmazlık görülebilir. Hasta görmemektedir fakat buna aldırmazlık içindedir. Kabul edilemez dürtünün represyonu (bastırma) ile anksiyetenin azaltılması, hasta için birincil kazançtır.
Dürtünün hastalık belirtisine dönüştürülmesinde sembolizasyon söz konusudur; mesela, hastanın kolu felç olmuş gibi bir durum almışsa, saldırgan dürtülerinin ifadesi engellenmiş olur; başka deyişle, hasta eliyle kimseye vurabilecek durumda değildir.
Hastalık, tekrarlayıcı olmaya eğilim gösterir. Arada hastalıksız dönemler bulunur.Hipokrat, bu hastalığı tanımlamış, “histeri” adını vermiştir. Bu adlandırma, yanlış çağrışımlara yol açtığından yakın zamanlarda terkedilmiştir.
Ahmet Çelikkol
- Somatizasyon Bozukluğu
- Konversiyon Bozukluğu
- Ağrı Bozukluğu
- Hipokondriasis
- Beden Dismorfik Bozukluğu
Bu hastalıkların temel özelliği, fiziksel ve bedensel yakınmaların bulunmasıdır. Başka deyişle, kişi, ruhsal sorunlarını bedensel belirtilerle göstermektedir. Ancak, bu fiziksel ve bedensel yakınmalarda herhangi bir organik bulgu gösterilemez. Bulguları açıklayacak bilinen bir fizyolojik mekanizma söz konusu değildir. Bu hastalıkları açıklamada, fizyolojik etkenler ve bilinçdışı çatışmaların birlikte etken olduğu kabul edilir. Bu hastalık grubunun 5 kategorisi vardır:
SOMATİZASYON BOZUKLUĞU
Hastanın ortaya koyduğu bedensel yakınmalar, bir organ sistemiyle sınırlı değildir. Bedenin her noktası ile ilgili ve birden çok yakınmalar görülür. Bu yakınmalar, belli bir bedensel hastalığın neden olduğu yakınmalar değildir. Sürekli tedavi ararlar. Toplumsal, mesleki ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmalar ortaya çıkar. Her türlü birden çok organ ağrıları, bulantı, kusma, birçok yiyeceğin dokunması, ishal gibi mide-barsak sistemi yakınmaları, cinsel işlevlerde bozukluk vb. gibi çeşitli yakınmalar sergilerler.
Tüm toplumda, bu hastalığa ömür boyu yakalanma riski % 0.1-0.5’tir. Kadınlarda daha çok görülür; kadınların % 1-2’sini etkiler. Düşük eğitimli kişilerde ve düşük sosyoekonomik gruplarda daha yaygındır. Genellikle ergenlikte ve genç erişkinlikte ortaya çıkar.
Bu hastaların aile öyküsünde benzer hastalığı olan kişiler saptanır. Bu tanıyı almış kişilerin kızkardeş ve annelerinde hastalık %10-20 dolayında görülür. Tek yumurta ikizlerinde eşhastalanma oranı %29, çift yumurta ikizlerine %10’dur.
Başkalarına karşı duyulan öfkenin represyonu (bastırma); öfkesini kişinin kendisine yöneltmesi söz konusudur. Dinamik psikiyatri açısından belirtiler böyle açıklanabilmektedir. Güçlü süperegolu, cezalandırıcı kişilik örgütlenmesi söz konusudur. Özsaygı düşüklüğü yaygındır. Hasta rolünü benimseyen ebeveyne benzemeye çalışma söz konusudur. Dinamik açıdan depresyona benzerlik vardır.
Beden yakınmaları ile ifade edilen arzu veya dürtü represe edilmektedir. Süperego çatışmaları, kısmen belirtilerle ifade edilir. Anksiyete, özel semptomlarına çevrilmiştir.
Ara sıra gerilemeler olmakla birlikte kronik seyirlidir. Yakınmaların şiddeti zaman zaman azalabilir. Bedensel yakınmalar nedeniyle sürekli hekime başvurduklarından, gereksiz yere ameliyat olabilirler; yineleyici tıbbi incelemeler, gereksiz ilaç kullanımı sık görülür. Bu tür uygulamalar, hastalığın iyice yerleşmesine yol açar.
KONVERSİYON BOZUKLUĞU
Bir veya birden çok nörolojik ya da duyusal belirti ortaya çıkar. Bu semptomlar, psikolojik çatışma veya ihtiyaçlarla bağlantılıdır ve belirtiler, hiçbir şekilde fiziksel veya nörolojik kaynaklı değildir. Felç, denge bozukluğu, yutma güçlüğü, kusma, afoni (ses çıkaramama) gibi motor belirtiler görüler. Bunlar, mesela felç belirtileri gerçek nörolojik bir rahatsızlık değildir. Sara benzeri bayılma nöbetleri sık görülür. Bilinçsizlik halleri ve körlük, sağırlık, koku almama, hissizlik, çift görme gibi aslında gerçek bedensel hastalık olmayan duyusal bozukluk ve değişmeler ortaya çıkar.
Doğaldır ki bu belirtiler kişinin günlük yaşamında, iş yaşamında engeller oluşturur.Hastane polikliniklerine başvuranların %10’u, tüm psikiyatri polikliniklerine başvuran hastaları %5-15’ini bu hastalar oluşturur. Erken erişkinlikte ortaya çıkar fakat orta ve ileri yaşlarda da ortaya çıkabilir. Kadın ve erkeklerde görülme oranı ikiye birdir. Bu bozukluğu gösteren kişinin ailesinde daha sık görülür. Düşük sosyoekonomik gruplarda ve düşük eğitimlilerde daha yaygındır.
Dinamik açıdan hastalık, represe edilen (bastırılan) biliçdışı psikolojik çatışmaların ifadesidir. Cinsel ve saldırganlık dürtüleri, ego tarafından kabul edilebilir nitelikte değildir ve yukarıda tanımlanan belirtilere dönüştürülmüştür.
Aynı semptomu gösteren aile üyelerini benimseme söz konusudur. Bazı hastalarda, hastalıklarına karşı bir ilgisizlik, aldırmazlık görülebilir. Hasta görmemektedir fakat buna aldırmazlık içindedir. Kabul edilemez dürtünün represyonu (bastırma) ile anksiyetenin azaltılması, hasta için birincil kazançtır.
Dürtünün hastalık belirtisine dönüştürülmesinde sembolizasyon söz konusudur; mesela, hastanın kolu felç olmuş gibi bir durum almışsa, saldırgan dürtülerinin ifadesi engellenmiş olur; başka deyişle, hasta eliyle kimseye vurabilecek durumda değildir.
Hastalık, tekrarlayıcı olmaya eğilim gösterir. Arada hastalıksız dönemler bulunur.Hipokrat, bu hastalığı tanımlamış, “histeri” adını vermiştir. Bu adlandırma, yanlış çağrışımlara yol açtığından yakın zamanlarda terkedilmiştir.
Ahmet Çelikkol