Sadece kur'an ayetleriyle konuşan kadın

musabbinumeyr

Asistan
Katılım
21 Ağu 2006
Mesajlar
778
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Konum
uhud...
Sdece Kur'an ayetleriyle konuşan kadın

Tebe-i Tâbiîn neslinden Abdullah ibn Mübarek hazretleri anlatıyor:
Hacca gidiyordum. Irak-Suriye topraklarından geçerken yalnız bir
kadına rastladım. Selâm verdim; selâmımı"Söz olarak Rahîm bir rabden selâm sözüdür onların duyacağı" (Yâ-Sîn:58 ) âyetiyle aldı.
"Buralarda ne yapıyorsun?" diye sordum.
"Allah kimi yoldan çıkarmışsa, ona yol bulduracak yoktur" (A'râf: 186) âyetini okudu.
Anladım ki, yolunu kaybetmiş. Nereye gittiği soruma
"Bir gece kulunu Mescid-i Haram'dan alıp Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah'ı tesbih ederim" (İsrâ: 1) âyetiyle karşılık verdi.
Anladım ki, geçtiğimiz hacc mevsiminde haccını tamamlamış, Kudüs'e gidiyor.
"Ne zamandan beri böyle yolunu kaybettin?" dedim.
"Tam üç gece (yani üç gündür)" (Meryem: 10) dedi.
Yiyecek verme teklifinde bulundum.
"Sonra orucunuzu gün batıncaya kadar tamamlayın" (Bakara:
187) âyetini okudu.
"İyi de Ramazan'da değiliz" dedim.
"Kim Allah için nafile bir hayır yaparsa, Allah her hayrın karşılığını
verendir, her şeyi hakkıyla bilendir" (Bakara: 158 âyetiyle cevap
verdi. "Yolculukta oruç açılabilir" dedim.
"Ama orucu tutarsanız, bu hakkınızda daha hayırlıdır" (Bakara: 184) âyetini okudu. Niye benim gibi konuşmadığını sordum.
"Ağzından tek bir söz bile çıkmasın ki, yanında onu gözleyen ve o sözü kaydetmeye hazır bir gözcü bulunmamış olsun" (kâf: 18 ) dedi. "Kimlerdensin?" diye sordum.
"Bu konuda bilgin yok (ailemi söylesem de tanımazsın). Sonra
göz de, kalb de (görmeden, kesin bilgiye dayalı olmadan verdiğin her
hükümden) sorumludur" (İsrâ: 36) âyetiyle cevap verdi. "Hata ettim, hakkını helâl et!" dedim.
"Bugün size kınama yok. Allah, sizi bağışlasın" (Yusuf: 92) dedi. Deveme bindirip kafilesine ulaştırma teklifinde bulundum.
"Hayır adına ne işlerseniz Allah onu bilir" (Bakara: 215) âyetiyle mukabele etti. Devemi yanına getirdim. Binecekken,
"Mü'min erkeklere söyle, bakışlarını sakınsınlar" (Nûr: 30) âyetini okudu. Gözlerimi çevirdim; binecekken deve ürküp kaçtı,
bu arada elbisesi az yırtıldı.
"Başınıza musibet olarak ne gelirse, bu bizzat işleyip, onu hak etmeniz sebebiyledir" (Şûrâ: 30) âyetini mırıldandı.
"Sabret, deveyi bağlayayım!" dedim.
"Bu hususta Süleyman'ı anlayışlı ve daha isabetli davranır kıldık" (Enbiyâ: 79) âyetini okuyarak, devemi yönlendirme konusunda benim daha başarılı
olduğumu kasdetti. Deveye bindi ve
"Bunu bize baş eğdiren Allah'ı tesbih ederim; yoksa bunu biz başaramazdık. Ve sonunda şüphesiz Rabbimize döneceğiz!" (Zuhruf: 13-14) âyetlerini okudu.
"Haydi!"diye deveyi hızlandırdım.
"Yürüyüşünde (ve davranışlarında) vakur ol ve sesini yükseltme. Seslerin en çirkini, (bağıran) eşeğin sesidir!" (Lokman: 19) mukabelesinde bulundu.
Yürürken şiir okumaya başladım.
"Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun!" (Müzzemmil: 20) dedi. "Şiir okumak haram değil ki!" dedim.
"Bu hususu ancak gerçek idrak ve basiret sahipleri düşünüp anlar!" (Bakara: 269) cevabını verdi. Bir süre gittik; sonra evli olup olmadığını sordum.
"Ey iman edenler! Cevabı verildiğinde sizi üzecek meselelerden sormayın!" (Mâide: 101) âyetini okudu. Derken kafilesine ulaştık ve "Kafile içinde kimsen var mı?" dedim.
"Mal ve evlât dünya hayatının süsüdür!" (Kehf: 46) dedi. Anladım ki, evlâdı var. İsimlerini sordum. "Allah İbrahim'i dost edindi; Allah Musa ile konuştu; Ey
Yahya, Kitab'a kuvvetle tutun!" (Nisâ: 125, 164; Meryem: 12)
âyetlerini okudu. "Ey İbrahim, ey Musa, ey İsa!" diye kafileye seslendim. Nur yüzlü üç genç "Buyur!" diye çıkageldi.
Onlara para verip, "Bununla içinizden birini şehre yollayın! Yemeklerin helâl ve temiz olanına baksın ve size bir yiyecek getirsin. Dikkatli
davransın!" (Kehf: 19) dedi. Yiyecek gelince bana, "Geçmiş günlerinizde yaptıklarınızın karşılığında şimdi afiyetle yiyip için!" (Hâqqa: 24) dedi. Çocuklara, "Annenizin bu durumunu bana söylemezseniz bu yemekten yemem!" dedim.
"Annemiz" dediler, "Ağzından Cenab-ı Allah'ın gazabını çekecek yanlış bir söz çıkar korkusuyla 40 yıldır böyle sadece Kur'an'la konuşur."
İbn Mübarek, bu hadiseyi Kur'an'da her şeyin bulunduğuna delil
olarak anlatırdı.
 

kadem

Profesör
Katılım
19 Ağu 2006
Mesajlar
1,622
Tepkime puanı
2
Puanları
0
ilginç bir hikaye ilk defa okudum
 

drone

Üye
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bu zaman gazetesinde çıkmıştı.
bir köşe yazarında şimdi yazarın ismini unuttum. ama kardeş ben bunu saklıyordum kaybettim burada bulunca çok sevindim
gerçekten ihtiyacım vardı.
25.sözü mütala ederken arkadaşlarla lazım olmuştuda bulamamıştım.
Allah Razı Olsun.
 

Zeynep Özmen

Kevok_84
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
3,306
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Kur'an'la konuşan kadın

Abdullah ibni mübarek anlatıyor;

‘’Bir gün hacca gidiyordum,Irak;Suriye topraklarından geçerken yalnız bir kadına rastladım.Selam verdim;

Selamımı "Söz olarak Rahim bir Rab’den selam sözüdür onların duyacağı’’(Ya-sin:58) ayetiyle aldı.

’’Buralarda ne yapıyorsun?’ diye sordum.

"ALLAH (c.c.) kimi yoldan çıkarmışsa,ona yol bulduracak yoktur”(A’raf :186) ayetini okudu...

Anladım ki ,yolunu kaybetmiş.Nereye gittiği soruma ;

“Bir gece kulunu Mescid-i Haram’dan alıp Mesci-i Aksaya götüren Allah’ı tesbih ederim”(İsra:1) ayetiyle karşılık verdi.

Anladım ki,geçtiğimiz hac mevsiminde haccını tamamlamış,kudüs’e gidiyor.

“Ne zamandan beri böyle yolunu kaybettin?” dedim.

”Tam üç gece (yani üç gündür)”(Meryem:10”)
dedi.

Yiyecek verme teklifinde bulundum.

"Sonra orucunuzu gün batıncaya kadar tamamlayın”( Bakara:187) ayetini okudu.

”iyide Ramazan da değiliz” dedim.

"Kim ALLAH (c.c.) için nafile bir hayır yaparsa,ALLAH (c.c.) her hayrın karşılığını verendir ,her şeyi hakkıyla bilendir”(Bakara:158) ayetiyle cevap verdi.

”Yolculukta oruç açılabilir”dedim.

"Ama orucu tutarsanız,bu hakkınızda daha hayırlıdır”(Bakara :184) ayetini okudu.

Niye benim gibi konuşmadığını sordum.

"Ağzından tek bir söz bile çıkmasın ki,yanında onu gözleyen ve o sözükaydetmeye hazır bir gözcü bulunmamış olsun”(Kaf:18)dedi.

”kimlerdensin?”diye sordum

.”Bu konuda kesin bilgin yok(ailemi söylesem de tanımazsın).Sonra göz de kalp de(görmeden,kesin bilgiye dayalı olmadan verdiğin her hükümden) sorumludur.”(İsra:36)ayetiyle cevap verdi.

"Hata ettim,hakkını helal et” dedim

.”Bugün size kınama yok.ALLAH (c.c.) sizi bağışlasın”(Yusuf :92) dedi.

Deveme bindirip kafilesine ulaştırma teklifinde bulundum.

”Hayır adına ne işlerseniz ALLAH (c.c.) onu bilir”(Bakara:215) ayetiyle mukabele etti.

Devemi yanına getirdim,binecekken.


”Mü’min erkeklere söyle ,bakışlarını sakınsınlar”(Nur:30)
ayetini okudu.

Gözlerimi çevirdim;binecekken deve ürküp kaçtı,bu arada elbisesi az yırtıldı.

"Başınıza musibet olarak ne gelirse,bu bizzat işleyip,onu hak etmeniz sebebiyledir”(Şura:30)ayetini mırıldandı.

"Sabret,deveyi bağlayayım!”dedim.

.”Bu hususta Süleyman’ı anlayışlı ve daha isabetli davranır kıldık”(Enbiya :79)ayetini okuyarak,devemi yönlendirme konusunda benim daha başarılı olduğumu kasdetti.

Deveye bindi ve “Bunu bize baş eğdiren Allah’ı tesbih ederim;yoksa bunu biz başaramazdık.Ve sonunda şüphesiz Rabbimize döneceğiz!”(Zuhruf:13-14)ayetlerini okudu.

”Haydi!” diye deveyi hızlandırdım.

"Yürüyüşünde (ve davranışlarında)vakur ol ve sesini yükseltme.seslerin en çirkini eşeğin sesidir!”(Lokman :19) mukabelesinde bulundu.

Yürürken şiir okumaya başladım.”Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun!”(Müzzemmil:20) dedi.

"Şiir okumak haram değil ki !”dedim.

"Bu hususu ancak idrak ve basiret sahipleri düşünür anlar!” (Bakara :269) cevabını verdi.

Bir süre gittik;sonra evli olup olmadığını sordum.

"Ey iman edenler!Cevabı verildiğinde sizi üzecek meselelerden sormayın!”(Maide :101)ayetini okudu.

Derken kafilesine ulaştık ve “kafile içerisinde kimsen var mı?” dedim

“Mal ve evlat dünya hayatının süsüdür!”(Kehf:46) dedi.

Anladım ki ,evladı var.İsimlerini sordum.

.”ALLAH (c.c.) İbrahim’i dost edindi;ALLAH (c.c.) Musa ile konuştu;Ey Yahya ,Kitab’a kuvvetle tutun!”(Nisa :125,164;Meryem:12) Ayetlerini okudu.

.”Ey İbrahim,ey Musa ,ey İsa! “diye kafileye seslendim.Nur yüzlü üç genç”Buyur!” diye çıkageldi.

Onlara para verip,”Bununla içinizden birini şehre yollayın!Yemeklerin helal ve temiz olanına baksın ve size bir yiyecek getirsin.Dikkatli davransın!”(Kehf:19) dedi.

Yiyecek gelince bana “Geçmiş günlerinizde yaptıklarınızın karşılığında şimdi afiyetle yiyip için!”(Hakka:24)dedi.

Çocuklara,”Annenizin bu durumunu bana söylemezseniz bu yemekten yemem!”dedim.”Annemiz”dediler."Ağzından Cenab-ı Allah’ın gazabını çekecek yanlış bir söz çıkar korkusuyla 40 yıldır böyle sadece Kur’an’la konuşur.

İbn Mübarek,bu hadiseyi Kur’an’da her şeyin bulunduğuna delil olarak anlatırdı.
 

hamide

Profesör
Katılım
22 Eki 2006
Mesajlar
2,282
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Yaş
34
Konum
gaziantep
ağzımızdan çıkan her sözün hesabı var.
 

adonya

Üye
Katılım
14 Kas 2006
Mesajlar
148
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
kuran

her sözümüzün ilahi kelamdan beslenmesi ne de güzel olurdu değilmi? zaten tefsir de bu olsa gerek. öyle bir yaşam ki, boşluktan bahis yok ve daha da önemlisi boş bir söz yok. elhamdulillah, bu rabbimin fazlındandır.
 

Huzeyme

Paylaşımcı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
266
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Ya bu kadın binlerde erkekten daha erkek gerçekten. belki bu hadiseyi 10 defa okudum ayrı ayrı yerlerden. şu an yine okudum ve gözlerim doldu. Birde ayet numaraları verilmiş o daha iyi olmuş
 

gul_irana

Üye
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
82
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ben ilk defa okudum. insani cok etkiliyor.
demekki dunyada kuran her isimizi halletmek icin bir rehber
vede her konustugumuz seyden mesuluz
 

fatıma1

Doçent
Katılım
30 Eki 2006
Mesajlar
1,106
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Konum
istanbul
s.A.

Allah razı olsun kardeş ..Rabbim bizi kalbi karartan malayani sözlerden sakındırsın ..Gerçekten çok hoşmuş...Hz ebubekirde ben yeryüzündeki her meselenin hükmünü kuranı kerimde bulurum demiştir ya ..biz boşa kürek çekiyoruz galiba...Rabbim kuran ilminin bizede nasib eylesin
 

seher

Doçent
Katılım
31 Ağu 2006
Mesajlar
1,038
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
38
Konum
...
Mevla razı olsun inş. çok gzl paylaşım için sğl ...
 

Üsve-i Hasene

Asistan
Katılım
21 Haz 2007
Mesajlar
414
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
37
Konum
İstanbul
Sadece Kur'an Ayetlerİyle KonuŞan Kadin

*Tebe-i Tâbiîn neslinden Abdullah ibn Mübarek hazretleri anlatıyor:
Hacca gidiyordum. Irak-Suriye topraklarından geçerken yalnız bir
kadına rastladım. Selâm verdim; selâmımı"Söz olarak Rahîm bir rabden
selâm sözüdür onların duyacağı" (Yâ-Sîn:58 ) âyetiyle aldı.
"Buralarda ne yapıyorsun?" diye sordum.
"Allah kimi yoldan çıkarmışsa, ona yol bulduracak yoktur" (A'râf: 186)
âyetini okudu.
Anladım ki, yolunu kaybetmiş. Nereye gittiği soruma
"Bir gece kulunu Mescid-i Haram'dan alıp Mescid-i Aksâ'ya götüren
Allah'ı tesbih ederim" (İsrâ: 1) âyetiyle karşılık verdi.
Anladım ki, geçtiğimiz hacc mevsiminde haccını tamamlamış, Kudüs'e gidiyor.
"Ne zamandan beri böyle yolunu kaybettin?" dedim.
"Tam üç gece (yani üç gündür)" (Meryem: 10) dedi.
Yiyecek verme teklifinde bulundum.
"Sonra orucunuzu gün batıncaya kadar tamamlayın" (Bakara: 187) âyetini
okudu.
"İyi de Ramazan'da değiliz" dedim.
"Kim Allah için nafile bir hayır yaparsa, Allah her hayrın karşılığını
verendir, her şeyi hakkıyla bilendir" (Bakara : 158 ) âyetiyle cevap verdi.*
*"Yolculukta oruç açılabilir" dedim.
"Ama orucu tutarsanız, bu hakkınızda daha hayırlıdır" (Bakara : 184 ) âyetini
okudu.*
* Niye benim gibi konuşmadığını sordum.
"Ağzından tek bir söz bile çıkmasın ki, yanında onu gözleyen ve o
sözü kaydetmeye hazır bir gözcü bulunmamış olsun" (kâf: 18 ) dedi.
"Kimlerdensin?" diye sordum.
"Bu konuda bilgin yok (ailemi söylesem de tanımazsın). Sonra
göz de, kalb de (görmeden, kesin bilgiye dayalı olmadan verdiğin her
hükümden) sorumludur" (İsrâ: 36) âyetiyle cevap verdi. "Hata ettim,
hakkını helâl et!" dedim.
"Bugün size kınama yok. Allah, sizi bağışlasın" (Yusuf: 92) dedi.
Deveme bindirip kafilesine ulaştırma teklifinde bulundum.
"Hayır adına ne işlerseniz Allah onu bilir" (Bakara: 215) âyetiyle
mukabele etti. Devemi yanına getirdim. Binecekken,
"Mü'min erkeklere söyle, bakışlarını sakınsınlar" (Nûr: 30) âyetini okudu. *
*Gözlerimi çevirdim; binecekken deve ürküp kaçtı,
bu arada elbisesi az yırtıldı.
"Başınıza musibet olarak ne gelirse, bu bizzat işleyip, onu hak
etmeniz sebebiyledir" (Şûrâ: 30) âyetini mırıldandı.
"Sabret, deveyi bağlayayım!" dedim.
"Bu hususta Süleyman'ı anlayışlı ve daha isabetli davranır kıldık"
(Enbiyâ: 79) âyetini okuyarak, devemi yönlendirme konusunda benim
daha başarılı
olduğumu kasdetti. Deveye bindi ve
"Bunu bize baş eğdiren Allah'ı tesbih ederim; yoksa bunu biz
başaramazdık. Ve sonunda şüphesiz Rabbimize döneceğiz!" (Zuhruf:13-14)
âyetlerini okudu.
"Haydi!"diye deveyi hızlandırdım.
"Yürüyüşünde (ve davranışlarında) vakur ol ve sesini yükseltme.
Seslerin en çirkini, (bağıran) eşeğin sesidir!" (Lokman: 19)
mukabelesinde bulundu.
Yürürken şiir okumaya başladım.
"Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun!" (Müzzemmil: 20) dedi. "Şiir
okumak haram değil ki!" dedim.
"Bu hususu ancak gerçek idrak ve basiret sahipleri düşünüp anlar!"
(Bakara: 269) cevabını verdi. Bir süre gittik; sonra evli olup
olmadığını sordum.
"Ey iman edenler! Cevabı verildiğinde sizi üzecek meselelerden
sormayın!" (Mâide: 101) âyetini okudu. Derken kafilesine ulaştık ve
"Kafile içinde kimsen var mı?" dedim.
"Mal ve evlât dünya hayatının süsüdür!" (Kehf: 46) dedi. Anladım ki,
evlâdı var. İsimlerini sordum. "Allah İbrahim'i dost edindi; Allah
Musa ile konuştu; Ey
Yahya, Kitab'a kuvvetle tutun!" (Nisâ: 125, 164; Meryem: 12)
âyetlerini okudu. "Ey İbrahim, ey Musa, ey İsa!" diye kafileye
seslendim. Nur yüzlü üç genç "Buyur!" diye çıkageldi.
Onlara para verip, "Bununla içinizden birini şehre yollayın!
Yemeklerin helâl ve temiz olanına baksın ve size bir yiyecek
getirsin. Dikkatli
davransın!" (Kehf: 19) dedi. Yiyecek gelince bana, "Geçmiş
günlerinizde yaptıklarınızın karşılığında şimdi afiyetle yiyip
için!" (Hâqqa: 24) dedi. Çocuklara, "Annenizin bu durumunu bana
söylemezseniz bu yemekten yemem!" dedim.
"Annemiz" dediler, "Ağzından Cenab-ı Allah'ın gazabını çekecek
yanlış bir söz çıkar korkusuyla 40 yıldır böyle sadece Kur'an'la konuşur."
İbn Mübarek, bu hadiseyi Kur'an'da her şeyin bulunduğuna delil olarak
anlatırdı.***
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
cok güzel Allah razı olsun..siyasi bölüm varken yazılmıyor işte ne yaparsın...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Allah razı olsun, çok güzel bir kıssadır.. Her okuduğumda tekrar tekrar hayran kalırım..
 
Üst