"Sagligi ve Hayati kolaylastiran güncel haberler burada insallah"

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
"Sagligi ve Hayati kolaylastiran güncel haberler burada insallah"

Cocugunuzun papuclari pek mi eski görünüslü oldu? Kolayi var. Cig bir patatesi ortadan kesip, papucun yüzünü bununla iyice bir ovun. Kurumaya birakin, ardindan boyayip, cilalayin. Bakalim, o eskimis havasi kalacak mi? :O

Tuzluğunuzdaki tuzun rutubetlenmeyip iyi akması için:

Tuzluklardaki tuz rutubetten hemen etkilenir. Kullanacağı zaman hemen akmaz, bu da bizim canımızı sıkar. O zaman kapağı açıp dökmeye çalişırız, bu defa topan halinde yemeğimize birden dökülüverir, bu daha da can sıkar. Halbuki bunun kolayı var: Tuzluğa tuz koyarken on onbeş tane kadar pirinç koyarsanız tuzdaki rutubeti alacağından kolaylıkla akar.:clap2:

Elbisede çamur lekesi:

Hiçbir zaman yaşken hemen firçalamayın. Bekleyin kurusun sonra fırçalayın. Hiç iz bırakmadan çıktıgını göreceksiniz.

Sirke, maya ve eksime esasi üzerine vücut buldugu icin karaciger ve böbrekleri rahatsiz insanlar üzerinde pek hos tesir yapmaz. Yani iyi gelmez. Öylelerinin salatalarda ve yemeklerde limonu tercih etmeleri daha saglikli olacaktir.

Cevizleri kolayca kabuklarindan ayiklamak icin; geceden tuzlu suya koyup, sonra kiriniz.

Paslanmis civi cikarmak: Inatci civi ya da vidanin üstüne biraz gazyagi damlatin. Kolayca cikacaktir.


Rengini atmis perdeler:

Rengi solmus perdeleri temizlemek icin evvela fircalayip, silkerek tozlarini gidermeli, sonra da yikamalidir. Tozu alindigi ve yikandigi halde yine soluklugu devam ederse, suyun icine toz halinde bir miktar sap koyup eritmeli ve perdeleri buna batirip bir müddet birakmali, sıkıp gölgede kurutmalidir.

Bende size tesekkür etmek istiyorum, sizde faydali bilgileri buraya aktarirsaniz cok sevinirim


Ekmeginiz bayatlamissa:

Bir tencerenin dibine su koyun. Suyla temas etmiyecek sekilde üzerine bir ilistir oturtun, üzerine dilimler halinde kesilen ekmekleri koyun, kapagini kapatin. Tencereyi atese koyun, bir iki dakika suyunu kaynatin. Sonra kapagı acıp ekmek dilimlerini alin. Göreceksiniz bayat ekmeginiz ilk günkünden daha taze olacaktir. :good[1]:

Evin icinde sigara iciliyorsa ve sigara dumanından kurtulmak istiyorsaniz, birkac yere yaktıgınız mumlari yerlestirin. Az sonra, duman tamamen yok olur (insallah)! ;)
 

gülsev

Paylaşımcı
Katılım
15 Ocak 2007
Mesajlar
189
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
bazılarını biliyordum ama paylaşım için teşekkürler herkese hayırlı geceler...
 

Erhan

Profesör
Katılım
21 Tem 2006
Mesajlar
2,115
Tepkime puanı
42
Puanları
48
Konum
Ankara
Web sitesi
www.softajans.com
Ekmeginiz bayatlamissa:

Bir tencerenin dibine su koyun. Suyla temas etmiyecek sekilde üzerine bir ilistir oturtun, üzerine dilimler halinde kesilen ekmekleri koyun, kapagini kapatin. Tencereyi atese koyun, bir iki dakika suyunu kaynatin. Sonra kapagı acıp ekmek dilimlerini alin. Göreceksiniz bayat ekmeginiz ilk günkünden daha taze olacaktir. :good[1]:

Evin icinde sigara iciliyorsa ve sigara dumanından kurtulmak istiyorsaniz, birkac yere yaktıgınız mumlari yerlestirin. Az sonra, duman tamamen yok olur (insallah)! ;)


babam fırıncı ama bu bilgiyi daha yeni öğrendim ve Genelde Ekmek İsraf olmasın diye annem buzdolabına koyuyor

Ve Diğer Bilgiler için Teşekkürler
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Kuru fasulyenin haslama suyu emprime pamuklular icin mükemmel bir temizleme malzemesidir.

Hasladiginiz fasulyeler, pisme sürelerinin gecmesine ragmen biraz sertseler, suyuna cok az miktarda icme sodasi atiniz cabuk piserler.

Kalb carpintilarina karsi fazla isitilmis sirkenin bugusunu agiz ve burundan cigerlere ve bronslara cekmek cok faydalidir.

Meyve Suyu: Örtünün üstüne dökülür dökülmez tuz serpin ilk yikamada cikacaktir.

(insallah)


Odalari serin tutmak:

Yazin sicak günlerde oturulan odanin havasini serinlendirmek ve bir ferahlik hissi vermek icin filit tulumbasi ile havaya kokulu sirke sıkmak gayet iyidir.

Bu kokulu sirkeyi hazırlamak icin birer miktar ıhlamur ve lavanta cicegi, taze nane, sarı yonca, melisa almalı, bunları birer parmak eninde parcalara bölmeli.

Halis sirke icine atarak, üzerine birkac tane karabiber ve birkac karanfil koymalı.
15 gün bırakmalı. Agzı sıkı kapalı duran kavanozun icinden alınan bir miktar kokulu sirke havaya sıkılınca serinlik ve ferahlik hissedilir.

Denemesi bedava! :dancing:
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Deri kapli mobilyalar...

Deri kapli mobilyalar: limon ya da portakal kabuguyla ovulursa yeni görünüslü olur. Kadife kapli koltuklari kadifeleri sirkeli suyla silinirse cok güzel parlar.

Toz: Her iste oldugu gibi toz almanin da bazi püf noktalari vardir. Bunlar uygulaninca isiniz büyük ölcüde kolaylasacaktir.
- Mobilyalari temizleyeceginiz bezi hafifce nemlendirin. Böylelikle toz kalkmasini önleyebilirsiniz.
- Eger büyük bir temizlik isine kalkistinizsa ve her tarafa elinizi degdirmek istiyorsaniz, toz bezinizi bir iki gün önceden bu ise hazirlayin. Bunu biraz gliserin kattiginiz suya batirin ve 30-40 dakika bekletin. Kuruyunca artik kullanabilirsiniz. Uzun zamandir kullandiginiz bezinizin, o gün tozlari daha iyi temizledigini hemen göreceksiniz. :clap2:

Yeni camasirlar: Yeni bez, keten, patiska ve kumaslara, fabrikaca bir nevi "cila", kolamsi bir "apre" yapildigi icin, yeni alinan camasirlar ilk yikanacaklarinda ilik ve hafif sabunlu suya batirilarak 12 saat o suda birakilip yikanmali; ilk defa sakin kaynatmayiniz, zira APRE, camasira siner, sabit kalir ve sarartabilir!
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Kontrolsüz diyet, kemik erimesini tetikliyor!

Kontrolsüz diyet, kemik erimesini tetikliyor! Yemekte alınan kalsiyum, kola ve gazlı içecekle yok oluyor..

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tunay Sarpel, kontrolsüz diyetin osteoporoz (kemik erimesi) hastalığı riskini arttırdığını söyledi.

Prof. Dr. Sarpel, Balcalı Eğitim Günleri kapsamında, Hipokrat Konferans Salonu'nda düzenlenen "Osteoporoz" konulu konferansta, dünyada 4 ila 6 milyon kişinin kemik erimesi hastası olduğunu, 13-17 milyon arası kişinin ise risk altında bulunduğunu belirtti.

Kemik erimesinin genellikle kadın hastalığı olarak görüldüğünü belirten Sarpel, "21 ilde erkekler arasında yaptığımız bir ankette erkeklerin de yüzde 8,6 oranında hastalığa yakalandıklarını gördük. Buna göre erkekler de hastalığa gereken önemi vermeli" dedi.

Osteoporozun ciddi ve sinsi bir hastalık olduğunu vurgulayan Sarpel, şöyle konuştu: "Kemik erimesi, zamanında teşhis edilip önlenmezse sakatlıklara hatta ölüme neden olur. Türkiye'de 31-89 yaş grubu arasında bin 597 kişiyle yapılan ankette 50 yaş üzerindeki kişilerin yüzde 45 üzerinde kemik erimesi görüldü. Hastalığa yaşlılıkta daha çok rastlanıyor, ancak bu tek başına bir etken değil. Kemiklerde kalp, beyin gibi canlı ve sürekli aktif bir sistemdir.

30 yaşına kadar kemik yapısı ilerler ve 30 yaşında doruk noktasına ulaşılır. 30 yaşında yeterli kemik kütlesine ulaşılmaması halinde hastalık ortaya çıkmaya başlar."

Kemik erimesinin kalsiyum ve D vitamini eksikliğine bağlı olarak ortaya çıktığını vurgulayan Sarpel, şöyle devam etti: "Bebeklikten, hatta anne karnından itibaren doğacak çocuğun geleceği düşünülerek doğru beslenilmesi lazım. Özellikle anneler çocuklarını gazlı içeceklerden uzak tutmalı.

Çünkü yemek esnasında alınan kalsiyum, kola gibi gazlı içecekle birlikte yok oluyor. Bunun yanı sıra kontrolsüz yapılan diyetler hastalığın oluşmasını tetikliyor. Özellikle, ergenlik döneminde yapılan bilinçsiz diyetler, ilerleyen yıllarda ortaya çıkacak büyük riskleri de beraberinde taşır."


Allahu Ekber
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Çay, damarları koruyor!

Çay, damarları koruyor

Berlin Üniversitesi'nden, Mairo Lorenz ve arkadaşlarının European Heart Journal'ın son sayısında yayınlanacak çalışmalarında, çayın damarların iç tabakasının (endotel) fonksiyonunu düzelttiği ortaya çıktı.

Bir grup gönüllü üzerinde yapılan çalışmalarda çaya süt katılmasının çayın bu önemli koruyucu etkisini ortadan kaldırdığı anlaşıldı.

Araştırmacılar, çalışmaya katılan gönüllülerde kol atar damarında 500 ml taze çay içilmesinden 2 saat sonra yüksek rezolüsyonlu damar ultrasonu kullanarak damarlarda ortaya çıkan akıma bağlı çap genişlemesini inceledi ve aynı ölçümler aynı ölçüde çaya yüzde 10 süt katılarak tekrarlandı.

Damarlarda olan genişlemenin sütsüz içilen çayda anlamlı olarak daha fazla olduğu ortaya çıktı. Daha önce deneysel olarak yapılan ve aynı sonuçları ortaya çıkaran çalışmalar da, çayın damarları koruyucu etkisini bilimsel olarak göstermiş bulunuyor. Araştırmacılar, İngiltere gibi damar sertliğinin ve çay tüketiminin yüksek olduğu ülkelerde çayın koruyucu etkisinin olmamasını çaya katılan süt ile açıklıyor.

Araştırmacılar, siyah ve yeşil çay arasında bir fark olup olmadığını incelemeye devam ettiklerini belirtiyorlar. Yeşil çay içinde catechin oranın daha yüksek olduğu ve catechinin damarları koruyucu etkisi bilimsel olarak daha önce ortaya konulmuştu.


Allahu Ekber
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Aklinizda bulunsun...

Marul salataniza birkac yaprak ince kiyilmis nane yapragi ilave edin, lezzeti sizi ve misafirlerinizi sasirtacaktir. Marulun dis yapraklarinda vitamin daha fazladir, onun icin mümkün oldugu kadar dis yapraklarindan da yararlanin, atmayin. Halbuki biz ic beyaza kacan yapraklarini daha cok severiz..:whistling[1]:

Not: Bunu sahsen kendim denedim, gercekten salataya farkli güzel bir tat veriyor!:good[1]:

Dondurulmus eti sirkeli sudan gecirirseniz buzlari daha cabuk cözülecektir.

Fermuarli giysilerin yikanmasi esnasinda fermuar muhakkak kapatilmalidir. Aksi takdirde fermuarin disleri sudan zarar görüp calismaz hale gelecektir.

Mutfaktaki tikali lavobalarin acilmasi icik lastik pompalarla dakikalarca acmak icin ugrasmaktansa - Kaynar sodali su, tikali delikten dökülürse tikali yer hemen acilacaktir (insallah).


Allahu Ekber
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Amin ecmain insallah özlem_tns...:shake2[1]:

Su sizdiran vazolar icin: Bazi toprak vazolar dibinden su sizdirarak bulundugu yeri kirletir. Bunu önlemek icin önce vazoyu bosaltin, icinin tamamen kurumasini saglayin. Daha sonra bir kapta eriteceginiz mumu vazonun icine sicak sicak dökün. Donmadan önce calkalayin. Böylece vazonun dibinde su gecirmez bir tabaka meydana gelmis olur.

Renklu kumaslari yikarken: Renkli ketenleri, icine bir avuc tuz atacaginiz ilik suda yikayabilirsiniz, yalniz suda fazla birakmayin, yikadiktan sorna sirkeli suyla durulayin.

Acik havada hazirliksizken soguga yakalandiysaniz:

- Hem dösünüze, hem de sirtiniza elbiseyle fanila arasinda kalacak sekilde gazete kagitlari koyun.

- Ayni islemi naylon torba kullanarak da yapabilirsiniz. :good[1]:
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yagli siseleri temizlemek icin: Icinde yag durmus olan siseleri temizlemek icin siselerin icerisine sirke ile parca halinde kaya tuzu atmali, iyice sallamali. Bol su ile calkaladiktan sonra siseler tertemiz ve piril piril hale gelirler.

Elmalarin saklanmasi: Elmalarinizi gliserinle silerseniz, onlari bütün bir kis üzerinde en kücük bir kirisik dahi olusmadan saklayabilirsiniz.

Patates: Sakladiginiz patateslerin yesermelerini istemiyorsaniz, üzerlerine ezilip toz haline gelmis odun kömürü serpin.

Patatesleri pisirirken suyuna biraz sirke katin. Hem sapsari renklerini korur, hem de degisik bir lezzet verir.

Patatesleri haslarken bir örgü sisiyle uzunlugu yönünde delin ve suya yeterince tuz atin. Suyunu cektirerek pisirirseniz patatesiniz hem daha tatli olur, hem de vitaminlerini yitirmez. Actiginiz delikler tuzun patateslere gecmesini saglayacak ve yine bu delikler sayesinde pisme süresi kisalacaktir.

Patatesleri firina sürmeden de önce 15 dakika suda haslayin. Pisme süreniz kisalacaktir (insallah).
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Bluzunuza yağ mı damladı? Hemen saç spreyinizi bu lekenin üzerine püskürtün. Yağ zerrecikleri spreye yapışır. Bundan sonra lekelenen yeri çekinmeden yıkayabilirsiniz.

Pilaviniz daha diri görünsün: Pilavda pirinclerin daha canli görünmesi icin pisirdiginiz suya bir tatli kasigi limon suyu ilave edin. Limon suyu pirinci parlatacak ve daha beyaz görünmesini saglayacaktir.

Ter, kirli su, yağ gibi birçok madde derinin lekelenmesine yol açar. Derinin içine nüfuz eden lekeler, ayakkabı ya da çanta boyansa bile, giderilemez. Oysa deriyi eski özelliğine kavuşturmak için, üzerine bir kuru soğan dilimi sürmek yeterlidir. Deriyi iyice ovduktan sonra cilalayıp parlatın. Ayakkabınız yepyeni olacaktır.

Halıya yanan sigara düşürürseniz, halının ipliklerinin yanmış kısımlarını makasla kesin. Yanık lekesini yok etmek için deterjan katılmış suyla silin ve halıyı kurumaya bırakın. Eğer leke çıkmamışsa iki ölçü suya bir ölçü beyaz sirke katıp bu karışımla lekeli kısmı silin.
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Bu kağıtlar kendi kendine siliniyor

Bu kağıtlar kendi kendine siliniyor:thinking:

Silinebilir kağıt üzerindeki yazılar zamanla uçup kayboluyor ve tekrar tekrar, 100 defaya kadar kullanılabiliyor. Bu yeni buluş sayesinde gizli belgeler birkaç gün sonra kaybolacak, ayrıca bürolardaki kağıt ziyanı önlenecek.

Kağıdın mucidi Xerox firmasının yaptırdığı araştırmaya göre bürolarda üzerine bir şey yazılan ya da basılan 5 kağıttan ikisi, yalnızca bir kez bakıldıktan sonra atılıyor.

Devrim niteliğindeki kağıda yazı basmak için mürekkep yerine ışınlarla "yazan" özel printer kullanılıyor. İşin sırrı, kağıdın üzerine, ışık değdiğinde maviye dönüşen renksiz bir kimyasal madde sürülmüş olması. Işığın şekil verdiği harfler sayfada mürekkep varmış izlenimi veriyor. Ancak kimyasalın mavi rengi kalıcı değil ve 16-24 saat arasında sayfa eski boş haline dönüyor. Basılı kağıdı ısıya tutarsanız da anında siliniyor.
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Hamsiden şaşmayın!

Hamsiden şaşmayın!

Hamsinin şöhretini duyan İngilizler araştırdı:Londra Üniversitesi uzmanlarının hamsi ile ilgili yaptığı araştırmalardan, çok ilginç sonuçlar çıktı. Araştırmayı yapan bilimadamlarına göre, hamsi vazgeçilmez bir gıda.

Kolosterolü düşürüp kalbi güçlendiriyor.

Hamsi kalp krizini engelliyor.Avlama mevsimi biten, sıcaklar yüzünden de Gürcistan'a kaçan hamsilerin, vitamin kaynağı olduğu belirlendi. Hamsi vazgeçilmez bir gıda. Çünkü içinde bol miktarda omega-3 yağı bulunuyor. Bu nedenle de kötü kolesterolü düşürüyor ve kanın pıhtılaşmasına engel oluyor. Böylelikle damar tıkanıklığını ortadan kaldıran hamsi, kalp krizi ve felç geçirme riskini de önemli oranda düşürüyor
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Uykusuzluk hafızayı yavaşlatıyor

Uykusuzluk hafızayı yavaşlatıyor

Uykusuz kalmak beynin öğrenme yetilerine ciddi şekilde zarar veriyor.

Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Seung-Schik Yoo’nun araştırmasına göre uykusuz kalmak beynin öğrenme yetilerine ciddi şekilde zarar veriyor.

Araştırmaya göre, yeni bilgi öğrenmeden önce yeterince uykusunu almayan kişiler, bir önceki gece daha iyi dinlenmiş kişilere kıyasla yüzde 10 daha az hatırlıyor. Uzmanlar, çalışma saatlerinin yoğunlaşması sebebiye insanların artık uykuya daha az vakit ayırabildiği gerçeğini göz önünde bulundurduklarında, bu kanıtın ‘üzücü’ olduğunu söylüyor.

Yoo ve ekibi yaptıkları deneyde 14 kişiye bir gece boyunca uyumamalarını, ve laboratuarda kalarak ya e-posta kontrol etmelerini, ya da kağıt oyunları oynamalarını söyledi. Katılımcılara deneyin başladığı andan 24 saat sonra uyumaya gönderilmeden önce 150 fotoğraf gösterildi, ve beyinleri tarandı.

İki gece yeterli uyuduktan sonra kağıt imzalayacaklarını sanan katılımcılar laboratuara tekrar çağrıldı. Fakat araştırmacılar, katılımcılara ufak bir sınav verip gördükleri 150 resmi hatırlamalarını istedi.

Uykusuz grup resimlerin sadece yüzde 74’ünü doğru hatırlarken, uykusunu alan kontrol grubu resimlerin yüzde 86’sını doğru hatırladı.

‘HİPPOCAMPUS’ ZARAR GÖRÜYOR

Uykusuz kalacak gruba resimlerin ilk gösterildiği anda fMRI metoduyla yapılan beyin taraması, uykusuzluğun beynin ‘hippocampus’ denilen hafıza bölgesinde yavaşlamaya sebep olduğunu gösterdi. Yoo ‘araştırmanın kanıtladığı üzere hafızayı güçlendirmek için iyi dinlenmek şart’ dedi.

Fareler üzerinde yapılan deneyler de uykusuzluğun beyinde strese sebep olan hormonların yükselmesine neden olduğunu gösterdi. Bu hormonların yükselmesi de dolaylı olarak hippocampus aktivitelerini azaltıyor. Harvard’lı araştırmacılar bu modelin insanlarda da benzer şekilde işlediğini düşünüyor. Daha önce uyku ve öğrenmeyle ilgili çalışmalar yapılmış olsa da, uykusuzluğun beyin aktiviteleriyle ilgili doğrudan ilişkisini değerlendiren araştırmayı ilk defa kendisinin gerçekleştirdiğini söyledi.

Yoo ’ insanlar için kaç saatlik bir uykunun yeterli olduğunu henüz bilmenin imkanı yok’ dedi.
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Görmeyen Gözlerin Umudu!

Görmeyen Gözlerin Umudu!

"Kornea nakli", günümüzde gelistirilen yeni teknikler sayesinde basariyla uygulanabiliyor.

22 Şubat 2007

Halk arasında ‘göz nakli’ olarak da bilinen ‘kornea nakli’ günümüzde geliştirilen yeni teknikler sayesinde başarıyla uygulanabiliyor. Aynı seansta gözdeki katarakt sorununa da çözüm sağlanabilirken, doku reddi de büyük oranda önlenebiliyor. Yaklaşık bir yıl süren iyileşme süresinin ardından göz, ışığına yeniden kavuşabiliyor!

Kornea; gözün renkli kısımları üzerindeki saydam tabakaya deniliyor. Göze gelen ışınlar, ilk olarak korneada kırılıyor ve saydam olma özelliği sonucu gözün arka tabakalarına geçebiliyor. Ancak korneda bir sorun oluştuğunda, tüm bu güzellikleri görmek zorlaşıyor, hatta imkansız hale gelebiliyor. Günümüzde saydamlığını yitiren veya şekli bozulan kornea, bir göz bankasından elde edilen sağlıklı kornea ile değiştirilerek, görme yeteneğinin yeniden kazanılması sağlanabiliyor. Bu işleme de kornea nakli deniyor. Kornea naklinin ne sebeple yapıldığına göre başarı oranı değişiyor. Başarı oranı genellikle yüzde 90’ın üzerinde seyrediyor.

Nakile hangi sorunlarda başvuruluyor?

Kornea sorunları her yaşta insanı etkileyebiliyor. Yaralanma ya da enfeksiyon gibi herhangi bir sorun korneada hasar oluşturursa, kornea bulanıklaşabiliyor ya da fonksiyon kaybına uğruyor. Hasar görmüş bir kornea da ışık göze girdiğinde sapmalara yol açarak görmeyi olumsuz etkiliyor, hatta ağrıya bile neden olabiliyor. Sonuçta, tüm yaşamı etkileyen bir göz sorunu ortaya çıkıyor.

Acıbadem Göz Sağlığı Merkezi’nden Göz Hekimi Doç. Dr. Banu Coşar, ülkemizde kornea naklinin en çok yapıldığı durumları şöyle sıralıyor:
Keratokonus (korneanın öne doğru sivrileştiği bir şekil bozukluğu), psödofakik büllöz keratopati (katarakt ameliyatı sonrası kalıcı kornea ödemi) ve kornea yaralanmaları. Korneanın saydamlığını kaybettiği ve distrofi adı verilen kalıtsal hastalıklar da kornea nakliyle tedavi edilebiliyor. Herpetik keratit adı verilen göz uçuğunun ileri olgularında da kornea nakli gerekebiliyor.

Göz Bankaları devrede

Sadece kamu kurum ve kuruluşları ile üniversiteler bünyesinde kurulabilen Göz Bankaları, korneaların alınması, nakil için uygunluğunun değerlendirilmesi ve dağıtımından sorumlu bir kuruluş. 24 saat çalışan bu kurumlar, gerekli olduğunda kullanılmak üzere bağışlanmış olan korneaları topluyor, değerlendiriyor ve depoluyor. Nakil işlemlerinde kullanılan kornealar ölü donörlerden, yani vericilerden elde ediliyor.

Doç. Dr. Banu Coşar, kornea nakli yapılan alıcının korunmasına yönelik olarak verici korneaların göz bankalarında çeşitli tetkiklere tabi tutulduğunu belirterek bu süreci şöyle anlatıyor:
“Öncelikle donörün ölüm nedeninin ve tıbbi durumunun dikkatli bir şekilde tetkik edilebilmesi için kan testleri yapılıyor. Aktif septisemi, kuduz, viral hepatit, bazı göz içi hastalıkların ve göz cerrahilerinin geçirilmiş olunması, lösemi, lenfoma, hepatit B/C ve HIV (AIDS) gibi bulaşıcı hastalıklar, nedeni bilinmeyen ölümler ile bazı nörolojik hastalıkların varlığında verici kornealardan yararlanılmıyor. Ayrıca söz konusu korneanın uzun vadede saydam kalıp kalamayacağının anlaşılmasına yönelik hücre sayımı (speküler mikroskopu) ve biyomikroskopi incelemesi de yine Göz Bankaları tarafından yapılıyor. Bu testler sonunda nakil için engel yoksa, kornea kullanılabiliyor. Verici ile alıcı arasında yaş farkının da fazla olmamasına dikkat ediliyor.”

Kornea naklinin nasıl yapıldığına gelince…

Operasyon zor değil!

Doç. Dr. Banu Coşar, kornea naklinin yetişkinlerde çoğunlukla göze yapılan uyuşturucu iğneyle, çocuklarda ise genel anesteziyle yapıldığını söylüyor. Lokal anestezi kullanıldığında ağrı duyulmadığı gibi, damar içi verilen ilaçlar da hastanın rahatlamasına yardımcı oluyor. Operasyon sırasında gözdeki tüm sinirler tamamen uyuşturuluyor. Bu sayede gözün hareket ederek olumsuz bir tabloya yol açması da önleniyor. Kornea nakli sırasında sorunlu kornea yuvarlak şekilde çıkartılıyor ve yerine donörden alınan şeffaf kornea parçası yerleştiriliyor. Yeni kornea çok ince naylon ipliklerle bulunduğu bölgeye sabitleştiriliyor. Operasyon sonrasında hasta evine aynı gün dönebiliyor. Doç. Dr. Banu Coşar, aynı operasyonda gözdeki kataraktın alınabildiğine ve göz içine yapay lens yerleştirilebildiğine de dikkat çekiyor. Tüm işlemler yaklaşık 1 saat içinde tamamlanabiliyor.

DALK tekniğiyle doku reddi önlenebiliyor

Bundan birkaç yıl öncesine dek kornea nakli, korneanın tam kat değiştirilmesini içeriyordu. Ancak son yıllarda artık DALK (derin anterior lameller keretoplasti) denen teknikle de yapılabiliyor. DALK tekniğinde korneanın en alt tabakası olan endotel korunuyor. Bu da doku reddi olasılığını çok azaltıyor. Ancak DALK tekniği her hastada uygulanamıyor. Çünkü, bu tekniğin yapılabilmesi için alıcının korneasının sağlam bir endotele sahip olması gerekiyor. Kornea naklinde bir diğer yenilik ise trepan adı verilen bıçaklar yerine femtosekond denilen lazerlerin kullanılmaya başlanması. Kesi lazerle yapıldığı için kontürler daha düzgün ve birbirleriyle uyumlu oluyor. Kornea nakli sonrasında yaygın olarak izlenen astigmatizma ve miyopi gibi kırma kusurları da artık LASIK ile kolayca giderilebiliyor. Lazerle kesi kenarları çok düzgün olduğu için daha iyi bir alıcı göz ve verici kornea uyumu sağlanıyor. Topografi eşlikli LASIK teknolojisi kornea nakli geçirmiş hastalar için kişiye özel tedavi imkanı sağlıyor.

İyileşme süresi 1 yılı buluyor

Doç. Dr. Banu Coşar, görme rehabilitasyonun nakilden yaklaşık bir yıl sonra, gözdeki dikişlerin alınmasıyla başladığını ifade ederek, “Nakil işleminin ardından, gözün diğer kısımlarında bir sorun yoksa, görme yeteneği yüzde yüz seviyesine çıkar” diyor.

Peki, kornea naklinde ciddi komplikasyonlar oluşabiliyor mu?

“Ciddi komplikasyonlar çok ender görülüyor. Ameliyat sonrası gelişebilen enfeksiyon, göz içi basınç artışı, doku reddi gibi riskler ise büyük ölçüde kontrol altına alınabiliyor” diye yanıtlıyor bu soruyu Doç Dr. Coşar. Özellikle damarlanmanın olduğu kornealarda doku reddi olasılığı nedeniyle; gözde batma- ağrı, bulanık görme, ışık hassasiyeti ve ağrı gibi şikayetler geliştiğinde zaman kaybetmeden doktora başvurulması gerektiği uyarısında bulunuyor. Bu durumda yoğun steroidli damla, pomad, hap ve iğnelerle red reaksiyonu baskı altına alınmaya çalışıyor. Kornea naklinin en korkulan ama nadir görülen riski ise “suprakoroid kanama” adı verilen kanamanın oluşması. Böyle bir kanama gözün kaybıyla sonuçlanabiliyor.

AKLINIZDA BULUNSUN!

Ülkemizde nakil için yeterli miktarda kornea dokusu elde edilemiyor. Bunun nedeni ise halk arasında, nakil için göz küresinin tamamen alındığına dair yanlış kanı olması. Oysa kornea naklinde gözün sadece saydam tabakası alınıyor.
İris, kornea naklinden etkilenmediği için operasyon sonrasında doğal göz renginiz değişmiyor.

Doku ya da kan tipi açısından “eşdeğer” bir kornea elde edilmesine gerek yok. Donörün ırkı, cinsiyeti ve göz rengi hiçbir sorun oluşturmuyor.
Kornea yavaş iyileşme gösteriyor. Tam iyileşme ve görmede düzelme bir yıl ya da daha fazla sürebiliyor.

Yeni korneaya mükemmel bir şekil vermek zor. Bu nedenle, astigmatizma (korneanın düzensiz şekilli olması nedeniyle bulanık veya bozuk görme) kornea naklinden sonra sık görülüyor. Ancak bu sorun günümüzde kolaylıkla düzeltilebiliyor.
 

M3RY3M

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2007
Mesajlar
108
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Konum
Almanya
allah razi olsun kardes bazi tiplerin isime yariyacak:clap2:
 
Üst