Saadetimiz ermenilerin dostluğuna bağlıdır

Risale-i Nur Talebesi

Diyar-ı Bekirli
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
1,460
Tepkime puanı
11
Puanları
0
--------------------------------------------------------------------------------
ÂYET-İ KERİME MEÂLİ



Onlar (peygamberler) mutlaka bizden yardım göreceklerdir. Galip gelenler de şüphesiz Bizim ordumuz olacaktır.


Sâffât Sûresi: 172-173






HADİS-İ ŞERİF MEÂLİ



Kıyâmet ancak kötü insanların başına kopar.



Câmiü's-Sağîr, c: 3, 3871






Saadetimiz Ermenilerle dostluğa bağlıdır



Suâl: “Ermeniler zimmîdirler. Ehl-i zimmet, zimmettarlarıyla nasıl müsâvi olur?”

Cevap: Kendimizi dev aynasında görmemeliyiz. Kabahat bizde. Tamamen zimmetimize alamadık, bihakkın adâlet-i şeriatı gösteremedik. Şeriat dairesinde, hukuklarını istibdâdın sünnet-i seyyiesiyle muhâfaza edemedik; sonra da istedik, kuvvetimiz kalmadı. Ben şimdi Ermenilere bir nevî zimmî-i muâhid nazarıyla bakıyorum.

Suâl: “Ermeniler bize düşmanlık edip, hile ve hıyânet ediyorlar. Nasıl dostluk üzerinde ittifak edeceğiz?”

Cevap: Düşmanlığın sebebi olan istibdat öldü. İstibdâdın zevâliyle dostluk hayat bulacak. Size bunu katiyen söylüyorum ki, şu milletin saadeti ve selâmeti Ermenilerle ittifak ve dost olmaya vâbestedir. Fakat mütezellilâne dost olmak değil, belki izzet-i milliyeyi muhâfaza ederek, musâlaha elini uzatmaktır.

Birşey söyleyeceğim: Eğer mümkündür, Ermeniler birden sahîfe-i vücuttan silinsin. Olabilir. Yalnız, size husumetin bir faydası olsun. Yoksa, mutlaka husumet zarardır. Halbuki, Âdem zamanından yolda arkadaşlık eden bizimle gelmiş büyük bir unsurun zevâli değil, belki küçük bir kavmin mahvı dahi “Önünde, dikenli bir ağacın kabuğunu soymak kadar güç engeller var”dır (Arap atasözü). Ömer Dilân Kabîlesi bin senedir yine Ömer Dilân’dır. Hem de, onlar uyanmışlar; siz uykudasınız, rüyâ görüyorsunuz. Hem de, fikr-i milliyette müttefik ve kavîdirler; siz, ihtilâfla şimdilik boşsunuz, hem de galebe etmek istiyorsunuz. Onlar sizi mağlup ettiği silâh ile, yani akıl ile, fikr-i milliyetle, meyl-i terakkî ile, temâyül-ü adâlet ile mağlûp edebilirsiniz. Bence şimdi kılıç vuran, o kılıncın aksi döner, yetimlerine dokunur. Şimdi galebe kılıç ile değildir. Kılıç olmalı, lâkin aklın elinde. Hem de dostluğun sebebi vardır. Zîrâ komşudurlar. Komşuluk, dostluğun komşusudur. Hem de onlar uyandılar, dünyaya yayıldılar, terakkiyât tohumlarını topladılar; vatanımızda ekecekler. Bizi medeniyete mecbur, terakkîye îkaz, bizdeki fikr-i milliyeti hüşyâr ediyorlar.

İşte şu noktalara binâen, onlarla ittifak etmek lâzımdır. Hem de bizim düşmanımız ve bizi mahveden, cehâlet ağa, oğlu zaruret efendi ve hafîdi husumet beydir. Ermeniler bize düşmanlık etmişlerse, şu üç müfsidin kumandası altında yapmışlar.

Münâzarât, s. 67-69


Lügatçe:


zimmî: İslâm dairesi altında yaşayan gayrimüslimler. zimmettar: Vergiyi alan, toplayan, alacaklı. müsâvi: Eşit. zimmî-i muâhid: İslâm devletine cizye ödeyerek korunmakta olan gayrımüslim. istibdat: Baskı, diktatörlük.

vâbeste: ...e bağlı, ilgili. musâlaha: Sulh, barış. husumet: Düşmanlık. meyl-i terakkî: İlerleme meyli. terakkiyât: İlerlemeler.

zaruret: Muhtaçlık, şiddetli ihtiyaç, fakirlik. hafîd: Torun.
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
İşte şu noktalara binâen, onlarla ittifak etmek lâzımdır.

Hem de bizim düşmanımız ve bizi mahveden, cehâlet ağa, oğlu zaruret efendi ve hafîdi husumet beydir.

Ermeniler bize düşmanlık etmişlerse, şu üç müfsidin kumandası altında yapmışlar.

,,
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Kalbinde zerre miktar insaf ve merhamet bulunan insanlara sesleniyorum. Nur talebesinin ermeniler hakkındaki alıntısı f. gülene ait ifadelerdir ve bizlerde defaatle okumuşuzdur. Ermeniler nice yıllar ülkemizde komitacılık yapmış, yakmış yıkmış, müslümanları işkencelerden geçirmişlerdir. 1789 fransız devriminden sonra bağımsızlık hayalleri ile batılılar tarafından aldatılmalarıyla başladıkları katliamlar onlarca yıl sürmüş, basmadıkları köy, yakmadıkları şehir kalmamıştır. Bu gün bile aralarında insaf ehli ve mazlum pozisyonunda az sayıda ermeni bulunmasına karşılık, müslüman türklere kin ve adaveti ile dimdik ayakta ermeniler milyonlarcadır ve zulümleri Karabağda halen devam etmektedir.

Şimdi, bütün bunlara rağmen, f. gülenin onlar hakkındaki hoş görnüsü, bakış açısı sizce tuhaf değilmi? Ermenilerle dostluk falan filan. Birde farkında iseniz Ermenilerin düşmanlıklarının sebebinide ermenileri kandıran batıya değilde bize yüklüyor. İstibdad? Ne idi istibdad? İstibdad Sultan Abdulhamit Hanın yönetimi değilmiydi. O istibdad değilmiydi Osmanlıyı ayakta tutan. Başka zaman Abdulhamide övgü yağdıranlar, onu istibdad ile ermenilere karşı nasıl suçlayabilirler. Ermenilerin bunca caniliğine rağmen o yumuşak bakış, neden şii müslümanlardan üstelikde ırkdaşlarımız olan azeri şii türklerinden esirgenir bilemiyorum. Bu f. gülenin soyağacı ile alakalı olmasın sakın?
 

arşivist

Profesör
Katılım
17 Ocak 2007
Mesajlar
1,361
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
www.smf123.net
Burada mevzu ile doğrudan alakası olmasa bile dolayısı ile Bediüzzaman Hazretleri’nin 1909 yıllarında Ermeniler hakkındaki düşüncelerini de aktarmak istiyorum:
“Size bunu katiyen söylüyorum ki, şu milletin saadeti ve selameti Ermenilerle ittifak etmeye ve dost olmaya vâbestedir. Fakat mütezellilâne dost olmak değil, belki izzet–i milliyeyi muhafaza ederek, musâlaha elini uzatmaktır. Bir şey söyleyeceğim: Eğer Ermenilerin hepsini birden varlık sayfasından silmek mümkün olsaydı belki size onlara karşı husumetin bir faydası olabilirdi. (Ama bu mümkün mü?) Halbuki, Âdem zamanından beri yolda arkadaşlık edip bizimle gelmiş (Ermeniler gibi) büyük bir unsurun zevâli değil, belki küçük bir kavmin mahvı dahi mümkün değildir. Ömer Dilân kabilesi bin senedir yine Ömer Dilan’dır. Hem de onlar uyanmışlar, biz uykudayız, rüya görüyoruz. Hem de onlar fikr–i milliyette müttefik ve kavidirler. Biz ise ihtilâfla şimdilik boşuz hem de galebe etmek istiyoruz. Onların sizi mağlup ettiği silah ile yani akıl ile, fikr–i milliyetle, meyl–i terakki ile, temâyül–ü adâletle mağlup edebiliriz. Bence şimdi kılıç vurana, o kılıncın aksi döner, yetimlerine dokunur. Şimdi galebe kılınç ile değildir. Hem de dostluğun sebebi vardır. Zira komşudurlar. Komşuluk, dostluğun komşusudur. Hem de onlar uyandılar, dünyaya yayıldılar, terakkiyat tohumlarını topladılar; vatanımıza ekecekler. Bizi medeniyete mecbur, terakkiye îkaz, bizdeki fikr–i milliyeti hüşyâr etmek lâzımdır. Hem de bizim düşmanımız ve (...) torunu husumet beydir.” (Münazarat)
Eğitim, dünyaya açılma, diyalog ve herkesi kendi konumunda kabul etme, bizim muhtaç olduğumuz şeyler... Bu hususta ufuk açanların fikirlerine ihtiyacımız var.
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Sorun komşu ve hristiyan ermenilerle dost olmaya çalışmakta değil, sorun komşu ve müslüman hemde türk şii müslümanlara düşmanlığın mantığındadır. Burasının anlaşılması gerekir.
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
satuk kardeşimin dikkatine:

*************
Kardeş RABBİM (CC) razı olsun..bazı düşüncelerinizde haklı olabilirsiniz..

Ama Üstad (RA) hazretlerinin çoğu talebesi ehl-i kalp insanlardır ve hatta biliyorsunuz ki Hüsrev abimiz tevafuklu kur-an-ı kerimi (mucizeli) levh-i mahfuzdan bakarak Üstadın izniyle yazmıştır... siz diğer konularını değerlendirebilirsiniz..diğer abilerimiz de hakeza bunun gibidir....


siz şimdi birisini münafık ve deccalimsi bir hizmet yürüteceğini düşünseniz bütün kur-an - sünnet - icma ve risale-i nur bilgilerinizle birlikte ve kaybedeceğiniz hiç bir şey olmamasına ve bir büyük nur kitlesi arkanızda olmasına rağmen HİÇ BİR ŞEY SÖYLEMEYECEKSİNİZ veya TENKİT VE TEKFİR ETMEYECEK MİSİNİZ.. heyhat bütün hak ve hakikat adına doğruları söylemek boynumuzun borcudur...

Aynen öyle de eğer BU RİSALE-İ NURA ÖMRÜNÜ VEREN abilerimiz HOCAEFENDİ hakkında böyle bir emmare-işaret-olgu görmüş olsalardı hiç durmaz TENKİD VE TEKFİR EDERLERDİ GÜZEL KARDEŞİM..

Hoca efendinin ismi Erzuruma gönderilen bir mektupda geçiyor bunu daha önce vermiştim...ve Üstad bir talebesiyle külliyatı ve bir cübbesini de hocaefendiye göndermiştir...ve alemi manada istişareleri devam ettiğini birçok sadık rüyalarda anlatılırken SİZ HAYLA DAHA bu gibi ahvali değerlendirmeyip önyargıyla ve ağza alınmayacak kelimelerle olaya yaklaşırsanız kusura bakmayın ama sorumluluk altına giriyorsunuz..

BAZI ULUSALCI VE DİN DÜŞMALARI GİBİ YORUMLAYIP YAKLAŞIMINIZI DÜZELTMEZSENİZ KUL HAKKINA DA GİRMEKTESİNİZ BİLMİŞ OLUNUZ..

Bu arada Hocaefendiyi tecviz etmeyen abilerimizin adını verebilirseniz hizmeti imaniye ve kur-an-iye adına yaptıklarını da değerlendirmek isterim...saygılarımla....
********************

http://www.ihvan-forum.com/showthread.php?t=14204&page=11

*
cevabi yazınızı bekliyorum....
 

arşivist

Profesör
Katılım
17 Ocak 2007
Mesajlar
1,361
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
www.smf123.net
satuk kardeşimiz,

hiç birkonuda haklı değil bir yerde nurcuyum diyor başka yerde humeyniyi övüyor. ister şucu ister bucu olsun ben ALLAH'ın yarattığı bütün insanları severdim satuk kardeşimiz yüzünden şiilerden nefret etmeye başladım.
bir insan tanımadığı insanlara abd ajanı diyor da iran'a gelince sus pus oluyor. çok sevdiği iran ALLAH'IN verdiği petrolü müslüman kardeşleriyle paylaşsa ya.

saldırganlığının ilmi bir değeri olsa neyse. sadece iftira yalan ve beddua'dan oluşuyor. bak gör bu yazımı görünce nasıl beddualar edicek.
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Üstad Bediüzzaman ve İmam Humeyni gülağacının iki goncasıdır. İkiside nesli nebidirler, ikiside islam kahramanıdır. Birisi Ehli Sünnet Gül Ağacı, diğeri Şiayı Ehlibeyt Gülağacıdır. İkisinin mektebi uhuvveti islam, tevhidi din ve ittifakı ümmettir. Üstad Bediüzzamanın hiç bir zaman müslümanlar arasında bir tek kelimesiyle tefrikayı benimsediğini tavsiye ettiğini görmedim. Bu sebeple İmam Humeyniyi anlayabildim. Üstad Bediüzzaman asrının müceddidir, ondan bir tek kelime gösterebilirmisinizki müslümanları ehli sünnetten ibaret saysında diğer müslümanları dışlasın. Bizim suçumuz sünni ve şii müslümanlar arasında vahdetten başka bir şey değil. Bunun karşısında olanlarında islam diye bir davaları yoktur olamazda. Ben İmam Humeyniye aşık bir nurcu, şii müslümanlara aşık bir sünni, bu kutlu kaideyeye aykırı olanlarında düşmanıyım.
 

arşivist

Profesör
Katılım
17 Ocak 2007
Mesajlar
1,361
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
www.smf123.net
şii'ler ile sünniler arasındaki ihtilaflar çoktur kelam ilmindeki farklılık bile diğerini dinden çıkaracak derecede farklılıklar arzetmektedir.
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
şii'ler ile sünniler arasındaki ihtilaflar çoktur kelam ilmindeki farklılık bile diğerini dinden çıkaracak derecede farklılıklar arzetmektedir.
Şii müslümanlarla Sünni müslümanlar arasındaki ortak değerler
1. Amentü
2. İslamın Şartları
3.Kuran
4.Hazreti Rasulullahın Peygamberliği
5.Kıble. Milyonlarca ortak nokta var. Ancak biz en önemli ve en değerlilerini yazdık. Şimdi hangi ayrıntı bu değerler kadar değerlidir. Hangi farklılık bu değerlerden önemlidir. Şii ve sünni müslümanlar arasında husumet sokmakla görevlimisin arlanmaz adam.
 

kemalali

Profesör
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Şii müslümanlarla Sünni müslümanlar arasındaki ortak değerler
1. Amentü
2. İslamın Şartları
3.Kuran
4.Hazreti Rasulullahın Peygamberliği
5.Kıble. Milyonlarca ortak nokta var. Ancak biz en önemli ve en değerlilerini yazdık. Şimdi hangi ayrıntı bu değerler kadar değerlidir. Hangi farklılık bu değerlerden önemlidir. Şii ve sünni müslümanlar arasında husumet sokmakla görevlimisin arlanmaz adam.

Hakaretçikle, lanet okumaklamı görevlisin.
 

arşivist

Profesör
Katılım
17 Ocak 2007
Mesajlar
1,361
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
www.smf123.net
Hakaret edene hakaret ederim. Hakkedenede lanet okurum. Hakaret edeni bağışlamak şahsi bir meseleden dolayı olursa fazilettir. Laneti hak edene lanet etmemek ahmaklıktır.

kem söz sahibine aitmiş?

soruma cevap veremeyince cıvıtıyorsun?

şiilikle aramızda kelam'a bakış açımızda bile fark varken diğer konulardan dini olarak anlaşmamız mümkün değil

ancak aynı coğrafyada yaşadığımıza göre ortak paydalarda buluşup yaşamak zorundayız. iranlılar yahudilerle yaşadıklarına göre biz de farslılarla yaşarız herhalde ayrıca farslıları savunmak avukatlığını yapmak gibi görevi nerden aldın ki?

hocaefendiye sataşmak hakaret iftira vb. sözler serbest ama sana birşeyler ifade etmek yasak :whistling[1]:
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
kem söz sahibine aitmiş?

soruma cevap veremeyince cıvıtıyorsun?

şiilikle aramızda kelam'a bakış açımızda bile fark varken diğer konulardan dini olarak anlaşmamız mümkün değil

ancak aynı coğrafyada yaşadığımıza göre ortak paydalarda buluşup yaşamak zorundayız. iranlılar yahudilerle yaşadıklarına göre biz de farslılarla yaşarız herhalde ayrıca farslıları savunmak avukatlığını yapmak gibi görevi nerden aldın ki?

hocaefendiye sataşmak hakaret iftira vb. sözler serbest ama sana birşeyler ifade etmek yasak :whistling[1]:

Evet anladım senin derdini. Şia ve Ehli Sünnet alimleri her zaman olduğu gibi bu günlerdede vahdet toplantıları, konferansları tertip ediyorlar. Onlar birbirinden razı. Sen herhalde sabataist mezhebindensin. Doğru sabataist mezhebi ile şyianın bir alakası yok. Senin alakan var. Bütün hocaefendiciğinin dostları sabataist, yahudi, hristiyan, sanatçı, dansöz, oryantal.
Yahudilerle onlarla dost olmamak kaydıyla Rasulullahta Medinede birlikte yaşamıştı. Ancak onlara hizmet etmemiş onların kirli ellerinden ödüller almamıştı beni anlıyormusun, yahudi hayranı. Ben bütün islam milletlerinin avukatlığını seve seve yaparım ve bunun için kimseden izin almama gerekte yoktur. Farslarda İslamın Elmas kılıncıdırlar. İslama hizmetleri en az araplar ve türkler kadardır.
 

Hasan

Kardeşiniz
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
6,112
Tepkime puanı
279
Puanları
0
Yaş
53
Konum
KALU BELA
Evet anladım senin derdini. Şia ve Ehli Sünnet alimleri her zaman olduğu gibi bu günlerdede vahdet toplantıları, konferansları tertip ediyorlar. Onlar birbirinden razı. Sen herhalde sabataist mezhebindensin. Doğru sabataist mezhebi ile şyianın bir alakası yok. Senin alakan var. Bütün hocaefendiciğinin dostları sabataist, yahudi, hristiyan, sanatçı, dansöz, oryantal.
Yahudilerle onlarla dost olmamak kaydıyla Rasulullahta Medinede birlikte yaşamıştı. Ancak onlara hizmet etmemiş onların kirli ellerinden ödüller almamıştı beni anlıyormusun, yahudi hayranı. Ben bütün islam milletlerinin avukatlığını seve seve yaparım ve bunun için kimseden izin almama gerekte yoktur. Farslarda İslamın Elmas kılıncıdırlar. İslama hizmetleri en az araplar ve türkler kadardır.

Kardeş kusura bakma dışardan takip ediyordum yazın gözüme takıldı şia nın islam alemine ettiği bu hizmetler neymiş merak ettim,bi açıklarmısın.
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Kardeş kusura bakma dışardan takip ediyordum yazın gözüme takıldı şia nın islam alemine ettiği bu hizmetler neymiş merak ettim,bi açıklarmısın.

Ayetullah Şerefüddin El Hüseyninin El Müracaat adlı eseri vardır. Piyasada olduğunu sanıyorum. Türkiyede türke olarak basıldı ve elimizde mevcut. O kitapta ayrıntıları ile yazılı. Zaten kaynakta çok. Sormanızda bile bir inanmazlık kokusu var. Bilmiyorsan yazık. Bu ehli sünnet müslümanlarının hizmet etmediği anlamına alınmamalıdır. Benim derdim şiayı yüseltip ehli sünneti rencide etmek değil ki ben bir ehli sünnetim, hanefilyim. Benim derdim abd. ve siyonizmin programı olan şii ve sünni ihtilafı yaratma fitnesini ortadan kaldırıp şiive sünni müslümanların kardeş olduklarını haykırmak.
 

Hasan

Kardeşiniz
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
6,112
Tepkime puanı
279
Puanları
0
Yaş
53
Konum
KALU BELA
Ayetullah Şerefüddin El Hüseyninin El Müracaat adlı eseri vardır. Piyasada olduğunu sanıyorum. Türkiyede türke olarak basıldı ve elimizde mevcut. O kitapta ayrıntıları ile yazılı. Zaten kaynakta çok. Sormanızda bile bir inanmazlık kokusu var. Bilmiyorsan yazık. Bu ehli sünnet müslümanlarının hizmet etmediği anlamına alınmamalıdır. Benim derdim şiayı yüseltip ehli sünneti rencide etmek değil ki ben bir ehli sünnetim, hanefilyim. Benim derdim abd. ve siyonizmin programı olan şii ve sünni ihtilafı yaratma fitnesini ortadan kaldırıp şiive sünni müslümanların kardeş olduklarını haykırmak.

Evet kardeşim şia ve sünniler neticede aynı dine mensup kardeşlerdir,benim inancımda bu hatta amerika ve sionizmin iki gurubun arasında bulunan ihtilafları kaşıdığı da doğrudur.Ama sünnilik haktır şia ise sünniliğin içinden diğer mesheplerden farklı olarak ayrılmış bozuk akideli bir mezheptir eğer sünni isen bunu kabul ediyor olman lağzım.Haa bu bizim onlara düşman olmamız anlamına gelmez ancak düşmanlık tarih içinde mutezile haricilerin sia nın içine karışıp sünnilere düşmanlık etmeleri ile başlamış ve ilk düşmanlık bu bozuk akidelerden çıkmıştır.

Anadolu topraklarında yaşayan alevi akımın çıkış noktasıda budur ama aleviler yüzyıllarca osmanlı tebası olarak huzur içinde yaşarken sasani devleti iran topraklarında ozaman iranın nüfusunun 3/2 si olan sünni azerileri katletmiş veya şiaya geçmeye zorlamıştır.Ve asırlarca sia sünnilerle savaşmış hatta şia olmayan müslümanları mürted sayıp katline icazet vermiştir.Tüm bunlar belki toprak egemenliği içn yapılmış olabilir diyebilirsiniz ama günümüzde şia akidesi hala sünniler kardeşlik beslemiyor bunun en açık delili ıraktaki şiilerin sünnilere karşı tavrıdır ve iran destekli bir harekettir.Ayrıca 90 lı yıllarda iran topraklarındaki PKK kamplarını ve kaçakçılık yollarını unutmamak lağzım yani uzun lafın kısası şia prensipte takiye yaparak sünnileri seviyorum der ama her fırsatta ilk olarak sünnilere vurur bu tarihtede böyle olmuştur.

Gelelim birlik konusuna ;elbette birlik olmak lağzım neticede şia da sünnilerde müslüman yani kitabı ve peygamberi bir düşman ise yine ortak amerika ve sionizm ama ilk adımın gelmesi gereken taraf bece sünniler değil benim bu yazdıklarımın kaynağı ne dersen önce tarih sonra kendi ailem.Dedem sünni bir azeri idi ve doğu topraklarında çok zamanım geçti.SELAMETLE.

Not:unutmadan bahsettiğin kaynak işa kültürüne ait ben genel islam kültürü için sormuştum.
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
[quote=OKUYUCU;151540]Evet kardeşim şia ve sünniler neticede aynı dine mensup kardeşlerdir,benim inancımda bu hatta amerika ve sionizmin iki gurubun arasında bulunan ihtilafları kaşıdığı da doğrudur.Ama sünnilik haktır şia ise sünniliğin içinden diğer mesheplerden farklı olarak ayrılmış bozuk akideli bir mezheptir eğer sünni isen bunu kabul ediyor olman lağzım.Haa bu bizim onlara düşman olmamız anlamına gelmez ancak düşmanlık tarih içinde mutezile haricilerin sia nın içine karışıp sünnilere düşmanlık etmeleri ile başlamış ve ilk düşmanlık bu bozuk akidelerden çıkmıştır.

Fitnenin kaynaığnın abd. ve israil olduğunun, şii ve sünni ihtilafının kaşıdığının farkında olmanız umut verici. En azından insaf ehli ve yapıcı olduğunuz anlaşılıyor. Ancak fitneyi, ehli sünneti hak şiayı bida olarak görmekle kaşımayacağınızı zannetmeniz bir yanılgıdır. Kİ ŞİANIN BİDA OLDUĞUNA DAİR MUTLAK MÜCTEHİD DÖRT MEZHEP imamının bir ictihadı yoktur. Sonradan gelen ulemada müctehid olmadığı için şianın bidat ehli olduğu hakkındaki kanaati isabetsizdir. Çünkü aynı alimler şafiiler hanefileri, hanefiler şafiileri bidat ehli olarak değerlendirdikleri zamanlar olmuş, hatta birbirleri ile çatışmışlardır bile. Ehli Sünnet ve Şia arasındaki farklılığın bir ictihad farklılığından başka bir şey olmadığını bununda islami vahdete engel bir durum teşkil etmediğini bilmek gerekir.


Anadolu topraklarında yaşayan alevi akımın çıkış noktasıda budur ama aleviler yüzyıllarca osmanlı tebası olarak huzur içinde yaşarken sasani devleti iran topraklarında ozaman iranın nüfusunun 3/2 si olan sünni azerileri katletmiş veya şiaya geçmeye zorlamıştır.Ve asırlarca sia sünnilerle savaşmış hatta şia olmayan müslümanları mürted sayıp katline icazet vermiştir.Tüm bunlar belki toprak egemenliği içn yapılmış olabilir diyebilirsiniz ama günümüzde şia akidesi hala sünniler kardeşlik beslemiyor bunun en açık delili ıraktaki şiilerin sünnilere karşı tavrıdır ve iran destekli bir harekettir.Ayrıca 90 lı yıllarda iran topraklarındaki PKK kamplarını ve kaçakçılık yollarını unutmamak lağzım yani uzun lafın kısası şia prensipte takiye yaparak sünnileri seviyorum der ama her fırsatta ilk olarak sünnilere vurur bu tarihtede böyle olmuştur.

Anadoluda yaşayan aleviler her zaman huzur içerisinde yaşamadığı gibi hiç bir zaman huzur içerisinde yaşamadığı bir vakıadır. Yavuz selim zamanında katledilen alevilerin sayısını tarih kitapları yazıyor. Üstelik İranla ilgili bilgiler konusunda sizi yanıltmışlar. İran Safeviler zamanına kadar sünni bir devletti. Yani farsların % 90 ı sünni idi. Türkler şii idi. Safevilerde Türkdü ve Farsları zorla şii yaptıkları doğrudur. Günümüzde Şia akidesi sünnilere sünni akideside şiilere kardeşlik duyguları besliyorda, her iki kesimdede abd. uşağı bulunmakta işi bunlar bozmaktadır. Gerçek Ehli Sünnet Alimleri ve Gerçek Şia alimleri Mekke Bildirisi ile şii ve sünnilerin kardeş olduklarını birbirlerini öldürmelerinin haram olduğunu ve öldürenlerin ebedi cehennemlik olduklarını bilmeleri konusunda fetva yayınladılar.

Gelelim birlik konusuna ;elbette birlik olmak lağzım neticede şia da sünnilerde müslüman yani kitabı ve peygamberi bir düşman ise yine ortak amerika ve sionizm ama ilk adımın gelmesi gereken taraf bece sünniler değil benim bu yazdıklarımın kaynağı ne dersen önce tarih sonra kendi ailem.Dedem sünni bir azeri idi ve doğu topraklarında çok zamanım geçti.SELAMETLE.

Müslümanlar için vahdet olsun, bu adımı şianın atması doğal ve atmıştırda, ancak karşı taraftanda atılan adımlara karşılık gelmelidir.
Not:unutmadan bahsettiğin kaynak işa kültürüne ait ben genel islam kültürü için sormuştum.[/quote]

Benim yazdığım kaynaklar ehli sünnet kaynaklarıdır. şia kaynakları ile ilgili kaynak ismi vermedim.
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Ermenilerle dostluk


Hrant Dink’in yaklaşık bir buçuk yıl önce Yeni Asya’da çıkan ve alçakça katli üzerine bir kez daha yayınladığımız röportajındaki şu sözleri, Türk-Ermeni ilişkilerini rayına sokacak en gerçekçi yaklaşımın ifadesi:

“Sonuçta Allah bu iki halkı birbirine komşu kılmış. Bunlar isteseler de, istemeseler de yan yana, barış içinde yaşamak zorundalar.”

Aynı fikri, yaklaşık bir asır önce İslâm âlimi Bediüzzaman da dile getirmemiş miydi?

1910’lu yılların başlarında şark aşiretleriyle yaptığı ve sonradan Münâzarat adıyla kitaplaştırdığı sohbetlerinde Said Nursî, “Ermeniler bize düşmanlık edip, hile ve hıyanet ediyor. Nasıl dostluk üzerinde ittifak edeceğiz?” sualine şu dikkat çekici cevabı vermişti.

“Düşmanlığın sebebi olan istibdat öldü. İstibdadın zevaliyle dostluk hayat bulacak. Size bunu kat’iyyen söylüyorum ki:

“Şu milletin saadeti ve selâmeti Ermenilerle ittifak ve dost olmaya vâbestedir (bağlıdır). Fakat mütezellilâne (zillet içerisinde ve ezik bir tavırla) dost olmak değil, belki izzet-i milliyeyi muhafaza ederek, musalâha elini uzatmaktır.

Ermenileri, “Âdem zamanında yolda arkadaşlık eden bizimle gelmiş büyük bir unsur” olarak niteleyen Bediüzzaman, böyle bir kavmi yok etmenin imkânsızlığını ve ayrıca faydasızlığını vurgulayarak şöyle diyor:

“Hem de onlar uyanmışlar, siz uykudasınız. Hem de fikr-i milliyetle müttefik ve kavîdirler (güçlüdürler); siz ihtilâfla şimdilik boşsunuz, hem de galebe etmek istiyorsunuz.”

Devamında ise şunları söylüyor:

“Onlar sizi mağlûp ettiği silâh ile, yani akıl ile, fikr-i milliyetle, meyli terakkî (kalkınma isteği) ile, temayül-ü adalet ile mağlûp edebilirsiniz. Bence şimdi kılıç vuran, o kılıcın aksi döner, yetimlerine dokunur. Şimdi galebe kılıç ile değildir. Kılıç olmalı, lâkin aklın elinde.

“Hem de dostluğun sebebi vardır. Zira komşudurlar. Komşuluk, dostluğun komşuluğudur. Hem de onlar uyandılar, dünyaya yayıldılar, terakkiyat (ilerleme) tohumlarını topladılar, vatanımızda ekecekler. Bizi medeniyete mecbur, terakkîye ikaz, bizdeki fikr-i milliyeti hüşyar ediyorlar (uyandırıyorlar).

“İşte bu noktalara binaen onlarla ittifak etmek lâzımdır. Hem de bizim düşmanımız ve bizi mahveden, cehalet ağa, oğlu zaruret efendi ve hafîdi (torunu) husumet beydir. Ermeniler bize düşmanlık etmişlerse, şu üç müfsidin kumandası altında yapmışlar.” (s. 43-4)

Eğer bu sözlere kulak verilseydi, 1915 olayları yaşanır mıydı? Sözü edilen fikr-i milliyet, yine Said Nursî’nin “Milliyetimiz bir vücuttur; ruhu İslâmiyet, aklı Kur’ân ve imandır” sözüne uygun şekilde anlaşılsa ve Kürdü, Arabı, Ermeniyi, Rumu, “Türk” olmayan herkesi düşman sayan bir ırkçılık şeklinde uygulanmasaydı bu sıkıntıları çeker miydik?

Diyelim ki, olan oldu. Yaşananlar geride kaldı. Hiç değilse onlardan ders çıkarıp, gerek Ermeni diasporası, gerekse Türkiye’de yaşayan bizler, Hrant Dink’e “Allah Bediüzzaman’dan razı olsun” dedirten bu mesajlara kulak vererek gereğini yapmak suretiyle bugünü ve geleceği kurtarsak fena mı olur?

23.01.2007
 
Üst