Said Nursi ve Fethullah Gülen Hareketi Arasındaki 17 Fark

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,397
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
Prof. Dr. Nevzat Tarhan kişisel web sitesinde üzerinde çok tartışılacak bir konuya temas etti. İşte Prof. Nevzat Tarhan'ın"Bediüzzaman üzerinden psikolojik savaş" isimli yazındaki o bölüm ;

Düşünmemiz gereken şey şu:Bediüzzaman’ın öğretisi bu mu? Bugün Bediüzzaman’ın takipçisi olduğunu söyleyen grupların çoğu ‘Gülen Hareketi’ ile arasındaki sınırları tam olarak çizmiş değil. Fethullah Gülen hareketi ile Bediüzzaman Said Nursi’nin orjinal hareketi arasında sosyal davranış açısından şu 17 farkı tespit ettim.


1-Merkezi figür: Risale-i Nur (RN) Hareketi kitap merkezli, Gülen Hareketi ise şahıs merkezlidir.

2-Kutsallaştırma: Bediüzzaman kendisine ‘Ulu kişi, kutsal kişi’ dedirtecek söylemlere şiddetle karşı çıkmış, şahsi keramet olarak anlaşılabilecek davranışlardan kaçınmış, kitaplarındaki tevafukla yetinmiştir. Mezarının bile gizli olmasını vasiyet etmiştir. Fethullah Gülen ise kendisinin yüksek manevi makamlardan ilahi mesajlar aldığını söyleyen takipçilerine sessiz kalarak bunu desteklemiş ve onaylamıştır. Takipçileri arasında yaygın olarak söylenen ‘Her Perşembe Hz. Peygamber’le görüştüğü’ iddiasını resmen yalanlamamıştır.

3-Müsbet hareket: Bediüzzaman kendisini idamla yargılayan savcının çocuğunu gördüğünde ona beddua etmekten vazgeçmiş, Gülen ise kamera önünde bedduaya başvurmuş ve bunun yayınlanmasına izin vermiştir.

4-Para ve hediye kabul etme: Bediüzzaman hiç hediye almamış, yaptığı hizmeti mali karşılığa tahvil etmemiştir. Ticaret yapmak isteyen talebelerine de şahısları adına ticaret yapmayı tavsiye etmiştir. Gülen Hareketi ise bankasından okullar ve dersanelerine kadar büyük bir sermaye grubu oluşturmuştur.

5-Metodolojisi: Başlangıcı Osmanlı dönemine dayanan Risale-i Nur Hareketi’nin üç ana ayağı mevcuttur.
a-İman hakikatlarıyla ilgili kitapları ile temel eğitim,
b-Lahika kitapları ile hizmette metodoloji eğitimi ve sosyal konularda rehberlik örnekleri,
c-Müdafaalarla ilgili kitapları ile saldırılara savunma stratejilerini anlatır.

Gülen Hareketi Risale-i Nur Hareketi içinde başlayarak Risale-i Nur eserlerinden faydalanmış ancak 1970'li yıllarla birlikte hizmette farklı metodoloji uygulamıştır. b ve c ayaklarını ölçü olarak göz önüne almamıştır.

6-Kendini tanımlama: Bediüzzaman; Nur Talebesi, Nurcu sözünü açıklıkla kullanırken Gülen Hareketi yüksek sesle Bediüzzaman ve Risale-i Nur tanımlamalarından kaçınmış ve sürekli Fethullah Gülen’i ön planda tutmuştur.

7-Kitapların korunması: Bediüzzaman eserlerini hayatında Türkçe harf karakteri ile bastırmış ancak açıklayıcı ve sadeleştirici metin (text) değişikliğini istememiştir. Gülen Hareketi sadeleştirmeyi orjinali yerine geçecek biçimde yaparak basımını gerçekleştirmiş, varislerinin muhalefetine ve fikri te’lif haklarının müsade etmemesine rağmen Risale-i Nur eserlerinin temel yapısı ile oynamıştır.

8-Kişisel bağlanma: Gülen Hareketi Bediüzzaman’ı vazifesini tamamlamış bir din büyüğü olarak görmüştür. Diğer Nur Hareketleri ise Bediüzzaman’ın eserlerine bağlılığı yeterli görerek sadakatlerini devam ettirmişlerdir.

9-Devletle ilişki: Risale-i Nur Hareketinin orijininine sadık gruplar aktif siyasete mesafeli olmuşlar, cemaat adına devlet talebi ve siyasi talepte bulunmama ilkesine hassasiyet göstermişler. Bediüzzaman ve yakın talebeleri siyasete girmek isteyen kişilere sadece kendileri adına girmeleri yönünde telkinde bulunmuşlardır. Siyasette ilişkilerini görüş verme sınırları içinde tutmuşlardır. Dini değerlerin canlanmasına ortam hazırlama kapasitesindeki her siyasi hareketi desteklemişlerdir. Gülen Hareketi ise hiyerarşik bir yapılanma içinde aşırı büyüme arzusu ile kendinden olanı liyakata bakmaksızın tercih eden bir kadrolaşmaya girmiş devleti yönetmeye talip olmuştur.

10-Açıklık ve şeffaflık: Bediüzzaman’ın metodu üzere giden gruplar açıklık ve şeffaflıktan çekinmemiş gizli servislerin elemanı olduğunu bildikleri kişilere bile kapılarını açmışlardır. Açık grup olmaya özen gösteren Bediüzzaman’ın tersine Gülen Hareketi ise özel güvenlik alanları oluşturup ‘kapalı bir grup’ olmuştur.

11-Doğruluk anlayışı: Bediüzzaman eserlerinde ve yaşayışında doğruluk, yalan söylememek gibi ilkelerden hiç vazgeçmemiş, yargılanırken dahi yalana başvurmamıştır. “En büyük hile hilesizliktir” sözü meşhurdur. Gülen Hareketi ise ‘faydacı ve fırsatçı’ denilebilecek güven vermeyen yöntemleri doğallaştırmıştır. Zengin, şöhret ve başarı tutkunluğu ile ayrımcılık yapmıştır.

12-Güç odakları ile ilişki: Bediüzzaman hayatının hiç bir döneminde güç odakları ile pazarlık iması dahi olabilecek davranışlara girmemiş, 28 yıl sürgün yaşadığı ve 18 defa zehirlendiği halde Türkiye’yi terk etmemiştir. Sayın Gülen ise 15 yıldır yurt dışında kalmaya devam etmekte, İsrail lobisinin siyasetine paralel söylem ve duruş göstermektedir.

13-Din ve siyasi güç ilişkisi: Bediüzzaman “Dini siyasete alet ediyor” iddiası ile ilgili sayısı 700’ü geçen davalarında en son 1973 olmak üzere beraat etmiş kitapları iade edilmiştir. 17 Aralık 2013’ten sonra yaşanan siyaset-cemaat tartışmalarındaBediüzzaman’ın resmi vesayet verdiği talebeleri ve diğer Nur Hareketi gruplarının siyasi duruşu farklı olmuştur. “

Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım” diyen Bediüzzaman'a uygun olarak siyasi ilgileri ikinci planda kalmış ilgilendiklerinde de meşru hükümeti savunma şeklinde olmuştur. Mevcut hükümeti mümkün olanlar içerisinde en iyisi olarak ele alarak değiştirme gerekecekse bunun seçimden seçime olağan işleyişle olmasını savunmuşlardır. Gülen cemaati ise siyasi bir hareket gibi davranarak bütün varlığı ile devleti yönetme talebi ile topyekün mücadele sergilemiştir.


14-Stratejik hedef: Bediüzzaman’ın stratejik hedef olarak “süreç ve vazife odaklı” olduğu, sonucu ilahi iradeye bıraktığını İhlas Risalesi’nde yazdığını ve uygulamada da bunu hayata geçirdiğini görüyoruz. Maksat olarak Allah rızasını gaye edinmiştir Ancak Gülen Hareketinin ise söylemde böyle olduğu ancak tatbikatta stratejik olarak “sonuç odaklı” olduğu, uyguladığı gizli gündemli metodolojiden ve büyüme arzusundan anlaşılmaktadır. Gülen cemaatinde Allah rızası anlayışının Allah adına liderlik anlayışı ile karıştırıldığı görülmektedir.

15-Dünyevilik-uhrevilik farkı: Kemiyet, keyfiyet bakışını da belirleyen bir farktır.Bediüzzaman en yüksek değer olarak ihlası almış, ihlasa aykırı olan maddi zenginliği, takipçi olanın çokluğunu reddetmiştir. Uhrevi bir cemaat olmaya itina göstermiştir. Gülen Hareketi ise ihlası ikinci plana almış adanmışlık adı ile itaati ve daha çok çoğalmayı yüceltmiştir. Dünyevi bir cemaat olmayı önceliklemiştir. Bu esas açısından temel bir fark olmuştur.

16-Diğer dini cemaatlerle ilişki: Risale-i Nur Hareketi İhlas Risalesi’nde yer alan “Hak sadece benim mesleğimdir dememelisiniz” düsturuna uymayı tavsiye ederken Gülen Hareketi diğer dini cemaatlere uzak, yukarıdan bakışlı, mesafeli durmuş ve işbirliğinden kaçınmıştır.

17-Zulme karşılık verme biçimi: Bediüzzaman vefatı öncesi Urfa’ya vuslat yolculuğuna çıkarken söylediği son sözler “Beni anlayamadılar” olmuştu. Her iktidar tarafından zulüm, eziyet, hapis ve en azından mecburi ikamete mecbur edildi. O büyük imamların yaptığı gibi itiraz etti ama isyan etmedi.

Gülen grubu ise maalesef zülme uğradığını düşünerek 28 Şubat 1997 “medya, asker, yargı” darbesini hatırlatır “medya, polis, yargı” darbesi diyebileceğiz girişimlerde bulunmaya devam ediyor. Karşısında güçlü bir liderlik bulunmasaydı şu anda Türkiye kaos yaşayacaktı. Kaldıki karşısında isyan edilecek bir kadro da yoktu. Bediüzzamangelenekle geleceği birleştirmiş İslamla demokrasiyi mezcetmişti.

Tarih : 30.12.2014 Kaynak : Risale Ajans
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova

Bediüzzaman Hazretleri kimdir?

O öyle bir zât-ı âlidir ki, Hazret-i Allah zâhiri ilimle, tarikat ilmiyle, mârifetullah ilmiyle mücehhez kılmıştı. O Allah-u Teâlâ’nın sevdiği, seçtiği veli kullarındandı. Bediüzzaman Hazretleri bir iman abidesi idi. Nûr saçan kandildi. Hayatı boyunca Allah-u Teâlâ’nın ve Resulullah Aleyhisselâm’ın emir ve hükümlerine candan bağlı idi. Her cefaya katlandı. Ve fakat bu cefalar onun imanını arttırmaktan, azmini çoğaltmaktan başka bir şeye yaramadı.
Ona tâbi olanlar, onun ahlâkını alanlar da yine aynı öyledir. Onlar hapishaneden hapishaneye giderdi, fakat her çıkan iman ile gürlerdi. Onları hiçbir şey yıldırmadı. Canını verdi, fakat imanını vermedi.
Hiçbir zaman haksızlığa boyun eğmedi. Canını hiçe saydı. Dinde, imanda asla en küçük taviz vermedi. Dünyaya asla meyil etmedi. Dünyaya hiçbir zaman iltifat etmedi. Allah-u Teâlâ’nın iman ile küfür arasındaki berzahına daima dikkat ederdi. Koyduğu hudutları muhafaza ederdi. Bunu en büyük ve en mühim vazife sayardı. Hakk ve hakikatı bildirmek için, bütün ömrünü bu yolda ve bu uğurda geçirdi. İman edenler için güzel bir nümune idi.
Ömrünü bu nûrlu yolda geçirdiği gibi, iman edenler için de güzel bir iz bıraktı. Öylesine güzel bir iz ki, Resulullah Aleyhisselâm’ın izinde idi. Nûr kaynağı ancak Resulullah Aleyhisselâm’dır.
Her işte o “Sirâcen münîrâ = Nûr saçan kandil” (Ahzab: 46) Âyet-i kerime’sinden nasibi kadar nûr alırdı. Ve o nûru saçardı. Bütün gayesi imanı kurtarmak idi. Allah-u Teâlâ’nın dostlarına, velilerine nasıl tazim edilmesi gerektiğinin izahını yapardı.


BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ’NİN FERYADI:

Günümüzde kâfirden daha tehlikeli olan münafıklar içten türedi, iman kalesini içten yıkmaya başladılar. Bunlar diğerlerinden daha tehlikelidirler. Çünkü kâfirin hedefi var, bunların hedefi yok. Bu sapıtıcı imamlar sûret-i haktan göründüler, hepsi de müslümanları kurdukları dinlerine ayrı ayrı dâvet ettiler.
Nitekim bu tehlikeyi gören Bediüzzaman Hazretleri buyururlar ki:
“Bana ızdırap veren, yalnız İslâm’ın mâruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi. Onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt gövdenin içine girdi, şimdi mukavemet güçleşti. Korkarım ki cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düşmanı sezemez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse iman kalesi tehlikededir. İşte benim ızdırabım, yegâne ızdırabım budur. Yoksa şahsımın maruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye vaktim bile yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate maruz kalsam da iman kalesinin istikbâli selâmet olsa.” (Bediüzzaman Said Nursi: Eşref Edip; sh. 16)

Uyan be kardeş! Bu feryat senin içindir. Senin imanın için feryat ediyor. Dost ve düşmanını tanı artık! Koyun postuna bürünen kurtlardan sakin artık!
Bu mübarek zât nasıl da bu münafıklıkları görmüş ve ne kadar üzülmüş. Artık bu feryadın karşısında uyanmanız lâzım.
Uyan be kardeş! Düşmanını tanı! Bunlar daha evvel de kazancınızı aldılar, kanlarınızı emdiler, sizi imanınızdan ettiler.
Bir bak, ipin ucu kimin elinde! Küfür diyarından kumanda ediyor, küffara yaranmak için peşkeş çekiyor. Din-i Islâm’dan ve güzel vatanımızdan seni mahrum etmek için çalışıyor.

ÖMER ÖNGÜT -K.S.- HAZRETLERİ

 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Nevzat Tarhan gibi bir prof. bunları söyleyince şaşırıyorum doğrusu! :) prof. olupta ahkam kesmek bu kadar kolay mı?

Fethullah Gülen nurcu değildir, bunu defaat ile ilan etmiştir, ancak eserlerinde nuru muhammedi telakkisi görülür...

F.Gülen hareketi risale-i nulardan istafade etmiştir, ancak hiç bir zaman risale-i nur mektebine tam bir bağlılık göstermemiştir...

2 numaralı iddiayı çürütecek bir çok örnek vardır risaleden, mesela sikke-i tasdik-i gaybi'ye baksın... :)
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
sayın tarhan anlaşılan konulara vukufiyeti yok..Olsa idi daha ciddi farkları yazabilridi..Üstelik daha önce Gülen güçlü olduğu dönemde bu konuda tek bir kelam etmeyen birinin bunları şimdi söylemesi etikde değil..Bıraksında ilmi ehliyeti olanlar bu konularda yazsınlar..Onu psikoloji konularında dinleriz..Böyle!:)
 

01halil

Üye
Katılım
21 Ara 2014
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
sayın tarhan anlaşılan konulara vukufiyeti yok..Olsa idi daha ciddi farkları yazabilridi..Üstelik daha önce Gülen güçlü olduğu dönemde bu konuda tek bir kelam etmeyen birinin bunları şimdi söylemesi etikde değil..Bıraksında ilmi ehliyeti olanlar bu konularda yazsınlar..Onu psikoloji konularında dinleriz..Böyle!:)

bence sizin Nevzat Tarhan hakkında gram bilginiz yok, neye dayanarak bu fikri öne sürebilirsiniz

SM-N910C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
Fethullah güleni hiç sevemedim.Said nursi'den de bir şey anlamadım. "kırk gun ekmek yemedim"diyor.:confused1:
kırk gün ekmek yemeden bir insan yaşabilirmi?
Ekmek yememişse pasta börek yemişdir " diyoruz,fakat şahsı manevilerine yakışmadığından hoş karşılanmıyor.
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
bence sizin Nevzat Tarhan hakkında gram bilginiz yok, neye dayanarak bu fikri öne sürebilirsiniz

SM-N910C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi


Bu şahsın, 1-2 sene öncesinden Fethullah Gülene tek bir tenkid yazısı nı gördüyseniz burada gösterin..O zaman sizi dimleriz.Ayrıca yazdığı yazının esaslı farklar olmadığıda açıktır..
 

01halil

Üye
Katılım
21 Ara 2014
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bu şahsın, 1-2 sene öncesinden Fethullah Gülene tek bir tenkid yazısı nı gördüyseniz burada gösterin..O zaman sizi dimleriz.Ayrıca yazdığı yazının esaslı farklar olmadığıda açıktır..

Yani siz reddiyeci iseniz herkesi öyle mi zannediyorsunuz beyefendi, Ben Nevzat Tarhan'ı okuduğum kadarıyla tanırım okudum ve faydalandim alacağımı aldım fakat bu demek değildir ki onun yaptığı bir yanlış onu tamamen çizmek anlamına gelmemeli bu şekilde toptancı yaklaşım islam terbiyesi almış bir mümine yakışmaz, sizi burada sorgulayacak değilim yada aldığınız eğitimi de soracak halim yok ama şu bir gerçek ki insan nisyandan gelir ve kasti yada gayri ihtiyari hata edebilir önemli olan bunda ısrar edip etmemelidir.İnanir misiniz yazınızı okuyunca Nevzat Hocayi savunmak yada sırf kitabını okudum ona borcum var gibi bir yükümlülüğüm de yok ama üzüldüğüm nokta sizin burada islam adına konuşup atıp tutmanızdir

SM-N910C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
fethullah güleni hiç sevemedim.said nursi'den de bir şey anlamadım. "kırk gun ekmek yemedim"diyor.:confused1:
Kırk gün ekmek yemeden bir insan yaşabilirmi?
Ekmek yememişse pasta börek yemişdir " diyoruz,fakat şahsı manevilerine yakışmadığından hoş karşılanmıyor.
şu tarafi tuaf gelmiyor mu1925den 1960 kadar hiç çalişmamiş hiç kimseden karşiliğini ödemeden bişey kabul etmemiş öyleyse bu zahti muhterem parayi nereden bulmuş nasil ekmek almiş peynir yumurta almiş don gömlek almiş hep kerametlemi yaşamiş gökten soframi inmiş para mi yaymiş bu nurcular hiç sorgulamiyorlar
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
şu tarafi tuaf gelmiyor mu1925den 1960 kadar hiç çalişmamiş hiç kimseden karşiliğini ödemeden bişey kabul etmemiş öyleyse bu zahti muhterem parayi nereden bulmuş nasil ekmek almiş peynir yumurta almiş don gömlek almiş hep kerametlemi yaşamiş gökten soframi inmiş para mi yaymiş bu nurcular hiç sorgulamiyorlar


Bediüüzzmanın tarihçeyi hatıratı piyasada var..Madem meraklısın(merakmı, yoksa itham mı) okursun...Senin üstadı tartacak ayarda terazin yok....Nokta.
 

ozbek2635

Üye
Katılım
18 Ocak 2015
Mesajlar
48
Tepkime puanı
0
Puanları
0
fetullah gülen de bi ölmedi gitti dünyaya yapıştı resmen adamın din'e vatan'a verdiği zararın haddi hesabı yok bu millet ne zaman anlıcak merak ediyorum
 

efonaltı

Kısıtlı Erişim
Katılım
13 May 2015
Mesajlar
703
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
44
Konum
almanya
şu tarafi tuaf gelmiyor mu1925den 1960 kadar hiç çalişmamiş hiç kimseden karşiliğini ödemeden bişey kabul etmemiş öyleyse bu zahti muhterem parayi nereden bulmuş nasil ekmek almiş peynir yumurta almiş don gömlek almiş hep kerametlemi yaşamiş gökten soframi inmiş para mi yaymiş bu nurcular hiç sorgulamiyorlar
helal nimetleri bahceden tarladan toplamış diyelim.haram nimetleri ,nereden almış?
fos fos sigara içen biriydi said nursi hazretleri.Saracak hiç tütünüm yoktu.bir de baktım benim ektiğim patatisler tütüne dönüşmüş yapraklarını sardım içdim.Allah sevdiği kulunu madur etmez..'' deyip böyle bir hikaye uyduracak hali yok.:pokey:
para kazanıyordu bir yerlerden.
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
helal nimetleri bahceden tarladan toplamış diyelim.haram nimetleri ,nereden almış?
fos fos sigara içen biriydi said nursi hazretleri.Saracak hiç tütünüm yoktu.bir de baktım benim ektiğim patatisler tütüne dönüşmüş yapraklarını sardım içdim.Allah sevdiği kulunu madur etmez..'' deyip böyle bir hikaye uyduracak hali yok.:pokey:
para kazanıyordu bir yerlerden.
nerden kazanıyor hiç çalışmamış birisi nasıl para buluyor
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
nerden kazanıyor hiç çalışmamış birisi nasıl para buluyor
[FONT=goudy_old_stylebold]Bediüzzaman Hazretleri Darü’l-Hikmet’te çalıştığı sırada aylık elli lira maaş alıyordu. Bu para o dönem itibariyle iyi bir meblağdı. Fakat Üstad yine de tasarruflu yaşamaya dikkat ediyordu. Bu durum mesai arkadaşlarının dikkatini çektiği için niye bu kadar sade bir hayat yaşadığını sormuşlar, o da; “Ben sevâd-ı âzama tâbi olmak istiyorum, ekalliyet-i müsrifeye değil.” diyerek karşılık vermiştir. O dönemde yeğeni Abdurrahmân da yanında bulunuyordu. Aldığı maaşı ona veriyor masrafları o görüyordu. Bir ara onun serbest harcama yaptığını fark edince, yeğenine paraları ne yaptığını sordu, o da harcadığını söyledi. Bunun üzerine Üstad, “Neden harcadın? O para bize helâl değildi. Milletin malıydı.” diyerek tepki gösterdi. Zîrâ maaşından ancak hayatını asgarî şartlarda idame edecek kadar harcamayı caiz görüyor, bundan fazlasını helâl saymıyordu. Bunun üzerine “Seni vekilharçlıktan azl ile kendimi nasb ettim!” diyerek harcamaları kendi üzerine aldı. Her ay maaşından on lira Abdurrahmân’a veriyor, on beş lira kendi ihtiyaçlarına sarf ediyor, kalanını ise biriktiriyordu. Niyeti onları bir şekilde millete iade etmekti. Nitekim Üstad o dönemde yazmış olduğu eserlerini (Yeğeni Abdurrahmân’ın ifadesine göre on iki eserini) bu paranın bir kısmıyla bastırıp, bedava dağıtmak suretiyle bu arzusunu gerçekleştirmiştir. (Tarihçe-i Hayat, s. 114; Âsâr-ı Bediiye, s. 677). Kalan az bir kısmını ise hacca gitmek niyetiyle saklamış; ama bu arzusu gerçekleşmeyince maişetine sarf etmiştir. Bu paranın kanaat ve iktisat bereketiyle kendisine on seneden fazla yettiğini, kimseye yüzsuyu döktürmediğini ifade etmiştir. (Tarihçe-i Hayat, s.206)
http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/bediuzzaman-daru-l-hikmet-te
[/FONT]
İkinci maddi gelir ise, telif ücretidir. Risale-i Nurların telif hakkı iman hizmetinde bulunan ağabeylere yetiyordu ve kısmen de Üstad Hazretleri bundan istifade ediyordu. Bunun dışında Üstad Hazretleri bazen şahsi eşyalarını minnet etmeme adına satmak zorunda kalmıştır.
http://www.sorularlarisale.com/maka...r_para_olmali_ki_onu_iktisatli_kullansin.html
[FONT=goudy_old_stylebold]

[/FONT]
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
Eline saglik yapmi$ oldugun bu payla$im icin sen sag ol Kafkas.
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
1-Merkezi figür: Risale-i Nur (RN) Hareketi kitap merkezli, Gülen Hareketi ise şahıs merkezlidir.

2-Kutsallaştırma: Bediüzzaman kendisine ‘Ulu kişi, kutsal kişi’ dedirtecek söylemlere şiddetle karşı çıkmış, şahsi keramet olarak anlaşılabilecek davranışlardan kaçınmış, kitaplarındaki tevafukla yetinmiştir. Mezarının bile gizli olmasını vasiyet etmiştir. Fethullah Gülen ise kendisinin yüksek manevi makamlardan ilahi mesajlar aldığını söyleyen takipçilerine sessiz kalarak bunu desteklemiş ve onaylamıştır. Takipçileri arasında yaygın olarak söylenen ‘Her Perşembe Hz. Peygamber’le görüştüğü’ iddiasını resmen yalanlamamıştır.
Görüldüğü gibi bizim çizgimiz bellidir. Bizim en büyük vazife ve misyonumuz kulluktur. Başkalarının medh ü senaları, o medh ü senaların hakkımızda biçtiği makamlarda gözümüz yoktur. Biz, her zaman Hz. Ali'nin 'insanlardan bir insan olma' hedefine ulaşmaya çalışmalıyız. Bizim büyüklüğümüz, şahs-ı manevide, güncel tabirle tüzel kişiliğimizdedir. Bâki hakikatler, fani şahısların üzerine bina edilemez.. bina edilse, onlar âhirete irtihal ettiğinde, dava da akîm kalır. Bu açıdan birbirimizle irtibatımızı kavî tutmalı ve sabah-akşam bir ve beraber olma yollarını araştırmalıyız.. araştırmalı ve vahdet-i ruhiyemizi korumaya çalışmalıyız. Kendimizi her daim sıfırlayarak yolumuza devam etmeliyiz. Unutmamalıyız ki, 'büyüklerde büyüklüğün alameti tevazu ve mahviyettir. Küçüklerde küçüklüğün alameti tekebbürdür.' 'Ben yaptım, ben ettim.' demek şirkin bir uzantısıdır. Ene'yi yırtıp, Nahnü'yü ya da 'Hu'yu göstermek bizim vazifemizdir. Topluluk içinde ihtilaf çıkarmama, yalanın en küçüğüne dahi tenezzül etmeme de yine vazifelerimiz cümlesindendir. Çeşitli vesilelerle anlattığım şahsî velayet değil, cemaat veliliğini yakalamak gayemizdir. O halde yapılan ve yapılacak olan medh ü senalar bizi bizden almamalı ve vazifelerimizi yapmaya engel teşkil etmemelidir. Bu ise, yukarıdaki esasları benimsemeye ve özümsemeye bağlıdır.
http://fgulen.com/tr/fethullah-gule...zma/11545-fethullah-gulen-medh-u-senada-denge
Ne İsalık, ne Mehdilik, ben sıradan bir kul bile saymıyorum kendimi. Şunu da söyleyeyim; ben hırsızlık yapmadım, adam öldürmedim, zina etmedim, ahlaksızlığa girmedim. Ama Rabbime karşı ciddi sorumluluklarım vardı. Neden bu aradaki şeyleri dedim? Elin âlemin aklına gelir ki hani acaba ne halt karıştırdı falan derler. Ne diye sizi mahcup edeyim. Sizi mahcup etmeye de hakkım yok. Gelecek arkadaşlarımı mahcup etmeye hakkım yok. Ama kulluk sadece onları yapmamadan veya yapması gerekli olan şeyleri yapmadan ibaret değil. Allah bana ne fırsatlar ihsan etmiştir ki küre-i arzı yörüngesinden oynatabilecek bir manivela gibi bir şey yani, onu kullanarak Allah'ın izniyle, keremiyle, inayetiyle, menniyle, lutfuyla, havliyle, kuvvetiyle arza yeni bir hareket tarzı verilebilirdi. Bunları yapamadık. Fevt ettik. Şimdi keşke diyoruz. Bu açıdan da ben bu hacaletle Rabbimin huzuruna çıkmak istemem. Onun için bir kıtmir, bağışlayın, kuyruğunu sallaya sallaya İnsanlığın İftihar Tablosu'nun (sas) arkasında cennete girme cehdi yaşayan bir kıtmirim... Ne anlarsanız anlayın. Mankafa bûdîler de ne anlarsa anlasın.
Ben buyum, arkadaşlarım da bu. Onlar farklı düşünürlerse benim yanımda yerleri yok. Vallahi, billahi, tallahi kovarım. Ve onlardan Allah adına bir şey istiyorum. Bu meselenin rüyasını bile gördüğümü onlara anlatırsam, rü-ya-sı-nı gör-dü-ğü-mü an-la-tır-sam, ellerine birer sopa alıp onu kafamda parçalamazlarsa iki elim iki yakalarında kalsın. Hakkımı helal etmiyorum.
http://fgulen.com/tr/ses-ve-video/f...-kendisini-mehdi-veya-mesih-olarak-mi-goruyor


  • El-âlem neler diyor neler?!. Ben de başımı yere koyunca, Tahiyyat’ta “Es-selâmu aleyke eyyühe’n-Nebiyyü ve rahmetullahi ve berakâtühu” derken, bana inanın, kuyruğunu sallayan bir köpek gibi O’nun ayaklarının dibinde paçalarını öpüyor gibi görüyorum kendimi.. ve Cenâb-ı Hak, ruhumun ufkuna gideceğim -Gayyaya yuvarlamasın Allah- güne kadar da bu mülahazalarla -Siz de arzu ederseniz, sizin için de söyleyeyim bizi bu mülahazalarla- taçlandırsın. Bu mülahazalarla aziz kılsın. O’nun kıtmîri olmayı dünya sultanlığına değiştirmem. Bütün hayalim: Bir gün acaba ayaklarının ucunu, tırnaklarını öpme şerefini Cenâb-ı Hak nasip eder mi öbür tarafta?
  • http://fgulen.com/tr/abd-sohbetleri/bamteli/48263-onunla-bir-omur
  • Bir kaşıkla o örfâneye iştirak etmeye talip olduk; kazanlarla gidenleri kabul etmenin yanında, bir kaşıkla giden yaramazlara da lütfedebilirler. Hep öyle gördüm. Bazen “tahiyyat”ta Cenâb-ı Hakk’ın selamını “Esselamu aleyke eyyühennebiyyu ve rahmetullahi ve berekatühu” derken, böyle kendimi İnsanlığın İftihar Tablosu’nun arkasında kuyruğunu sallayan bir köpek gibi O’nun ayaklarına süründüğümü tasavvur ediyorum. (24:00)
  • http://fgulen.com/tr/abd-sohbetleri...lah-gulen-marifet-mertebeleri-ve-nurlu-bir-an
  • Müslüman bir ana‑babadan dünyaya gelmiş, tekke ve zaviye çevresinde yetişmiş, İslâm’ı duya duya gelişmiş; bütün bunlardan sonra da Cenâb‑ı Hak, onu din‑i mübin‑i İslâm’ı yüceltme adına mübarek bir hizmette istihdamla şereflendirmişse, bu mazhariyetleri tam değerlendiremediğinden ötürü bu insanın kendine yer yer “kıtmîr”, “âciz”, “fakir” demesinden daha tabiî ne olabilir?
    Kıtmîr sözünü siz köpek mânâsında alabilirsiniz. Ancak köpeğin bile kendi adına birçok hususiyetleri olduğundan, ben şahsen kendime öyle demeyi bile bazen çok görmüşümdür. Evet, o, çok duyarlı bir hayvandır. Burnunda, insanda olanın on katı, koku alma hücresi vardır. Kulaklarındaki hassasiyet de öyle, gözlerindeki de... Meseleye bu zaviyeden bakılacak olursa, kıtmîr iddiası bile, büyük bir iddia sayılır. Gerçi, mahiyet‑i insaniye meleklerden daha ulvîdir ama, o biraz da ilk mevhibeleri değerlendirmeye bağlıdır.
    http://fgulen.com/tr/fethullah-gule...fasila-3/11207-fethullah-gulen-kitmirin-izahi

 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Biri Mehdi diğeri Kainat İmamı...

farklardan birisi de bu :)
 
Üst