Allah-u Teâlâ Yalnız Kurancılar gibi kimseleri Âyet-i kerime'sinde bize tanıtıyor ve şöyle buyuruyor:
"Bunlar güya Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Oysa onlar sadece kendilerini aldatırlar da bunun farkında değildirler." (Bakara: 9)
İmanları surette kalan, ilimleri zandan ibaret olan saptırıcı, Din-i mübin'i yıkıcı, halkı şaşırtıcı âlimler, hem kendileri dinden çıkarlar, hem de başkalarını dinden çıkarmaya çalışırlar.
Görünüşte iman etmiş gibi görünürler;
"Onların çoğu Allah'a iman etmişler, fakat müşrik olarak yaşarlar." (Yusuf: 106
Âyet-i kerime'sinde beyan buyurulduğu üzere müşrik olarak yaşarlar. müslüman gibi göründükleri için bunların tahribatı dış düşmandan daha büyüktür.
Allah-u Teâlâ'nın en çok buğzettiği kimseler bunlardır. Kitabullah'a itibar etmeyince, Allah-u Teâlâ'nın kahrına müstehak olmuşlardır. Madde ve makam için dinine de, icabederse vatanına da ihanet ederler.
Âyet-i kerime'de:
"Onların kalpleri iman etmedi." buyuruluyor. (Mâide: 41)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Ebu Saîd ve Enes -radiyallahu anhümâ-dan rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinin bir noktasında da şöyle buyuruyorlar:
"Onlar insanları Kitabullah'a çağırırlar, fakat Kitap'tan zerre kadar nasipleri yoktur." (Ebu Dâvud: 4765)
Nitekim Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime'sinde buyurur ki:
"Onlar Allah'ın kelâmını değiştirmek isterler." (Fetih: 15)
Bunca hakikatleri açık açık beyan ettiğimiz halde hiçbir tanesi Hazret-i Allah'ta ve Resulullah Aleyhisselâm'da birleşmeye yanaşmadığı gibi, bütün güç ve kuvvetleriyle Nûr-u ilâhinin yayılmamasına çalışıyorlar.
Fakat Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde buyuruyor ki:
"Onlar Allah'ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Halbuki kâfirler istemeseler de, Allah nûrunu tamamlayacaktır." (Saf: 8)
İslâm dini kıyamete kadar payidar olacaktır, Allah-u Teâlâ dinine yardımını değişik tezahürlerle sürdürecektir.