ALLAH a hamd rasulüne salat ederim
evvela şunu belirtmemiz gerekirki biz tasavvufa topyekün karşı değiliz bu oluşuma bulaşmış olan kurana ve sünnete açıkça aykırı olan amelleredir bizim karşı çıkışımız.bu kurana ve sünnete aykırı amelleri ve sözleri kim hangi şart altında yaparsa yapsın biz buna karşı çıkmalıyız.
bu dine sonradan sokulmuş amellerden biriside yarikatın olmazsa olmaz larından biri olan şeyhe rabıtadır.
"rabıta bir müridin,mürşidi kamilinin ruhaniyetiyle beraber,suretini kalp gözünün önüne getirerek hayal etmesi ve kalbiyle ondan yardım istemesinden ibarettir"(ruhul furkan c.2 s64)
bu tarifi birazdaha açalım mürid şeyhini çok yükseklerdegörüyor,onun birçok yetkiye sahip olduğunu düşünüyor kendisinide çok düşük seviyede sayıyor.sonra şeyhinin hayalini karşısına getiriyorve ondan yardım istiyor
"rabıtanın en üstün derecesi,iki gözün arasında olan hayal hazinesi ile mürşidin ruhaniyetinin yüzüne hatta iki gözünün arasına bakmaktır.zira orası feyiz kaynağıdır.ondan sonra mürşide karşı kendini alçaltarak,son derece tevazu ile yalvarmak ve onu mevla ile kendi arana vesile kılmak üzere mürşidin ruhaniyetinin hayal hazinesine girip oradan kalbine ve derinliklerine yavaş yavaş indiğini düşünüp,senin de peşinden oraya aktığını ve indiğini hayal ederk,şeyhini kendi nefsinden geçinceye kadar hayal gözünden kaybetmemektir"(ruhul furkanc.2 s.79)
madem bu yapılan iş okadar önemli ve bunun dinde bir yeri varda neden tahrife varana kadar zorlama tevillerle bunu delillendirmeye çalışıyorlar da net bir delil öne süremiyorlar.öyle ya namaz ,oruç zekat hac vs bu ibadetlerle alakalı bir sürü ayet ve hadis varda neden rabıtaya delil yok.
tarikata mensup kimseler bu amellerine ebu bekri örnek ğösteriyorlar evet ebu bekr ALLAH rasulüne aşırı düşkünlüğünden dolayı onu sav. tuvalette bile aklından çıkaramadığını dile getirmiştir peki bunun rabıta ile ne alakası var kişinin çok sevdiği birini aklından çıkaramaması normal bir şeydir.tarikata mensup kimseler yani şunumu demek istiyor ebu bekr ALLAH rasulünün ruhaniyetiyle beraber suretini kalp gözünün önüne getirerek hayal edip yardımmı istitor?bu ebu bekre yapılacak en büyük iftiradır.
ayrıca rabıta sırasında şeyhin ruhaniyetinin müridin yanına geldiği iddiası var.şeyhin ruhaniyeti müridin yanına nereden gelebilirki bunada delil olarak yusuf(sav)in kadınla başbaşa kalınca yakub(sav)in suretini görerek kendini toparladığını ifade ediyorlar bununda keşşaf tefsirinde geçtiğini söylüyorlar.demekki bunu diyenler keşşaf tefsirini hiç okumamış çünkü keşşaf bununla alakalı derki:"bu ve bunun gibi şeyler hurafeci zorbaların tutundukları şeylerdir.ALLAH tealaya ve peygamberine iftira bunların dini olmuştur"
şimdi ALLAH rızası için şunu düşünelim resime bakmak şeyhi hayal edip kalp gözünün önüne getirerek hayal etmekten daha kolaydır.resim caiz olsaydı bu iş resme bakılarak daha kolay yapılacaktı.düşünmeye devam edlim eğer heykel caiz olsaydı iş dahada kolaylaşacaktı ozaman her müridin evinde şeyhin bir putu olacak,mürit putun karşısına geçerekona rabıta yapacakve onun ruhaniyetinden yardım isteyecekti.ona karşı kendini alçaltacakson derce tevazu ile yalvaracaktı.şimdi meselenin özüne inelim puta tapanların yaptığıda zaten buydu.aradan heykeli çıkartıp ve şeyhin ruhaniyetini koymak neyi değiştirir.puta tapanlarda zatentaştan tahtadan bir şey beklemiyor onun temsil ettiği varlığın ruhaniyetinden yardım bekliyordu.
"iyi bilki halis din ALLAH ındır.onun berisinden birtakım velilere tutunanlarda şöyle demektedirlerbiz onlara ibadet etmiyoruz ancak bizi ALLAH a yakın yaklaştırsınlar diye.." (zümer 3)
evet biz şeyhe ibadet etmiyoruz diyecekler öyleyse ibadetin ne demak olduğunu iyi anlamalıyız
tasavvufi ahlak kitabının 2. ciltinde müridin inancı şöyle tarif edilir
.haklı dahi görünse müridin üstadına itirazı haramdır
.itraz çok çirkindir.itirazcının özrü kabul edilmaz.itrazdan doğan ayrılığın ilacı yoktur.bu itirazın zararı müride akan feyzin kapanmasıdır
.müride lazım olan şartlardan biride şeyhin emrettiği şeyleri tevil etmeyerek ve geciktirmeyerek yapmasıdır.zira tevil ve geciktirme büyük kesintiye sebeptir
.şeyh müride birşey telkin ettiğinde devamlı onunla meşgul olmalı ve kalbine hayr şer bir şey getirmemelidir
.sadık müridin sermayesi sevgi ve bağlılıktır.inatlık asasını ve muhalefet sevdasını bırakıpşeyhin emri altında sukunettedir.tarikata sevgisi ve şeyhe bağlılığı ile mürit tarikatta kalmaktan emin olur
. mürit şeyhin terbiyesinde ölü yıkayanın elindeki ölü gibi olmalıdır
yani kısaca mürit şeyhin kölesi olacak.hatta köledende öte bir bağlılık olacak.çünkü köle efendisine zaman zaman baş kaldırır baş kaldırmasa bile içinden homurdanırama mürit hem içi hem de dışı ile şeyhinin tam kölesi olacakşeyhin emri altında sessiz sedasız bekleyecekki tarikattan atılmasın
evet bağlılığında bir sınırı var .herhangi bir itaat ancak ALLAH ın emri VE ÇİZDİĞİ SINIRLAR DAHİLİNDE OLMALIDIR.ana babaya itaat gibi onlara itaat farzdır ama seni şirke zorluyorlarsa ozaman itaat ortadan kalkmalıdır aksi taktirde bu ALLAH a isyan olur. ama burada bütün sınırlar aşılıyor.insanları kendine köle edinen birtek peygamber yok.
"İnsanlardan hiçbir kimseye, Allah kendisine kitap, hüküm ve peygamberlik verdikten sonra, kalkıp insanlara: "Allah'ı bırakıp bana kul olun." demesi yakışmaz. Fakat onun: "Öğrettiğiniz ve okuduğunuz kitap gereğince Rabb'e halis kullar olun" (demesi uygundur)."(ali imran 79)
herkim bu dinde olmayan birşeyi yaparsa o merduttur yani reddedilmiştir.rabbimiz bizleri yalnızca kendisine ibadet edelim diye yarattı bu ibadetleride rabbimiz bekirlemiş ve ALLAH rasulü tatbik ederek bize öğretmiştir bunların dışında dine sokulan şeyler bidattır her bidat sapıklıktır ve her sapıklık sahibini ateşe götürür
evvela şunu belirtmemiz gerekirki biz tasavvufa topyekün karşı değiliz bu oluşuma bulaşmış olan kurana ve sünnete açıkça aykırı olan amelleredir bizim karşı çıkışımız.bu kurana ve sünnete aykırı amelleri ve sözleri kim hangi şart altında yaparsa yapsın biz buna karşı çıkmalıyız.
bu dine sonradan sokulmuş amellerden biriside yarikatın olmazsa olmaz larından biri olan şeyhe rabıtadır.
"rabıta bir müridin,mürşidi kamilinin ruhaniyetiyle beraber,suretini kalp gözünün önüne getirerek hayal etmesi ve kalbiyle ondan yardım istemesinden ibarettir"(ruhul furkan c.2 s64)
bu tarifi birazdaha açalım mürid şeyhini çok yükseklerdegörüyor,onun birçok yetkiye sahip olduğunu düşünüyor kendisinide çok düşük seviyede sayıyor.sonra şeyhinin hayalini karşısına getiriyorve ondan yardım istiyor
"rabıtanın en üstün derecesi,iki gözün arasında olan hayal hazinesi ile mürşidin ruhaniyetinin yüzüne hatta iki gözünün arasına bakmaktır.zira orası feyiz kaynağıdır.ondan sonra mürşide karşı kendini alçaltarak,son derece tevazu ile yalvarmak ve onu mevla ile kendi arana vesile kılmak üzere mürşidin ruhaniyetinin hayal hazinesine girip oradan kalbine ve derinliklerine yavaş yavaş indiğini düşünüp,senin de peşinden oraya aktığını ve indiğini hayal ederk,şeyhini kendi nefsinden geçinceye kadar hayal gözünden kaybetmemektir"(ruhul furkanc.2 s.79)
madem bu yapılan iş okadar önemli ve bunun dinde bir yeri varda neden tahrife varana kadar zorlama tevillerle bunu delillendirmeye çalışıyorlar da net bir delil öne süremiyorlar.öyle ya namaz ,oruç zekat hac vs bu ibadetlerle alakalı bir sürü ayet ve hadis varda neden rabıtaya delil yok.
tarikata mensup kimseler bu amellerine ebu bekri örnek ğösteriyorlar evet ebu bekr ALLAH rasulüne aşırı düşkünlüğünden dolayı onu sav. tuvalette bile aklından çıkaramadığını dile getirmiştir peki bunun rabıta ile ne alakası var kişinin çok sevdiği birini aklından çıkaramaması normal bir şeydir.tarikata mensup kimseler yani şunumu demek istiyor ebu bekr ALLAH rasulünün ruhaniyetiyle beraber suretini kalp gözünün önüne getirerek hayal edip yardımmı istitor?bu ebu bekre yapılacak en büyük iftiradır.
ayrıca rabıta sırasında şeyhin ruhaniyetinin müridin yanına geldiği iddiası var.şeyhin ruhaniyeti müridin yanına nereden gelebilirki bunada delil olarak yusuf(sav)in kadınla başbaşa kalınca yakub(sav)in suretini görerek kendini toparladığını ifade ediyorlar bununda keşşaf tefsirinde geçtiğini söylüyorlar.demekki bunu diyenler keşşaf tefsirini hiç okumamış çünkü keşşaf bununla alakalı derki:"bu ve bunun gibi şeyler hurafeci zorbaların tutundukları şeylerdir.ALLAH tealaya ve peygamberine iftira bunların dini olmuştur"
şimdi ALLAH rızası için şunu düşünelim resime bakmak şeyhi hayal edip kalp gözünün önüne getirerek hayal etmekten daha kolaydır.resim caiz olsaydı bu iş resme bakılarak daha kolay yapılacaktı.düşünmeye devam edlim eğer heykel caiz olsaydı iş dahada kolaylaşacaktı ozaman her müridin evinde şeyhin bir putu olacak,mürit putun karşısına geçerekona rabıta yapacakve onun ruhaniyetinden yardım isteyecekti.ona karşı kendini alçaltacakson derce tevazu ile yalvaracaktı.şimdi meselenin özüne inelim puta tapanların yaptığıda zaten buydu.aradan heykeli çıkartıp ve şeyhin ruhaniyetini koymak neyi değiştirir.puta tapanlarda zatentaştan tahtadan bir şey beklemiyor onun temsil ettiği varlığın ruhaniyetinden yardım bekliyordu.
"iyi bilki halis din ALLAH ındır.onun berisinden birtakım velilere tutunanlarda şöyle demektedirlerbiz onlara ibadet etmiyoruz ancak bizi ALLAH a yakın yaklaştırsınlar diye.." (zümer 3)
evet biz şeyhe ibadet etmiyoruz diyecekler öyleyse ibadetin ne demak olduğunu iyi anlamalıyız
tasavvufi ahlak kitabının 2. ciltinde müridin inancı şöyle tarif edilir
.haklı dahi görünse müridin üstadına itirazı haramdır
.itraz çok çirkindir.itirazcının özrü kabul edilmaz.itrazdan doğan ayrılığın ilacı yoktur.bu itirazın zararı müride akan feyzin kapanmasıdır
.müride lazım olan şartlardan biride şeyhin emrettiği şeyleri tevil etmeyerek ve geciktirmeyerek yapmasıdır.zira tevil ve geciktirme büyük kesintiye sebeptir
.şeyh müride birşey telkin ettiğinde devamlı onunla meşgul olmalı ve kalbine hayr şer bir şey getirmemelidir
.sadık müridin sermayesi sevgi ve bağlılıktır.inatlık asasını ve muhalefet sevdasını bırakıpşeyhin emri altında sukunettedir.tarikata sevgisi ve şeyhe bağlılığı ile mürit tarikatta kalmaktan emin olur
. mürit şeyhin terbiyesinde ölü yıkayanın elindeki ölü gibi olmalıdır
yani kısaca mürit şeyhin kölesi olacak.hatta köledende öte bir bağlılık olacak.çünkü köle efendisine zaman zaman baş kaldırır baş kaldırmasa bile içinden homurdanırama mürit hem içi hem de dışı ile şeyhinin tam kölesi olacakşeyhin emri altında sessiz sedasız bekleyecekki tarikattan atılmasın
evet bağlılığında bir sınırı var .herhangi bir itaat ancak ALLAH ın emri VE ÇİZDİĞİ SINIRLAR DAHİLİNDE OLMALIDIR.ana babaya itaat gibi onlara itaat farzdır ama seni şirke zorluyorlarsa ozaman itaat ortadan kalkmalıdır aksi taktirde bu ALLAH a isyan olur. ama burada bütün sınırlar aşılıyor.insanları kendine köle edinen birtek peygamber yok.
"İnsanlardan hiçbir kimseye, Allah kendisine kitap, hüküm ve peygamberlik verdikten sonra, kalkıp insanlara: "Allah'ı bırakıp bana kul olun." demesi yakışmaz. Fakat onun: "Öğrettiğiniz ve okuduğunuz kitap gereğince Rabb'e halis kullar olun" (demesi uygundur)."(ali imran 79)
herkim bu dinde olmayan birşeyi yaparsa o merduttur yani reddedilmiştir.rabbimiz bizleri yalnızca kendisine ibadet edelim diye yarattı bu ibadetleride rabbimiz bekirlemiş ve ALLAH rasulü tatbik ederek bize öğretmiştir bunların dışında dine sokulan şeyler bidattır her bidat sapıklıktır ve her sapıklık sahibini ateşe götürür