Resulullah’ın her sözü vahiy midir?

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Resulullah’ın Kur’an’ı tebliğ etmesi yanında, örnekliği, emir ve yasakları. (1. bölüm)

Resulullah’ın her sözü vahiy midir?

O kendi hevâ-hevesi ile konuşmaz.” (Necm 3)
Bu ayet delil getirilerek onun her söylediği vahiy olduğu savunulur. Durum öyle midir?

Resulullah tebliğine ilk başladığı dönemde müşrikler tarafından mecnun, kâhin, sihirbaz ve şair gibi sıfatlarla suçlandı. Bu durum ayetler ile de sabittir
'Onu peygamberin kendisi uydurdu' diyorlar, öyle mi? Hayır; O, senden önce peygamber gönderilmemiş olan bir milleti uyarman için sana Rabbinden gelen bir gerçektir. Belki artık doğru yolu bulurlar.(Secde 3)
Yoksa “O Kur’an’ı kendisi uydurup söyledi” mi diyorlar? Hayır, iman etmiyorlar. (Tur 33)

Bunlara cevap olarak bu ayet indirilmiştir
“Arkadaşınız ne saptı ne de şaşırdı. O kendi hevâ-hevesi ile konuşmaz.” (Necm 53/3)

Resulullah’ın her sözünün vahiy kaynaklı olmadığını anlayacağımız ayetler var mı?

Enfal Suresi 67 ve 68. ayetler.
- Bu ayetler, Bedir Savaşı'nda alınan esirlerden fidye alınıp salıverilmelerinden sonra indirilmiş ve yapılan işin isabetsiz olduğu bildirilmiştir.
Tebük Seferine katılmamak için mazeret öne sürenlere Resulullah’ın izin vermesi üzerine inen
Tevbe Suresi, ayet 43 :
Allah seni affetsin, doğru söyleyenler sence belli olmadan ve kimlerin yalancı olduğunu bilmeden niçin onlara izin verdin?"
Bu ayetler Resulullah’ın kendi ihtiyarıyla verdiği kararların vahiy kaynaklı olmadığını göstermektedir.

Resulullah birçok konuda ashabıyla istişare ederek karar vermiştir. Bunların bazıları isabetli olmadı Bedir savaşında esirleri salmak gibi, veya Uhud savaşını Resulullah Medine’de savunma savaşı yapma taraftarı iken ashabın ağırlıklı olarak kabul etmemesi üzerine Uhud savaşı yapıldı ve başarıya ulaşılamadı.

Hudeybiye anlaşması yapıldığında ashab yine Resulullah’ın kararına direndi ama bunun kesin karar olduğunu gördüklerinde itaat ettiler. Halbuki işi yavaştan alma şeklinde bir tavrı hiçbir ayet karşısında yapmadılar.
Bütün bunlar gösteriyor ki Resulullah her işi vahiy ile çözmüyordu.

Tabiki Resulullah lider olarak verdiği kararlar mutlak itaat gerektiriyordu bu her lider için geçerli bir durumdur.
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de. (Nisa 59)

Örnek olarak Resulullah Hayber seferinde bir ihtiyaç üzerine eşek eti yemeyi yasakladı ki benzer yasakaları olmuştur ve bunların olması da doğaldır.
Bunun yanında Resulullah’ın Kur’an dışında verdiği emir ve yasaklar, ümmeti kıyamete kadar bağlayıcı hükümler midir?

Bu konuda eti yenen hayvanlar konusu iyi bir örnektir.
Kur’an’da yenmeyen tek hayvan domuz olarak geçmektedir. Fıkıhta pençeli kuşlar, azı dişi olan yırtıcı hayvanlar yanmesi yasak kapsamında sayılır. Peki Ehl-i Sünnet kapsamında sayılan mezhepler açısından durum böyle midir? Mezhepler bu işi çözebilmiş midir? Hayır o kadar farklı görüşler ortaya çıkmıştır ki bu fetvalardan Resulullah’ın kastı asla anlaşılamaz. Sadece şu anlaşılır Resulullah kıyamete kadar geçerli bir yasak koymamıştır koysaydı bunu ashab çok iyi anlardı. Eğer Resulullah’ın bu konuda bizi kıyamete kadar bağlayan emirleri vardır dersek malesef eti yenmeyen hayvanlar konusunda ipin ucu kaçmıştır. İslam’ın bu duruma düştüğüne inanmak çok büyük sorundur
Sırtlan ve çekirgenin yenmesinin caiz sayıldığı yerde hangi hayvan yenmez olabilir? Sırtlan ve tilki Şafii mezhebine göre yenir benzer farklı fetvalara kaynaklık eden bir sürü hadis vardır. Bu hadisleri toplayan Buluğu'l-Meram isimli İbn Hacer El Askalani’nin ahkam hadislerini topladığı kitap bu konudaki önemli eserlerdendir buradan bu konu incelenebilir.

Şu sayfada bu kitabın ilgili bölümü var
http://munekkit.blogspot.com.tr/2018/05/bulugul-meram-eti-yenilen-ve-yenilmeyen.html
Resulullah’a uymak, itaat etmek onunla birlikte yaşayanlar için olmazsa olmaz bir durumdu bu çok anlaşılabilir bir durumdur aksi nasıl olabilir. O hem resul hem toplumun lideriydi verdiği karar kendi görüşü de olsa istişareyle aldığı karar da olsa bu yapılacak dediğinde buna itaat etmek dinin ve devletin gereği olmaktaydı.

Bu kararlar Kur’an temelli değilse bunlar Resulullah tarafından da kayıt altına alınmadığından bunların üzerinde bir ittifak sağlanması mümkün olamamıştır. Yukarıda bahsettiğimiz eti yenmeyen hayvanlar konusunda bu çok açık ortadarır.

Kur’an’ın açıklanması konusunda da benzer sıkıntılar vardır
Müzik konusunda Lokman 6 ‘nın tefsirinde İbn-i Abbas ve fakih sahabe Abdullah ibni Mesud r.a. bu ayetteki “Lehvel-hadis” hakkında : “Bir olan Allah'a yemin ederim ki şarkıdır, çalgıdır” rivayetleri üzerine müzik bütün mezheplerin çoğunluk görüşüne göre haram sayılmıştır halbuki daha sonraki alimler müziğin Kur’an’da haram kılınmadığı için caizliğine hükmetmiştir ve bugünkü fetva bu şekildedir.

Resulullah’ın örnek hayatı, ahlakı, mücadelesi bizim için mutlaka örnektir ve bir müminin özellikle de İslam konusunda anlayış geliştirmek isteyen okur-yazar her müslümanın bilmesi öğrenmesi gereken bir örnekliktir. Fakat Resulullah’ın kendisinin çeşitli gerekçelerle koyduğu yasakları Kur’an gibi kaydetmediğinin, yazdırmadığının anlamını gözden kaçırmamalıdır.

Kur’an’da açık bir hüküm karşısında rivayetlerle gelen tahsis etme veya istisna etme gibi bilgiler müzik örneğindeki gibi ihtiayatla karşılanmalıdır. Ashabın bir kısmı yazdıkları ayet sahifelerinin kenarlarına Resulullah’tan duydukları açıklamaları kaydetmiştiler fakat Kur’an Hz Ebu Bekir zamanında toplanırken bu açıklama yazılmış sahifeler de yakılmıştır.
Biz Resulullah’tan gelen rivayetlerden şunu anlıyoruz. Lider gerektiğinde bazı yasaklar ve kurallar getirebilir ki buna en iyi örnek Hz Ömer’dir.

Munekkit sahih İslam
 
Üst