Yaşadığımız ülke kuruluşundan hemen sonra laiklik ilkesini benimsediği için bütün dinlere karşı eşit mesafede ve müdahale konumunda değil. Devletin sonralarda kurmuş olduğu Diyanet işleri başkanlığı ise dini yeni nesillere öğretmek yerine sadece Sünni Müslümanlara camilerde cemaatle namaz kıldırma memurluğu olarak algılanmış ve günümüze kadar böyle süre gelmiştir. Allah'ın insanlara hayat nizamı hükümleri olarak gönderdiği kitap Kuran-ı kerimi anlamak ve anlatmak sivil toplum örgütü olan cemaatlere görev olmuş .
Bu sivil toplum örgütleri tarihten gelen ilim ekol silsilelerini takip etmiştir. Yeni Türkiye cumhuriyeti hükümetleri bu ekolleri tarikat adı altında örgütlenmelerini yasaklayınca Bu tarikat devamı düşünceler cami cemaati olarak faaliyetlerine devam ederek İslam'ın ehli sünnet ışığında ülkemizde bilinmesini temine gayret etmişler.
Bu cami cemaatlerinden bazıları çok güçlenmiş ülke içinde olduğu kadar sınır ötesi toplumlara da hizmet verme yarışına girmişler.
Bu cemaatler genelde toplandıkları cami ve şehir ismi ile anıldıklarından tanıtımları da bu isin olmuştur.
Of da Medrese eğitimi veren hacı Dursun Efendiden ilk eğitimini alan Nakşibendi tarikatı Halidi kolu son imamı Balaban Kus doğumlu Mahmut Ustaosmanoğlu Hz. İstanbul Fatih ismailağa camiinde büyük bir cemaate dini irşat hizmeti verirken meşhur 28 şubat döneminde emekliye alınmıştır. Kendisini sevenlerinin oluşturduğu kardeşlik zinciri bütün ülkemizi çevreledikten sonra başta Avrupa ve eski Sovyet cumhuriyetlerinde köklü cemaatlerin kurulmasına vesile olmuştur.
Efendi Hz. K.S sayısını kendisinin dahi belki bilemeyeceği talebe yetiştirmesi ve fıkıh alanında yazdığı eserleri ve en önemlisi çağımıza uygun olarak yeniden yorumlanarak tarih içinde içinde çeşitli cehaletlerle sokuşturulmuş başta israiliyat hikayelerinden arındırılmış . Günümüzün insanının rahat anlayacağı ( RUHUL FURKAN ) adı ile geniş bir heyet araştırması ile yazılan 30 ciltlik Kuran_ı Kerim çalışması dünyada yankı bulan en önemli eseridir.
Tefsirde Ayetler önce Arapça dili esas alınarak dil anlamı olarak tefsir edilmekte ardından günümüzün anlaşılabilir diline çevrilmekte,daha sonra bu ayet hakkında günümüze sahih kaynaklardan gelen nüzul sebebi yazılmakta, sonra bu ayeti açıklayan hadis-i şerifler, tarih içinde ayet hakkında yorum yapmış başta sahabeler,tabiin,ilk yüzyılların alimlerinin yorum ve uygulamaları ayrı ayrı verilmekte. bu hali ile son yüz yıllarda yazılmış en kapsamlı tefsir olma özelliği vardır.