Risale-i Nurlardan ve Muhterem Hocaefendinin Eserlerinden Bu Günleri Tenvir Eden Hakikatler

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Evet münafıklar, bütün işlerini şahsî menfaatlerine bağlamışlardır. Çıkarları öyle davranmayı gerektirdiği bir yerde, rahatlıkla her türlü bozguncuyla anlaşabilir, münkir ve mülhitlere arka çıkabilir ve bir müfsit, bir anarşist gibi davranmada da asla beis görmeyebilirler. Onlar, her konuya nefsanîlik açısından yaklaşır ve her şeyi egoizmaya bağlı değerlendirirler. Ölçüleri bozuk, kıstasları ayarsız, kriterleri de yanlıştır: akı, kara görür; güzele çirkin der; zulmü alkışlar, zalimle sarmaş-dolaş yaşar; ışığa söver, nura savaş açar; inanıp emniyet insanı olmayı aptallık sayar; hileyi, iğfali akıllılık kabul eder ve her işinde tahribin kolaylaştırıcılığına sığınarak güçlü görünmeye çalışır. Aslında, münafıkların kendi aralarında da sağlam bir birlikten söz etmek mümkün değildir; ama, doğruyu eğri, eğriyi doğru görme, münkeri mâruf, mârufu da münker bilme ve ehl-i imana karşı mütemadî kin duyma tabiatları, muvakkaten de olsa onları bir araya getirebilir. Ne var ki, böylesi bir beraberlik, kat'iyen kalbî bir beraberlik değildir; aksine onlar, duyguları ve düşünceleri itibarıyla hep bir dağınıklık örneği sergilemektedirler.
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/nifak.html
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Münafıkların, iman, emniyet, tevekkül ve teslimiyet konularındaki tenakuzları da diğer çelişkilerinden farksızdır. Onlara iman deyince, "Şu aptalların inandığı gibi mi inanacağız?" derler. Böyle bir karşılık vermede Müslümanları hafife aldıkları açıktır. Ancak, onlar böyle bir mukabele ile, kendilerince daha farklı bir inanma şekli olabileceğini vurgulamak istemektedirler: evet onlar, aydındırlar, imanları, din telâkkileri ve İslâmî anlayışları da farklı olmalıdır (!) Onlar hakikî dindar (!), dinin emirlerini kemâl-i ciddiyetle yaşayanlarsa dinci -o da ne demekse!-, onlar samimî, her işinde Allah'ın hoşnutluğunu takip edenlerse istismarcıdırlar. Bu itibarla da onlar, dinî anlayış ve İslâmî telâkkilerinde kat'iyen başkalarıyla aynı seviyede olmazlar. Böyle bir eşitlik, onlar için zül, onların o modern "kast" anlayışları açısından da kendilerine hakaret ihtiva etmektedir. İşin doğrusu bunların, imanla da, tevekkülle de, teslimiyetle de alâkaları yoktur ama, açıktan açığa "inanmıyoruz" demeye cesaret edemediklerinden ötürü bu kabil demagojilere sapmaktadırlar.
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/nifak.html
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Hâsılı münafıklar, güçlü kuvvetli olup fırsat da bulunca, açıktan açığa millî ve dinî değerlere karşı savaş ilân ederler. Zayıf düştükleri ya da toplumdan tepki alabilecekleri durumlarda da, bir yandan akla-hayale gelmedik sinsi komplolarla düşmanlıklarını devam ettirirken, diğer yandan da, imandan, İslâmiyet'ten bahisler açarak dinin istismar edildiğinden dert yanar ve "Biz de mü'miniz, hem de hakikî mü'min" demeyi ihmal etmezler. Ancak böyle demeleri de fazla uzun sürmez. Kendileri gibi düşünenlerle baş başa kalınca, "Biz temelde sizinle beraberdik ama, inananlarla alay ediyorduk" -bu da yine Kur'ân'ın tespitidir- der ve çıkarlar işin içinden.

Kur'ân, nifak çizgisi üzerinde daha geniş durur. Ancak, şimdilik biz böyle bir makalenin istiâp çerçevesinde kalarak, ondan pek az alıntıyla iktifa ettik. Küfür gibi nifakın da bütün hususiyetleriyle anlatılması koca bir mücellet ister. Onu da uzman araştırmacılar yapabilir.

http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/nifak.html
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
[FONT=vodafone_rgregular]TufeylîSızıntı / Başyazı - Kasım 1982
[/FONT]


Tufeyli, başkalarının sırtından geçinen, onlara dayanarak hayatını sürdüren bir parazit, gözü hep elin - âlemin kapısında bir asalaktır. O, her gürültüyü bir düğün, her kaynaşmayı bir ziyafet zannedecek kadar hazım sisteminin altında kalmış bir iradesizdir. Bu itibarla, kendisine gösterilen her tebessümü bir davet mukaddimesi, her kaşıntıyı bir sadaka verme hamlesi sayarak, daima ümitlenir ve hep yutkunur durur.

Tufeylinin böylesi, mide ve bağırsaklarının esiri bir sefil ve zavallı bir parazittir ki; hep kendi iradesine kement atar, hep kendi ruhunu sefilleştirir. Onun, başkaları nazarındaki sevimsizliği kat'i görülse bile, bütün bütün zararlı olduğunu iddia etmek oldukça zordur. Vâkıa, zararlı dahi olsa, çevrenin ona karşı sürekli nefret ve teyakkuzu, tufeylinin başkaları tarafından taklid edilmesine mâni olacağı gibi, kısmen dahi olsa, onun tufeylîliğini de engelliyecektir.

Ya fikren tufeyli çocuk düşünceliler, acaba onlar için de aynı şeyleri düşünebilir miyiz? Kendini bulamamış, benlik sırlarına erememiş, işi hep taklid bu türlü sefil tufeyliler için.. Evet, bu mel'anetlerin elinde, yığınlar dâima perişan, düşünceler de karmakarışık olmuşdur. Dün bir toteme dilbeste, bugün bir başkasına; yarın hangi puta destan tutacakları belli olmayan bu ham ervahın arkasında, kitleler tamamen şaşkın, millet de derbeder olup gitmişdir.
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/tufeyli.html
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Bunların, ne canlı bir düşünceleri, ne istikbâl va'deden bir plânları, ne de istikrarlı bir halleri yoktur. Hele, değişen şartlar karşısında, öze sadakati koruyarak, hâdiselerin eksantiriğinden istifade ile, aksiyoncu olmak bunlardan fersah fersah uzakdır.

Zaten mevsimlik düşünceleriyle, neyi ve kimi tutacaklarını önceden kestirmek de, âdeta imkân hâricidir. Bugün yahşi çektiklerine, bir müddet sonra lânet okumaları gayet tabiî ve olağan şeylerdendir. Dün yerin dibine batırdıklarını, bugün bir ulu-hakan gibi şişirip göklere çıkarmaları, nâdir olan vakalardan değildir. Bu itibarla, onların, ne tutup birisini, semâvî hüvviyetler bahşederek melekleştirmelerine, ne de bin-lânet deyip gayyâlara savurmalarına katiyyen itimat edilmemelidir.

Evet, ne onların omuzlarında yükselenler emin olup övünmeli, ne de tard ettikleri ümitsizliğe düşüp mahzun olmalıdır. Zira, hiç bir irâde eseri göstermeyen bu akılsız nâmerdler, her gün ayrı bir meselenin havarisi kesilip, ayrı bir nağme tutturageldiklerinden, bugün yerdiklerini yarın övmeyeceklerine, övdüklerini de yermeyeceklerine dâir, herhangi birşey söylemek âdeta imkânsızdır.
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/tufeyli.html
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Bir bakarsın onlar, bir hizib veya grubun en hararetli dellâlı kesilmişlerdir. Ve o hususda müsâmahasız, merhametsiz ve insafsızdırlar. İstediklerini cennetlere kor dilşâd (1) , istediklerini gayyalara atar nâşâd (2) ederler. Bir de bakarsın, o güne kadar kavgasını verdikleri yüce ideallerin, en amansız hasmı kesilmişlerdir. Yıllarca uğrunda cansiperane mücadele verdikleri şeyleri, bir hamlede yerle-bir eder ve değişik şeylere destan tutmaya başlarlar. Bir bakarsın, devâir-i devletde (3) yer kapma, kelepire koşma, onlar için mukaddeslerden mukaddes bir cihad; bir de bakarsın bu vatan ve bu millete hizmet etmek, onların nazarında küfür ve ilhad.. Bazan, sanya elpençe-divan durup, turuncuyu alkışlamak en yüksek bir gaye; bazan ıspanak rengini selamlayıp, mora gamze çakmak biricik mefkure...
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/tufeyli.html
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Ah akılsız mukallid, yaramaz aptal! Sen daha ne zamana kadar tufeylîlik yapıp başkalarının "ak" dediğine ak, "kara" dediğine kara diyeceksin? Yıllar var ki sen, hep, başkalarının tezgahlayıp sahneye sürdüğü oyunlarla meşgul olup, onların türkülerinde kendi dünyana ait nağmeleri araşdırıyor, özüne ve safvet-i asliyene (4) yüzde-yüz yabancı bir sürü ecinni düşüncesiyle uğraşıp ömür tüketiyorsun. Seni tutup ulvileştirecek, faziletlerin kol gezdiği iklimlere yükseleceğine, gidip şerlere gömüldün. Aradıklarını, hiç bir zaman bulamayacağın çorak yerlerde araştırdın. Çölde gül, mezbelelikde ıtriyyatdan bir şey araştırır gibi!.. Kaç defa, en aydın, en sünnî atmosferini bırakarak, yolların en çapraşığı ile, en karanlık dehlizlere yuvarlandın. Kaç defa, Ömerlerden kopup, Nazzamların (5)arkasına düştün; Yavuzlan terkedip Şah İsmaillerle hemdem oldun! Söyle, Allah aşkına! Sen benden misin, yoksa şu kızılca başlardan mı?.
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/tufeyli.html
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Senin siyaset ve idare anlayışın, hep başkalarını taklit ve taklitleri alkışlamadan ibaret kaldı. Kendi düşünce çizginde, hasımlarını İdare edeceğine, onların, bin bir fezaat olan icraatlarına hayranlık duyup, saf-yığınları dalâletden dalâlete sürükledin!.. Böyle yaptın; çünkü aklını kullanmıyor, kendi düşüncelerine itimat edemiyor ve kendi şahsiyetinden kuşku içindeydin. Böyle yaptın; çünkü süflörün sana böyle fısıldıyordu!..

Şimdi, eğer sende bir düşünce ve irade bulunduğuna inansaydım; "Bari arkandaki yığınlara acı" diyecektim. Heyhat! Seni, bu kadar oynak, bu kadar "yüzer-gezer" bulduktan sonra, bunu demeye dahi cesaret edemiyorum.
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/tufeyli.html
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Âh, o binbir sefalet içinde perişan olup giden zavallı yığınlar! Olan hep onlara oldu. Hodgâm ve bencil bir kısım rehberlerin, hem de kör ve sağır olan bu rehberlerin, hergün ayrı bir vâdîde onlara seyir ve tenezzüh vadetmeleri; hergün ayrı bir yalancı ışıkla onları aldatmaları, bütün bütün o zavallıların zillet ve perişaniyetlerine sebebiyet verdi. Evet, bu tuhaf rehberler onları, birgün batı pınarlarının başında, bir başka gün Amerika yakasında, diğer bir gün İran-turan çayırlarında sürükleyip durdular. Yığınlar olup bitenlerden birşey anlamıyor; tufeylî, kapı kapı düşünce dilenciliğinden usanmıyor, durmadan mihrabdan mihraba koşuyor, durmadan kıble değiştiriyor. Hem de yalancı mabudlarından, hiç mi -hiç iltifat görmemesine rağmen!

Kimbilir, belki de meselelerimiz etrafında kenetlenip, kendi dünyamızı kuracağımız, kendi siyasetimizi belirleyeceğimiz âna kadar da, bu böyle sürüp gidecekdir!
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/tufeyli.html
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Adliyede, adalet hakikati ve müracaat eden herkesin hukukunu bilâ-tefrik muhafazaya, sırf hak namına çalışmak vazifesi hükmettiğine binaendir ki, İmam-ı Ali (r.a.) hilâfeti zamanında bir Yahudi ile beraber mahkemede oturup muhakeme olmuşlar. Hem bir adliye reisi, bir memuru kanunca bir hırsızın elini kestiği vakit, o memurun o zâlim hırsıza hiddet ettiğini gördü, o dakikada o memuru azleyledi. Hem çok teessüf ederek dedi: "Şimdiye kadar adalet namına böyle hissiyatını karıştıranlar pek çok zulmetmişler."
Evet, "Hükm-ü kanunu icra etmekte o mahkûma acımasa da hiddet edemez; etse zâlim olur. Hattâ, kısas cezası da olsa, hiddetle katletse, bir nevi katil olur" diye, o hâkim-i âdil demiş.
İşte, madem mahkemede böyle hâlis ve garazsız bir hakikat hükmediyor. Üç mahkeme bizlere beraat verdiği ve bu milletin yüzde -bilseler, belki- doksanı, Nur talebelerinin zararsız olarak millete ve vatana menfaatli olduklarına pekçok emârelerle şehadet ettikleri halde, burada o mâsum ve teselliye ve adaletin iltifatına çok muhtaç Nur talebelerine karşı ihanetler ve gayet soğuk hiddetli muameleler yapılıyor. Biz her musibete ve ihanetlere karşı sabra ve tahammüle karar verdiğimizden, sükût edip Allah'a havale ederek, "Belki bunda da bir hayır var" dedik. Fakat evham yüzünden ve garazkârların jurnalleriyle bu bîçare mâsumlara böyle muameleler, belâların gelmesine bir vesile olacağından korktum, bunu yazmaya mecbur oldum. Zaten bu meselede bir kusur varsa benimdir. Bu bîçareler, sırf imanları ve âhiretleri için bana rıza-yı İlâhî dairesinde yardım etmişler. Pek çok takdire müstehak iken, böyle muameleler, hattâ kışı dahi hiddete getirdi. Hem medar-ı hayrettir ki, bu defa da yine bir cemiyet vehmini tekrar ileri sürüyorlar. Halbuki üç mahkeme bu ciheti tetkik edip beraat vermekle beraber, mâbeynimizde böyle medar-ı itham olacak hiçbir cemiyet, hiçbir emâre mahkemeler, zabıtalar, ehl-i vukuflar bulmamışlar. Yalnız bir muallimin talebeleri ve dârülfünun şakirtleri ve Kur'ân dersini veren hâfızın hıfza çalışanları gibi, Risale-i Nur talebelerinde bir uhrevî kardeşlik var. Bunlara cemiyet namını veren ve onunla itham eden, bütün esnaf ve mekteplilere ve vâizlere siyasî cemiyet nazarıyla bakmak gerektir. Bunun için ben böyle asılsız ve mânâsız ithamlarla buraya hapse gelenleri müdafaa etmeye lüzum görmüyorum.
Yalnız, hem bu memleketi, hem âlem-i İslâmı çok alâkadar eden ve maddî ve mânevî bu vatana ve bu millete pek çok bereket ve menfaati tahakkuk eden Risale-i Nur'u üç defa müdafaa ettiğimiz gibi, tekrar aynı hakikatle müdafaamı men edecek hiçbir sebep yok ve hiçbir kanun ve hiçbir siyaset yasak etmez ve edemez.
Evet, biz bir cemiyetiz. Ve öyle bir cemiyetimiz var ki, her asırda üç yüz elli milyon dahil mensupları var. Ve hergün beş defa namazla o mukaddes cemiyetin prensiplerine kemâl-i hürmetle alâkalarını ve hizmetlerini gösteriyorlar.
b895.gif
kudsî programıyla birbirinin yardımına, dualarıyla ve mânevî kazançlarıyla koşuyorlar. İşte biz bu mukaddes ve muazzam cemiyetin efradındanız. Ve hususî vazifemiz de, Kur'ân'ın imanî hakikatlerini tahkikî bir surette ehl-i imana bildirip, onları ve kendimizi idam-ı ebedîden ve daimî ve berzahî haps-i münferitten kurtarmaktır. Sair dünyevî ve siyasî ve entrikalı cemiyet ve komitelerle ve bizim medar-ı ithamımız olan cemiyetçilik gibi asılsız ve mânâsız gizli cemiyetle hiçbir münasebetimiz yoktur ve tenezzül etmiyoruz. Ve dört mahkeme, inceden inceye tetkikten sonra, o cihette bize beraat vermişler.
Said Nursî

Müminler kardeştirler. Hucurât Sûresi: 49:10.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1969

 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
@elcevaz13 gibilere şu kadar diyebilirizki, artık ellerini risalei nurdan çeksinler, hatta ordan aktarımda da bulunmasınlar..Hocanızın risalelerle hiçbir ilgileri yok!Şapka düştü, kel göründü..Ülkede hiç bir itibarları kalmadı..İsrail yanlısı politika takip etmeyen hükümete karşı, devletin bürokrasisindeki adamları tarafından darbe yapmaya kalkışan bu baği zümre, hakettiği cevabı aldı ve almayada devam edecek.Üstad Kadir Mısıroğlunun deyimiyle sıfıra müncer kalacaklar..ABD de kalmanın bedelini bu baği zümreye bu şekilde ödettiler..Evet ABD nin kucağında oturmanın elbette bir bedeli vardı....
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
evet, yaptıkları hainlikleri meşru/masum göstermek için risaleleri araç olarak kullanmasınlar, risallerden ellerini çeksinler.

fetulahçılar nurcu değildir...
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Hem, nakl-i sahih-i kati ile, ferman etmiş ki:
b289.gif
-2-
deyip, "Ne vakit size Fars ve Rum kızları hizmet etti; o vakit belânız, fitneniz içinize girecek, harbiniz dahilî olacak, şerirleriniz başa geçip hayırlılar ve iyilerinize musallat olacaklar" haber vermiş. Otuz sene sonra haber verdiği gibi çıkmış.
2- Tirmizî (tahkik: Ahmed Şâkir), no. 2262; el-Elbânî, Silsiletü'l-Ehâdîsi's-Sahîha, 954; el-Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 10:232, 237.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=811&a=fars%20k%FDzlar%FD
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Hoca Efendi kitaplarında, akıl - baliğ yetişkin kızların dans etmelerinden, hoplaya hoplaya dans etmelerinden, kıvırtarak şarkı söylemelerinden, sonra bu meclise Efendimizin (sav) geldiğinden de

bahsetmiş mi ?

Ben RİSALE DE görmedim.

Varsa sen göster bakam ?
http://www.herkul.org/herkul-nagme/335-nagme-yavuz-sultan-selim-koprusu-ve-alevi-sunni-kardesligi/
11 ile 13 dakika arasını dinlerseniz bazı rüya ve yakazalarını mektuplarla kendilerine iletildiğinden bahsediyor yani bizzat kendi müşahedesi ve yorumu değil.
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
evet, yaptıkları hainlikleri meşru/masum göstermek için risaleleri araç olarak kullanmasınlar, risallerden ellerini çeksinler.

fetulahçılar nurcu değildir...
Elbette kanaatiniz gelmiş ki, bu fakir kardeşiniz ene ile meydana çıkmamış. Sizi enesine hâdim yapmıyor. Belki enesiz bir hâdim-i Kur'ânî olarak kendini size göstermiş. Ve kendini beğenmemeyi ve enesine taraftar olmamayı meslek ittihaz etmiş. Bununla beraber, katî delillerle size ispat etmiştir ki, meydan-ı istifadeye vaz edilen eserler mîrîmalıdır, yani Kur'ân-ı Hakîmin tereşşuhâtıdır. Hiç kimse enesiyle onlara temellük edemez. Haydi, farz-ı muhâl olarak, ben enemle o eserlere sahip çıkıyorum; benim bir kardeşimin dediği gibi, madem bu Kur'ânî hakikat kapısı açıldı, benim noksaniyetime ve ehemmiyetsizliğime bakılmayarak, ehl-i ilim ve kemal arkamda bulunmaktan çekinmemeli ve istiğnâ etmemelidirler.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1116&a=miri%20mal%FDd%FDr
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
http://www.herkul.org/herkul-nagme/335-nagme-yavuz-sultan-selim-koprusu-ve-alevi-sunni-kardesligi/
11 ile 13 dakika arasını dinlerseniz bazı rüya ve yakazalarını mektuplarla kendilerine iletildiğinden bahsediyor yani bizzat kendi müşahedesi ve yorumu değil.

Birileri liderinizi fena gazlıyor o zaman, böyle ne idiğü belirsiz mektuplar ve gördük denilen rüyalarla :)

Böyle rüyalar yüzünden ortalık Mehdi'den, Mesih'ten geçilmiyor. Risale sahibinden, örgüt liderine, hapishanelerde şırınga ile delirtilenlerden, iki alkış ile hemen gaza gelenlere kadar nice Mehdi'miz var.
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Birileri liderinizi fena gazlıyor o zaman, böyle ne idiğü belirsiz mektuplar ve gördük denilen rüyalarla :)

Böyle rüyalar yüzünden ortalık Mehdi'den, Mesih'ten geçilmiyor. Risale sahibinden, örgüt liderine, hapishanelerde şırınga ile delirtilenlerden, iki alkış ile hemen gaza gelenlere kadar nice Mehdi'miz var.
Bu mehdi takıntısından necat bulmanız için Cenab-ı Erham-ür Rahiminden mütemadiyen dua ve niyazda bulunmalıyız herhalde.A9la başbaşa ilerliyorsunuz neredeyse....
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Bu mehdi takıntısından necat bulmanız için Cenab-ı Erham-ür Rahiminden mütemadiyen dua ve niyazda bulunmalıyız herhalde.A9la başbaşa ilerliyorsunuz neredeyse....

Böyle deyince oluyor mu yani :) Lafı çarpıtma beceresi göstermiş olduğunu mu zannediyorsun!

Tüm dünya bilir ki, mehdilik takıntısı ve pazarlaması şu an nurcuların tekelindedir. Hal böyle iken bunu söylemek mi takıntı oluyor?!

Kamyon kasası güzellemesi yapan, karılı kızlı meclislerde efendimizi gördük diyen, bize twit atın emri verdi diyen cemaatçiler için basit çarpıtmalar bunlar diyeceğim ama sizin büyük işleriniz de böyle :)
 
Üst