cahid
Kıdemli Üye
Suriye'nin Rakka şehrinde Nusret Cephesi'nden bir genç ile Suriyeliler arasında geçen "Siyah sancak" tartışması... Rania Abuzeid aktarıyor
Incanews / Haber Merkezi
Genç adam, kapıyı evin hanımı açarsa kendisini görmemek için, çaldığı evin kapısından birkaç metre ötede sırtını kapıya dönmüş şekilde duruyordu. 20 yaşlarındaki genç Amerika’nın terörist kabul ettiği Suriyeli İslamcı grup Nusret Cephesi’nin bir üyesiydi. Nusret'in şehirdeki mensuplarının çoğu gibi o da kimliğini gizlemek amacıyla başını siyah bir örtü ile örtmüştü, sadece kahverengi gözleri görünüyordu. Suriye’de çok popüler olmasa da birçok genç milisin giydiği gri renkte bir şalvar kamız giyiyordu. Bu ev kuzey Suriye’deki Rakka’da kaldığım evdi, aileyi tanımıyordu benimle görüşmek için gelmişti.
Mart başlarında isyana katılmakta biraz geç kalsa da 14 eyalet başkentinden Esed’in kontrolü kaybettiği ilk şehir olmuştu Rakka. Nusret Cephesi, Ahrar’us Şam ve İslami Vahdet Cephesi tugayları tarafından yönetilen saldırı şehrin ele geçirilmesi ile sonuçlanmıştı. Bu grupların hepsi daha seküler, göreceli olarak düzensiz ve bazen disiplinsiz olan Özgür Suriye Ordusu şemsiyesinin dışında faaliyet gösteriyorlar.
Ebu Nur ve Ebu Abdullah adında iki genç kapıya cevap verdi ve sonra Nusret üyesini selamlamam için beni çağırdı. Bu iki genç de sivildi ancak isyanı destekliyorlardı. Apartmanın merdiven boşluğunda birkaç dakika sohbet ettikten sonra Ebu Abdullah içeri girdi ve Nusret'in ismi yazılı bir el ilanı ile geri döndü. İlan’da Esed muhalifleri tarafından kullanılan üç yıldızlı bayrağın yerine Kelime-i Tevhid yazılı siyah sancağın kullanılması çağrısı yapılıyordu.
“Bu nedir?” diye sordu Ebu Abdullah Nusret mensubu gence. “Biz de tam bunun hakkında konuşuyorduk ve bundan hiç hoşlanmadık”.
Silahsız olan Nusretli genç siyah örtüsünün arkasından gülümsedi. “Nesini sevmiyorsunuz? Hepimiz Müslümanız, şehadet kelimesini taşıyan bir bayrakla ne gibi bir probleminiz olabilir ki?”
“Hepimiz Müslüman değiliz” dedi Ebu Nur. “Sen ben Müslümanız ama aramızda Hristiyanlar da var. Siz onları aşağıladınız. Ayrıca size devrimin sembolünü değiştirme hakkını kim veriyor?”
“Biz kiliseleri koruduk” dedi Nusret üyesi, Rakka’nın İslamcıların eline geçmesinden sonra zarar görmeyen şehirdeki 2 kiliseyi kastederek. “Burada konuşmayalım, komşular duyabilir. Kahveniz var mı?”
Adamlar beş katlı mütevazı apartmanın oturma odasına yürüdüler. Gri saçlı daha yaşlı 2 adam, Ebu Müeyyed ve Ebu Muhammed gök mavisi divandan kalkarak misafirlerini selamladılar.
Devamı için tıklayın
Incanews / Haber Merkezi
Genç adam, kapıyı evin hanımı açarsa kendisini görmemek için, çaldığı evin kapısından birkaç metre ötede sırtını kapıya dönmüş şekilde duruyordu. 20 yaşlarındaki genç Amerika’nın terörist kabul ettiği Suriyeli İslamcı grup Nusret Cephesi’nin bir üyesiydi. Nusret'in şehirdeki mensuplarının çoğu gibi o da kimliğini gizlemek amacıyla başını siyah bir örtü ile örtmüştü, sadece kahverengi gözleri görünüyordu. Suriye’de çok popüler olmasa da birçok genç milisin giydiği gri renkte bir şalvar kamız giyiyordu. Bu ev kuzey Suriye’deki Rakka’da kaldığım evdi, aileyi tanımıyordu benimle görüşmek için gelmişti.
Mart başlarında isyana katılmakta biraz geç kalsa da 14 eyalet başkentinden Esed’in kontrolü kaybettiği ilk şehir olmuştu Rakka. Nusret Cephesi, Ahrar’us Şam ve İslami Vahdet Cephesi tugayları tarafından yönetilen saldırı şehrin ele geçirilmesi ile sonuçlanmıştı. Bu grupların hepsi daha seküler, göreceli olarak düzensiz ve bazen disiplinsiz olan Özgür Suriye Ordusu şemsiyesinin dışında faaliyet gösteriyorlar.
Ebu Nur ve Ebu Abdullah adında iki genç kapıya cevap verdi ve sonra Nusret üyesini selamlamam için beni çağırdı. Bu iki genç de sivildi ancak isyanı destekliyorlardı. Apartmanın merdiven boşluğunda birkaç dakika sohbet ettikten sonra Ebu Abdullah içeri girdi ve Nusret'in ismi yazılı bir el ilanı ile geri döndü. İlan’da Esed muhalifleri tarafından kullanılan üç yıldızlı bayrağın yerine Kelime-i Tevhid yazılı siyah sancağın kullanılması çağrısı yapılıyordu.
“Bu nedir?” diye sordu Ebu Abdullah Nusret mensubu gence. “Biz de tam bunun hakkında konuşuyorduk ve bundan hiç hoşlanmadık”.
Silahsız olan Nusretli genç siyah örtüsünün arkasından gülümsedi. “Nesini sevmiyorsunuz? Hepimiz Müslümanız, şehadet kelimesini taşıyan bir bayrakla ne gibi bir probleminiz olabilir ki?”
“Hepimiz Müslüman değiliz” dedi Ebu Nur. “Sen ben Müslümanız ama aramızda Hristiyanlar da var. Siz onları aşağıladınız. Ayrıca size devrimin sembolünü değiştirme hakkını kim veriyor?”
“Biz kiliseleri koruduk” dedi Nusret üyesi, Rakka’nın İslamcıların eline geçmesinden sonra zarar görmeyen şehirdeki 2 kiliseyi kastederek. “Burada konuşmayalım, komşular duyabilir. Kahveniz var mı?”
Adamlar beş katlı mütevazı apartmanın oturma odasına yürüdüler. Gri saçlı daha yaşlı 2 adam, Ebu Müeyyed ve Ebu Muhammed gök mavisi divandan kalkarak misafirlerini selamladılar.
Devamı için tıklayın