Prof. Dr. Mahmud Esad C. İle Tesettür Üzerine [Hakiki Tesettür]

DJ MESNEVI

Doçent
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
1,462
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Rh.A
TESETTÜR
Soru:

-- İslâm'da kadının tesettürü nasıl olmalıdır?

--İslâm'da kadının tesettürü, el hariç bilekten, ayak bileğinden ayak hariç, yüz hariç her tarafını örtmek tarzında olmalıdır. Fıkıh kitaplarında, fitne bahis konusu olduğunda yüzüne de peçe takarsa iyi olur diye de bir hüküm vardır. Orası mecbur değil ama, fitne olacaksa, bakılacak, sataşılacak vs. gibi durumlar olursa örtmesi iyi olur denmiş.

Örtü bol olacak; el hariç, ayak hariç, yüz hariç bütün vücudunu örtecek, vücudunun hatlarını belli etmeyecek!..

Şimdi --streç diyorlar galiba-- dar bir blue-jean pantolon giyiyorlar; bu tesettür değil!.. Neden?.. Bütün her şeyi belli... Veyahut üstüne dar bir blûz giyiyor, her tarafı belli... Olmaz! Veyahut şeffaf, altı görülüyor. Olmaz!

Bir hadis-i şerifte okumuştuk, Peygamber Efendimiz: "Kâsiyâtün, âriyâtün" diyordu. Ahir zamandaki bazı insanları anlatırken, "Giyinmiş ama çıplak!.." Nasıl giyinmiş ama çıplak?.. Elbisenin kumaşı şeffaf, görünüyor alt tarafı da ondan... Örtecek, altını göstermeyecek, vücut hatlarını belli etmeyecek!.. Yüzü, eli, ayağı hariç her tarafını güzelce kapatması lâzım! İslâm'da örtü böyledir.

--Hocam, ben öyle örtünürsem patlarım!

--Hiç bir şey olmaz. Ben senden daha fazla örtünüyorum. Erkekler daha fazla örtünüyor. Öyle değil mi?.. Erkekler maşaALLAH kadınlardan daha fazla örtünüyor. Daha az örtünme hakları varken, erkekler daha fazla örtünüyor. Bol giyersin. Bol olduğu zaman havalanır içi, hiç bir şey olmaz. Böyle güzelce örtünmesi lâzım geliyor. Tesettür böyle...

Asıl ince tesettür ise, hassas, tam böyle takvaya uygun tesettür, erkeklerin gözüne hiç görünmemek... En güzeli o... Yâni, giyimli de olsa ortada görünmemek... Erkeklerin gözünün önünde geziyor, çarşıyı dolaşıyor, pazarı dolaşıyor, alışveriş yapıyor, kumaş beğeniyor, başörtü beğeniyor... Sütyenini, acaba bu numarası bana uyar mı, uymaz mı diye sorarak alıyor, ediyor... Olmaz!.. Mümkün olduğu kadar, böyle şeyler yapmayacak. Nazarlara, gözlerin dikildiği bir duruma gelmemeğe gayret edecek. Güzel olanı bu!..

Çarşı pazar işini kocası yapsın, oğlu yapsın, akrabası yapsın...

--E, iyi kumaşı bilemezler!

--Biraz kötü kumaş giy, ALLAH rızası için!.. İyi tarif et!.. Muvakkat olarak getirsinler; beğenirsen alırsın, beğenmezsen iade edersin... Ama, çarşıya pazara gidip de, elin adamıyla alışveriş, konuşma vs. olmasın.

Ben şimdi hoca olduğum için, zaman zaman gösterip anlatıyorum: Bakın, çarşıya gitmiş şu kadıncağız... Başı örtülü mü, örtülü... Mantosu var mı, var... Bak, biberleri almak için eğildi, neresine kadar görünüyor!.. Tesettür olmuyor. Beyler hanımlarına dikkat edecekler. Altına şalvar giyinecek, eğilse de görünmemesini sağlayacak.

--Uzun mantom var ya, dizimin altında!..

Dizinin altı da zaten nâmahrem... Orasını da göstermemen lâzım, bileğine kadar...

--Naylon çorap giyiyorum!

Naylon çorap örtü değil... Naylon çorap hiç bir şey değil... Ne ısıtır, ne örter. Yalnız bir işe yarar: Parmakların arasında mantar üremesine yarar, kaşıntı yapmağa yarar. Ayağının sırtı kaşınmak isteyen naylon giysin!.. O kadar. Başka bir işe yaramıyor.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "ALLAH rahmetine erdirsin şalvar giyenleri!.." Erkek için de öyle, kadın için de öyle... Şalvar giydiği zaman eteği isterse açılsın, isterse otursun, ister dizini kaldırsın, ister tarlada çalışsın... Neden bizim Adana'mızda, Urfa'mızda, Antalya'mızda halkımız şalvar kıyafetini benimsemiş?.. Tarlada da çalışıyor, her işi yapıyor. Bol, gayet güzel, gayet rahat... O sıcak şehirlerde, o sıcaklığa rağmen gayet rahat çalışılabiliyor. İslâm'ın tesettürü böyle aziz ve muhterem kardeşlerim!..

Soru:

--Tesettür sadece çarşafla mı olur, mantoyla tesettür sağlanamaz mı?

--Hayır! Tesettür çarşafla değil, hasırla bile olur. Dışardaki namaz kılınan hasırı bürünse, hasırla bile olur. Mühim olan, insan günah yerlerini, ayıp yerlerini örtmesidir. Bu örtmeyi nasıl sağlarsa, olur.

Bizim Hanefî fıkhında, ille belli bir kıyafet olacak, ille belli bir renk olacak diye şart yoktur. Muhtelif şekillerde olabilir. Çarşaf olur, harmânî olur, abâye olur, bol manto olur... Daha başka şekiller olur, bol şalvar olur... Mühim olan vücudun hatlarının belli olmaması ve kumaştan öbür tarafının görünmemesi... Öbür tarafı göründü mü, içi belli oldu mu, kalın kumaş olsa bile olmaz!

Bu iki şarta dikkat ederek, vücudun hatları belli olmayacak ve içi görünmeyecek tarzda; kadınlar için yüz ve eller, ayaklar hariç her tarafın örtülmesi lâzım gelir. Naylon çorap, altı göründüğü için tesettür değildir. O çorabın göründüğü her yerde, vücudu görünüyor demektir. Tesettür olmamış oluyor.

Zâten de, o çorabı giydiği zaman, giymediğinden daha da cazib olduğunu cümle cihan halkı biliyor. Çorapçılar da reklam yaptırırken bu hususu öne çıkarıyorlar.

O bakımdan, böyle öbür tarafı görünen naylon çorap tesettür olmaz; güzelce örtünmesi lâzım! Bunu böylece bilesiniz.

Soru:

--Pardesü tesettür yerine geçer mi, ille çarşaf mı olmalı?..

--Muhterem kardeşlerim! Bu konuda alimler toplanmışlar, müzakere etmişler, bir kitap yazmışlar. Dün akşam elimdeydi, bu sabah da masamda duruyor, ciddî bir kitap... Bizim fıkıh kitaplarından ben delilleri getirdim, burda bize derse gelen kadınlar daha önceden sormuşlardı. Onlara eski senelerde söylemiştim.

Çarşaf mecburiyeti yok dinimizde... Cilbâb kelimesi var Kur'an-ı Kerim'de... Bu cilbâbın ne olduğu hususunda ulemâmızın kavilleri çok muhteliftir. "Omuzları örten bir başörtüden, topuklara kadar inen bir örtüye kadar, bu işi gören her kıyafete şamildir." diye ulemâmızın kat'î kanaati vardır. Hanefî fakihlerinin, büyüklerimizin kanaati de budur.

Binâen aleyh, İslâm'ın örtmesini emrettiği azalarını, altı görülmeyecek şekilde, münâsib bir bollukta, şeffaf olmayan bir kumaşla örtündüğü zaman tesettür yerine gelmiş olur. İlle çarşaf olma mecburiyeti yoktur. Ulemamızın, Hanefî fukahâsının, din alimlerinin, kitap yazmış, toplantı yapmış insanların genel kanaati budur.

Bizim dinimiz tek bir model, tek bir kıyafet üzerinde durmuyor. Zâten İslâm ülkelerinde de kıyafetler muhtelif... Yâni aynı ölçüyü sağlıyor ama, formlar, şekiller farklı olabiliyor; örtünmeyi esas alıyor.


Soru:

--Örtünme için belli bir kıyafet şartı var mı?

--Örtülmesi gereken yerleri örten her kıyafet olabilir. Çarşaf veya abaye, veya pardesü, veya saye dediğimiz çok çeşitleri var... İranlılar başka, Afganlılar başka türlü giyiniyor.

Şalvarı medhetmiş Peygamber Efendimiz; hem vücudu örtüyor, hem de bol oluyor diye... Şalvar hakkında hadis-i şerif var... Şalvar giyenlere duası var Peygamber Efendimizin...

Cübbe-sarık yine vücudu iyi kapattığı için makbul... Ve sarık ile kılınan namaz, sarıksız kılınan namazdan yetmiş kat daha sevaplı... Meleklerin siması, alâmeti, kıyafeti deniliyor. O bakımdan yanınızda sarık gezdirirseniz, namazlarda sarık sararsanız iyi olur. Kıyafetiniz uzunca olursa, cübbe olmasa bile uzun pardesü şeklinde dizinizden aşağıda olursa, namazda secdeye vardığınız zaman arkanızı örtecek tarzda olursa, İslâmî bakımdan uygun olur.

Peçe de, şöyle yüzü bir miktar örtmek, o da güzel... Çünkü, insanın güzellikleri mümkün olduğu kadar saklaması ve fitnelere fırsat vermemesi lâzım!..

Soru:

--Naylon çorap giyiyorlar, tenlerini gösteriyor; ne dersiniz?

--Şimdi muhterem kardeşlerim! Altı gösteren kıyafet, örtünme sayılmaz! İsterse on cm kalınlığında olsun; altı göründü mü, örtünme sayılmaz.

İkincisi: Şeklini belli eden kıyafet de örtünme sayılmaz. Diyelim ki, kot pantolon giyiyorlar. Mavi renkli veya siyah renkli... Kot göstermiyor altını... Altını göstermiyor ama, patates gibi her tarafı belli oluyor. O zaman da olmaz.

Yâni, bol olacak, şekil belli olmayacak, altını da göstermeyecek şekilde olacak. Çorap, elbise, blüz, başörtü vs... Tesettüre çok dikkat edelim, ettirelim!.. Burda tabii, umûmiyetle erkekler dinliyor, aşağıda kadınlar dinliyor. Bizimkiler örtülüdür Elhamdülillahamdü lillâh da, başkalarına da söyleyelim.

Soru:

--Erkeklerin kot pantolon veya diğer sıradan insanların giydiği acâib modelde elbiseler giymeleri ve hanımların da pardesünün altına pantolon giymeleri, takvâ sahibi bir müslüman için normal sayılır mı?

--Mesele tam böyle değil... Erkeğin üstüne bir pardesü vs. giymeden kot pantolon giymesi gibi söylemek lâzım!.. Düşmanlık doğrudan doğruya kotun kendisine değil... Pantolon dar olduğu zaman, vücut azaları, ayıp yerleri belli olacak şekilde olduğu zaman uygun olmaz. Mesele odur.

İster kot olsun, ister merinos kumaşı olsun, isterse Suudî Arabistan'dan getirilmiş, deve yününden yapılmış kumaş olsun, farketmez. Ayıp yerleri belli olacak şekilde bir kıyafet dikilmiş olduktan sonra, o dar kıyafet uygun değildir İslâm'da... O bakımdan uygun olmuyor.

Kadınların pardesülerinin altına pantolon giymeleri güzel bir şeydir. Takvâ bakımından da güzel bir şeydir. Çünkü, kadının ayağı sürçebilir, yere düşebilir; otobüse binerken, vasıtaya binerken, merdivenlerden inerken çıkarken eteği açılabilir.

Peygamber Efendimiz, şalvar giyenlere hayır dua etmiştir. Birisi böyle düştü de; şalvarlı bir kimseydi, gözünün önünde düştü. Tabii, hiç bir yerinin açılması, görülmesi bahis konusu olmayınca, şalvarı tavsiye etti Peygamber Efendimiz... Yâni bol alt kıyafetini medhetti.

Onun için, kadının pardesünün altına bir de pantolon giymesi, katmerli güzel bir şeydir. Ama bu pantolon dediğimiz yine dar olmamak şartıyla... Dar olmamak, erkek için de öyledir, kadın için de öyledir.

Bizim Adana taraflarının, Antep taraflarının, Urfa taraflarının bol kıyafetleri vardır. Tabii, onlar azayı belli etmiyor, müstehcenlik olmuyor. Bunlar olabilirse de, öteki dar pantolonlar olmaz. Bunun kot olmuş olması veya başka kumaştan olmuş olması farketmez. Eğer böyle bir pantolon giymişse bir kimse, namaza pardesü ile gelmesi lâzım!.. Veyahut, uzunca bir kıyafetle gelmesi lâzım ki, edep yerlerinin şekli şemâili belli olmasın.

Soru:

--Bayan pantolonu ve kısa kollu elbise imâlâtı yapmanın İslâm'da hükmü nedir?

--Yapılan imâlâtının kullanımı başkasına ait olduğundan ve kadın eteğinin altına pantolon giyince biraz daha iyi korunmuş olacağından; kısa kollu elbiseyi de isterse evinde kendi başına giyebileceğinden, imâlinde bir mahzur yoktur. Bunlar tamâmen yasak şeyler olmadığından imâl edilebilir.

Soru:

--Üniversite imtihanını kazanmış bir kızım. Fakat, fakültelerde kız-erkek karışık okudukları için gitmekte tereddüt ediyorum. Gitsem olur mu?

--Kız arkadaşlarıyla, dersanenin bir köşesinde tesettürlü olarak oturursa, ilim öğrenmek olabilir. Tamamını reddetmek ve yasaklamak da uygun olmuyor.

Ben şahsen kendi kızlarımı göndermedim. Tamâmen İslâmî eğitim yapabilecekleri yerlere gönderdim. Öyle yeri tercih ederse iyi olur.



Soru:

--Bir bacımız var, örtünmek istiyor. Fakat, kendisinin etrafındaki çalışan arkadaşları tarafından dalga geçileceğinden korkuyor. Kendisi postanede çalışıyor, maddî imkânsızlıktan dolayı ayrılamıyor. Ne yapması lâzım?

--Kur'an-ı Kerim'de ayet-i kerimelerde çok açık olarak bildirilmiştir ki, müslümanlar ALLAH'tan korkar, gayriden korkmaz!..

(Ve tahşen nâs, vALLAHu ehakku en tahşâhu) "ALLAH'tan korkmak esasken, kuldan korkulmaz!" mânâsına...

(Velâ yehafûne levmete lâim) "Kınayanın kınamasından korkmazlar." diye de ayet-i kerimede geçer.

Kul hayırlı olan şeyi yapar. Çok dairelerde çok kardeşlerimiz var, örtebiliyorlar başını... Alay ederlerse; "Alay etmeyin kardeşim! Bu ALLAH'ın emri olduğu için yapıyorum. Ben de zorlanıyorum, siz beni böyle alay ederek sıkıştırmayın! Zâten ALLAH'ın emrini zar zor yapıyorum, bana destekçi olun!" desin, ALLAH'ın emrini tutsun!.. ALLAH yardımcı olur.



Soru:

--Başörtüsü teferruat mıdır?

--Başörtüsü teferruat değildir, ALLAH'ın emirlerinden bir emirdir. ALLAH'ın emirlerinin hepsi muhteremdir.

Soru:

--İslâmî ölçülere göre kapanmayan, sadece namaz kılarken örtünen ve buna rağmen kalbim temiz diyen hanımlar için öğüt verip, tavsiyede bulunur musunuz?

--Kalbin temizliği kuru bir iddiadır. Kimsenin kalbi temiz değildir, nice fitne fesat düşünceler vardır. İnsan yalnız kaldı mı, neler getirir şeytan aklına... Hele hele bir kadınla bir erkek bir arada kalsalar, nasıl fitne sokar aralarına, nasıl karıştırır...

Öyle kalb temizliği, palavradır. Kalb temizliği lafla olmaz. Kalbin temizliği ahlâkla olur, ibadetle olur, tâatle olur. Onun için, "Benim kalbim temizdir." demek yetmez.

Namaz kılarken örtünüyormuş, namaz kılıyormuş; güzel... Namaz kılmak iyi bir şeydir. Demek ki, iyi bir şeyi yaparken örtünüyor. O halde, namaz kılarken örtünüp de sair zaman açınmak yanlıştır. ALLAH'ın emrini tutması lâzım, kapanması lâzım!..

--Peki, kapanmıyorsa ne olacak?

Ordan sevap alır, burdan günah alır. Sevabı günahı ahirette tartılır, nereyi kazanmışsa oraya götürür. Ama sanırım ki, iyi bir sonuca götürmez. Çünkü bu iş şakaya gelmez, tezatlı hayat olmaz. İnsan müslümanlığı tam uygulamalı! İslâm'ı bir bölgede uygulamak, diğer bölgede uygulamamak; İslâm'ı bir zamanda uygulamak, öteki zamanda uygulamamak olmaz. Camide müslüman, dışarda değil; ramazanda müslüman, çıkınca değil; Türkiye'de müslüman, Avrupa'da değil... Böyle şey olmaz! Her yerde müslüman olacak insan, her yerde iyi kul olacak.

Soru:

--"En güzel örtünme şekli çarşaftır." diyorlar, siz ne buyurursunuz?

--Estağfirullah!.. Ben bir şey demem. Bizim şeriatimiz, alimlerimiz ne buyuruyor, kitaplarımız ne buyuruyor; mühim olan odur. Yoksa ben Es'ad Çoşan olarak bir şey söylemişim ne kıymeti var...

Fıkıh alimlerimiz diyor ki: "Mühim olan örtünmektir." Örtünmenin şekli: Şeffaf olmayacak, altı görünmeyecek... Bol olacak, uzuvları belli olmayacak... Altı görünürse sayılmıyor, uzuvları belli olursa sayılmıyor.

Buna uygun çeşitli örtünme şekilleri vardır. Örtünme şekilleri, örfe göre değişir. Yâni, Yemen'de başka türlü örtünür, Pakistan'da başka türlü örtünür, İran'da başka türlü örtünür... Hattâ Urfa'da başka türlü örtünür, Aydın'da başka türlü örtünür müslüman... Şekil önemli değil... Mühim olan, ana prensiplere göre, başkalarına gösterilmesi haram olan yerlerini güzelce örtmektir. Çarşaf güzeldir diye bir şey yok...

Çarşaf deyince ilk hatıra gelen, o siyah renkli çarşaftır. Anadolu'nun bir çok yerinde siyahtan başka renkler kullanılıyor. Başka şekiller var... Kimisi tepeden aşağıya kadar oluyor. Kimisi dokuma ehramlar kullanıyor, yünlü bazı kumaşlar kullanıyor. Şekil mühim değil, mühim olan güzelce örtünmesidir.

Kimisi çok güzel bol manto giyiyor, abâye giyiyor, harmânî giyiyor... Başını çok güzel örtüyor. Başından omuzuna başörtüsü güzelce örttüğü için, ne boynu görünüyor, ne başka bir yeri belli oluyor. Çok güzel kıyafet oluyor. Bunların hepsi güzeldir.

Hattâ benim kendi müşâhedem, çarşaf iki parçalı oluyor; ağzıyla böyle ısırarak tutuyor. Ağzıyla konuşacağı zaman bir türlü, eliyle tutmadığı zaman biraz zor... Eliyle bir şey alacağı zaman açılıyor... Çok iyi bir kıyafet değil çarşaf... Çünkü, her zaman tam koruyamıyor, eliyle bıraktığı zaman sağa sola açılabiliyor.

Şimdi kızların çok güzel örtünmeleri var... Hem vücudunu gayet güzel örtüyor, hem boynunu örtüyor; hem de ayaklarına gayet güzel, eşofman gibi bol kıyafetler giyiyorlar, şalvar gibi oluyor. Çok güzel oluyor o zaman, ALLAH râzı olsun...

Mühim olan güzel örtünmektir. "En güzel örtünme çarşaftır." sözü doğru değil...

Soru:

--Kızlar pardesü veya manto altına pantolon giyebilirler mi?

--Manto veya etek veya pardesü altına pantolon giyebilirler. Sadece pantolon giyip de avret yerleri görülecek bir şekilde gezemezler. Yâni, pantolon giymek yasak değil; pantolonu üstünden etekle, pardesü ile veya entari ile örttü mü, pantolon giymek çok iyi... Çünkü pantolon daha iyi koruyor. Düşse de, bayılsa da hiç bir yeri açılmayacak, saçılmayacak. Tesettür bakımından uygun olduğundan pantolon iyi...

Peygamber Efendimiz, şalvar giyenlere, "ALLAH onlara rahmet eylesin, rahmetine gark eylesin..." diye dua etmiş. O devirde tabii şalvar dikmek, giymek de kolay değil; teşvik etmiş. Şöyle bir peştemal gibi bir şeyi bürünüp öyle gezerlermiş. Kumaş yok, terzi yok, iplik yok, iğne yok... Bizim sahip olduğumuz şartlar yok...

Dünyanın bir çok yerinde böyledir. Malezyası, Hindistan'ı, Pakistan'ı, Afrika'nın bir çok yerleri hâlâ böyledir. Ne yapsın, böyle örtünüyor; içine bizim giydiğimiz gibi bir don giyemiyor. Ama içdonu giymek, şalvar giymek, pantolon giymek tesettürü sağladığı için, erkek için de iyidir, kadın için de çok iyidir.

Ama kadın, pantolonu giyer de üstüne bir şey giymezse çok fenâ oluyor. Niye fenâ oluyor?.. Câzibedar oluyor, haram yerler meydana çıkıyor. Bu sefer daha büyük günah oluyor. Örtünmüş olmuyor.

Örtünmenin esasını her zaman burda söylüyorum: Örtünmede vücut hatları örtülecek, belli olmayacak. Vücudun hatları saklanacak!.. Ne diyor:

(Velâ yübdîne zînetehünne) "Kadınlar zînetlerini izhar etmesinler, göstermesinler!" buyruluyor Kur'an-ı Kerim'de... Zînet nedir?.. Göğüs zînettir, kalça zînettir, bel zînettir, gerdan zînettir, saç zînettir; göstermeyecek bunları!.. Başını örtecek, saçını örtecek, boynunu örtecek... Vücudunu da bol bir şeyle örtecek ki, görünmesin!.. Göründü mü, veyahut belli oldu mu; olmaz!..

--Efendim böyle şey olur mu, Fâtıma Ana gömleği gibi?..

--Tabii ya, bak ne güzel söyledin, Fâtıma Ana gömleği diye... Bol olacak tabii...

Hacca gidiyor hacı hanımlar, köylü hacı teyzeler... Güzel, entarisi bol, omuzdan büzgülü, bol yapmış. Beline bir kuşak sarmış. Yâ kim söyledi sana bu kuşağı sar diye?.. Bir kuşak bağlamış, iyi olmamış. Neden?.. Her şeyi meydana çıkmış.

Pakistanlı hanımlar geliyor hacca... Onları memleketi çok sıcak galiba; başına incecik bir tül örtmüş, incecik bir tülden blüz yapmış... Terliyor da... Haydii, çıplak gibi oluyor. Kâbe-i Müşerrefe'yi tavaf ederken, orada namaz kılarken, bu kıyafetle oraya gelinir mi?.. Bunların hocaları yok mu, söylemez mi?.. Hocaların söylemesi lâzım!..

Olmaz böyle, bu tesettür değil... Altını göstermemesi lâzım!.. Altı göründü mü, tesettür değil... Şekli belli oldu mu tesettür değil... Erkek için de öyle... Şimdi kadın için söylüyoruz.

Erkek de bir blue-jean pantolon giyiyor; önü arkası boğum boğum, yumuk yumuk her tarafı meydanda... Olmaz! Namaz da olmaz. Arkasındakinin namazını da bozar.

Niye hocaefendiler cübbe giyip mihraba geçiyor?.. Tesettürü sağlasın diye... Erkeğin de tesettürü var, erkeğin de bir yerlerinin belli olmaması lâzım!.. Olmaz öyle şey...

Onun için, kızlar mantonun altına, eteğin altına, pardesünün altına pantolon giyebilirler. Pantolon yasak değil... Üstüne bir şey örtmeden, sırf pantolon tahrik edici oluyor; o doğru değil...

 

aksakal

Üye
Katılım
16 Eki 2006
Mesajlar
48
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Web sitesi
www.muhteva.com
"Nasıl yaşarsan öyle ölürsün"mucibince yaşayıp o kutlu yolda şehit olan Mahmut Esad(K.S) zamanımızda yaşamış olan ender mürşidlerden biriydi.Sohbetlerine katılmak,duasını almak nasip oldu.İskender Paşa Dergahının en önemli mürşidi olan bu zaat-ı kiram hz.eserleriyle ve bıraktıklarıyla hala yaşamaktadır.Allah(c.c)gani gani rahmet eylesin.
 

johncoffey07

Asistan
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
898
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
THE EARTH
İslamiyet kolaylık dini düşünenler için birşeyleri zorlaştıranlara duyurulur:)
 

Uveys El Konevi

Paylaşımcı
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
284
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Konya
Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Rh.A
TESETTÜR
Soru:

-- İslâm'da kadının tesettürü nasıl olmalıdır?

--İslâm'da kadının tesettürü, el hariç bilekten, ayak bileğinden ayak hariç, yüz hariç her tarafını örtmek tarzında olmalıdır...............


Kardeşim Allah razı olsun çok önemli noktaları aydınlatmışsın...Hocaefendiye de Rabbim rahmet eylesin...Gerçekten güzel açıklamış...Gayet dikkatle okumak gerekir...

Benim bu konuda demek istediğim bir şey var o da şu...Hocaefendinin de dediği gibi elbiselerin vücud hatlarını belli etmemesi gerekiyor...Bu kıyafet pardesü adı altında bile olsa yani (bugün modaya uyarlıyorlar ya!!!) eğer pardesü dediğiniz şey vücut hatlarını belli ediyor ve bunun yanında hanımlar hareket ettiğinde belli yerler açılıyor ise bu tesettüre aykırıdır...

Yani özetle diyeceğim Müslümanlar Hocamızın da dediği ölçüleri gözönüne alıp tesettüre uygun kıyafet seçmeliler...Kapitalistlerin moda diye bize yutturmaya çalıştığı tesettür giyim adı altında sözde modern (!) giysilere ne ad altında olursa olsun, adı isterse pardesü isterse çarşaf olsun eğer biçim olarak yukardaki dediğimiz gibi İslam Şeriatı'na aykırı ise bunlara itibar etmemeliler...

Ayrıca tesettürün temel noktalarını şu maddeler belirliyor..Dikkat edelim:

Muhammed Ali Es-Sabûnî’nin Revai-ül Beyan Tefsir-ü âyât-il ahkâm minel Kur’an tefsirinin 2. ci. 373, 388. sayfalarında tesettüre ait mes’eleleri beyan ederken (şer’î hicabın şartları) bahsinde burada özetle aldığımız şu şartları sayar:

«Birinci: Örtünün bütün vücudun her tarafını örtmesi…

İkinci: Hicabın şeffaf olmaması ve vücud hatlarını belli etmemesi…

Üçüncü: Hicabın kendisinde zinet için şekiller ve renkler olmaması…

Dördüncü: Bol olması, vücud yapısını belli etmemesi…

Beşinci: Koku sürünmüş olmaması…

Altıncı: Erkek kisvesi şeklinde olmaması…»


Yorumlarınızı bekliyorum...
 

kul emir

Profesör
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
2,862
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Konum
yalnızlık ülkesinden
uveys kardeşim devamını okudunmu yazının bak ne diyor
--Pardesü tesettür yerine geçer mi, ille çarşaf mı olmalı?..

--Muhterem kardeşlerim! Bu konuda alimler toplanmışlar, müzakere etmişler, bir kitap yazmışlar. Dün akşam elimdeydi, bu sabah da masamda duruyor, ciddî bir kitap... Bizim fıkıh kitaplarından ben delilleri getirdim, burda bize derse gelen kadınlar daha önceden sormuşlardı. Onlara eski senelerde söylemiştim.

Çarşaf mecburiyeti yok dinimizde... Cilbâb kelimesi var Kur'an-ı Kerim'de... Bu cilbâbın ne olduğu hususunda ulemâmızın kavilleri çok muhteliftir. "Omuzları örten bir başörtüden, topuklara kadar inen bir örtüye kadar, bu işi gören her kıyafete şamildir." diye ulemâmızın kat'î kanaati vardır. Hanefî fakihlerinin, büyüklerimizin kanaati de budur.

Binâen aleyh, İslâm'ın örtmesini emrettiği azalarını, altı görülmeyecek şekilde, münâsib bir bollukta, şeffaf olmayan bir kumaşla örtündüğü zaman tesettür yerine gelmiş olur. İlle çarşaf olma mecburiyeti yoktur. Ulemamızın, Hanefî fukahâsının, din alimlerinin, kitap yazmış, toplantı yapmış insanların genel kanaati budur.

Bizim dinimiz tek bir model, tek bir kıyafet üzerinde durmuyor. Zâten İslâm ülkelerinde de kıyafetler muhtelif... Yâni aynı ölçüyü sağlıyor ama, formlar, şekiller farklı olabiliyor; örtünmeyi esas alıyor.
 

Uveys El Konevi

Paylaşımcı
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
284
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Konya
(Emir Hattap'tan alıntı:"uveys kardeşim devamını okudunmu yazının bak ne diyor ")

Kardeşim...Vücut hatlarının belli olmaması noktasına dikkat etmek gerekir...Benim asıl canımı sıkan "tesettür giyim" adı altında Şeriat'a aykırı kıyafetlerin piyasaları doldurması ve Müslüman kızların bunlara itibar ederek yavaş yavaş tesettür kavramının içinin boşaltılması!...

Bu nokta çok önemli...Es geçmemeliyiz...Bu gizli bir savaştır tesettürle..Sinsi ve münafıkane...Demek istediklerimi anladığına kanaat getiriyorum...

Benim şahsi düşüncem her zaman Seleflerimizin yolunu tercih noktasındandır..zaten ecdadımız da o yoldan gitmişler..Giyim tarzından tut yeme adabına kadar...Osmanlı'ya bakalım...Köyünden şehrine kadar hep Şeriat varmış..Ama yakın tarihimizde olan bidatkar hareketler ve dinsizlik istilası maalesef memleketimizin bu sımsıkı sarıldığı itikadı sarsmış...Dikkat ederseniz hep Batı'dan gelmiş yıkıcılıklar...Demiş ki Batı "Ya tamam tesettüre yine uyun ama bakın şöyle de olur..., bakın bu daha genç gösteriyor sizi..."
Halbuki tesettür güzel görünmek için değil aksine güzelliği namahremden gizlemek için vardır...

Bu konuyu iyi anlamak için hayatı imansızlıkla ve bidalarla mücadele le geçmiş Üstad Bediüzzaman Hazretleri'nin bu devirde içtihad yapmanın yanlışlığıyla ilgili şu sözlerini okumanızı tavsiye ediyorum:

İçtihad kapısı açıktır. Fakat şu zamanda oraya girmeye "altı mâni" vardır.

Birincisi: Nasılki kışta, fırtınaların şiddetli olduğu bir vakitte, dar delikler dahi seddedilir. Yeni kapıları açmak, hiçbir cihetle kâr-ı akıl değil. Hem nasılki büyük bir selin hücumunda, tamir için duvarlarda delikler açmak gark olmağa (boğulmağa) vesiledir. Öyle de, şu münkerat zamanında ve âdât-ı ecânibin (ecnebi adetlerinin) istilâsı anında ve bid'aların kesreti vaktinde ve dalâletin tahrîbatı hengâmında, içtihad namıyla,
kasr-ı İslâmiyetten (İslamiyet kalesinden) yeni kapılar açıp, duvarlarından muharriblerin girmesine vesile olacak delikler açmak, İslâmiyet'e cinâyettir.

İkincisi: Dinin zaruriyâtı ki, içtihad onlara giremez. Çünki kat'î ve muayyendirler. Hem o zaruriyât, kut ve gıda hükmündedirler. Şu zamanda terke uğruyorlar ve tezelzüldedirler (sarsıntıdadırlar) ve bütün himmet ve gayreti, onların ikamesine ve ihyasına sarfetmek lâzım gelirken, İslâmiyet'in nazariyât kısmında ve selefin içtihadat-ı sâfiyane ve hâlisanesiyle, bütün zamanların hâcâtına dar gelmeyen efkârları olduğu halde, onları bırakıp heveskârane yeni içtihadlar yapmak, bid'akârane bir hıyanettir.


Devamını okumak için tıklayabilirsiniz:
http://www.risale-inur.org/yenisite/moduller/risale/index.php?tid=29

Yani demek istediğim Selef-i Salihin dediğimiz Sahabe-i Kiram, Tabiin ve Tebe-i Tabiinin,4 imamın,12 imamın ve onların yolundan gidenlerin yolundan gitmek için elimizden geleni yapmalıyız....
İçtihad adı altında tesettürü bilerek veya bilmeyerek yıpratan görüşlere ehemmiyet vermemeliyiz..
Not: Burda kasdettiğim (haşa) Esad Coşan Hocaefendi (ks) değildir..Yanlış anlaşılmasın..Bidatkar hocalara ve bidat yolunu açan bazı dindar görünen kimselere diyorum...:wallbash[1]: :wallbash[1]:
Selam ve Dua ile.....
 

kul emir

Profesör
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
2,862
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Konum
yalnızlık ülkesinden
tamam abicim bundan sonra kesinlikle bu konuda bişey söylemeyeceğim hep aynı noktada dönüpm duruyoruz bir adım attığımız yok selametle
 

Uveys El Konevi

Paylaşımcı
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
284
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Konya
Kardeş kızma ya!!:( Biz birbirimizi seviyoruz...amacımız ayrılık çıkarmak değil..Doğruyu hep beraber dosdoğru şekilde tasvir edelim açıklayalım da gerisi önemli değil...
kalbini kıracak bi şey söylediysem veya ne biliyim tüm kardeşlerimize diyorum hepinizin kalbini rencide edecek şeyler dediysem özür dilerim:uzgunum[1]: ne olur bana söyleyin de helallik alayım sizden...ve üslubumu düzelteyim...

Gergin ortamlardan hoşlanan biri değilim..Gergin ortamlara nefis karıştığı için Hak ortaya çıkmayabilir..
Zaten Üstad Bediüzzaman hazretleri de "İmani mevzuların münakaşa tarzında tartışılması caiz değildir.." diye buyurmuştur..
Benim istediğim münakaşa değil müzakere ve musahabe...
ama bizzat kendi üslubum münakaşaya meydan veriyorsa derhal bu vaziyetimi terketmem lazım çünkü caiz değildir...
Hepinizi çok seviyorum, İnşallah bu site Müslümanların küçük bir kongresi olur ve gereken yerlere gereken mesajlar verilir...
Hepinize kucak dolusu sevgi ve selamlar!!!. :shake2[1]: :wave[1]: :friends:
 

Nikbin

Tevekkeltü Allah
Katılım
26 Kas 2006
Mesajlar
591
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
muvahhide.blogspot.com
Allah razı olsun djMesnevi.. klavyene sağlık:)

Hocamında şefaatlerine nail eylesin.. Rabbim cennette beraber eylesin inş.
 
Katılım
4 Ara 2006
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
BENCE İSLAMDA TESETTÜR TAMEN HER YERİ ÖRTMEKTİR VE HİÇBİR MAHREM OLAN YERLERİ GÖSTERMEMELİDİR YANİ BEN BU KONUDA HAKSIZSAM BANA HASIZSIN DİYE CEVAP YAZIN EĞER HAKLISIN DİYORSANIZ HAKLISIN DİYİN LÜTFENN!
 

DJ MESNEVI

Doçent
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
1,462
Tepkime puanı
3
Puanları
0
cok haklısınız lakin su zamanda böyle kapanan kisiler cok az..
 

mutahhara

Üye
Katılım
24 Ara 2006
Mesajlar
44
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Allah razi olsun kardes..rahmetli hocamizinda bahsettiği üzere tesettürün sartlari belli..sadece bas kapamayla olan birşey diil..sözüm meclisten disari ama inşaAllah tesettürü sadece başörtüsü sanan kişilere aciklayici olur..selametle..
 
Katılım
30 Ara 2006
Mesajlar
299
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
diyar ı istanbul dan
Allah razı olsun kardeşim hocamızın bu güzel sohbetini bize aktardığın için Allah (cc)inşallah bizi cennet te hocamıza komşu eylesin selametle....
 

aBı ReyyaN

EnE AbDuKeL Asİ
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
296
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
AnKaRa
s.a

Allah razı olsun kardeşim hocamızın bu güzel sohbetini bize aktardığın için Allah (cc)inşallah bizi cennet te hocamıza komşu eylesin selametle....
AMİN,,,,
hocamızı çok seviyorum ve ara arada olsa sohbetlerini dinliyorum ,ve görüldüğü gibi bir çok abuk fikirlere delilleriyle net cevaplar vermiş hocamız,demekki çarşafta bu doğru ve gereken örtünme şekillerinden biri fazla söze ne hacet ,ALLAH c.c. razı olsun........
 

Edibe Ziyâi

Agâh ol ey nefsim..
Katılım
13 Kas 2006
Mesajlar
2,550
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Allah razı olsun ebeden.. kardeşim ..çok güzeldi .
 

mavigece

Asistan
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
880
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Antalya
Paylaşım için teşekkürler..Allah(c.c.)razı olsun M.Esad Coşan(r.a.) hocamızdan İnşallah
 
Üst