Resulullah, bayramların coşkuyla kutlanmasını isterdi

dilhuba

Profesör
Katılım
27 Eki 2006
Mesajlar
2,630
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Konum
Manisa
Web sitesi
mustafababuroglu.sitemynet.com
--------------------------------------------------------------------------------
Resulullah, bayramların coşkuyla kutlanmasını isterdi

Peygamber Efendimiz, bayramı nasıl kutlardı? Neler yapar, nelere izin verirdi? İşte bu soruların cevaplarını hadislerle bize gelen kaynaklarda bulmamız mümkün. O bazı eğlencelere müdahale edenleri engellemiş ve bayramın bir neşe günü olduğunu belirtmişti.
Bayramlar, küskünlerin barıştığı, insanların birbirleriyle kaynaştığı neşe ve sürur günleridir. Peygamberimiz (sas) bu günlerde neler yapıyordu? Bayramı nasıl karşılıyordu?
* Evvela Allah Rasûlü, bayram namazına gitmeden önce birkaç hurma yiyordu.
* Bayram namazını kılmaya yürüyerek gidiyor, namaza giderken ve gelirken farklı yolları kullanıyordu.
* Bazı hadislerde Allah Rasûlü’nün bayram namazına gitmeden önce gusül abdesti aldığı zikredilmektedir.
* "Bugünümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır." buyuran Efendimiz’in bayrama, bayram namazını kılarak başladığını anlıyoruz.
* O, bayram namazını "Musalla" adı verilen geniş bir alanda kıldırıyor ve bu namaza kadınlar ve genç kızlar da iştirak ediyordu. Bu geniş meydanda ashabıyla bayramlaşan Efendimiz’in, bayramların kalabalıkla ve büyük bir coşku içinde kutlanmasını arzu ettiğini biliyoruz. Bu sebeple Allah Rasulü’nün kaynaklarda zikredildiğine göre silahlarla yapılan folklorik gösterilere izin verdiği, Mescid–i Nebevi’nin toprak zemini üzerinde bir grup Habeşlinin oynadığı mızrak–kalkan oyunlarını eşi Hz.Aişe (r. anha) ile birlikte seyredip Hz. Ömer (r.a.)’in müdahalesini de doğru bulmadığı bilinmektedir. Yine bir bayram günü kendisi seyretmemekle birlikte Hz. Aişe’nin yanında kız çocuklarının def çalıp oynamalarına da izin vermiştir.
* Hadislerden bayram günlerinde İslamî ölçüler içinde eğlenilmesi ve bazı oyunların oynanmasının caiz olduğunu anlıyoruz. Bayram günü Hz. Peygamber’in yanında Buas harbine ait hamasî türküler söyleyen iki kız çocuğuna müdahale etmek isteyen Hz. Ebu Bekir(ra)’e Allah Rasulü, "Ey Ebu Bekir! Bırak onları söylesinler. Her milletin bir bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır." demiştir. Yine Allah Rasulü bayram günleri mescitte mızrak kalkan oyunu oynayanları seyretmek isteyen Hz. Aişe’ye yardımcı olarak bu gösteriyi onunla beraber seyretmiştir.
* Bu arada şunu da ifade etmekte fayda vardır ki, yukarıda da ifade edildiği gibi Hz. Peygamber’in Ramazan bayramlarında musallaya çıkmadan önce hurma yeme adeti bir sünnet telakki edilmiş ve bu telakki zamanla bayramlarda tatlı ikramı geleneğini doğurmuştur.
* Efendimiz bir hadislerinde bayramı "yeme, içme ve Allah’ı zikir günleri" olarak tarif ve tavsif etmektedir. Buradan hareketle diyebiliriz ki bayram günleri sadece yeme, içme ve eğlence günleri değildir. Bununla beraber bize bayram nimetini yaşatan Rabb’imizi zikrederek O’na şükretmeliyiz.

Allah Rasûlü’nün bayram namazına gitmeden önce gusül abdesti aldığı zikredilmektedir. (Buhari, Iydeyn, 4; Tirmizi, Salat, 390; Ebu Davud, Salat, 254)

Daha sonra “Bugünümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır.” (Buhari, Iydeyn, 3; Müslim, Edahi, 7) buyuran Efendimiz’in bayrama, bayram namazını kılarak başladığını anlıyoruz. O, bayram namazını “musalla” adı verilen geniş bir alanda kıldırıyor ve bu namaza kadınlar ve genç kızlar da iştirak ediyordu. (Tirmizi, Cuma, 36)

Bu geniş meydanda ashabıyla bayramlaşan Efendimiz’in, bayramların kalabalıkla ve büyük bir coşku içinde kutlanmasını arzu ettiğini biliyoruz. (Müslim, Iydeyn, 11, 12, 22; Müsned, V, 84, 85; Darimi, Salat, 223)

Bu sebeple Allah Rasulü’nün kaynaklarda zikredildiğine göre silahlarla yapılan folklorik gösterilere izin verdiği, Mescid–i Nebevi’nin toprak zemini üzerinde bir grup Habeşlinin oynadığı mızrak–kalkan oyunlarını eşi Hz Aişe (r. anha) ile birlikte seyredip Hz. Ömer (ra)’in müdahalesini de doğru bulmadığı bilinmektedir. (Buhari, Iydeyn, 2; Müslim, Salatü’l–Iydeyn, 22; Nesai, Salâtü’l–Iydeyn, 34, 35)

Yine bir bayram günü kendisi seyretmemekle birlikte Hz. Aişe’nin yanında kız çocuklarının def çalıp oynamalarına da izin vermiştir. (Buhari, Iydeyn, 3; Müslim, Salatü’l–Iydeyn, 16–20)

Bu hadislerden bayram günlerinde İslamî ölçüler içinde eğlenilmesi ve bazı oyunların oynanmasının caiz olduğunu anlıyoruz. Bayram günü Hz. Peygamber’in yanında Buas harbine ait hamasî türküler söyleyen iki kız çocuğuna müdahale etmek isteyen Hz. Ebu Bekir(ra)’e Allah Rasulü, “Ey Ebu Bekir! Bırak onları söylesinler. Her milletin bir bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır.” (Buhari, Iydeyn, 3; Müslim, Salatü’l–Iydeyn, 16) demiştir.

Yine Allah Rasulü bayram günleri mescidde mızrak kalkan oyunu oynayanları seyretmek isteyen Hz. Aişe’ye yardımcı olarak bu gösteriyi onunla beraber seyretmiştir. (Buhari, Iydeyn, 2; Müslim, Salatü’l–Iydeyn, 17)

Bu arada şunu da ifade etmekte fayda vardır ki, yukarıda da ifade edildiği gibi Hz. Peygamber’in Ramazan bayramlarında musallaya çıkmadan önce hurma yeme adeti bir sünnet telakki edilmiş ve bu telakki zamanla bayramlarda tatlı ikramı geleneğini doğurmuştur. Efendimiz bir hadislerinde bayramı “yeme, içme ve Allah’ı zikir günleri” olarak tarif ve tavsif etmektedir. (Ebu Davud, Savm, 49; Tirmizi, Savm, 59; Nesai, Menâsik, 195)
Buradan hareketle diyebiliriz ki bayram günleri sadece yeme, içme ve eğlence günleri değildir. Bununla beraber bize bayram nimetini yaşatan Rabb’imizi zikrederek O’na şükretmeliyiz.
 
Üst