ArZu
GülenAy
- Katılım
- 7 Haz 2006
- Mesajlar
- 30,610
- Tepkime puanı
- 2,100
- Puanları
- 0
- Konum
- Kayıp Şehir...
- Web sitesi
- www.arzuzum.blogcu.com
RAMAZAN KUR’AN VE İNSAN
İnsan, Kur’an ile ahdini yenilemek için heyecan ve hasretle bekliyor Ramazanı. Yanık toprağın, kavruk ekinin, susuz ağaçların göklere bakıp el açışı gibi bekliyor. Nefsi arzularını, şehevi zevklerini sansürleyerek, içini ve dışını temizleyerek bekliyor.
Yusuf’unu kaybeden Yakub (a.s.): “Artık bana düşen güzel bir sabırdır” diyordu. Yusuf, sabır demekti. “Oruç, sabrın yarısıdır” buyuruyor kutlu Peygamber (s). İnsanlığı, hasretle beklediği yusufuyla kucaklaştırıyor Ramazan.
Nasıl bazı yerleşim merkezleri, oraya uğrayan saygın bir insanın adıyla anılıyorsa; Ramazan ayına da “Kur’an ayı” denmesi çok yerinde bir tabirdir. Ramazan ayı, Yaratan’ın son mesajına ilk kez ev sahipliği yaptı. Önemi de bundan kaynaklanıyor. Bunun için Rabbimiz, Ramazan ayının ne olduğunu açıklarken, Kur’an’ın bu ayda indirildiğine dikkat çekiyor: “O Ramazan ayı ki; -insanlara yol gösterici, hidayeti, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırt edip açıklayıcı olarak- Kur’an, o ayda indirilmiştir” buyuruyor.
Kadir gecesi de; “bin aydan daha hayırlı” ve “mübarek bir gün” olmasını yine Kur’an’ı misafir etmesine borçlu: “Biz, O (Kur’an)ı mübarek bir günde indirdik” “Biz, O (Kur’an)ı kadir gecesinde indirdik.” İşte Kur’an, Ramazan ayında, mübarek bir gün olan Kadir Gecesi indiği için bu ayın ve bu gecenin, Müslümanlar yanında değeri çok büyük! Size cumhurbaşkanından bir elçi, bir mesaj getirse; o elçiye saygı gösterip ağırlamaz mısınız?
Bu tarihi çağrıyı bir görev biliyor Ramazan. Her yıl bunun için gelip; insana insanlığını ve sorumluluğunu hatırlatıyor. Kur’an ile dostluğumuzu pekiştirmemizi söylemek için her yıl kapımızı çalıyor. Asli görevi bu olsa gerek Ramazanın. Kur’an ile insan arasında elçilik… Ramazan, Kur’an ve insan… İşte fani dünyada en değerli üç şey…
İçimizi, dışımızı aklayıp Kur’an ile kucaklaşarak Allah’a itaati; sabrı, takvayı, ihlâsı derinden soluyoruz Ramazanla. Kur’an ile ahdimizi yenileme merasimidir oruç.
Sanık sandalyesine oturup Kur’an’il hâkim karşısında muhakeme olma zamanıdır Ramazan ayı. Kâr ve zarar hesaplarının bilânçosunun çıkarıldığı dönemdir. Nerede yanlış yaptığını, neyi eksik bıraktığını Kur’an’ın hakemliğinde görme, bilme, düşünme ve günahlara pişman olma, tevbe etme, arınma ve onarılma mevsimidir. Yanlışları atma, hataları düzeltme, eksikleri giderme günleridir.
Cebrail (a.s.), her yıl Ramazan ayında gelir, Resul (s) ile o güne kadar inmiş bulunan ayetleri baştan sona beraberce okur, mukabele yaparlardı. Kur’an tamamlandığında, Resulün vefatından önce yine gelmiş, bu kez baştan sona iki defa birlikte okumuşlardı.
Bu okuma, bir kontroldü. Anlamaya çalışmaktı vahyi. Ve bir eğitimdi. Allah (c.c.), Cebrail’e öğretiyordu. O da Resulü eğitiyordu. Resul de bütün insanlığı…
“De ki: Ben, yalnız her şeyin sahibi olan ve bu saygın kılınmış şehrin (Mekke'nin) Rabbine ibadet etmekle emrolundum. Müslümanlardan olmakla ve Kur’an okumakla emrolundum. Kim doğru yolu bulmuşsa, yalnız kendisi için bulmuş olur, kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapmış olur. De ki: Ben sadece, uyaranlardan biriyim.”
Bu ayette; yalnız Allah’a ibadet (iman ve itaat) etmek, Müslüman olmak ve Kur’an okumak (Kur’an’ı öğrenmeye ve yaşamaya çalışmak), Âdemoğlunun üç önemli görevi olarak bildiriliyor. Müslümanlık, bu temel esaslar üzerine inşa edilmiştir. Rabbimiz yine buyuruyor
_____________________
Yusuf: 12/18
Terğib ve Terhib: 11/208
Bkz. Bakara: 2/183–185
Duhan: 44/3
Kadir: 97/1–5
Neml: 27/91, 92
İnsan, Kur’an ile ahdini yenilemek için heyecan ve hasretle bekliyor Ramazanı. Yanık toprağın, kavruk ekinin, susuz ağaçların göklere bakıp el açışı gibi bekliyor. Nefsi arzularını, şehevi zevklerini sansürleyerek, içini ve dışını temizleyerek bekliyor.
Yusuf’unu kaybeden Yakub (a.s.): “Artık bana düşen güzel bir sabırdır” diyordu. Yusuf, sabır demekti. “Oruç, sabrın yarısıdır” buyuruyor kutlu Peygamber (s). İnsanlığı, hasretle beklediği yusufuyla kucaklaştırıyor Ramazan.
Nasıl bazı yerleşim merkezleri, oraya uğrayan saygın bir insanın adıyla anılıyorsa; Ramazan ayına da “Kur’an ayı” denmesi çok yerinde bir tabirdir. Ramazan ayı, Yaratan’ın son mesajına ilk kez ev sahipliği yaptı. Önemi de bundan kaynaklanıyor. Bunun için Rabbimiz, Ramazan ayının ne olduğunu açıklarken, Kur’an’ın bu ayda indirildiğine dikkat çekiyor: “O Ramazan ayı ki; -insanlara yol gösterici, hidayeti, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırt edip açıklayıcı olarak- Kur’an, o ayda indirilmiştir” buyuruyor.
Kadir gecesi de; “bin aydan daha hayırlı” ve “mübarek bir gün” olmasını yine Kur’an’ı misafir etmesine borçlu: “Biz, O (Kur’an)ı mübarek bir günde indirdik” “Biz, O (Kur’an)ı kadir gecesinde indirdik.” İşte Kur’an, Ramazan ayında, mübarek bir gün olan Kadir Gecesi indiği için bu ayın ve bu gecenin, Müslümanlar yanında değeri çok büyük! Size cumhurbaşkanından bir elçi, bir mesaj getirse; o elçiye saygı gösterip ağırlamaz mısınız?
Bu tarihi çağrıyı bir görev biliyor Ramazan. Her yıl bunun için gelip; insana insanlığını ve sorumluluğunu hatırlatıyor. Kur’an ile dostluğumuzu pekiştirmemizi söylemek için her yıl kapımızı çalıyor. Asli görevi bu olsa gerek Ramazanın. Kur’an ile insan arasında elçilik… Ramazan, Kur’an ve insan… İşte fani dünyada en değerli üç şey…
İçimizi, dışımızı aklayıp Kur’an ile kucaklaşarak Allah’a itaati; sabrı, takvayı, ihlâsı derinden soluyoruz Ramazanla. Kur’an ile ahdimizi yenileme merasimidir oruç.
Sanık sandalyesine oturup Kur’an’il hâkim karşısında muhakeme olma zamanıdır Ramazan ayı. Kâr ve zarar hesaplarının bilânçosunun çıkarıldığı dönemdir. Nerede yanlış yaptığını, neyi eksik bıraktığını Kur’an’ın hakemliğinde görme, bilme, düşünme ve günahlara pişman olma, tevbe etme, arınma ve onarılma mevsimidir. Yanlışları atma, hataları düzeltme, eksikleri giderme günleridir.
Cebrail (a.s.), her yıl Ramazan ayında gelir, Resul (s) ile o güne kadar inmiş bulunan ayetleri baştan sona beraberce okur, mukabele yaparlardı. Kur’an tamamlandığında, Resulün vefatından önce yine gelmiş, bu kez baştan sona iki defa birlikte okumuşlardı.
Bu okuma, bir kontroldü. Anlamaya çalışmaktı vahyi. Ve bir eğitimdi. Allah (c.c.), Cebrail’e öğretiyordu. O da Resulü eğitiyordu. Resul de bütün insanlığı…
“De ki: Ben, yalnız her şeyin sahibi olan ve bu saygın kılınmış şehrin (Mekke'nin) Rabbine ibadet etmekle emrolundum. Müslümanlardan olmakla ve Kur’an okumakla emrolundum. Kim doğru yolu bulmuşsa, yalnız kendisi için bulmuş olur, kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapmış olur. De ki: Ben sadece, uyaranlardan biriyim.”
Bu ayette; yalnız Allah’a ibadet (iman ve itaat) etmek, Müslüman olmak ve Kur’an okumak (Kur’an’ı öğrenmeye ve yaşamaya çalışmak), Âdemoğlunun üç önemli görevi olarak bildiriliyor. Müslümanlık, bu temel esaslar üzerine inşa edilmiştir. Rabbimiz yine buyuruyor
_____________________
Yusuf: 12/18
Terğib ve Terhib: 11/208
Bkz. Bakara: 2/183–185
Duhan: 44/3
Kadir: 97/1–5
Neml: 27/91, 92