Rüzgar, israil’den Yana Esmiyor

thetevhit

Üye
Katılım
7 Haz 2010
Mesajlar
76
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Rüzgar, israil’den Yana Esmiyor



israilinsonu.jpg
Türkiye, yoğun bir Yüksek Askeri Şura(YAŞ) gündemindeyken Lübnan’da önümüzdeki günlerle ilgili çok önemli olaylar yaşanıyor.

Karışıklıktan beslenen siyonist israil’in, Lübnan üzerinden bir savaş başlatmak istediği söyleniyor. Hedefte İran var.
Kendilerince yaptıkları plana göre, israil, Lübnan’ı vuracak, Suriye Lübnan’a sahip çıkacak, İran’da her ikisine sahip çıkmak için savaşa dahil olacak. Uzun süreli bir plan bu. israil, ara ara karışıklıklar çıkararak bu ortamı yokluyor. İslam dünyasının tepkisini ölçmeye çalışıyor. İttifakları gözetliyor. Ancak şu ana kadar kendisini umutlandıracak bir durum yok.
Bugün kendisine karşı bir suikast girişiminde bulunulduğu iddia edilen İran Cumhurbaşkanı Ahmedi Necat 26 Temmuz’da önümüzdeki üç ay içinde Amerika ve israil’in en az iki ülkeye saldırı planladığını söylemişti. Lübnan’daki durumun bununla ilgili olup olmadığı bilinmiyor.
israil, dünya kamuoyu önünde zor durumda. Artık Batı liderleri, kendilerini halklarına sevdirmek için zaman zaman israil aleyhine demeç vermek zorunda kalıyorlar.
Öte yandan israil, tarihinde ilk kez, dünkü Lübnan olayı ile ilgili Birleşmiş Milletlere başvurdu. Bugüne kadar BM’nin kolaylıkla kendi lehinde karar vereceğini düşünüp başvuruyu hep başkasına bırakıyordu. Ama bugün kendisini o kadar güvencede görmüyor. Avrupa hükümetlerinin kendisini körü körüne desteklemesinin Batı’da bir kamuoyu tepkisine yol açabileceğini, bunun da o hükümetlerin tavrını etkileyeceğini düşünüyor.
Amerika da bu durumun farkında olacak ki Batı kamuoyunu İran karşısında korkutarak israil’in çirkefliklerine razı etmeye çalışıyor. Washington Post Gazetesi’nin 1 Ağustos’taki haberine göre, Obama yönetimi sözde Güney ve Orta Avrupa’yı İran füzelerinin tehdidinden korumak üzere bir savunma sistemini devreye koymak üzereymiş.
İyi de sormazlar mı İran neden Güney ve Orta Avrupa’yı vursun ki? Maksat, kara propaganda ile Avrupa halklarını İran’a karşı korkutmak, onlarda bir tehdit oluşturmak ve israil’in İslam coğrafyasında bir denge unsuru olduğunu onlara inandırmaktır.
israil, çok yönlü bir kargaşanın peşinde. Geçenlerde Lübnan sınırında kapsamlı bir tatbikat yaptı, bir şeylere hazırlandığının işaretlerini verdi. 2 Ağustos’ta da Lübnan telefon şebekesinde çalışan bir operatör, Lübnan istihbaratı tarafından israil ajanı diye ele geçirildi.
Adam, Lübnanlı Şii Müslümanların telefonlarına eklemelerde bulunarak öldürülen Lübnan Başbakanı Hariri’nin katilinin Şii olduğuna dair sahte deliller üretme derdindeymiş. Ki Birleşmiş Milletler öncülüğünde kurulan uluslar arası mahkeme de israil’in destekçisi olduğundan olayı sürekli bu yana çekmek için çaba gösteriyor.
Suriye Dışişleri Bakanı Muallim, 2 Ağustos’ta yaptığı açıklamada eski Lübnan Başbakanı Hariri’nin katillerini bulma iddiasıyla kurulan uluslar arası mahkemenin gerçekleri bulma peşinde değil, siyasi amaçlar peşinde olduğunu açıkladı.
Bu, siyasi amaç Lübnan Sünnileriyle Şiilerini birbirine düşürmektir. Hariri Sünniydi. Onun suikastının Şiilere yıkılması iki toplum arasında sıkıntılara yol açar. Suriye’yi de güç duruma düşürür.
israil ihtilaflardan güç almaya çalışıyor. israil cumhurbaşkanı Şimon Perez, siyonist bir gazeteye dün yaptığı açıklamada;
“Sakinleşmeliyiz. Suriye, İran ve Türkiye arasındaki dini farklılıklar derin. Sadece Sünnilerden ve Şiilerden bahsetmiyorum. Şiiler içinde de ayrılıklar var. Şii İranlılar, Şii Araplar'dan farklı. Düşünce farklılıkları da var. Ayrıca tüm bu ülkelerin azınlıkları var. Mesela Türkiye’nin yüzde 20’si Kürt. Onlar bir denge ekseni ve içlerinde bazıları kendilerini İsrail’e bağlı hissediyor. Tolstoy’un sözlerini hep hatırlamalıyız. Mutlu ailelerin hepsi birbirine benzer ama mutsuz ailelerin hepsi farklıdır. Arap (İslam) alemi büyük ve mutlu bir aile değil” demiş.
Ancak israil açısından işler dilediği gibi yürümüyor. Rüzgar, israil harmanın kurulduğu yerden esmiyor.
Lübnan Sünnileri, büyük ölçüde Suudi’nin etkisindeler. 30 Temmuz’da beklenilmeyen bir gelişme oldu. Suudi Kralı Abdullah, bugüne kadar yan yana gelmemeye çalıştığı Beşar Esad’la birlikte Beyrut’ta gitti. İkili, Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Sleyman’la görüştü.
Suudi Kralı Abdullah ve Suriye Devlet Başkanı Esad, Lübnan cumhurbaşkanına mezhep çatışmalarına yol açacak her tür çabanın engellenmesi mesajını verdi. israil’in önünde bir kapıyı daha kapattı.
israil, süreç içerisinde Türkiye’den destek görmediğine dair mesajlar veriyor. Batı basınında Türkiye ile Suriye’nin ilişkilerine dikkat çekiyor. Bir bakıma Batı’yı Suriye’yle kurduğu ilişkiden dolayı Türkiye’nin kulağını çekmeye davet ediyor. Ortalığı karıştırmak için MİT’in yeni atanan başkanının İran’ın dostu olduğunu söyleme yoluna bile gidiyor. Belli ki israil, daha önceki MİT başkanlarının atanmasında etkili olurken bu sefer, ona bu yol açılmamış, bu da onu endişelendirmiş.
Verileri bir araya getirdiğimizde manzara şu:
israil, bölgedeki huzursuzluğu canlı tutarak uzun süreli savaş planları için ortam hazırlıyor. Hedefte Amerika’ya boyun eğmeyen İran var. Ancak İran’a doğrudan saldırmayı göze alamıyor. Bunun için İran’a destek veren taraflara yöneliyor. Şu anda Avrupa kamuoyu İran aleyhine kışkırtılıyor. İslam dünyasının diğer kesimleri de yalan haberlerle aldatılarak yönlendirilmek isteniyor. Ama proje bölge devletlerinin bu plana destek vermemeleriyle dumura uğruyor.
Uluslararası Kriz Grubu, 2 Ağustos’ta yayımladığı raporda Hizbullah’la israil’in karş karşıya gelme ihtimalinin arttığını söyledi. israil, savaşı kendisiyle Hizbullah ve ona destek veren güçler arasında olduğunu kanıtlama derdinde. Oysa dün, Lübnan topraklarına kamera yerleştirmek isteyen israil askerlerine Hizbullah değil, resmi Lübnan ordusu saldırdı. Daha önce israil askerlerine çay vermekle yetinen Lübnan ordusunun savaşa dahil olması, israil’in elindeki diğer kozları da tüketiyor.
Bu süreçte siyonist cumhurbaşkanı Şimon Perez’in aynı konuşmada söylediği şu sözler, israil’in Türkiye hesabında hala ısrarlı olduğunu ve zarar uğrayan çıkarları için mücadeleyi sürdürdüğünü gösteriyor: “Türkiye israil'e karşı tavrını değiştirdi. israil Türkiye'ye karşı tavrını değiştirmedi. israil'in aynı yerde durmaya devam etmesini öneriyorum ve Türkiye ile neler olacağını göreceğiz. Sabırla bekliyorum. Hiçbir şeye hemen yanıt vermemiz ve düşmanlar tayin etmemiz gerektiğini düşünmüyorum."
Böyle bir ortamda Türkiye’nin ordu komutasındaki isim farkı ne kadar önemli bilinmiyor. Ama hükümet, bu sorunlar karşısında ve içerdeki karışıklıklara karşı tutumda yönlendirebileceği, en azından atanmasında etkin olarak bir ölçüde vesayet altına aldığı bir ordu yönetimi oluşturmak istiyor.
Şu anki duruma göre bunun gerçekleşmesi, israil’in Türkiye üzerindeki hesaplarını bir miktar daha zarara uğratır, denebilir.
 

Ebu'l-Feth

Doçent
Katılım
6 Ocak 2008
Mesajlar
648
Tepkime puanı
114
Puanları
0
Konum
dünya
Son olaylarla beraber israilin maskesi düşmüş, dünyaca nasıl bir devlet ve vicdana sahip oldukları açıkca görülmüştü. İsrailin rahat oyun tutturma yılları geride kaldı. Rabbim(C.C.) fırsat vermesin inşaAllah...
 

Süveydam

Aşk-ı Gül
Katılım
22 Ocak 2010
Mesajlar
287
Tepkime puanı
71
Puanları
0
Yaş
38
Zalimler için yaşasın Cehennem!!!
 

Yitik Lale

“Men dakka dukka”
Katılım
3 May 2010
Mesajlar
3,282
Tepkime puanı
810
Puanları
0
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile
"Sakın,Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma!
Ancak,Allah onları(cezalandırmayı),korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor."
İbrahim Suresi 42.Ayet
 
Üst