Safa-Merve yıkımı ve tarihi miras

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Safa-Merve yıkımı ve tarihi miras


İnsanın bütün yaşamında takip ettiği temel yol ve hayat tarzı ölçülerini koyan ilkeler bütününe din diyoruz. “Allah katında din İslam'dır” (Ali İmran 19) “Kim İslam'dan başka bir din seçerse bu ondan kabul edilmeyecektir.” (Ali İmran 85)

Din, insanın kendisi, diğer insan ve dinlerle ilişkisini belirleyen ahlak ve hukuk kuralları bütünüdür. Din insanın vicdanını harekete geçirerek iyiliğe teşvik eder, kötülükten alıkoyar. Bir din insanın vicdanını harekete geçiremiyorsa ya o dinde bir sorun vardır yahut bu kişi o dinin gerçek bir mensubu değildir.

İslam Dini; insanın, söz ve davranışlarıyla bir bütün oluşturmasını, yalandan, riyadan, kibirden, zulümden kaçınmalarını, adaletin tesisi için hak ve hukuka riayet etmelerini, Kur'an-ı Kerim ve Peygamber s.a.v.'in sünnetine ittiba etmelerini emreder.

Mezhep ise dini inancın ve değerlerin farklı anlaşılıp uygulanması olarak özetlenebilir. Dinin içerisinde sayılan mezhepler; fıkhi, siyasi ve iktisadi ilkelerde birbirlerinden farklı düşünmekten kaynaklanır.

İslam'ın ana kaynağı Kur'an-ı Kerim ve Peygamber s.a.v.'in sünnetinin temel ilkelerine aykırı olmamak ve kendisi dışındaki Müslümanlarını din dışı saymamak kaydıyla her türlü Mezhep yahut düşünceyi Müslümanlar olarak hoş görmek zorundayız.

Zaman zaman iktidar ve güç mücadeleleri bir mezhep mensuplarının diğer mezhep mensuplarına karşı kabul edilemez tavırlar almalarına neden olabilmektedir. Bu tavır İslam'ın kendisinden değil kişilerin İslam'ı yanlış yorumlamaları ve iktidar mücadelesinden kaynaklanır. Bu nedenle bu kişilerin davranışları ne İslam'ı ne de diğer Müslümanları bağlar. Bütün sorumluluğu bu kişilere ait olmasına karşın faturası ne yazık ki İslam'a ve Müslümanlara kesilebilir.

İslam Tarihi boyunca yüzlerce mezhep ortaya çıkmış ancak mensubu kalmadığı için artık pek bilinmezler. Arabistan son birkaç asırdır (18. yy) burada neşet eden Vahhabi inancı ve bu inancın -Mekke ve Medine'yi de toprakları arasında bulunduran- Suudi Arabistan devletinin yönetiminde olması ile bu devletin yönetim kademesinin Müslümanların dini ve tarihi değerlerine karşı uyguladıkları politik davranışları nedeniyle de Müslümanların hatta dünyanın gündemindedirler.

Özetle Vahhabilik, Muhammed bin Abdülvahhab adlı kişinin fikirleri bütünüdür. Muhammed bin Abdülvahhab'ın Suud Emiri Muhammed bin Suud'la tanışıp kızını da ona vermesiyle siyasi bir kimlik ve güçte kazanmıştır.

Vahhabi düşünce; Ehli Sünnet ve Şia tarafından kabul edilen birçok uygulamayı bidat sayarak yok etmektedir. Öte yandan Osmanlı ile olan iktidar mücadelesi nedeniyle de Arabistan'da ki Osmanlı izlerini bilinçli bir şekilde ortadan kaldırır.

Vahhabiliğin iktidarın inancı olmasıyla birlikte, Hz Ömer r.a. 634'te Yemame Savaşı'nda şehid olan kardeşi Zeyd'in, el-Cabila isimli köyde bulunan türbesi ile Zeyd'in türbesi yanında bulunan diğer şehitlerin mezarlarını yıkarak başlar tarihin izlerini yok etmeye.

Tarihte ikinci Kerbela olayı olarak da anılacak olan olaya da imza atarlar. 1802'de Kerbela içinde Hz. Hüseyin'in türbesinin de olduğu birçok yeri yakar, yıkarlar.

1803'te Taif'e girerler Hz Peygamber s.a.v. amcası Hz Abbas r.a.'ın türbesini yıkarlar. 30 Nisan 1803'te Mekke'yi ele geçirirler. Hz. Peygamber'in mezarı karşısında, tazim ve 'Salat-ü Selam' getirmeyi gayri meşru ilan ederler. Ardından da Hz. Peygamber s.a.v., Hz. Ömer r.a., Hz. Ebu Bekir r.a., Hz Ali r.a. ve Hz Fatıma r.a. doğdukları evleri yıktırırlar.

Tarihin 'Mabed yıkıcıları' olarak kaydettiği Vehhabiler yanında türbe olan tüm mescidleri yıkarlar. Bu katliamdan sadece Makam-ı İbrahim, Mescid-i Nebevî ve Peygamber Efendimiz s.a.v'in türbesi olan Ravza-i Mutahhara kurtulabilir. Ardında da mezarlık ziyaretlerini yasaklayarak Ashab-ı Kiram'a ait ne kadar mezar varsa yerle bir ederler.

Kadim vakıf geleneğini batıl sayan bu zihniyet, vakıf eserlerini de yerle bir eder. İktidara geldikleri günden bu yana Peygamberlerin ve Ashab-ı Kiram'ın hatırası olan mirası adım adım ortadan kaldırılır. Bununla da yetinmeyerek Peygamber Efendimiz s.a.v.'e ait mirası bir bir ortadan kaldırırlar.

Kâbe-i Muazzamayı, kapitalizmin sembolleri ile çembere alınmasına ise izin verirler. Mimari bir değeri olmayan saraylarından Kâbe'ye tepeden bakarlar.

Osmanlı'nın eserlerinin bir kısmını yerle bir eden, bir kısmı ise çürümeye terk eden bu tarih ve gelenek düşmanı zihniyet; 2002 yılında Osmanlı'nın tarih âbidesi Ecyad Kalesi'ni yıkmış ve bu alana emperyalist sömürü çarkının bir halkasını daha dikmişti.

Şimdi ise genişletme adı altında Hz İbrahim a.s., Hz İsmail a.s., ve Hz. Hacer annemizin hatırasını yerle bir etme kararı almış durumdalar. Biz sessiz kalırsak bu kültür terörü geçmişe ait Vahhabi gelenek dışında kalan her şeyi bitirecek gibi gözüyor.

Bush çetesi insanlığın Kâbe'sini, Suud Ailesi ise Müslümanların tarihi mirası yıkıyor! Safa Merve tepesi; Hz İbrahim a.s., Hz İsmail a.s., ve Hz. Hacer annemizin hatırasıdır. Hiçbir neden bu tarihi hatıranın yok edilmesini mazur gösteremez.

Mekke ve Medine şehirleri Suud Krallığının sınırları içinde yer alması bu krallığın burada sınırsız tasarruf hakları olduğu anlamına gelmez. Bu beldeler hangi ülkede hangi renkte, hangi yaşta olursa olsun gelmiş geçmiş ve gelecek tüm Müslümanların ortak malıdır. İnsanlığın Efendisi s.a.v.'in Ümmet'ine mirasıdır.

Yıkılması gereken Ashap ve Efendimizin mirası ile Osmanlı eserleri değil, tarih düşmanlığıdır. Bugün Kudüs ne kadar kurtarılmaya muhtaçsa; Mekke, Medine ve buradaki Peygamberlerin hatıraları da –kalabilenleri– gittiği her ülkede görgüsüzlüğü ile ün yapmış Kral ailesinde kurtarılıp Müslümanların ortak yönetimine verilmeye muhtaçtır.

Hz İbrahim a.s., Hz İsmail a.s. ve Efendimiz s.a.v'in aziz hatıralarının yerle bir edilmesinin önüne geçilmesi herkesin görevidir. Bu miras gelecek nesle devredilmesi gereken bir emanettir. Aksi halde yıkanlar gibi koruyamadığımız için Peygamber Efendilerimiz s.a.v.'in şefaatlerinden mahrum kalabiliriz.

Ey İnsanlar!
Bir kötülük gördüğünüzde elinizle, ona gücünüz yetmiyorsa dilinizle düzeltiniz. Ona da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğz etmek” bizim görevimiz değil miydi?

O halde Hz İbrahim a.s., Hz İsmail a.s., ve Hz. Hacer annemizin hatırasını Safa ve Merve tepelerinin yıkılmasını engellemek ve korumak için sizde tepkinizi ortaya koymalısınız.

K. Özer

T.C. Dışişleri Bakanlığı
Telefon: 0 312 292 10 00
Dr. Sadık Ahmet Cad. No:8 Balgat 06100 ANKARA
Web http://www.mfa.gov.tr
[email protected];

Suudi Arabistan Ankara Büyükelçiliği
Telefon : 0 312 468 55 40
Faks : 0 312 427 48 86
Adres : Turan Emeksiz Sk. No: 6 06700 Gaziosmanpaşa ANKARA

Web http://www.mofa.gov.sa/detail.asp?InServiceID=246&intemplatekey=MainPage

Diyanet İşleri Başkanlığı
Telefon: 0 312 295 70 00
Eskişehir Yolu 9. km. Çankaya-ANKARA
Web http://www.diyanet.gov.tr
Başkan Eposta [email protected]

Dış İlişkiler [email protected]
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Osmanlı'nın eserlerinin bir kısmını yerle bir eden, bir kısmı ise çürümeye terk eden bu tarih ve gelenek düşmanı zihniyet; 2002 yılında Osmanlı'nın tarih âbidesi Ecyad Kalesi'ni yıkmış ve bu alana emperyalist sömürü çarkının bir halkasını daha dikmişti.

Şimdi ise genişletme adı altında
Hz İbrahim a.s., Hz İsmail a.s., ve Hz. Hacer annemizin hatırasını yerle bir etme kararı almış durumdalar. Biz sessiz kalırsak bu kültür terörü geçmişe ait Vahhabi gelenek dışında kalan her şeyi bitirecek gibi gözüyor.

Bush çetesi insanlığın Kâbe'sini, Suud Ailesi ise Müslümanların tarihi mirası yıkıyor! Safa Merve tepesi; Hz İbrahim a.s., Hz İsmail a.s., ve Hz. Hacer annemizin hatırasıdır. Hiçbir neden bu tarihi hatıranın yok edilmesini mazur gösteremez.

Mekke ve Medine şehirleri Suud Krallığının sınırları içinde yer alması bu krallığın burada sınırsız tasarruf hakları olduğu anlamına gelmez. Bu beldeler hangi ülkede hangi renkte, hangi yaşta olursa olsun gelmiş geçmiş ve gelecek tüm Müslümanların ortak malıdır. İnsanlığın Efendisi s.a.v.'in Ümmet'ine mirasıdır.

Yıkılması gereken Ashap ve Efendimizin mirası ile Osmanlı eserleri değil, tarih düşmanlığıdır. Bugün Kudüs ne kadar kurtarılmaya muhtaçsa; Mekke, Medine ve buradaki Peygamberlerin hatıraları da –kalabilenleri– gittiği her ülkede görgüsüzlüğü ile ün yapmış Kral ailesinde kurtarılıp Müslümanların ortak yönetimine verilmeye muhtaçtır.

Hz İbrahim a.s., Hz İsmail a.s. ve Efendimiz s.a.v'in aziz hatıralarının yerle bir edilmesinin önüne geçilmesi herkesin görevidir. Bu miras gelecek nesle devredilmesi gereken bir emanettir. Aksi halde yıkanlar gibi koruyamadığımız için Peygamber Efendilerimiz s.a.v.'in şefaatlerinden mahrum kalabiliriz.

Ey İnsanlar!
Bir kötülük gördüğünüzde elinizle, ona gücünüz yetmiyorsa dilinizle düzeltiniz. Ona da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğz etmek” bizim görevimiz değil miydi?

O halde Hz İbrahim a.s., Hz İsmail a.s., ve Hz. Hacer annemizin hatırasını Safa ve Merve tepelerinin yıkılmasını engellemek ve korumak için sizde tepkinizi ortaya koymalısınız.
 
Üst