Sahabelerin Hayatı (Toplam 132 Adet Sahabinin Hayatı)

  • Konbuyu başlatan Murat Sâki
  • Başlangıç tarihi

Yusuf Bahar

Profesör
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
1,911
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.yusufbahar.org
Ammar b. Yasir, İslâm’la şereflenen ilk kırk kişiden biri.

Müslümanlığını ilan eden ilk yedi kişi içinde de o var. Ayrıca, İslâm’ın ilk şehitleri olan cefakâr ve vefakâr bir ana-babanın çocuğu.

Ammar b. Yasir (R.A.), ilk müslümanlardan biri. Fakir bir ailenin çocuğu. Babası Yasir (R.A.), aslen Yemen’lidir; kaybolan bir kardeşini aramak üzere diğer üç kardeşi ile birlikte Mekke’ye gelmiş. Kaybolmuş olan kardeşlerini bulamayınca birlikte geldiği kardeşleri Yemen’e dönmüş, Yasir ise Ebu Huzeyfe el-Mahzumî’nin himayesine girerek Mekke’de kalmış. Ebu Huzeyfe onu Sümeyye isimli cariyesi ile evlendirmiş. Ammar bu evlilikten dünyaya gelmiş ve sahibi tarafından azad edilmiştir.

Ammar’ın doğumu, Rasulullah (A.S.) Efendimizin doğumundan üç veya dört yıl önceye rastlar. Çocukluk ve gençlik yıllarını Mekke sokaklarında birlikte geçirirler. Nihayet Muhammed (A.S.)’ın yeni bir dine, yeni bir inanca davet ettiğini duyunca, Mekke’li müşriklerin bütün baskılarına rağmen O’nunla görüşmeye karar verir.

O günlerde Resul-i Ekrem (A.S.), İslâm’ı gizli gizli tebliğ etmektedir. O’nu görmek isteyenler Erkâm’ın evine gelmekte, O’nunla görüşüp konuştuktan sonra da çoğunlukla iman ederek ayrılmaktadır. İşte Ammar da bu şekilde Erkâm’ın evine gelenlerden.

İlk geldiği gün bakıyor ki en samimi arkadaşlarından Suheyb b. Sinan da orada! Birlikte huzura giriyorlar ve Efendimiz’in susamış kalpleri rahmetle dirilten sözlerini dinliyorlar. Ammar ve Suheyb, Erkâm’ın evinden ayrıldıklarında kalpleri nurla, gözleri sevinçle parlıyor.

Ammar b. Yasir, İslâm’la şereflenen ilk kırk kişiden biri. Müslümanlığını ilan eden ilk yedi kişi içinde de o var. Ayrıca, İslâm’ın ilk şehitleri olan cefakâr ve vefakâr bir ana-babanın çocuğu. Babası Yasir ve anası Sümeyye (R.A.), evlatlarının İslâm’ı kabulünden hemen sonra müslüman olurlar. Bundan sonra da Yasir ailesinin çilesi başlar. Sırf imanlarından dolayı akla gelmedik işkencelere maruz kalırlar. Efendimiz (A.S.) onların yanından ge-çerken, “Ey Yasir ailesi! Sabredin, yeriniz cennettir.” buyururdu.

İşkencelerin ardı arkası kesilmemektedir. Sonunda Sümeyye ananın yaşlı vü-cudu direncini kaybeder ve ruhunu Yü-celer Yücesi’ne teslim eder. Çok geçmeden baba Yasir (R.A.) da şehid olur.

Anasını ve babasını gözlerinin önünde ve işkenceler altında kaybeden Ammar, bir taraftan bu acı ile kıvranırken, diğer taraftan müşriklerin işkenceleri altında inliyordu. Yapılan eziyetlere artık dayanamayacağını anladığı bir anda, müşriklerin teklifini kabul ederek, “Muhammed’den hoşlanmadığı; müşriklerin ilâh olarak ka-bul ettikleri Lat ile Uzza’nın iyiliği” konu-sunda bazı sözler söylemek zorunda kalır. Bunun üzerine müşrikler onu bırakır giderler. Onlar gittikten sonra Ammar (R.A.), kendini tutamaz ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Öyle ki, elbisesi göz-yaşlarından ıslanmıştır. Resul-i Ekrem (A.S.) onun bu halini görünce, “Kâfirler seni suya mı attı?” demekten kendini alamaz. Ammar (R.A.) olanları tek tek anlatıp “Perişan oldum ya Rasulallah!” de- yince Efendimiz sorar:

“Kalbini nasıl buldun?” Ammar cevap verir:

“İman ile dopdolu.” Bunun üzerine Efendimiz şöyle buyururlar:

“Eğer bir daha seni yakalarlarsa aynı şekilde davran!”

İşte bu olay üzerine Allahu Tealâ şu ayeti indirmiştir:

“İmana eriştikten sonra Allah’ı inkâr eden kimseye gelince: Kalbi imanla dolu olduğu halde zorla inkâr etmiş kimse değil de kalbini bile-isteye inkâra açmış olanların üzerine Allah katından bir hışım çökecek ve onların payına çok büyük bir azap düşecektir.” (Nahl/106)

Ammar b. Yasir (R.A.), Bedir’de, Hendek’te, Rıdvan biatında ve Rasulullah’ın bulunduğu bütün savaşlarda O’nun ile birlikteydi. Hicret esnasında inşa edilen ilk mescidin inşaatında bulundu. Ömrünü, Allah’a ve Rasulü’ne karşı sadakat ve hassasiyetle nakış nakış dokudu. Efendimiz (A.S.) onun bu özelliğine şu ifadelerle işaret buyurur: “Aranızda ne kadar daha kalacağımı bilemiyorum. (Ebu Bekr ile Ömer’i işaret ederek) benden sonra onlara uyun. Ammar’ın hidayeti gibi hidayet bulun; İbn-i Mesud’un söylediklerini tasdik edin!” (Tirmizî)

Bir gün Efendimiz’in yanına girmek için izin istediğinde, “Merhaba ey güzel ve güzelleştirilmiş adam!” iltifatına mazhar oldu. Bir başka zaman da “Ammar, her ne zaman iki iş arasında muhayyer bırakılmış ise, hep en doğru olanını seçmiştir.” buyurdu. Bir tartışma sonrasında Allah Rasulü, Ammar’ı şöyle savundu: “Kim Ammar’a düşmanlık ederse, Allah da ona düşmanlık eder. Kim Ammar’a buğz ederse Allah da ona buğz eder.” (Ahmed b. Hanbel)

Resulullah’ın (a.s) irtihalinden sonra dört halifenin hepsine biat etti ve büyük hizmetlerde bulundu. Abdullah b. Ömer (R.A.) onun nasıl mücadele ettiğini şöyle anlatır: “Yemame gününde Ammar b. Yasir’i gördüm; bir taşın üstüne çıkmıştı ve yüksek sesle haykırıyordu: ‘Ey Müslümanlar! Cennet’ten mi kaçıyorsunuz? Bana doğru gelin, yanıma gelin! Ben Ammar b. Yasir’im; bana gelin!’ Kulağı kesilmişti ve yanağından aşağıya sarkarak bir öte-ye bir beriye vurarak sallanıyordu. Buna karşılık o, var gücü ile savaşıyordu.”

Hz. Ömer (R.A.), Ammar’ı Kûfe’ye vali tayin etti ve Kûfe’lilere şöyle bir mektup yazdı: “Ammar’ı size emir, Abdullah b. Mesud’u vezir ve muallim olarak gönderdim. Onlar Muhammed ashabının seçkinlerindendir; onlara uyun!”

Hz. Ali (R.A.) ile birlikte Cemel ve Sıffin savaşlarına katıldı. Sıffin gününde içecek bir şey istedi. Süt getirildiğini gö-rünce: “Rasulullah, dünyadan son içeceğin şey süt olacaktır buyurmuştu.” dedi ve sütü içti. O gün şehit düşünceye kadar savaştı. Mübarek teni yere serildiğinde 93 yaşında idi. Hz.Peygamber (A.S.) ha-yatta iken: “Sana müjdeler olsun ya Ammar! Seni azgın bir topluluk öldürecektir.” buyurduğu için, Ammar b. Yasir’in şehit düşmesi birçok kişinin uyanmasına vesile olmuştur. Hz. Ali (R.A.) Efendimiz’in kıl-dırdığı cenaze namazından sonra şehit olduğu yerde defnedildi.

Ammar b. Yasir’i anlatanlar, onun uzun boylu, kara yağız, elâ gözlü ve geniş omuzlu bir kişi olduğunu söylerler. Sade ve nezih bir hayat sürerek dünya hayatını tamamlayan Ammar (R.A.) hakkında Resul-i Ekrem (A.S.)’ın şu sözü, Ashab-ı Kiram’ı baş tacı eden gönüllerde halâ yankı bulur: “İliklerine kadar iman ile dolu olan adam!”




Mehmet Işık
 

iskender

Üye
Katılım
4 Ocak 2007
Mesajlar
62
Tepkime puanı
0
Puanları
0
teşekkürler güzel paylaşım ilave edecek kadar bilgili değilim en iyisi susmak.
 
Üst