Paronovirus

ebumusab

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
252
Tepkime puanı
90
Puanları
28
Ölüm hep vardı bundan sonra da olacak... Şurası var ölümlerin sebebi maske , aşılar ve ilaçlar diyoruz sürekli anlamamakta ısrar ediyorsunuz.. Şu Rockefeller tıbbına güvendiğiniz kadar Allah'a tevekkül etseniz ortada bir mesele kalmayacak.. Kısıtlama olmayan ülkelerdeki ölüm oranı bizden fazla değil.. Şu saçma testleri yaptırmayıp normal gripte ne yapıyorsanız onları yaparsanız üstüne d vitamini , ud-i hindi yağı gibi şeyler kullanırsanız bir problem olmaz.. Ama bunlar yerine test yaptırıp hastaneye gider ve üstüne 8 -8 ilaçları içerseniz geçmiş olsun şimdi bir şey olmasa da daha sonra organ yetmezlikleri başlayınca da virüse bağlarsınız meseleyi olur biter..
Cahid hadsizleşme Sen sümme haşa Allah mısın Senin sözünü öyle değerlendirelim
Biz allah 'a tevekkül etmiyormuşuz ... ud_hindi Yağı hangi surenin ayeti
La havle vela kuvvete illa billah
Son söz olsun
İn lem testahyi fefal ma şi'te
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,062
Tepkime puanı
1,416
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Cahid hadsizleşme Sen sümme haşa Allah mısın Senin sözünü öyle değerlendirelim
Biz allah 'a tevekkül etmiyormuşuz ... ud_hindi Yağı hangi surenin ayeti
La havle vela kuvvete illa billah
Son söz olsun
İn lem testahyi fefal ma şi'te

"Selam" Bu da benim son sözüm olsun (Ne yazsam önyargılı olarak sanki seni tanıyormuşum düşmanınmışım gibi cevap veriyorsun.. )
 

ebumusab

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
252
Tepkime puanı
90
Puanları
28
... Şurası var ölümlerin sebebi maske , aşılar ve ilaçlar diyoruz sürekli anlamamakta ısrar ediyorsunuz.. Şu Rockefeller tıbbına güvendiğiniz kadar Allah'a tevekkül etseniz ortada bir mesele kalmayacak.. Kısıtlama olmayan ülkelerdeki ölüm oranı bizden fazla değil.. Şu saçma testleri yaptırmayıp normal gripte ne yapıyorsanız onları yaparsanız üstüne d vitamini , ud-i hindi yağı gibi şeyler kullanırsanız bir problem olmaz..
Düşmanım değilsin elbet lakin şu yazıları bir dostum olarak mı yazıyorsun. İthamınız doğru olduğunda muhatabınızın dinde ki yeri ne olaki. Rockefeller'e iman edenlermi?
Ve aleyke
Vesselamu menittebeal hüda
 

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
982
Puanları
113
Sağlık bakanımız koca astrazeneca aşısına güvenmiyorum dediğinde alay edilmişti çok bilmişler tarafından. Oysa şimdi bütün ülkeler iptal etmeye başladılar astrayı. Ben hükümetimize devletimize güveniyorum. Bir chpli olarakda diyorum ki iyiki bu süreçte başımızda erdoğan ve akp vardı. Maazallah bizim chp olsaydı bitmiştik yönetemezlerdi bu süreci.
 

hotaru

Profesör
Katılım
9 Haz 2006
Mesajlar
3,606
Tepkime puanı
442
Puanları
0
Konum
ankara
Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca 2019 yılının ilk 8 ayındaki ölüm sayısıyla 2020nin ilk 8 ayındaki ölüm oranlarını kıyaslamış ve 2020'de beklenen ölüm sayısından daha az ölüm olduğunu söylemiş.
Nasreddin Hoca'nın fıkrasına döndü olay kedi buradaysa ciğer nerde ciğer buradaysa kedi nerde? Bu virüs dedikleri kadar ölümcül ise ölüm sayılarında neden artış yok? Yok bu ölümlerin hepsine virüs sebep olduysa diğer sebepler nereye gitti?
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,062
Tepkime puanı
1,416
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca 2019 yılının ilk 8 ayındaki ölüm sayısıyla 2020nin ilk 8 ayındaki ölüm oranlarını kıyaslamış ve 2020'de beklenen ölüm sayısından daha az ölüm olduğunu söylemiş.
Nasreddin Hoca'nın fıkrasına döndü olay kedi buradaysa ciğer nerde ciğer buradaysa kedi nerde? Bu virüs dedikleri kadar ölümcül ise ölüm sayılarında neden artış yok? Yok bu ölümlerin hepsine virüs sebep olduysa diğer sebepler nereye gitti?

Ekleyelim enfeksiyon hastalıklarından ölenler de covid 19 olarak kaydedilmiş olabilir dedi bir de. Adamlar bile mecbur bırakıldıkları için bunları uyguladıklarını satır aralarında anlatmaya çalışıyorlar bizimkiler hala olmayan süreçten bahsediyor. Pandemi karşıtı kısıtlamalara karşı çıkan Tanzanya devlet başkanı 2 hafta ortada görünmedikten sonra niye öldü ya da öldürüldü?
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,062
Tepkime puanı
1,416
Puanları
113
Konum
Muamma...!
3631

3632

Nasıl bir fitnedir ki herkes su dökeceğine yangına körükle gidiyor. Biri çıkıyor Teravih namazının "olmayan salgın"da kılınması haramdır diyor diğeri çıkmış necis aşıların içeriğini hiç dikkate almadan orucu bozar bozmaz olayına fetva veriyor.. Velev ki içeriğinde problem olmasın 1 ay sonra olsan ölür müsün?
 

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
982
Puanları
113
Tabi olmayan salgında 180 kişi ölüyor günlük. Gerçi size kalsa onlar ölmüş numarası yapıyor dersiniz. Yakınında covidden ölmüş olan yoksa inanmazsın böyle. Bekara karı boşamak kolay misali.atış serbest.
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,062
Tepkime puanı
1,416
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Günde 1 kişi ölüyor il bazında genel olarak hesaplarsanız.. Hastaneye yatanların hepsi de maske takanlar ve aşı olanlar.. Siz bu palavralara inanmaya devam edin dünyada herkes anladı bizim millet anlamamakta ısrar ediyor!! 1 yıldır hastanede maske takmadan dolanıyorum hiç de bir şeyim yok çok şükür..
 

hotaru

Profesör
Katılım
9 Haz 2006
Mesajlar
3,606
Tepkime puanı
442
Puanları
0
Konum
ankara
Tabi olmayan salgında 180 kişi ölüyor günlük. Gerçi size kalsa onlar ölmüş numarası yapıyor dersiniz. Yakınında covidden ölmüş olan yoksa inanmazsın böyle. Bekara karı boşamak kolay misali.atış serbest.

Yalnız biz atış yapmıyoruz direk bakan beyin açıklamasını yazıyoruz ama denildiği gibi insanları kandırmak insanları gerçeğe inandırmaktan daha kolay...
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,062
Tepkime puanı
1,416
Puanları
113
Konum
Muamma...!
3638

Allah'ın evini ziyaret etmeye de necis aşı şartı getirildi salgına inananlar gözünüz aydın!!!
 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,397
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mehmet Mesut Sönmez, 20 gündür vaka sayılarında artış olduğunu kaydederken belirtilerin bile eskisi kadar ciddiye almadığını vurguladı. Sönmez, "Doktora başvurular çoğu zaman hastalık ilerlediği dönemde oluyor. Bu da evde tedavi edilebilecek hastaların, hastaneye yatırılmasını gerektiriyor" dedi. Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Güniz Köksal ise "Öyle hastalar var ki, imza veriyor, yoğun bakıma alınmak istemiyor. Serviste ölmeyi göze alıyorlar. Bunlar doğru yaklaşımlar değil. Toplum içinde de yoğun bakıma giren hastaya ölecek gözüyle bakılması doğru değil" diye konuştu.
Koronavirüs salgınında hastaneler ve yoğun bakımlar alarm veriyor. Salgının 14'üncü ayında günlük vaka sayılarının 55 binleri geçtiği Türkiye'nin pek çok merkezinde, neredeyse tüm bölümler yine Kovid servisine dönüştürülmeye başlanırken, yoğun bakımlar da özellikle 60 yaş altı genç hastalarla doluyor.
"ARTIK BÜYÜKLERİMİZİ DEĞİL KENDİMİZİ KORUMAMIZ GEREKİYOR"

Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mehmet Mesut Sönmez, geçtiğimiz yıldan beri devam eden Kovid mücadelesinin en ön saflarında yer alan hastanelerden biri olarak ilk vakaların da kendi merkezlerinde tedavi edildiğine işaret etti. Sönmez, yaklaşık 20 gündür yine salgının ilk günlerindeki gibi tüm kliniklerin teyakkuza geçtiğini belirterek "İlk önce büyüklerimizden korkuyorduk, gidip annemizin babamızın dedemizin elini öpmekten korkuyorduk. Büyüklerimizi korumaya çalışıyorduk. Ama şimdi yaş ortalamasında belirgin bir değişiklik görüyoruz. Bu bizi çok üzüyor. Daha önce büyüklerimizi koruyalım diyorduk ama artık kendimizi korumamız gerekiyor" dedi.
"BELİRTİSİ AĞIRLAŞMADAN HASTANEYE BAŞVURMUYORLAR"

Hastalığın hızla yayılmasındaki en önemli etkenin henüz aşılanmayan genç nüfusun hareketliliği olduğunu belirten Doç. Dr. Sönmez, başvurularda da geç kalındığına işaret etti. Sönmez, "Bulaşıcılık potansiyelinde çok ciddi bir artış var bu dönemde. Bir de şunu gözlemliyoruz, insanlar belirtiler belli bir noktaya gelmeden artık doktora başvurmuyor. Çevremden de duyuyorum, buradaki hastalarda da gözlemliyoruz, insanlar artık belirtileri dahi hafife alıyorlar. Burun akıntısını, baş ağrısını hafife alıyorlar ve doktora erken başvurmadıkları, test vermedikleri için de hastalık daha da ağırlaşıyor. Asıl tehlike bu bence. Tedavinin gecikmesine neden oluyor. Hasta, orta ve ileri aşamada başvurduğunda da tedavisi evde sürdürebilecekken maalesef hastaneye yatış oranları daha büyük boyutlara geliyor" diye konuştu.
"DİĞER HASTALARA VERİLECEK HİZMETLER DE AKSIYOR"

Artık pek çok servisin vaka artışları nedeniyle yine Kovid servislerine dönüştürülmesinin, diğer sağlık hizmetlerini de aksattığına işaret eden Doç. Dr. Sönmez, "Biz potansiyelimizin büyük kısmını özellikle Kovid hastalarına ayırdığımız zaman, toplum içinde diğer sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyan, özellikle kanser, diyabet hastaları, kronik hastalıkları olan insanların sağlık hizmeti aksıyor. Kovid'de sorumluluk sadece kendimizi korumamızla ilgili değil. Gençlerimiz, özellikle bu konuda dikkat etmeyen vatandaşlarımız sadece kendi sağlıklarını riske atmıyor. Diğer vatandaşların sağlık hizmeti alımına da engel oluyorlar" şeklinde konuştu.
"CİDDİ ÖLÜM RİSKİ OLAN HASTALARLA UĞRAŞIYORUZ"

Türkiye ve Avrupa bölgesinde en çok Kovid hastası tedavi eden merkezlerden biri olan Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Güniz Köksal ise, "Bu hafta başından itibaren hastalara artık yetişemiyor konumuna geldik diyebilirim. Daha genç hastalar artık yoğun bakıma geliyor. Çoğu aşılanmamış 50-60 yaş grubu, oldukça da ağır geliyorlar. Geçen sene Mart ayında o ilk karşılaştığımız antikor geliştirmemiş toplumdaki ağır seyreden hastalık, şu anda da mutasyonlar nedeniyle bu ağırlığa yol açıyor gibi. Ciddi ölüm riski olan hastalarla uğraşıyoruz. Aşı olmamız demek, maskeden kurtulacağımız anlamına gelmiyor. Aşılı olanlar bağışıklık sistemleri yüksek dahi olsa, taşıyıcı konumda olabilirler" dedi.
"ALTTA YATAN GİZLİ HASTALIKLAR TABLOYU AĞIRLAŞTIRIYOR"

Salgının ilk ortaya çıktığı Mart ayında, insanların hastalığın nasıl bulaştığına dair şimdiki kadar bilgi sahibi olmadığı için daha kolay yayıldığına işaret eden Prof. Dr. Köksal, "Bir şekilde mesafe ve korunmamak nedeniyle bulaşlar oldu o zaman. Hadi cahildik bilmiyorduk diyelim. Ama şimdi, bulaşma yöntemini biliyoruz, buna rağmen hala toplu yaşamaya, sarılmaya, mesafeye dikkat etmemeye devam ediyoruz. Sıkıntımız bu. Yoğun bakıma gelen genç hastalarda altta yatan bir hastalığı yok diye düşünülüyor. Ama komorbiditesi genelde oluyor aslında. Ya tekstilde işçi, ya demir atölyesinde işçi, ya taksici, ya sigara içiciliği var. Bu grup genç hastalarda çok daha dikkatli olunması gerekiyor, çünkü bilinmeyen komorbiditesi var. Tanısı konmamış diyabet, morbit obezite, altta bilinmeyen veya hep gözardı edilen bir kalp hastalığı var. İnsanlar diyor ki 'Şimdiye kadar hiçbir şikayeti yoktu, doktora bile gitmemişti, nasıl bu kadar ağır olur?' Ama hasta buraya geldiği zaman görüyoruz ki, kronik kalp hastalığı var, daha önce hiç doktora gitmemişö diye konuştu. Sultangazi bölgesinden gelen hastaların çoğunun tekstil işçisi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Köksal, "Tekstil işçisi, iplikte çalışıyor; sürekli ip liflerini soluyorlar. İnterstisyel akciğer hastalığı oluşuyor farkında değil mesela. Üstüne Kovid de yüklenince daha ağır geçiriyorlar" ifadesini kullandı.
"İMZA VERİP SERVİSTE ÖLMEYİ GÖZE ALIYORLAR"

Yoğun bakıma gelen hastanın öleceğini düşünerek tedaviye uyumu ve yanıtının da zorlaştığına işaret eden Prof. Dr. Köksal, önemli bir uyarıda bulundu ve şunları söyledi: "Hasta, yoğun bakıma indiği zaman öleceğini düşünüyor. Yoğun bakımlar ölüm yeri değil, tedavi yeri. Buraya geldikleri zaman korkmaları gerekmiyor, tam tersine şükretmeleri gerekiyor ki hala tedavi yolunda ilerleyebiliyorlar. Hala şansları var demek. Hastalanmayalım, kurallara uyalım ama yoğun bakıma alınmamız gerekiyorsa da öleceğim duygusundan çıkalım. İnsanlar ölmesin diye burada. Öyle hastalar var ki, imza veriyor, yoğun bakıma alınmak istemiyor. Serviste ölmeyi göze alıyorlar. Bunlar doğru yaklaşımlar değil. Toplum içinde de yoğun bakıma giren hastaya ölecek gözüyle bakılması doğru değil"
"SAĞLIKLI GÖRÜNENLER BİRER TAŞIYICI OLABİLİR"

Vatandaşlardaki en büyük yanılgının, sağlıklı görünen insanların 'taşıyıcı' olma riskinin göz ardı edilmesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Korkmaz, "Markette ya da evin içinde, apartmanda gördüğü sağlıklı insanların taşıyıcı olduğunu düşünmüyor kimse. Herkes taşıyıcı olabilir. Ev içindekiler de dışarıdan geliyorlar. Herkes birileri ile iletişim halinde. O yüzden evin içinde de insanlar mümkünse birbirinden uzak durmalı. Eve gelen kişi yabancı biriyse maskesiz oturmamalı. Kapalı alanlar hava çok soğuk olsa bile sık sık havalandırılmalı. Asansörlerde havalandırma yok, maskesiz asansöre binilmemeli. Hele bir apartmanda 5-6 dairede akrabalar oturuyorsa. Bunlar her akşam aynı yerde yemek yiyor, beraber oturuyorsa. Bunlardaki ölüm oranları çok daha yüksek oluyor. Çünkü sürekli aynı etkenle tekrar tekrar bulaş oluyorlar. 'Evet biliyorum hasta olabilirim ama eltimin kızının düğünü vardı, gitmesem ayıp olurdu' ya da ya 'Komşunun babası

 
Üst