RisaleNur Kafimi?

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Risale-i Nur Kâfidir’ Algısı, Göründüğü Kadar Masum Mu?
Murat TÜRKER

Bediüzzaman’ın Risale-i Nur’un kâfi olduğuna dair değinisinin mutlak değil mukayyet olduğunu görmek durumundayız.

Bir kere ilgili sözün önemli bir vurgusu, “Risalelerin hakaik-i İslamiyeye kâfi geldiği” şeklindedir. Müellifin söze düştüğü bu sarih kaydı göz ardı ederek, Risale-i Nur’u tüm İslâmî ilimlere tek başına alternatif kabul etmenin izah edilir bir yanı olabilir mi?

Mezkûr mektubun muhatapları dikkate alındığında ise ikinci bir kayıt ortaya çıkar. Söz, ilmî anlamda temeli olan, İslâmî ilimlerle haşır neşir, müktesebat sahibi ‘talebelere’ hitap etmektedir. Mektubun başında yer alan “Risale-i Nur talebelerinin hasları olan sahip ve vârisleri ve haslarının hasları olan erkân ve esasları olan kardeşlerime” cümlesi işbu kaydın ve sınırlılığın tezahürüdür.

Risale-i Nur’un yeterli olduğu algısını terviç edip popülerleştiren bazı kesimler iyi niyetli olsalar da, bu düşünceyi yayarak bir tahrif projesini tahkim etmeye çalışanların olduğunu da görmek zorundayız. Ahkâmı Kur’aniyeye karşı bir takım Nur talebelerinde cari olan yabancılaşmada, işbu “sadece Risale-i Nur okuma” vakasının ciddi tesirleri olduğunu düşünüyorum.

Sanki birileri, modern düşünce akımlarına yem etmeye çalıştıkları külliyatı ve okurlarını, İslâmî ilimlere karşı kasıtlı olarak mesafeli kılıp, kurguladıkları yozlaşmayı sağlamlaştırıyorlarmış gibi görünüyor.

İslâmî ilimlere dönük isteksizlik, Risale-i Nur’u ahkâmdan kopuk olarak mütalaa etmeye zemin hazırlıyor ve bu zemin bilinçli olarak kuvvetlendiriliyor.

Bir de İslâmî ilimlerle iştigal etmemekten doğan boşluk, Batı felsefesine dönük bir fikrî mesai ile doldurulunca, ortaya oldukça garip bir terkip çıkıyor.

İnsan hakları merkezinde şekillenen, bireysel mağduriyetlere ve cemaat baskısına itiraza odaklanmış, adı konulmasa da modernist bir arka plana yaslanan, tarihselci algıya göz kırpan, tekvinî şeriatla sınırlandırılmış bir din algısı ve dili revaç buluyor.

Bu handikapları dillendirenlere kızmaktansa, daha sahih ve önyargısız bir müzakere zemini oluşturamaz mıyız?

NOT: Dost TV’deki programımız, Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri 21:30’da yayınlanıyor.https://twitter.com/[email protected]
 
Katılım
5 Ocak 2011
Mesajlar
52
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ve bihi nesteinu

ifade şöyle;
Risale-i Nur, hakaik-i İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat'î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolayı Risale-i Nur'dadır. Evet onbeş sene yerine, onbeş haftada Risale-i Nur o yolu kestirir, iman-ı tahkikîye îsal eder. (Tarihçe-i Hayat)

Üatadımız r.a,İslamın hakikatlerinin anlaşılmasında,islamın mahiyetinin anlaşılmasına kabullenilmesine tasdikine dair ihtiyaçlara ve imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmekte ve tahkiki yapmakta ihtiyaçlara kafi gelir,başka eserlere ihtiyaç bırakmaz.. İmanı kurtarmak ve tahkiki yapmak için hakaik-i imana ve islama ait ihtiyaçlara kafidir..Bu ihtiyaçları gideren diger eserlere ihtiyaç bırakmamıştır.Hatta risale-i nur daha kısa zamanda bunu başarır. (Denilmemişki, fıkh-i meselelere ve eserlere ve diger islami ihtiyaclara kafi gelir.)Yani Abdestin nasıl alınacağını,namazın nasıl kılınacağını hükümlerini fıkıh, ilmihal beyan eder,risale-i nur ise onların hakikatlerini ve içlerini manalarını sırlarını ehline ders verir o namaz içindeki ihlası,huşuyu,huzuru,tefekkürü ders verir,o neviden olan ihtiyaçlara kafidir...

bakalım o ifadelerin muhatabları ne anlamış ne tatbik etmişler Mesela; Bu ifadelerin muhatablarının en önde gelenlerinden, Risale-i nurun 1.talebesi Emekli albay Hacı İbrahim hulusi yahyagil k.s ders yaparken, evvela Hadis-i şerif(riyazüssalihin) fıkıh (ilmihalden) okuttuktan sonra Risale-i nur dersi ile devam edermiş.. Bu hakikatten anlıyoruzki, İmanı kurtarmak ve tahkiki yapmanın en kısa yolu nurlarda var ve kafidir..Bu emsalden başka eserlere ihtiyac bırakmıyor.İslamın hakikatinide ders veriyor.. Bununla beraber Kur'an ve hadis ve fıkıh okumak ve bilmek (en az ihtiyaca kafi miktar) elzemdir,ki hacı hulusi efendi bunu tatbik etmiştir ve ettirmiştir. hacı hulusi efendinin dersleri ise Üstadı r.a tarafından barla lahikasındaki ifadeler ile tasdiklenmiştir..
 
Katılım
5 Ocak 2011
Mesajlar
52
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ve bihi nesteinu

Kur'an noktasından kimsenin bir sorun ve sıkıntısı yoktur.. Sorun ve sıkıntı kur'ana muhatab olanların kaydlar ve kabiliyetlerle muhatablıkları cihetindendir ki ,Bunca tefsirler ile Kur'anı anlamakta zorlananlara alimlerince anlatılmıştır..Fıkıh dahi, hadisler dahi mezhebler dahi,meslekler dahi bu minvaldedir..

Anlatmak istediğimiz, bir nakşinin nekşi tariki mesleki eserlerini mesleki noktasından kafi görmesi nevindendir.. Bizler ehl-i sünnet olduğumuzdan, kur'an ve sünnete bakarak alınmış olan itikadi ve fıkhi hükümlere tabiyiz meslek olarakda bir ehl-i sünnet mesleği olan risale-i nur mesleğine tabiyiz..
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Fiili durum şu:

Maalesef yazar haklıdır. Nurcuların az bir kesimi hariç hemen tamamı, "Nursi'den başka alime, risaleden başka esere bakmayız. Kim ne derse desin" havasındadır. (Öylelerini gördük ki dediler: "Nursi mezardan kalkıp gelse, yanlış yapmışız, siz bu yanlışı taklid edip sürdürmeyin dese, ona bile razı olmayız, bildiğimizi işleriz" Böyle konuşanlarına rastladık :) ) İslam ilimlerinden faydalanmama, ellerindeki kitapları ilim ile tartmama hususunda KOYU bir taassub hakimdir. Kemik gibidirler. Öyle olduğundandır ki her ağzını açtığında "edille-i şeriyye" diyen bir nurcunun mesela İmam Gazali Hz.lerinin ihyasından haberi olmadığına şahit olursunuz. Öyle olduğundandır ki mesela hayatında Mektubat-ı Rabbani okumayan nurcular, sırf risaleyi haklı çıkarmak maksadıyla ancak ellerine alırlar; neticede kendilerine göre yorumlayarak güya kendilerini haklı çıkarırlar. Bu forumda bir nurcunun, risaleden başka kitap okumadım bana yetti dediğine şahid olduk. vs... Bir aczimendi kardeşimiz, güya Nursi'ye yazılan mektupları Mektubat-ı Rabbani'den bakıp okumamıştı hayatında... Ama ezberlemişti, İmam Rabbani üstadımızı müjdeleyip, tasdik ediyor diye... Halbuki o mektuplar Babürşah soyundan bir bey'e yazılmış ve nasihatlerle dolu uyarıcı mektuplardır. Nursi ile uzaktan yakından alakası yoktur. Nursi, o nasihatleri üzerine alınabilir ki bunu zaten her Müslüman yapabilecek konumdadır.

Zannedersem, amel işleyebilmek için ilmahale bakıyorlarsa bakıyorlardır. Haricinde nurcuların çoğunun alimlerden, ariflerden, eserlerinden, ilimlerinden haberi yoktur. Baktıkları zaman "risaleyi" görmek için bakıyorlar sadece...

Tespitleri isabetli olan yazarın önerisine gelirsek: daha sahih ve önyargısız bir müzakere zemini ... Bunu ancak nurcu büyükleri olan abilerle yapabilirsiniz. Nurcu abilerin, bu ve pekçok konuda çözülmesi, hemen olmasa da uzun vadede işe yarayabilir. Murat TÜRKER'in vakti ve imkanı varsa nurcu abileriyle görüşmeli, ne konuştuklarını kayda alarak yayınlamalı.

Ves'selam.
 

korbakor53

Doçent
Katılım
7 Ara 2012
Mesajlar
556
Tepkime puanı
24
Puanları
0
hirahos,
büyük yanılgı içindesin.sana bir çırpıda bu gurupların 100 tane yayınevini sayabilirim.şöyle bir kitap fuarlarında yayınevlerini dolaşırsan bana hak verirsin.Risalelerden başka kitap okumuyorlar derken bence senin gönlündeki kitapları okumamış bir şakirde rastlamış ve hayal kırıklığı yaşamışsın.burdan genelleme yapıyorsun.ben bir genelleme yapacak olsaydım, en çok okuyanlar bu gurupta derdim.
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
enaniyet borazanını nurcuların eline kimler verdi adlı konum tam sizler için zaten :)

en çok, tek, mehdi, müceddid, bi ton kıyaslar ve hep "en"li konuşmalar. salihlerden biri demişti, onlar birbirlerini çok pohpohlar diye, ne de güzel demiş...
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Konuya gelecek olursak, Risale-i Nur adlı eserler kafi mi? Çokları için kafi, fazla bile... Herkes nasibi ölçüsünde İslam çeşmesinden kabını dolduracaktır. Kimine bir ilmihal dahi yetiyor, hiç ilmihal dahi okumamışların çokluğunu görünce...
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
hirahos,
büyük yanılgı içindesin.sana bir çırpıda bu gurupların 100 tane yayınevini sayabilirim.şöyle bir kitap fuarlarında yayınevlerini dolaşırsan bana hak verirsin.Risalelerden başka kitap okumuyorlar derken bence senin gönlündeki kitapları okumamış bir şakirde rastlamış ve hayal kırıklığı yaşamışsın.burdan genelleme yapıyorsun.ben bir genelleme yapacak olsaydım, en çok okuyanlar bu gurupta derdim.
Peki risalelerden başka hangi kitapları okuyorlar?
 

korbakor53

Doçent
Katılım
7 Ara 2012
Mesajlar
556
Tepkime puanı
24
Puanları
0
bir müslumanın başta okuması gereken ne varsa ışık evlerinde kitaplığın raflarına baktığınız zaman görebilirsiniz.Kur'an ı Kerim ,meal,tefsir,ilmihal,hadis,siyer, cevşen vs.bunlardan süzülen çok değerli kitaplar da okunur. hatta bunların haftalık gün gün takibini yaparak okumaya teşvik ederler.
 

korbakor53

Doçent
Katılım
7 Ara 2012
Mesajlar
556
Tepkime puanı
24
Puanları
0
aynen bu cemaat için gurur duyuyorum.birçok enleri Allah ın izni ile yapmış,başarmış özellikle gençlere insanlara uzattıkları el için Allah razı olsun diyorum.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
hirahos,
büyük yanılgı içindesin.sana bir çırpıda bu gurupların 100 tane yayınevini sayabilirim.şöyle bir kitap fuarlarında yayınevlerini dolaşırsan bana hak verirsin.Risalelerden başka kitap okumuyorlar derken bence senin gönlündeki kitapları okumamış bir şakirde rastlamış ve hayal kırıklığı yaşamışsın.burdan genelleme yapıyorsun.ben bir genelleme yapacak olsaydım, en çok okuyanlar bu gurupta derdim.

İstisnaları vardır demiştik, genelleme yapmıyoruz, muhterem.

Malumunuzdur, yayınevi ve basılan kitapların çokluğu, o yayınevlerinin ait olduğu kimseler için okuyorlar, itibar ediyorlar anlamına gelmez.

5-6 senedir nice nurcu ile karşılaştık. Risale dışında ulema, arifan ve eser nakli getirildiğinde bunların getirilene itibar ettiklerini, fikriyatlarına buna göre şekil verdiklerini, kabul edilmesi gereken varsa kabul edebildiklerini görmedim (Nadir istisnalar hariç). Üstelik, biz üstadımıza ve risaleye itimad ederiz, onu büyük tanırız, gerisi bizim işimize yaramaz manasında vurguladıklarına da şahid olmuşuzdur. İtimad ediniz. Üstadları Mehdi As. olunca gayrisi otomatikman itibardan düşüyor... :) Bu bir vakıa...

Aksine inanabilmem için aksini çokça görmem, defaaten müşahade etmem lazım. Siz de aynısını yapardınız.

Mesela, inşallah sizinle bir mesele etrafında fırsat olunca görüşmek isteriz. Sizin istisnalardan olabileceğinizi zannediyorum.
 

ates124

Paylaşımcı
Katılım
22 Nis 2007
Mesajlar
199
Tepkime puanı
6
Puanları
0
bir müslumanın başta okuması gereken ne varsa ışık evlerinde kitaplığın raflarına baktığınız zaman görebilirsiniz.Kur'an ı Kerim ,meal,tefsir,ilmihal,hadis,siyer, cevşen vs.bunlardan süzülen çok değerli kitaplar da okunur. hatta bunların haftalık gün gün takibini yaparak okumaya teşvik ederler.

o kadar ışık evi gezdim eşimde uzun müddet mecburen kaldı ne İLMİHAL ne başka bir tefsir vs hiç bir kitap olmadı aksine bulnduranlarada fitneci suçlamsı yapmışlardı... Neyse biz birbirimizi kandırmaya devam edelim
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Bu Ramazan-ı Şerif'te âfâka bakmamak ve dünyayı unutmağa çok muhtaç olduğum halde; maatteessüf, dünyaya arasıra bakmağa bizi mecbur ediyorlar. İnşâallah, bu bakmakta niyetimiz hizmet-i imaniye olduğundan; o da bir nevi ibadet sayılır.
Evet size iliştikleri gibi, bize de ayrı ayrı suretlerde tecavüzlerini ihsas ediyorlar. Fakat Cenab-ı Hakk'a şükür ki, onların tecavüzleri aks-ül amel nev'inde, Risale-i Nur'un fütuhatına yardım ediyor. İstanbul'daki ihtiyar adamın itirazı münasebetiyle kahraman Nazif yazıyor ki; o itiraz, Risale-i Nur'un İstanbul'da fütuhat yapmağa ve parlamağa vesile oldu. Ve bize karşı başka cihetlerde küçücük tecavüzler de öyle netice veriyor. Fakat şimdi bîçare bazı hocaları ve sofuları Risale-i Nur'a karşı bir çekinmek, bir soğukluk vermek için hiç hatıra gelmeyen bir vesileyi bulmuşlar. Şöyle ki:
Diyorlar: "Said, yanında başka kitabları bulundurmuyor. Demek onları beğenmiyor. Ve İmam-ı Gazalî'yi de (R.A.) tam beğenmiyor ki, eserlerini yanına getirmiyor." İşte bu acib manasız sözlerle bir bulantı veriyorlar. Bu nevi hileleri yapan, perde altında ehl-i zındıkadır; fakat, safdil hocaları ve bazı sofuları vasıta yapıyorlar.
Buna karşı deriz ki:
"Hâşâ, yüz defa hâşâ!.. Risale-i Nur ve şakirdleri, Hüccet-ül İslâm İmam-ı Gazalî ve beni Hazret-i Ali ile bağlayan yegâne üstadımı beğenmemek değil, belki bütün kuvvetleriyle onların takib ettiği mesleği ehl-i dalaletin hücumundan kurtarmak ve muhafaza etmektir.
Fakat onların zamanında bu dehşetli zındıka hücumu, erkân-ı imaniyeyi sarsmıyordu. O muhakkik ve allâme ve müçtehid zâtların asırlarına göre münazara-i ilmiyede ve diniyede istimal ettikleri silâhlar hem geç elde edilir, hem bu zaman düşmanlarına birden galebe edemediğinden; Risale-i Nur, Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'dan hem çabuk, hem keskin, hem tam düşmanların başını dağıtacak silâhları bulduğu için, o mübarek ve kudsî zâtların tezgâhlarına müracaat etmiyor. Çünki umum onların merci'leri ve menba'ları ve üstadları olan Kur'an, Risale-i Nur'a tam mükemmel bir üstad olmuştur. Ve hem vakit dar, hem bizler az olduğumuz için vakit bulamıyoruz ki, o nuranî eserlerden de istifade etsek.
Hem Risale-i Nur şakirdlerinin yüz mislinden ziyade zâtlar, o kitablarla meşguldürler ve o vazifeyi yapıyorlar. Biz de, o vazifeyi onlara bırakmışız. Yoksa hâşâ ve kellâ! O kudsî üstadlarımızın mübarek eserlerini ruh u canımız kadar severiz. Fakat herbirimizin birer kafası, birer eli, birer dili var; karşımızda da binler mütecaviz var. Vaktimiz dar. En son silâh, mitralyoz gibi Risale-i Nur bürhanlarını gördüğümüzden, mecburiyetle ona sarılıp iktifa ediyoruz
Kastamonu - 182
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Risale-i Nur, insanların senelerce uğraşarak elde edemiyeceği bilgileri, komprime hülâsalar nev'inden kısa bir zamanda temin etmesi..
Konferans - 12
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
İstanbul'daki ihtiyar adamın itirazı münasebetiyle kahraman Nazif yazıyor ki; o itiraz, Risale-i Nur'un İstanbul'da fütuhat yapmağa ve parlamağa vesile oldu.



Bütün dünyaya yayılmış olsa,herkes bu kitapları okusa,acaba bu onun doğru olduğunumu gösterir.?
Bir kitap olsa o pek bilinmese,beğenilmese, ama icerisinde hiç bir yanlış ve bozuk bilgi olmayan kitap için ne denir.
İstanbuldaki ihtiyar zat dediği Abdulhakim Arvasi Hazretleridir.Bu mübarek zata ihtiyar diyerek sinsice haşa bunak demek istiyor.
Bu kitabları okuyan bir kimse ehlisünnet çizgisinden çıkar.Bozuk ve yanlış bilgilere inanır.Bu yüzden ahiretini mavf ederde hiç haberi olmaz.
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Risale-i Nur, insanların senelerce uğraşarak elde edemiyeceği bilgileri, komprime hülâsalar nev'inden kısa bir zamanda temin etmesi..
Konferans - 12

Risale-i Nuru okuyarak namaz kılmasını öğrenebilir miyim, ya da ne kadar zekat vereceğimi? Ya da matematikte fonksiyonları... İlmi çalışmalara dünya ara versin, kimse başka hiçbir şey okumasın, her gün 2 sayfa risale okuyalım, herşey hallolur mu?

Risaleler imana dair yazılmış eserlerdir, maksadı da gençlerin imanlarını kurtarmalarına vesile olmaktır. Bunu nasıl olduğundan çok farklı yerlere çekebiliyorlar hayret. Hani abartanları bu dünya çok görmüştür ama bu kadarına rastlamamıştır.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
perde altında ehl-i zındıkadır; fakat, safdil hocaları ve bazı sofuları vasıta yapıyorlar.


Kendisine hakikati söyleyen hocaları zındıkların oyuncağı olmakla suçluyor.Bu ne kadar ağır bir iftiradır.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Risale-i Nur, insanların senelerce uğraşarak elde edemiyeceği bilgileri, komprime hülâsalar nev'inden kısa bir zamanda temin etmesi..
Konferans - 12
Evet Ehli Sünnet ülamasının senelerce gece uğraşarak yaydıkları ehlisünnet bilgilerini kısa zamanda bozmakta çok mahirdir.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Düzeltme
Evet Ehli Sünnet ülamasının senelerce gece,gündüz demeden uğraşarak yaydıkları ehlisünnet bilgilerini kısa zamanda bozmakta çok mahirdir.
 
Üst