robinsonun sonu-1

kızılkasırga

Profesör
Katılım
8 Eyl 2006
Mesajlar
1,708
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Konum
istanbul

robinsonun sonu-1



Adamıza hoşgeldiniiiiz.
- Nerden buldunuz beni, buraya kadar mı takip ettiniz? Kurtulamıcam mı ben sizden he?
- Temiz hava çarptı herhalde adamı abi... Kardeş, biz hep burdaydık sen geldin sen. Hiç mi okumadın Robinson ile Cuma'yı? Biz onlarız işte.
- Banka mı, ev sahibi mi, hangisi yolladı sizi konuşun?
- Ha??!... Neyse, sizi gördüğümüze nasıl sevindik anlatamayız, di mi Cuma?
- Ben biraz anlatabilirim abi, kendi adına konuş lütfen. Böyleee nasıl desem öyle bir sevindim kii böylee açlıktan ölecekken balina yakalamışım gibii, böylee en sevdiğim çiçekleri toplarken yorulunca yere çömelir gibii, efendime söyliyim böyleee....
- Yeter Cuma yeter, kes uzatma. Çok güzel sevinmişsin tebrik ederim. Var gücünle sevindiğine kanaat getirdik tamam. O lafın gelişi sorulmuş bir soruydu, cevabı yoktu Sadece evet, ya da en fazla hem de nasıl deyip geçecektin ayarsız herif.... Neyse, gerçekten tam zamanında yetiştiniz beyfendi. Az kaldı üşütüyodum. Gribal anlamda değil yani. Hakikaten keçilerim start bekliyordu. Oh be, evime dönebilirim artık.
- Ne evi beybaba?!! Dönecek bir evin de varsa hepten yanmışsın sen.
- Nasıl? Anlamadım?.....
- Ne zamandır burdasın?
- Ne bileyim 50 sene falan oluyor. Di mi Cuma?
- 18 Ocak abi.
- Sus Cuma. Sayıklama gene. Neyse beyfendi, neden sordunuz? Ayrıca neden yanıyorum?
- Yahu evin varsa burdan bile kaç, başka bir galaksiye git. Emlak vergisi, çöp vergisi, möp vergisi, deprem kredileri, su, doğal gaz, telefon faturaları... Sayayım mı daha?
- Yuhhh! Onlar da nesi?
- Üstelik de tüm o vergiler, faturalar tam 50 yıllık birikmiş haldedir şimdi. Bi de faizini ekle. Sakın buradan bir yere ayrılma tamam mı, aklından bile geçirme. Fellik fellik seni arıyolardır şimdi. Kesin içeri atarlar.
- Aha! Hapse mi giricez bi de?
- Hem de bir ömür. Hele de bir yerden kredi aldıysan hepten yandın. Bankalar da peşindedir senin. Dur bakiyim sen dur duuur. Sanki televizyonda sana benzer birinin resmini görmüştüm. Aha! Dur şimdi hatırladım. Ödül koymuşlar üstüne. Hiç bir yere kıpraşma sen.
- Deme be. İyi de televizyon ne?
- Bir kutu böyle, içinden insanlar görünüyo. Dizi filimmatik de diyebiliriz. Aynı girdap gibi tamam mı. Bir kere elini kaptırdın mı kolun gitti. Geriye kalan ömründe böyle mıhlanıp o kutuya bakmak zorundasın. Hayatını televizyona göre ayarlarsın, bence hiç dönme.
- Hadi be!
- Hadi be'si mesi yok babalık. Emin ol eksiği var fazlası yok. Bak, bankalar, ev sahibi, bilumum alacaklılar peşimde. Ben hala televizyondaki "Güzel ve tedirgin"i düşünüyorum. Son bölümü n'oldu acaba? Keşke seyredip öyle kaçsaydım. Aklım orda kaldı.
- Korkunç yaaa. Ne bu böyle? Ne kadar değişmiş dünya.
- Ha sonra yollarda öyle rahat rahat yürümek yoook. Kap-Kaç'cısı, bombacısı, trafik kazası. Arabalar kaldırımdan gidiyo be.
- Yav suss.
- Kesin karın da boşamıştır seni. Dünyanın nafakası birikmiştir. Yerinde olmak istemezdim.
- Cuma, bana biraz deniz suyu damıt. İki yudum içeyim yoksa halim fena.
- Ohhh ne güzel. Yemek ormandan, su denizden. Gidecem de gidecem diye tutturduğun yerde bir yudum su parasıyla bu adayı alırsın be.
- Yuhhh! Aha tansiyonum çıktı.
- Çıksın, çıksın da burda çıksın. Hastaneler insan kaynıyo. Tansiyonunu ölçtürmeye gidersen boyunun ölçüsünü alırsın. Hem yeni yeni hastalıklar çıktı. Aids, ebola, hepatit-B. Boşver hiç bir yere gitme. En fazla ol nezleni, aslanlar gibi çek burnunu, otur aşşaa.
- N'olmuş böyle yaa? Yıllardır ev, çoluk çocuk hayali kuruyorum. Bütün hevesimi kaçırdın.
- Boşver sen onları, unut artık. Seni görür görmez huzur evine bırakırlar, akşam ana haberlere çıkarsın... Huhhh, ne temiz hava bu yaa. Dönmek istediğin dünyada derin bir nefes çeksen boğazın egzos borusu gibi olur. Öyle pis bir hava var.
- Yapma be... Cuma, al şu kütüklerden sofraya bir tabak daha oy. Anlaşıldı burdayız.
- Aha! Abi gitmiyo muyuz?
- Nereye gidiyosun be nereye? Duymadın galiba. Baksana millet gideceğin yerden kaçıyo. Geriye dönülecek hal mi kalmış?
- Amaaan boşverin yaaa. Bakın ben de geldim, artık üç kişiyiz. Hadi gelin size "Cesur fekat avanak"ın son bölümünü anlatayım... Ohh bee, yaşasınn hu
 

kızılkasırga

Profesör
Katılım
8 Eyl 2006
Mesajlar
1,708
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Konum
istanbul
robinsonun sonu-2



- Ya Cuma sana bi şey sorcam. Biz bu adaya nasıl düştük?
- Sen düşmüşsün abi. Ben hep burdaydım. Adı üstünde yerliyim ben. Buranın yerlisi yani.
- Yahu düşünüyorum düşünüyorum hatırlayamıyorum. Bir gemiyle açılmıştım denize ama sebep neydi? Hangi akla hizmetle binmiştim o gemiye işte orda dumur oluyorum.
- Kanlın mı vardı abi, ondan mı kaçmıştın?
- Ne kanlısı be. Hatırlamıyorum diyorum sana. Sıkıntıdan patlıcam yaa. Tatile çıkıcaz, deniz kenarına gidicez, yaşasın derler. Al sana her yer tatil. 50 senelik tatil mi olur? Ben çalışmaya çıkmak istiyorum. Çıldırıcam yaa. Nasıl kurtulcam ben buradan?
- Abi lütfen birinci tekil şahıs eylemler planlama. Beni de düşün. Gideceğin yere beni de götür. Sorana başımın belası dersin.
- Hadi ordan be. Sorumluluk hissimi senin için ziyan edemem. Hem bana ne senden. Zaten 50 senedir aynı suratı görüyorum. 5 dakika daha fazla çekemem.
-Abi sen beni neden böyle durmadan tersliyosun? Buldun tabi garibanı ana yok baba yok. Ez bakalım.
- Senden başka kimse var da mı terslemedik? Ben yıllardır aynı insanı terslemekten bıkmadım mı sanıyosun? Bi de benim açımdan düşün bakalım. Bul başka birini onu tersleyeyim. Cuma aşağı Cuma yukarı. Her cümlemin tek öznesi. Sıkıldım anlıyo musun? Sı-kıl-dııımm. Çatladım patladım.
- Acaba duman mı yaksak abi he? Belki bu sefer birileri görür.
- Duman yakılmaz Cuma. Ateş yakılınca çıkan şeye duman denir. Kaç kere daha anlatıcam sana mankafa. Hayır, bir cumartesi bulsak da evlendirsek seni. Bari git ona musallat ol. Senden başka türlü kurtulacağım yok. Cuma demeye de yoruldum artık. Sen şimdi git salı gün gel, sana salı diyelim. Bari adında bir değişiklik olsun hadi.
- Abi salı sanki biraz kız ismi gibi be. Çarşamba gelsem olur mu? Sanki daha bir heybetli, daha bir maço.
- Git ve hiç gelme Cuma. Aslında senin adın kramp olsun. Ne zaman muhatap olsam miğdem kasılıyo. Çok derin konuşuyosun çooook... Bu gün ayın kaçı?
- 18 ocak abi.
- Ne zaman sorsam 18 ocak zaten. Ne biçim takvimin var anlamadım. Saatin durduğunu biliyodum ama takvimin durduğunu da senden öğrendim.
- Ya n'apiyim? Seninle karşılaştığımız gündü o. Başka da rakam bilmiyorum ki.
- Aman ne saadet ne saadet. Karşılaşmışmış. Asrın buluşması.
- Di mi ama? Ben de öyle düşünüyorum. Canım abim benim. Dur öpücem.
- Yahu bi kere alın be, bi alıııınn.
- Aman ne alıncam yaa. Ben seni adam yerine bile koymuyorum... Aman yani herhangi bir adam yerine koyamıyorum demek istedimdi.
- İyi virajdı Cuma. Dönemedin ama hadi neyse.
- Boşver şimdi abi. Dur ben sana bir şarkı söyleyeyim. Can yoldaşım beniiim, biricik abiciiim, söyle senden başka kimim var beniiim.
- Sus sus sus! Söyleyemiyosun sen, resmen uluyosun. Adadaki tüm vahşi hayvanları toplama benim başıma. Ne yiycez bugün sen onu söyle.
- Hindistan cevizi buğulama, hindistan cevizi kızartma vee hindistan cevizli puding. Dün kekini yapmıştım ya bugün değişiklik olsun istedim.
- Gerçekten büyük değişiklik olmuş Cuma. Kaldırabilecez mi bu farkı, bünyemiz müsait mi bilmiyorum. Ahhh şurdan bir kurtulsam varya en az on yıl lahmacun yiycem. Kebapçılarda sabahlıcam. Koltuğum altında mangalla yollarda tüte tüte dolaşacam.
- Aha! Bir gemi gördüm sanki. Evet evet bu bir gemi. Nasıl da geçiyo baksana aaabiii. Eğer bu sefer de burdan gitmezsem cumartesi olayım. Halisunasyon dahi olsa binmezsem neyim. Heeeyy! Buradayıııızz!
- Geçer geçeerr, neler neler geçmedi ki... Ne?? Gemi mi?? Hah bak durakta yapmıştım kıyıya ne iyi oldu. O zaman alay etmiştin benimle. Aha bak yanaşıyo.
- Kurtulduuuukk! Hata etmişim abicim affet beni. Hipermetropik abim benim.
 
Üst