Postmodern Çağda Müslüman Bilincin İnşaası (Serdar Demirel)

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Dünyanın içinden geçtiği postmodern dönem, özüne hakim seküler dünya görüşü ile tüm coğrafyalarda kutsaldan oldukça arındırılmış bir hayat inşa etmektedir.
Müslümanlar modern ve postmodern kıskacında olsa da günlük hayatlarında karşılaştıkları meselelere dair kendi değer sistemlerine uygun duruşlar geliştirmek ve buna göre analizler yapmak durumundadırlar.
Çağın dünyevileştirici hayat tarzı karşısında teslim olmadan, içe kapanarak canlı hayattan ilişkilerini kesmeden ve tarihe bir özne olarak müdahale etmek üzere medeniyetlerini yeniden inşa etmek amacıyla hareket etmelidirler. Bunu da İslam’ı bünyesinde canlı yaşayan birey ve toplumu inşa ederek yapabilirler. Bu kitabın ihtiva ettiği yazılar, karşı karşıya kaldığımız dini, siyasi, içtimai ve kültürel meselelere yukarıda bahsettiğimiz hassasiyetler çerçevesinde dokunmaya çalışmıştır.

musluman-bilincin-insasi-serdar-demirel.jpg
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
"Geçenlerde, bir dönemin ilahiyat mezunları buluşmasında idim. Ve maalesef yeni nesil ilahiyatçılar arasında bile “ev hanımı olmak, anne olmak ne de zor bir durummuşâ€￾, bunu gözlemledim. Okumaktan evliliğe vakit ayırmayan ve artık bir öğretmen, kk öğreticisi, vesaire kurum ve kuruluşlarda görevli olarak “ayakları üzerinde duranâ€￾ hanımlar alkışı hak ederken ev hanımı olan ve çocuğuna baktığını mahcubiyetle ifade eden ve “ben görev ALAMADIMâ€￾ diyerek üzüntüsünü ifade eden ilahiyatlı bacıların o hâlini görünce tüm hayat gayesi devlete sırtını dayayıp bir meslek sahibi olmak olan ve “kariyerâ€￾ denilen şu lanet ego azdırıcısını kendine put edinen günümüzün yaygın gençliğine kim kızabilir ki.Suçu tümüyle gençlerde buluyor da değilim. Meslek sahibi olan kız öğrencisiyle gurur duyan hocalar, ayakları üzerinde duran kızlarını el üstünde tutun aile ve akrabalar, aldıkları maaşlarla modanın hızını yakalayan arkadaşları ile ortak muhabbet konusu bulamayan bir sosyal çevre olduktan sonra, yani; “Paranı kazanıyor, kendi ayakların üzerinde durabiliyor ve kocanın eline bakmıyorsan senden iyisi yokâ€￾ diyen bir toplum olduktan sonra ve bir de böyle bir algıya sahip olup “illa çalışanla evlenirimâ€￾ veya “çalışıyor olması tercih sebebidirâ€￾ diyen erkekler çoğunlukta olduktan sonra hangi kızdan “anneliğiâ€￾ kutsal bir vazife addetmesini, gururla “ev hanımıyımâ€￾ demesini bekleyebilirsiniz ki! Artık sadece erkeklerimiz değil, kızlarımız da işsizlik endişesi taşıyor. Zira artık erkek ve kadın eşit. Zira artık feminist zihniyet ülkemin her yerinde. Öyle ki, artık sadece genç kızlar değil, kızları yetiştiren anne ve babalar da zihinlerinde erkek ve kız çocuklarını eşitledi. O kadar çok duyar oldum ki; “Kızım ekmeğini eline almadan, kendi ayakları üzerinde durmadan evlenemez. Parasını kazanacak, kocasının eline bakmayacak. Eğer kocası sorun çıkarırsa çıkıp gelecek, nasıl geçinirim diye düşünmeyecek.â€￾ Öyle de oluyor zaten... Kadınlar habire boşanıp baba evine çıkıp geliyor. Zira bilinçaltına işleniyor anne ve babalar tarafından. Velhasıl kız ve erkeklerin eşit olmadığı tek yer kaldı. O da Allahâ€ââ€￾¢ın (c.c) kitabı. Kitapâ€ââ€￾¢ta hâlâ erkek ve kadın farklı yazıyor. Hâlâ erkeklere ve kadınlara farklı sorumluluklar yükleniyor. İşte böyle bir zamanda, yemin ediyorum, kendisine kariyer planlaması sorulduğunda bir kızın; “Allahâ€ââ€￾¢ın (c.c) fıtratıma koyduğu annelik vazifesini yerine getirmek için öncelikle evlenecek ve çocuklarımın bu ümmete hayırlı birer ferd olmaları için elimden geleni yapacağım. Bu asli vazifemin haricinde de elimden geldiğince etrafıma faydalı olacak etkinliklerde görev alacağımâ€￾ diye cevap verdiğine şahit olursam… Veya kendisini tanıtan evli bir kadının gururla ve yüksek sesle; “Şu yeryüzündeki en kutsal görevi yerine getiriyorum! Ben bir anneyim ve çocuğumu kreşlere emanet etmiyor, ona benim gibi kimsenin bakamayacağını bildiğimden dolayı Allahâ€ââ€￾¢ın bana olan emanetini, Oâ€ââ€￾¢na layık bir kul olsun diye bizzat kendim yetiştiriyorumâ€￾ diye haykırdığına şahit olursam, geleceğe ümitle bakabileceğim. Çünkü dindar nesil ne 7 yaşından sonra okulda haftada bir saat gördüğü din kültürü ve ahlâk dersiyle, ne İmam Hatip Ortaokulları ve liseleriyle, ne Kurâ€ââ€￾¢ân kurslarıyla ve ne de ilahiyatlarla yetişir. Dindar nesil ancak televizyonun karşısında yavşayan değil, seccadenin başında gözyaşı döken ve yavrusunun ahlâklı bir Müslüman olması için çalışıp çabalayan dindar ebeveynlerin kucaklarında yetişir. Dindar nesil, “Anneliğiâ€￾ tüm kariyer hayatının temeli olarak gören ve “Ev Hanımıyımâ€￾ demekten utanmayan “Anaâ€￾larla ve çocuğuna evden veya arabadan değil, güzel ahlâktan daha hayırlı bir miras bırakamayacağının bilincinde olan “Babaâ€￾larla yetişir."Doç.Dr.Serdar Sıdıka Karaayvaz Demirel





 
Üst