Resulsüz ve Şeriatsiz İslam...!

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Son zamanlarda, kökleri eskiye dayanan bir hastalık tekrar hortlatıldı. Adına ister Kur’aniyun deyin, isterse mealcilik deyin netice itibariyle RESULSÜZ İSLAM, tabiri caizse propagandası yapılmakta ve insanlar buna davet edilmektedir. Aslında bu, dünyaya tamah etmenin adıdır. Aç gözlülüğün adıdır.

Aslında bu,dünyaya tamah etmenin adıdır. Batılla işbirliği yapmanın, tağutun hükmü altında sözümona mutlu yaşamanın adıdır, RESULSÜZ İSLAM. Batıl kavram ve anlayışlarla Kur'anı yorumlamak, kendi nefsine uyarlamak ve mutlu yaşamak…Kendi egosunu merkeze koyup kendi anladığı ve kendine uyarladığı Kur'an'a insanları davet etmek…

Batıl parti ve anlayışları hoş karşılamak ve onlardan gelecek yardım ve bağışlara açık kapı bırakmak… İman-Batıl karışımı düzenleri tercih etmek…Cihat’tan nefret etmek ..Cihada sadece bir savunma savaşıdır, İslam'da kıtal yoktur deyip, yüzlerce kıtal ayetlerini inkar etmek… Tüm müteşabih ayetleri, kendi rahat konforlarına göre yorumlamak.. Dünyanın tüm lezzetlerinden sonuna kadar faydalanıp sonra da "ahireti de unutmayalım" dedikleri bir din anlayışı ve algısını oluşturmak…

ALLAH RESÜLÜ’nü (A.S.V), işlevsiz, örnekliksiz, kılavuzsuz kılmak amacıyla; kendi nefislerini işlev, örnek, kılavuz haline getirmek… Ticari menfaatlerini çağın gerektirdiği sömürücü, haysiyetsiz ilişkilere göre belirlemek… İslam hukukunu, İslam medeni hukukunu yok saymak, tağutun batıl hukuk ve ilkelerini benimsemek… Rahat ve konforlu bir İslami algı ve anlayışıyla batıl ve tağuti rejimlerle pek de güzel yaşanabileceğini göstermek.

Tek dertleri ekonomik güç ve büyüme olan Resul’süz İslamcılar ellerindeki iletişim araçlarıyla hakkın batıl değerlerle de çok iyi geçinebileceğini ve yaşanacağını göstermeye çalışırlar… Aklı ön plana çıkarıp, geri kalana sadece eskilerin masallarıdır yaftasıyla kendi hevalarına tabi olurlar.. Mealcilerin, tarikat ve tasavvuf ehline yaptıkları haklı eleştirilerin amacı esasen; nefis tezkiyesi, takva, ihlas, edep, terbiye, ahlak, tevazu gibi muvahhidi Müslümana şahsiyet kazandıran hasletleri ortadan kaldırmak. Yani pireye kızıp yorganı yakmak tam da bunların yaptıkları olsa gerek...

Tarikat ve tasavvuf ehline kızıp, Allah Resulü’nün tüm söz ve uygulamalarını kısmi ya da toptan ret etmeleri… Ve sadece bilgi deposu olan, ALLAH Resul’ünün ahlakından uzak, takvası olmayan, İhlas ve tevazuu bilmeyen, kardeşinin ölü etini yemekten beis görmeyen, edep ve terbiye sınırlarını aşmış, kibir ve enaniye sahibi yığınlar oluşturmayı marifet sayarlar.. Oysa asıl marifet, sarsılmaz tevhit akidesine sımsıkı bağlı kalıp, ALLAH Resul’ünün nebevi metoduna bağlı, tek derdi Allah Resul’ünün ahlakıyla ahlaklanmak olan, takva elbisesini asla üzerinden çıkarmayan nesiller yetiştirmektir...

Edep ve terbiye sınırlarını zorlayan, hırçın ve hırsları sadece kendi nefislerine insanların iltifat etmesi içindir… Maddecidirler, manayı sevmezler.. Teheccüd namazlarını sevmezler, sabah namazlarına da çok az kalkarlar… Konuşurken muhataplarını pek dinlemezler, ka’le almazlar, sadece kendi düşüncelerini inat ve ısrarla kabul ettirmeye çalışırlar.. Onların yardım ve infak anlayışları hep alenidir, gösterişe yöneliktir… Kendilerine iltifat edilmesini çok severler.. Etraflarında çok insanlar olmasını hep arzu ederler… Hadleri sevmezler; Zina, Hırsızlık, Kıssas hadlerini yorumlayarak hükümleri yok saymak isterler… Batıl, cahiliyenin, faizli ekonomisini İslam’a uyarlamaya çalışırlar. Batıl nikahı kabul edip, İslami akit nikahına hoş bakmazlar… Talakı hafife alırlar… Allah, kullarına zulmetmez deyip, Allah’ın yasak ve emirlerini yumuşatmaya çalışırlar…

Müslüman bir toplumun tağuti bir rejimde, batıl cahiliye içerisinde barış ve mutlu bir şekilde yaşayabileceğini göstermeye çalışırlar.. Tağuti rejimle, batılla savaşı istemezler… Tağuti rejimin hoşlanmayacağı açıklamaları yapmazlar… Yani cihattan, Allah’ın dinini yeryüzüne hakim kılmaktan, gerektiğinde kılıçtan bahsetmezler. Mümkünse Allah’ın Resulünü pek ağızlarına almamaya çalışırlar, kerhen de olsa suya sabuna dokunmayan, rahmet Peygamberi deyip geçiştirirler… İslam’ın ekonomi ilkelerini (faizsiz nizamı), İslam’ın hukuk ilkelerini (nikah, talak, miras taksimi vb.) hiçbir zaman gündeme getirmezler.. Ancak yumuşatmak, nefislerine göre yorumlamak ya da batıl düzene uyarlamak için gündemlerine alırlar.

Laikliği benimserler, ŞERATSIZ BİR DİN, ŞERİATSIZ MÜSLÜMANLAR, ŞERİATSIZ İMAN. Bunları yerleştirmeye uğraşırlar… Şeriatsız bir İslam anlayışı, hem toplumun nefsine çok hoş gelen, hem de batıl, seküler, laik düzenlerin hoşlanacağı bir İslam’dır. Şeriatsız Müslümanlar da "Bu kadar dünya nimeti varken bedel ödemekte neymiş, canımızı neden tehlikeye atalım" anlayışıyla pek mutlu hayat sürmekteler. Resulsüz İslam düşüncesiyle yola çıkıp insanları Şeriatsız imana davet edenler, hemlaik, batıl sistemleri memnun etmekteler, hem de kendi nefislerine yapılan iltifatlar onları gururlandırmaktadır. Şeriatsız imana davet edildiklerini fark etmeyenler, Resülsüz İslam’a da zaman içinde hoş görüyle yaklaşmaktadırlar…

ALLAH'IN İZZET VE ŞEREFİNİ BIRAKIP, TEVHİD AKİDESİNİ BULANDIRIP, İSLAM DÜŞÜNCESİNİ VE NEBEVİ METODU BİR KENARA ATANLAR, ZİLLETE DUÇAR OLDUKLARININ FARKINDA BİLE DEĞİLLER…

İblis Rabbine verdiği ahdi yerine getirmiş, çok azı müstesna çoğunluğu saptırmıştır. Din bilginlerini, sözde İslam Âlimlerini de dahil saptırmıştır.

YAZIKLAR OLSUN O İMAN EDENLERE Kİ, ALLAH'IN RESÜLÜNÜ VE ŞERİATINI BİR KENARA ATMAKLA RABLERİNE VERDİKLERİ AHDİ BOZMUŞLARDIR ONLARI İSTİĞFARA, TEVBEYE DAVET EDİYORUZ. SON SÖZ, ÂLEMLERİN RABBI ALLAHA HAMD ETMEKTİR

Faruk Akdağ
İslamvehayat.com
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Burada bize nutuk atanlar vardı, "Önce tevhidi iman" diyorlardı.
Diyorlardı ama, tevhide yanaşmayanların imandan ziyade şeriatle problemleri vardı, vardı ama bize laf anlatanlar bunları konuşur mu, kendi kendilerini kesecek halleri yoktur!
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Köşeleri belli değil, hamasi, flu bir algı ile kaleme alınmış.

Yazının içini pratikle doldurduğumuzda, bu sloganvari ve İslâm neferi edası kıyısından köşesinden askıya asılıp, "Ama"'lar, "Acaba"lar başgösterecektir.

Karşıt görüş olarak bayraklaştırdığı "Mealcilik" kavramının karşısına dolaylı olarak yerleştirdiği "Nebevi Method" bayrağının renklerini nereden , nasıl buldu, içini doldurarak konuşalım.

Sayısı yüzleri bulabilecek Sahih(!) senedli nakil ile Saf Kur'an mesajı tenakuzlarını burada defalarca konuştuk...
Bunlar çöpmüydü, malayanimiydi?

Bu yazayıya aynıyla imza atan biri şu basit pratik cevapları versin nebevi metodunun sınırlarını yine konuşalım.

Yazıda Had cezasından bahis var, dolaylı olarak Zina, Mürted, daha spesifik bir örnek olarak namaz terkinde bile selef ulemasında, mezhep içtihadlarında öldürülerek Had tatbiki içtihadının ittifaklı olduğunu, namazsızlık biraz furuatlı olsa da onda dahi Had cezasının mevcut olduğunu görüyoruz.

"Nebevi Method" kavramının içine yerleştirilmiş gibi algılanan bu uygulamalara tereddütsüz tastik şerhi mi koyuyorsunuz?

Çok itici bir söylem de mevcut yazı içinde Had ve İslami Hukuk Doktrinin gereklerini dünyanın nimetlerinden mahrum olamama kaygısı ile kabul etmezler diyip zımnen küfr yakıştırıyor.

Şöyle bir olasılığı da düşünmesi gererekmez mi bu dar şahsın; işte bu ashabın ve selefin uygulamasıdır diye önümüze koyulan binyıllık nakillerin, zamansal, mekansal etkileşimlerden kaynaklı dejenerasyonları, fitne dönemlerine ilişkin özellik arzeden ekstralar eklemiş içtihadları gibi sair tahrifatı gözardı ederek, bu tahkikten yoksun bir taabiyeti "Nebevi Method" diye bayraklaştırıp romantik sloganlar atmak da, Mealcilik yahut Kuraniyyun diye tanımladığı akım arasında ifrat ile tefrit arasında gidip gelmek demek, başka bir şey değil.

İçini doldurmadıktan sonra buna Hamaset denir.
Her konuda ayrı ayrı işte Bu nebevi Method-Şu değil deyip ayrıştırma yaparken aslında suçladığı Mealci takımının fiilini yapıyor, hatta onların methodunu doğruluyor.

Dini romantizm çok tehlikeli
bir olgu. Tahkikten uzaklaştırdığından imanın ilk şartı olan akledip tahkik etme fiilini etkisizleştiriyor.

(Telefondan yazdım, hatalar ve okuma zorluğu doğuran kısımlar için kusura bakmayın)
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Hey Red!
Başkalaşım geçiriyorsun da bizim mi habermiz yok!
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Yazının içini doldurmak isteyen varsa , doldurabilir mi?
Meselâ "Nebevi Method"'un yuvarlamadan, sınırlarını ve köşelerini temiz dönerek tanınımı yaparak devam edebilir miyiz?
@Kaptan, @Hakperest, @yusufi, @Herkimise
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir

Sorunun asıl muhatabı ilk etiketlediğin kişiydi. Ben herkimise olaraktan şunu diyeyim. İslamda belli başlı konular:


İşte yukarda liste, mesela eminim bu listede "meakil" "eşribe" "zebaih" "kasame" muzaraa, şuf'a hacr, mezun, havale, ariyet gibi kelimeleri ilk defa duyan üye çoktur bu forumda ama bu konularda ilim ehli sünnetten kurallar çıkarmış ve ciltler dolusu kitaplar yazmış. Biz ise şimdi hadislerin sahte mi değil miyi konuşuyoruz.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Daha once de degisik vesilelerle belirtmistim, hayatimin hicbir doneminde hadis inkarcisi olmadim. Zaman zaman git-geller yasadigim dogrudur ancak asla inkar eder konuma dusmedim.

Tum hayati kitabin hikmet uzere hayata uygulanmasindan ibaret olan nebevi sunneti inkar etmem (etmek) hic mumkun muydu, elbette degildi. Zira Akidesi ilahi olan bir gorusun hayata gecirilisi (metodu) beseri olamazdi. O halde Allah Resulunun din adina konustugu her soz Allah'tan gelen vahye bir bir uygun duser ve itaat ederiz, etmeliyiz. Bazilarinin iddia ettigi gibi bunlara tavsiye niteligindeki metinler gozuyle bakamayiz zira ayetle sabittir ki Resule itaat, Resulun (sahih) sozlerine itaat farzdir.

Dinin temel kaynagi elbette Kuran'dir. Ancak Peygamberimiz Kuran'i aciklayan soz ve uygulamalari da vardir, bunu inkar edemeyiz. Yasa ve yonetmelik ornegi bunu cok guzel izah eder. Kuran yasa, sunnet yasanin yonetmeligidir. Esas olan yasadir, yonetmelikler yasayi aciklar. Ve yonetmelikler yasaya aykiri olamazlar. Digerlerinden bizleri ayiran en temel nokta iste burasidir. Biz diyoruz ki; yonetmelik diye niteledigimiz hadislerin gecerli olabilmesi icin iki temel olcut gerekir.

1- Rivayet zinciri kopuksuz, saglam olmalidir, muhaddisler bunu yapmislar. Ancaaak, kabul edilemez bir bicimde ilk ravi olan sahabeleri elestirilemez gormusler.

2 - Metin Kuran'a uygun olmalidir. Uygun degilse senedi ne kadar saglam olursa olsun, bunu hadis diye kabul etmek dogru degildir. Cunku Peygamber Kuran'a aykiri bir soz soylemez. Boyle bir sey yaptigi takdirde 'senin damarini keseriz" tehdidi altina girer.

Toparlayayim.

Eger samimi isek ve niyetimiz sahih, saf İslam'i aramak ise once Kuran'i bir guzel inceleyecegiz. Ayetleri aciklayan hadislere bakacagiz. Rivayet zincirleri saglam ve metni de Kuran uygunsa, Kuran'in aciklmasi kabul edip onunla amel edecegiz.

Yazida gectigi uzere bazilari gibi asla nefsime bir pay bicerek boyle bir sonuca varmis degilim. Allah beni de niyetimi de cok iyi biliyor.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir


Eger samimi isek ve niyetimiz sahih, saf İslam'i aramak ise
.

Senin samimiyetine inanıyorum ama samimiyetimiz Kuranı anlamada rehber olamaz. Mesela haricilerin İslami yaşayışlarına baktığımız zaman onların çok takvalı olduklarını öğrendim ama bu takvalı yaşantı ve Kuran merkezci düşünce onları Hz. Aliyi tekfir etmelerine engel olmadı. Şunu unutmayalım şeytan bazen bizi Allah ile de aldatabilir ki bunu Kuran bize söylüyor.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Daha once de degisik vesilelerle belirtmistim, hayatimin hicbir doneminde hadis inkarcisi olmadim. Zaman zaman git-geller yasadigim dogrudur ancak asla inkar eder konuma dusmedim.

Tum hayati kitabin hikmet uzere hayata uygulanmasindan ibaret olan nebevi sunneti inkar etmem (etmek) hic mumkun muydu, elbette degildi. Zira Akidesi ilahi olan bir gorusun hayata gecirilisi (metodu) beseri olamazdi. O halde Allah Resulunun din adina konustugu her soz Allah'tan gelen vahye bir bir uygun duser ve itaat ederiz, etmeliyiz. Bazilarinin iddia ettigi gibi bunlara tavsiye niteligindeki metinler gozuyle bakamayiz zira ayetle sabittir ki Resule itaat, Resulun (sahih) sozlerine itaat farzdir.

Dinin temel kaynagi elbette Kuran'dir. Ancak Peygamberimiz Kuran'i aciklayan soz ve uygulamalari da vardir, bunu inkar edemeyiz. Yasa ve yonetmelik ornegi bunu cok guzel izah eder. Kuran yasa, sunnet yasanin yonetmeligidir. Esas olan yasadir, yonetmelikler yasayi aciklar. Ve yonetmelikler yasaya aykiri olamazlar. Digerlerinden bizleri ayiran en temel nokta iste burasidir. Biz diyoruz ki; yonetmelik diye niteledigimiz hadislerin gecerli olabilmesi icin iki temel olcut gerekir.

1- Rivayet zinciri kopuksuz, saglam olmalidir, muhaddisler bunu yapmislar. Ancaaak, kabul edilemez bir bicimde ilk ravi olan sahabeleri elestirilemez gormusler.

2 - Metin Kuran'a uygun olmalidir. Uygun degilse senedi ne kadar saglam olursa olsun, bunu hadis diye kabul etmek dogru degildir. Cunku Peygamber Kuran'a aykiri bir soz soylemez. Boyle bir sey yaptigi takdirde 'senin damarini keseriz" tehdidi altina girer.

Toparlayayim.

Eger samimi isek ve niyetimiz sahih, saf İslam'i aramak ise once Kuran'i bir guzel inceleyecegiz. Ayetleri aciklayan hadislere bakacagiz. Rivayet zincirleri saglam ve metni de Kuran uygunsa, Kuran'in aciklmasi kabul edip onunla amel edecegiz.

Yazida gectigi uzere bazilari gibi asla nefsime bir pay bicerek boyle bir sonuca varmis degilim. Allah beni de niyetimi de cok iyi biliyor.
Had cezalarının hangilerini nebevi methoda uygun yada değil buluyorsun, meselâ şu üçünü irdeler misin?

-İrtidat,
-Zina,
-Namaz
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir



2 - Metin Kuran'a uygun olmalidir. Uygun degilse senedi ne kadar saglam olursa olsun, bunu hadis diye kabul etmek dogru degildir. Cunku Peygamber Kuran'a aykiri bir soz soylemez. Boyle bir sey yaptigi takdirde 'senin damarini keseriz" tehdidi altina girer.


İbni Teymiyyeden tutun imam Azam, imam Malik, imam Şafii, imam Ahmed bin hanbel ve daha birçok alim Kuran metnini anlamada her halde en azından senden aşağı değillerdi fakat bu saydığım isimler zina eden evlilerin recmedileceği fetvasında hem fikirdirler ve bunu sen de biliyorsun. Amacım şimdi bu konuyu tartışmak değil sadece sana şunu sormak istiyorum, Kuranı anlamada bu kişilerden kendini daha yukarda görmene sebep olan nedir? Onların senden ne eksiği vardı da hepsi recmi kabul etti sen inkar ettin?
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,184
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Daha once de degisik vesilelerle belirtmistim, hayatimin hicbir doneminde hadis inkarcisi olmadim. Zaman zaman git-geller yasadigim dogrudur ancak asla inkar eder konuma dusmedim.

Tum hayati kitabin hikmet uzere hayata uygulanmasindan ibaret olan nebevi sunneti inkar etmem (etmek) hic mumkun muydu, elbette degildi. Zira Akidesi ilahi olan bir gorusun hayata gecirilisi (metodu) beseri olamazdi. O halde Allah Resulunun din adina konustugu her soz Allah'tan gelen vahye bir bir uygun duser ve itaat ederiz, etmeliyiz. Bazilarinin iddia ettigi gibi bunlara tavsiye niteligindeki metinler gozuyle bakamayiz zira ayetle sabittir ki Resule itaat, Resulun (sahih) sozlerine itaat farzdir.

Dinin temel kaynagi elbette Kuran'dir. Ancak Peygamberimiz Kuran'i aciklayan soz ve uygulamalari da vardir, bunu inkar edemeyiz. Yasa ve yonetmelik ornegi bunu cok guzel izah eder. Kuran yasa, sunnet yasanin yonetmeligidir. Esas olan yasadir, yonetmelikler yasayi aciklar. Ve yonetmelikler yasaya aykiri olamazlar. Digerlerinden bizleri ayiran en temel nokta iste burasidir. Biz diyoruz ki; yonetmelik diye niteledigimiz hadislerin gecerli olabilmesi icin iki temel olcut gerekir.

1- Rivayet zinciri kopuksuz, saglam olmalidir, muhaddisler bunu yapmislar. Ancaaak, kabul edilemez bir bicimde ilk ravi olan sahabeleri elestirilemez gormusler.

2 - Metin Kuran'a uygun olmalidir. Uygun degilse senedi ne kadar saglam olursa olsun, bunu hadis diye kabul etmek dogru degildir. Cunku Peygamber Kuran'a aykiri bir soz soylemez. Boyle bir sey yaptigi takdirde 'senin damarini keseriz" tehdidi altina girer.

Toparlayayim.

Eger samimi isek ve niyetimiz sahih, saf İslam'i aramak ise once Kuran'i bir guzel inceleyecegiz. Ayetleri aciklayan hadislere bakacagiz. Rivayet zincirleri saglam ve metni de Kuran uygunsa, Kuran'in aciklmasi kabul edip onunla amel edecegiz.

Yazida gectigi uzere bazilari gibi asla nefsime bir pay bicerek boyle bir sonuca varmis degilim. Allah beni de niyetimi de cok iyi biliyor.

aşağı yukarı sizinle hem fikirim
ancak kurana bariz şekilde karşıt durmayan
veya alegorik olan hadisleri ne red ne de kabul etme taraftarıyım
daha doğrusu görmezden gelinmelidir
zira bizi aşmış olabilir ve anlamamış olabiliriz
belki de bizden sonrakiler durumu anlar
üstelik sebebsiz yere tartışmalara da girmemiş oluruz
@Yahayy hocam ise
hadisin hiç yara almamış olmasını şart koşmasını mantık kabul etse de
akıl kabul etmez
hadis; dinin, dış çeperi giriş yollarıdır
bu çepere nice saldırılar olduğu için yıpranmalar, yamamalar olabilir
bu çeperin kimi yaralar almasına takılmamak gerekir
ve bilelim ki çeperi yıktığınız an
hassas olan öz büyük yaralar alacaktır
dine korkunç zararlar verirsiniz

ilk sahabeler özü korumak için çeperi özden uzaklaştırmışlar, yeteri kadar yer açmışlar
ama sonra gerekli çeperi tekrar örmeyi de ihmal etmemişlerdir

bu çeperin fonsyonları size özü nasıl okumanız gerektiğini söyler
farklı yanlardan farklı yansımaları önler
el hasılı özü bütün kalmaktan çıkaracak risklere mahal vermez
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0


Redvekabul nerdeyse tüm yaklaşımları yaşadı gibi
en nihayetinde orta yolu, olması gereken ne ise bulacak inşaallah
bize de anlatır artık


siz galiba adamın ne dediğini anlamak yerine her türlü çekmeceye koymaya kalktınız.

burda gözüme çarpan birileri hakkında karar vermek için çok acele ediliyor, amaç adamın ne dediğini anlamak olmaktan çıkmış, karşıdakini hazır kalıplara göre tabir etmeye gidiliniyor.
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
...

Tum hayati kitabin hikmet uzere hayata uygulanmasindan ibaret olan nebevi sunneti inkar etmem (etmek) hic mumkun muydu, elbette degildi. Zira Akidesi ilahi olan bir gorusun hayata gecirilisi (metodu) beseri olamazdi. O halde Allah Resulunun din adina konustugu her soz Allah'tan gelen vahye bir bir uygun duser ve itaat ederiz, etmeliyiz. Bazilarinin iddia ettigi gibi bunlara tavsiye niteligindeki metinler gozuyle bakamayiz zira ayetle sabittir ki Resule itaat, Resulun (sahih) sozlerine itaat farzdir.

Dinin temel kaynagi elbette Kuran'dir. Ancak Peygamberimiz Kuran'i aciklayan soz ve uygulamalari da vardir, bunu inkar edemeyiz. Yasa ve yonetmelik ornegi bunu cok guzel izah eder. Kuran yasa, sunnet yasanin yonetmeligidir. Esas olan yasadir, yonetmelikler yasayi aciklar. Ve yonetmelikler yasaya aykiri olamazlar. Digerlerinden bizleri ayiran en temel nokta iste burasidir. Biz diyoruz ki; yonetmelik diye niteledigimiz hadislerin gecerli olabilmesi icin iki temel olcut gerekir.

1- Rivayet zinciri kopuksuz, saglam olmalidir, muhaddisler bunu yapmislar. Ancaaak, kabul edilemez bir bicimde ilk ravi olan sahabeleri elestirilemez gormusler.

2 - Metin Kuran'a uygun olmalidir. Uygun degilse senedi ne kadar saglam olursa olsun, bunu hadis diye kabul etmek dogru degildir. Cunku Peygamber Kuran'a aykiri bir soz soylemez. Boyle bir sey yaptigi takdirde 'senin damarini keseriz" tehdidi altina girer.

Toparlayayim.

Eger samimi isek ve niyetimiz sahih, saf İslam'i aramak ise once Kuran'i bir guzel inceleyecegiz. Ayetleri aciklayan hadislere bakacagiz. Rivayet zincirleri saglam ve metni de Kuran uygunsa, Kuran'in aciklmasi kabul edip onunla amel edecegiz.

Yazida gectigi uzere bazilari gibi asla nefsime bir pay bicerek boyle bir sonuca varmis degilim. Allah beni de niyetimi de cok iyi biliyor.

altına imzamı aynen atarım..

kilicarslan
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,184
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
siz galiba adamın ne dediğini anlamak yerine her türlü çekmeceye koymaya kalktınız.

burda gözüme çarpan birileri hakkında karar vermek için çok acele ediliyor, amaç adamın ne dediğini anlamak olmaktan çıkmış, karşıdakini hazır kalıplara göre tabir etmeye gidiliniyor.

yanılıyorsunuz hocam
bir şeyi yaşamak ile gözlemek farklı şeylerdir
çünkü yaşadığınızda;
tüm hissiyatı vb gizli yan amaçları, hedefleri sırları da öğrenirsiniz

sosyologlar anlamak için bazan kabile üyesi olurlar
hatta evlenip yuva bile kurarlar

dolayısıyla yaklaşımların çoğunu yaşamış biri daha iyi karar verir

mesela iphone ve android den ikisini kullanmış biri size daha iyi seçim yaptırır
ama sadece birini kullanmış biri sizi yanıltabilir
çünkü diğerinden az haberi vardır
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
İbni Teymiyyeden tutun imam Azam, imam Malik, imam Şafii, imam Ahmed bin hanbel ve daha birçok alim Kuran metnini anlamada her halde en azından senden aşağı değillerdi fakat bu saydığım isimler zina eden evlilerin recmedileceği fetvasında hem fikirdirler ve bunu sen de biliyorsun. Amacım şimdi bu konuyu tartışmak değil sadece sana şunu sormak istiyorum, Kuranı anlamada bu kişilerden kendini daha yukarda görmene sebep olan nedir? Onların senden ne eksiği vardı da hepsi recmi kabul etti sen inkar ettin?
Bak kardesim, kendimi kimseden asagi ve/ya yukari gordugum falan yok.

Hak ve hakikat coklukta, azlikta, onde-arkada, sagda solda, surada burada olmakta aranmaz, Allah'in kitabi ve Resulun sunnetine uygunlukta aranir. Bir is Allah'in kitabina ve Resulun sunnetine uygunsa o is guzeldir, dogrudur. Falancininin kitabinda, fismancinin sahihinde gecmesi olcu degildir ve olmamalidir.

Recm orneginde gelenegin disina cikmisiz, yok yalniz kalmisiz, marjinal kalmisiz hic onemli degil bizim icin. Bak sana cok ilginc bir hadis nakledeyim onun uzerinden devam edelim;

"Kiyamet gununde kimi peygamber yaninda iki, uc muminle beraber gelecek"

SubhanAllah! Bu nasil bir seydir. Dusunebiliyor musun, Allah'in kullari arasindan sectigi seckin bir peygamber olacak ve bu peygamber indigi topluma teblig yapacak ama kendisine uc, bes kisi iman edecek. Ne diyecegiz simdi? Peygamber marjinal kaldi mi diyecegiz?

Keza Nuh a.s Kuran'in ifadesiyle 950 sene yasadi, pekala netice? Kucucuk bir sonuc...tabi dunyevi acidan. Ne yapacagiz simdi, yaptiklarini kucumseyecek miyiz? Kendisine az kisi iman etti diye tuttugu yolun yanlis oldugunu, karsisinda duran cogunlugun hakki ve hakikati temsil ettigini mi soylecegiz? Sen de, biraz boyle demis olmuyor musun, ne dersin?
 
Üst