Özgecan Cinayeti ve Düşündürdükleri

H

hakan köse

Guest
pazartesiye kalmaz buda unutulmazlar yani unutulanalr çöplüğüne gider.
 
H

hakan köse

Guest
[FONT=proxima_nova_rgbold][FONT=proxima_nova_rgbold]ÖZGECAN'IN CANİLERİYLE İLGİLİ İDDİAYA YALANLAMA!
[FONT=proxima_nova_rgbold]17 Şubat 2015 Salı, 23:37:54Güncelleme: 18 Şubat 2015 Çarşamba, 04:26:54
[/FONT]

[/FONT]
[/FONT]

[FONT=proxima_nova_rgbold]Erdemli Devlet Hastanesi yönetimi sosyal medyada Özgecan cinayeti zanlılarından birinin getirildiği Erdemli’de saldırıya uğrayıp yaralandığı ve tedavisinin yapıldığı haberini yalanladı[/FONT]
[FONT=proxima_nova_rgbold]
1044332_620x410.jpg
[/FONT]

[FONT=proxima_nova_rgbold]

[/FONT]

[FONT=proxima_nova_ltsemibold]Erdemli Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Ömer Ulak, Özgecan Aslan'ın öldürülmesiyle ilgili tutuklanan zanlılardan birinin cezaevinde yaralanarak hastanelerinde tedavi edildiği yönünde çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığını bildirdi.
Ulak, hastanede yaptığı basın açıklamasında, bazı sosyal paylaşım sitelerinde zanlılardan birinin Erdemli Cezaevin'de mahkumlar tarafından yaralandığı veErdemli Devlet Hastanesinde ameliyat edildiği şeklinde haberlerin yer aldığını söyledi.
Haberin gerçeklik payı olmadığını aktaran Ulak, "Zanlılardan herhangi birisinin hastanemize gelerek tedavi edildiğine yönelik bir kaydımız yoktur ve haberin gerçekliği de yoktur'' dedi.
Genel Cerrahi Uzmanı İsmail Güler de bugün hastanede nöbetçi genel cerrah olarak kendisinin bulunduğunu ve hastaneye böyle bir hastanın gelmediğini, ameliyat da yapmadığını söyledi.

[FONT=proxima_nova_thextrabold]AA[/FONT]
[/FONT]
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
24,995
Tepkime puanı
1,501
Puanları
113
Sistem düzgün kaliteli insan yetiştiremiyor.

İnsan kalitemiz çok düştü.

Efendilik ağırbaşlılık saygı sevgi hürmet arama.

Enflasyon düşse de, faizler düşse de, teknolojide ileri gitsek de, ne yaparsanız yapın kaliteli insan yetiştiremedikten sonra boş.

Dürüst onurlu kaliteli insan....

Selam ve dua ile...
 
H

hakan köse

Guest
Sistem düzgün kaliteli insan yetiştiremiyor.

İnsan kalitemiz çok düştü.

Efendilik ağırbaşlılık saygı sevgi hürmet arama.

Enflasyon düşse de, faizler düşse de, teknolojide ileri gitsek de, ne yaparsanız yapın kaliteli insan yetiştiremedikten sonra boş.

Dürüst onurlu kaliteli insan....

Selam ve dua ile...


90 yıllık CHP zihniyetinin getirdiği durum diyebiliriz buna kardeş, öyle bir zehirlemişler ki memleketi hala tesiri gecmiyor.
 
H

hakan köse

Guest
Özgecan Aslan'ın katil zanlısına şişeyle...Özgecan Aslan cinayetine yardım ettiği gerekçesiyle tutuklanan zanlı, kaldığı ceza evinde mahkumlarca feci şekilde dövüldüğü iddia edildi.
63577.jpg







stats.php
Türkiye'yi ayağa kaldıran Özgecan cinayetinin katil zanlısına yardım ettiği gerekçesiyle tutuklanan şahıs, kaldığı cezaevinde saldırıya uğradığı iddia edildi. Sosyal medyadaki bu iddia hastane yönetimi tarafından yalanlanırken, iddiayı ortaya atan bazı hesapllar haberin doğru olduğu noktasında ısrarlı!

KALÇASI ŞİŞE İLE KESİLDİ Mİ?


Özgecan cinayetinde katil zanlısına yardım eden ve tutuklanan 3 şahısdan birisi Mersin'in Erdemli ilçesinde bulunan cezaevine gönderildi. İddialara göre cezaevinde mahkumlar tarafından feci şekilde dövüldüğü öğrenilen şahsın, kalçasının mahkumlarca kırılan şişe ile kesildiği öğrenildi.
Zanlı, Erdemli Devlet Hastanesi'nde ameliyat oldu. Operasyon sırasında şahsın kalçasından kırık cam parçaları çıkarıldığı, hayati tehlikesi bulunmadığı öğrenilen zanlının tedavisinin sürdüğü ifade edildi.

Özgecan'ın katil zanlıları Suphi Altındöken, Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe, Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı tarafından tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilmiş, mahkeme ise 3 zanlı hakkında tutuklama kararı vermişti. Zanlılar, güvenlik gerekçesiyle adliyeye getirilen cezaevi aracı ile farklı cezaevlerine gönderilmişti.

"HASTANEDEKİ O DEĞİL"
Hastane yetkililerinden alınan bilgilere göre; saldırya uğrayan şahsın Özgecan'ın katili olmadığı, başka bir cinsel istismar vakası olduğu, son günlerde yaşanan gergin atmosfer nedeniyle şahsın cezaevinde saldırıya uğradığı ifade edildi.
BAŞHEKİMDEN YALANLAMA
Erdemli Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Ömer Ulak, Özgecan Aslan'ın öldürülmesiyle ilgili tutuklanan zanlılardan birinin cezaevinde yaralanarak hastanelerinde tedavi edildiği yönünde çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığını bildirdi.
Ulak, hastanede yaptığı basın açıklamasında, bazı sosyal paylaşım sitelerinde zanlılardan birinin Erdemli Cezaevin'de mahkumlar tarafından yaralandığı ve Erdemli Devlet Hastanesinde ameliyat edildiği şeklinde haberlerin yer aldığını söyledi.
Haberin gerçeklik payı olmadığını aktaran Ulak, "Zanlılardan herhangi birisinin hastanemize gelerek tedavi edildiğine yönelik bir kaydımız yoktur ve haberin gerçekliği de yoktur'' dedi.
Genel Cerrahi Uzmanı İsmail Güler de bugün hastanede nöbetçi genel cerrah olarak kendisinin bulunduğunu ve hastaneye böyle bir hastanın gelmediğini, ameliyat da yapmadığını söyledi.


 
H

hakan köse

Guest
Faik Öztürk Özgecan'ın fotoğrafıyla göbek attıÖzgecan Aslan'ın fotoğrafını göğsüne takan Faik Öztürk ve konukları dans edip kendilerinden geçtiler.






stats.php
Eğlence programında Özgecan Aslan unutulmadı, ortaya bu tuhaf görüntüler çıktı.
Sunucu Faik Öztürk, “Özgecan kalbimizde yaşıyor” dedi ve türkü söyleyip konuklarla beraber oynadı.
ÖZGECAN'IN FOTOĞRAFIYLA OYNADILAR
Flash TV'de canlı yayınlanan ''Faik Öztürk ile Düğündeyiz'' programında, sunucuların ve program konuklarının yakalarında 'Özgecan Aslan'ın fotoğrafıyla dans edip göbek atması sosyal medyada tartışma konusu oldu.
Konu ile ilgili sosyal medyada tepki tweetleri paylaşıldı. Kullanıcılar bu durumu utanç ve rezalet olarak yorumladı.


aaadddiiiiiiiiii herifffff



 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
Özgecan Aslan'ın Gerçek Ölüm Nedeni Laik Kapitalizmdir
Türkiye'de 20 yaşındaki psikoloji öğrencisi Özgecan Aslan'ın bir tecavüz teşebbüsü esnasında katledilmesi, tüm ülkede kızgın protestolara neden olmuş ve Türk hükümetinin kadına karşı şiddeti önlemek için daha çok çabalaması çağrıları yükselmiştir. Cuma günü polis, Özgecan Aslan'ın Mersin'de bir dere kenarında yakılmış bedenini bulmuştu. Yetkililere göre, Özgecan, eve dönmek için binmiş olduğu minibüs şoförünün tecavüz girişimine direnirken öldürülmüş. (Ajanslar)
Bu vahşi cinayet, toplumun dikkatini yeniden kadın hakları savunucu gruplarının söyledikleri gibi, Türkiye'de kadın cinsine yönelik şiddetin tırmanmakta olan boyutlarına odakladı. Kadın hakları aktivistleri, AKP hükümetinin yönetime geldiği günden beri, ne bu tarz şiddet olaylarını durdurmak için yeterince çalıştığını ne de kadına karşı böylesi suçları işleyenlerin hakkıyla cezalandırıldıklarını söylüyorlar. Birçoğuna göre Türkiye'nin hukuk sisteminin böylesi cürümleri işleyenlere karşı hoş görülü olduğunu iddia ediyorlar.
Son yıllarda Türkiye'de kadınlara yönelik cinsiyet odaklı cinayet vakıaları aşırı yükseldi. Yetkililer 2002 yılında 100'den az vakıa kaydetmişken, 2014'de bu sayının neredeyse 300'e ulaştığını açıkladılar.
Evvela kıymetli kardeşimiz Özgecan'ın ailesine ve bilhassa annesine baş sağlığı dileklerimizi ifade etmek istiyorum. Bizim yüreğimiz de sizinkiyle birlikte yanıyor. Allah Subhanehu ve Teala bu acınızı hafifletsin ve sevgili evladınıza zarar vermeye cür'et eden bu adamlara talep ettiğiniz cezayı versin. Ayrıca bu katillerin en ağır şekilde cezalandırılmalarını talep etmek, Allah (st)'nın size vermiş olduğu haktır, zira Allah (st) aziz Kur'an ı Kerim'inde buyuruyor ki:

"Allah'ın haram kıldığı bir canı, haklı bir sebep olmadıkça öldürmeyin. Kim mazlum olarak öldürülürsa biz onun velisine (mirasçısına öldürülenin hakkını talep hususunda) bir yetki vermişizdir." [el-İsra: 33]
Ve Rasulullah (sav) bu hakkı şöyle açıklamıştır:
r: « »
"Her kim bir yakını öldürülür ise o, ikki hayırlı şeyden birisini yapmakta serbesttir. Ya fidye alır ya da (kısas gereği onun) öldürülmesini ister." (Buhari, K. Lekatah, 2254)
Ancak! Ey Müslümanlar! Ey Müslüman Bacılar!
Bu hakkı size bu laik demokratik sistem vermeyecek! Fark etmediniz mi ki, bu zulümlerin tekrar tekrar ortaya çıkması altında yaşadığımız laik kapitalist sistemden kaynaklıdır? Fark etmediniz mi ki; her geçen gün, ne kadar çok şahsi ve cinsel hürriyetler gibi Batılı laik, liberal değerler; üzerimize tatbik edilen kanunlar zoruyla toplumumuza yerleştirildikçe, televizyonlarda, gazetelerde, filim ve dizilerde teşvik edildikçe ve okullarımızda öğretildikçe; kadınlara karşı - izzetli Müslüman kadınlara karşı - taciz, tecavüz ve cinayetler de o kadar çok ve dehşet verici bir boyutta artmıştır? Ve bir tasavvur etsenize: Hükumet'in bizzat açıkladığı gibi, bu cürümlerdeki en çok artışa son 7 yılda şahit olmuşuz! İşte kıvançla İslami değerleri savunduğunu ve teşvik ettiğini iddia eden bu hükumet! İşte bu hükumet daha geçen hafta kadına karşı şiddetin son yıllarda %1400 arttığını kendisi ilan etti. Hükumetin kendisinin açıklamak istemediği, fakat İstanbul İnsan Hakları Derneği'nin Şubat 2015'te ortaya çıkardığı ise, geçen yıl 257 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü, 282 kadının cinsel taciz ve tecavüz yaşadığı ve 575 kadının kocaları veya partnerleri tarafından şiddet gördüğüdür.
Öyleyse, bu hükumet anlamsız bir şekilde İslami olmakla böbürlenirken, bir yandan da var gücüyle gayri-İslami demokratik ve laik bir sistemi ve onun çürük değerlerini yaymak ve korumak için çabalarken; seçmiş olduğu yolun ancak kendi milletinin helâkına yol açtığını kabul etmek istemese bile... Öyleyse ey Aziz İslam Ümmeti ve ey Azize Bacılarımız, ona bu yolunu artık değiştirmesi gerektiğini hatırlatmak sizin üzerinize düşmez mi?!
Artık Allah'a hesap verme bilinci yerine; fertleri kendi arzu ve şehvetlerine göre davranmaya cesaretlendiren şahsi ve cinsel hürriyetler gibi Batılı liberal değerleri İslami toplumlarımızda teşvik eden bu laik sistemi hem Türkiye'den ve hem tüm İslam beldelerimizden çıkartma zamanı gelmedi mi? Besbelli ki bu fikirler; toplum içerisindeki kadın-erkek ilişkilerini, kadını erkeğin düşük içgüdüsel şehevi arzularından koruyacak şekilde düzenlemekten acizler! Buna karşılık İslam, kadını saygı duyulması ve korunması gereken bir namus ilan etmiştir. Bu o kadar önemlidir ki, erkeklerin yabancı kadınlara bakmasına bile müsade etmez, kaldı ki onlara sözlü veya fiziksel saldırıda bulunabilsinler:

(Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır." [en-Nur 30]
Buna ilaveten İslam, takva mefhumunu teşvik etmektedir ki böylece insan Yaratıcısının kadına karşı muamelesiyle alakalı emirlerinin bilincinde olur - bu emirler kadına her zaman saygıyla bakılıp muamele edilmesini farz kılmışlardır. İslam ayrıca kadın-erkek ilişkilerini düzenleyen ve cinsel arzuları sadece evlilikte tatmin etmeye götüren kapsamlı bir içtimai nizam belirlemiştir. Ve nihayetinde; şayet herhangi birisi herhangi bir şekilde bir kadına veya onun fiziksel veya psikolojik sağlığına zarar vermeye kalkışırsa ve hatta onu öldürmeye kalkışırsa, karşılaşacağı ceza muhakkak başkalarını da benzer eylemler yapmaktan alıkoyacak kadar ağır olacaktır.
Bunun için, feminist gruplar ve hareketler ne isterlerse istesinler ve laik demokrat siyasetçi ve yöneticiler ne vaadederlerse etsinler, mesele sadece orada burada birkaç kanuni değişiklik getirmekle çözülecek değildir. Aksine, toplum içinde hâkim olan değer ve kanunları, bu tarz sorunlara karşı açık ve net bir stratejisi olan İslam ideolojisine dayalı değer ve kanunlarla değiştirmekle çözülecektir.
Artık kadınların sorunlarının, İslami yönetim ve değerlerin ortadan kaldırılmasından sonra ve yerlerine kapitalist nizamın hükümlerinin getirilmesiyle ortaya çıktığını ve büyüdüğünü itiraf etme zamanıdır.
Bunun için, kadına karşı şiddet içeren bu menfur saldırıları ve kadınlara karşı her türlü adaletsizliği gidermek için bir değişiklik talep etmek zorundayız. Lakin feminist ve laik kadın hakları aktivistlerin yaptıkları gibi değil! Çünkü onların yolu, 90 yıldır İslam beldelerimizi yıkıma ve akamete götüren kesin bir yol olduğu ispatlanmıştır! Dahası, bu laik sistemle hükmeden ve bunu dünyaya pazarlayan Batılı devletler, hala kendi kadınlarının da maruz kaldıkları bu cürümlere bir çözüm getirememişlerdir ve kendi toplumları da gün geçtikçe tırmanmakta olan kadına karşı taciz ve şiddet olayları ile boğuşmaktalar.
Müslüman kadınlar hiçbir zaman, Rasulullah (sav)'in zamanından en son Halife'ye kadar, Kur'an ve Sünnet üzerine kurulu İslami yönetimin tatbik edilmesi esnasında, bu kadar zalim ve merhametsiz günler görmemişlerdi!
Öyleyse bir değişim elde etmek istiyorsanız ve kızlarınıza, kardeşlerinize ve annelerinize yapılan adaletsizliklere ve bilhassa öldürülmelerine karşılık tatmin edici bir karşılık almak istiyorsanız, o zaman Allah (st)'nın size hayat vereceğini söz verdiği şeye davet edin! Ve bu, sadece ve sadece bu bozuk laik kapitalist sistemin kaldırılması ve yerine İslami hükümlerin Raşidi Hilafet altında tatbik edilmesidir:

Ey iman edenler! Allah ve Peygamber, sizi, hayat verecek şeye çağırdığı zaman icabet edin." [el-Enfal: 24]
Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Zehra Malik

 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
özgecan cinayetinin hemen akabinde, konteynıra atılmış ve parçalanmış kadın cesedi çıktı. kimdir bu zalimler yaa... ben gerçekten Türkiye'de mi yaşıyorum. çocukluğumda dini bilgiler o kadar azdı ki... ama namus vardı, şeref vardı, komşu hakları vardı, kimse kimseye yük olmazdı. namus mahallenin olurdu. dini eğitim bu kadar artmışken ne oldu da bu hale geldik. bunu tartışalım bence. çünkü dinimiz o kadar mükemmel ki... onu yaşayan cennette yaşar dünyadeyken... demek ki okuyoruz ama yaşamıyoruz. :(
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Özgecan hunharca öldürüldü, öldüren cezaevinde kurşunla karnı dolduruldu....cezaevine kadını kirleten suçlu ölüyor en kısa zamanda... idam konsun diyenler görüyorki, hapiste gerçek idam var ve adalette...
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Adam öldürmek falan da olmasın. Türk toplumunun geleneği İslam'dır. Dolayısıyla, İslam sokağa çıkabilmeli, caddeye çıkabilmeli, her türlü mekana çıkabilmeli ve hayata yön vermelidir İslam artık haram ve helalleriyle.

"Yani, şunlar haram, şunlar helal, bildirdim size emir ve yasaklarımı, ne yaparsanız yapın" demez İslam sadece, aynı zamanda haramların ve helallerin icraası noktasında gücünü de, kuvvetini de gösterir muhataplarına, hukukuyla, mahkemesi ve kanunlarıyla...

Öldürmeden, tecavüzden evvel bunlar yapılmalı ve İslam hayata hakim kılınmalıdır...

NOT

Bugün ikindi namazı sonrası yeşil alanın bir köşesinde oturuyordum elimde kelam, tefsir, hadis, fıkıh ve kıraat notları vardı onları da okuyordum. Bana 20 metre uzaklıkta iki başörtülü kızla bir erkek sohbet ediyorlardı, derken yuvarlanmaya başladılar, sarmaş dolaş. İki başörtülü kızın bir erkekle reel bazda güreşeceği pek aklımdan geçmezdi onu da gözlerim görüverdi. Maşallah erkek ikisini de sarıverdi de sarıverdi, yoldan, yürüyüş parkurundan insanlar geçiyormuş, geçmiyormuş umurlarında değildi. İslam, bu gibi halleri engelleyecek hale getirilmedikçe, öldürmeler bitmeyecek, tecavüzler bitecek mi, elbet o da bitmeyecek. Asıl sorun budur.
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Sevgili Tahsin Bey kardeşim, giyim elbette önemli ve şart İslamda ama o giyimi giyecek samimi kızlarda ve eğitim de şart. bu gördüğünüz görüntüyü, üniveristede okurken 1983-84 yılında bir baş örtülü kızın sizin anlattığınız gibi paylaşımlarına şahit olmuştum. baş örtülü kızın sosyal yaşamına dikkat etmesi gerekiyor. bu da ancak samimi bir imana ve ihlasa bağlı. İslami yaşamda gerçek bir öğreti ve pratik çok önemli, kaygılarınıza katılıyorum. yazıma katkınız için ayrıca teşekkür ediyorum. hayırla kalınız...
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
İslam sadece yasak koymaz ya da emretmez; emirlerin uygulanabilmesi için kapıyı tamamen açık bırakır; haramlardan kaçınabilmek için de kapıyı tamamen kapalı tutar İslam, yöneticiler, İslam'ın bu güzelliğini çalıştırmak durumundadırlar.
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
bunda, insanı insanlıktan çıkaran eğitim sisteminin, mevcut düzenin hiçmi kabahati yok....

bende bu eğitim sisteminin kabahatli olduğunu düşünüyorum. eğitemediğimiz insanın bu hunharca katlinden sonra, umarım milli eğitim sitemine ince ayar gelir. idam deyip tutturmuşlar. yahu, siz mahalledeki kötü kadına iş mi verdiniz ki, kötü işi yapmasını eleştiriyorsunuz, hatta kötü işinden menfaat almaya çalışıyorsunuz gizli gizli... kötülüğü ortadan kaldırmak için ne yapıyoruz, nasıl bir çaba harcıyoruz, bunu elimizi taşın altına koyup düşünmemiz gerekiyor. iyiliği vermeden nasıl bir iyilik bekleriz ki?

Burada isabetli teşhis yapmak ve sağlıklı bir reçete üretebilmek için büyük resme(*) bakmak lazım.

1. Dünya Savaşıyla Osmanlı durdurulmuş, İslamın ruhu hayattan çekilmiş, Avrupa mentalitesi Müslümanlara empoze edilmeye başlanmıştır. Bütün hastalıkların kaynağı budur.

Bugün ontolojik anlamda Müslüman yok! Âfak ve enfüste/keyfiyet ve kemmiyette/nitelik ve nicelikte/kalite ve kantitede, velhasılı içte ve dışta hakikatten süt emmeyen; Avrupa mentalitesinden (cahiliyyeden) beslenen bir müslüman coğrafya var. Bu sebepten dolayı Allah'ın razı olacağı insan yetişmiyor, şehir kurulmuyor.

Milleti İbrahim cinnet geçiriyor. Bu cinnetin kaynağı insan fıtratı ve insan doğası arasındaki çatışmadır. Unutmayalım ki, insanın fıtratı ruhtan beslenir, doğası ile nefsten beslenir. Bugün ruh beslenmiyor; nefis besleniyor. Dolayısıyla bütün dünya insanları topyekün bu doğasına uygun olan kapitalizme teslim olmuş durumda. Doğal olarak doğasını icraa ediyor.. İslamın bizden istediği, iki kanatlı insandır. İnsan, hakikat adına hem ruhunu, hem nefsini besleyecek!!!!

Bu durum, eğitim sistemiyle düzelecek bir durum değil. Devletin eliyle verilecek eğitim bir yere kadar! Annelerin, babaların; ailenin ve toplumun eğitilmesi lazım. Bu eğitim ise ancak ve ancak hakikatten beslenerek elde dilir. O sütün fışkırdığı göğüsler TEKKELERDİR; kanı süte çeviren süt bezleri TASAVVUFTUR; rızkı hakikatten, bereketi tevhidten gelir. Batı emperyalizmi bize süt emziren annelerin göğüslerini kesemeye çalışmış kesememiştir. Bunu yapamayınca ikinci planda annelerimiz ile babamızın(devlet) arasına fitne tohumları ekmiştir. Annesinin göğsüne gitmesi yasaklanan üç beş çocuk gizli saklı beslenme kaynaklarına ulaşmayı başarmış fakat bu yetersiz kalmıştır.

Bu teşhisten sonra reçeteyi sunuyorum: Tekke ve zaviye kanunu değiştirilsin. Var olan kamil mürşitler, ellerinde ne kadar halife, vekil varsa şehirlere, ve hatta köy ve kasabalara kadar göndersin. Bu giden insanlar, gittikleri yerlerde halkın desteği ile tekkeler ve medreseler inşaa etsinler. Yuvayı erkek kuş değil, dişi kuş yapar.. Bütün bu YUVA YAPMA icraası esnasında babadan beklediğimiz tek şey güçlü olmak!!! Baba, gürültü çıkartan medya kuruluşlarının ve yuvaya taş atacak mihrak noktaların dillerini kessin, ellerini kırsın yeter!!

Dikkat ederseniz bu ihtimalin önünü kesmek için Orduya ve Diyanete saldırılar başlamıştı! Olayı iyi anlayın. Güç, nicelik olarak ekonomiden gelsede gerçek anlamda ordudan tecelli eder. Bunu başaramadılar elhamdülillah. Diyanete saldırıların amacı ise bu işi organize edecek hazırda var olan bir kuruluş olmasından dolaydır..

Bu bir teşhistir ve tartışılır.. Diyeceksiniz ki, sivil toplum kuruluşları üzerinden bu yapılabilir. Hayır!! Bu iş, dünyaya sırtını dönmüş mütevazilik ve takva ile olur.. FG gibi hakiakti istismar ederek dünyalığa oynayan yapılar üzerinden giderse muhakkak sonunda problem olur.. Tekke ve tasavvuf geleneği rüştünü ispatlamış bir konsepttir.. Desteklenmeli ve tekrar toplumsal hayatın merkezine yerleşmelidir. Biz buyuz kardeşim. Hasta Avrupanın paradigmalarını müslümanlara giydirmek yerine kendi paradigmalarımızı yaşatalım, niteliklendirelim.. Göreceksiniz, bu diriliş bütün insanlığa reçete olacaktır..
___________

(*) ''Büyük Resim'' kavramı ile alakalı bir tenkit: Resim iki boyutludur. Hacim üç boyutludur. Zaman dördüncü boyuttur. Kalp beşinci boyuttur.. Tefekkür iki boyutlu bir resme bakarak yapılmaz. Tefekkür, beş boyut üzerinden yapılır..
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Böyle yöneticiler aslında geliyor lakin hazırlanmış, kopyalanmış, kurgulanmış ve ortaya konulmuş sistemi aşmak mümkün değildir. Yöneticiler burayı da delmek zorunda ama bu mümkün değildir.

Sen müslümansın, seçime gidiyorsun ve birinci oluyorsun, nasıl hareket edeceğin ise tesbit edilmiş. Onun dışına çıkamıyorsun.

Ohhhh ne güzel seçim di mi..?
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
tekke de takke de aslında serbest... gidin adıyamana, gidin istanbula ve daha nice şehirlere. ancak bu tür yerlerde, kişiden teslimiyet, tövbe isteniyor, teslim alan ve bunu isteyende o da hesaba çekilecek kuldur. bu tür yerler eğitim amaçlı verim alınabilecek yerler olmalı. anneninde babanında yetişmesi için, milli bir eğitim sistemi ile ancak olabilir bu. yani kişilere teslim etmek yerine, sistemi olan genel bir güç üzerine kurulu bir eğitim. Tekke görevini bana göre bitirmiştir. günümüz insanı tasavvuftan da bir şey anlamıyor, anlasa bile o tasavvuf ile yani kendini kapalı bir mekana devşirmiş kişiler ile nasıl bir devlet yaşamı sunulabilir ki... eskiden, tekkeler insanı eğitiyordu, herkes istediği tekkeyi seçiyordu. oralarda üretim de vardı. o zamanın şartlarına uygundu. öğreneceği bir şey kalmadığında başka bir yer arıyordu. bugün öğrenme ve veriye ulaşma internetle öyle çabuk oluyor ki... demek ki öğrenme değil aksayan taraf, o öğrenmeyi yaşama dönüştürecek seçim ve ortak yaşama isteği...
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
tekke de takke de aslında serbest... gidin adıyamana, gidin istanbula ve daha nice şehirlere. ancak bu tür yerlerde, kişiden teslimiyet, tövbe isteniyor, teslim alan ve bunu isteyende o da hesaba çekilecek kuldur. bu tür yerler eğitim amaçlı verim alınabilecek yerler olmalı. anneninde babanında yetişmesi için, milli bir eğitim sistemi ile ancak olabilir bu. yani kişilere teslim etmek yerine, sistemi olan genel bir güç üzerine kurulu bir eğitim. Tekke görevini bana göre bitirmiştir. günümüz insanı tasavvuftan da bir şey anlamıyor, anlasa bile o tasavvuf ile yani kendini kapalı bir mekana devşirmiş kişiler ile nasıl bir devlet yaşamı sunulabilir ki... eskiden, tekkeler insanı eğitiyordu, herkes istediği tekkeyi seçiyordu. oralarda üretim de vardı. o zamanın şartlarına uygundu. öğreneceği bir şey kalmadığında başka bir yer arıyordu. bugün öğrenme ve veriye ulaşma internetle öyle çabuk oluyor ki... demek ki öğrenme değil aksayan taraf, o öğrenmeyi yaşama dönüştürecek seçim ve ortak yaşama isteği...
Bu videoyu izle, o vakit ne demek istediğimi anlarsın.

Özgecan'ın babasını iyi anlayın!!! Hakikatten süt emmiş birisi olduğu kendisini anında belli ediyor. Bu kemal derecesini okullarda veremezsiniz. Bu başka, bambaşka bir şey..

Tekke Takke ne demek?! Çoğunuz islamcı olduğunuzu sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Batı uygarlığının pradigmaları ile düşünüyorsunuz malesef.. İslam medeniyetinin kaynaklarını modern çağın ayartılarına kurban ediyorsunuz.. Üstelik islam adına! Yazık.. Tekke geleneğini tartışalım, ama böyle değil!!

 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
tekke takke derken, her şeyin serbest olduğunu, yasak bir şeyin kalmadığını, fakat insanların İslamı yaşamak için pratik bir ortam olmadığını anlatmak istemiştim. tekke işin ruhunu, takke giyimi sembolize ediyordu.... bir sanatçı başlığı idi. yanlış anlaşılmaktan dolayı üzgünüm. hakkınızı helal ediniz. işin ruhunu ancak, yaşayarak, paylaşarak yakalayabiliriz. Tekke gibi küçük ortamlarda değil, genele yaymak gerekiyor. yani Türkiye'nin tek bir tekke olması. nereye gidersek gidelim aynı havayı, ruhu ve giyimi görebilmeliyiz diyorum. kişi günaha uzanırken teninin yandığını hissetmeli diyorum. bunu içinde her yerde günahın yanmak olduğu yaşayacak bir ortam olmalı.. kısacası insanları ahirete imana inanmayı teşvik etmeliyiz. yani ne kötülük yaptıysa öbür dünyada adaletle hesap vereceğini, bu dünyada yapılan her şeyin öbür dünyada karşılık bulacağını öğretmek ve gerçekten inanmasını sağlayacak ortamı oluşturmak gerekiyor. maalesef insanlar ahirete diliyle iman ediyorlar, ruhuyla değil...
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
tekke takke derken, her şeyin serbest olduğunu, yasak bir şeyin kalmadığını, fakat insanların İslamı yaşamak için pratik bir ortam olmadığını anlatmak istemiştim. tekke işin ruhunu, takke giyimi sembolize ediyordu.... bir sanatçı başlığı idi. yanlış anlaşılmaktan dolayı üzgünüm. hakkınızı helal ediniz. işin ruhunu ancak, yaşayarak, paylaşarak yakalayabiliriz. Tekke gibi küçük ortamlarda değil, genele yaymak gerekiyor. yani Türkiye'nin tek bir tekke olması. nereye gidersek gidelim aynı havayı, ruhu ve giyimi görebilmeliyiz diyorum. kişi günaha uzanırken teninin yandığını hissetmeli diyorum. bunu içinde her yerde günahın yanmak olduğu yaşayacak bir ortam olmalı.. kısacası insanları ahirete imana inanmayı teşvik etmeliyiz. yani ne kötülük yaptıysa öbür dünyada adaletle hesap vereceğini, bu dünyada yapılan her şeyin öbür dünyada karşılık bulacağını öğretmek ve gerçekten inanmasını sağlayacak ortamı oluşturmak gerekiyor. maalesef insanlar ahirete diliyle iman ediyorlar, ruhuyla değil...
Anlayışına sığınarak örste demir dövmeye devam edeceğim. Umarım tarzımı bağışlarsın..

Güzel kardeşim, yazımı tam okumamışsın. Sen şu an malumun ilanını yapıyorsun. Ben ise yazıda bu ilanın teşhisini ve reçetesini sunuyorum. Hayat tarzı denen şey, medeniyet fikrinin sahaya yansımasıdır. İslam medeniyeti şu an köksüzleştirildi. Bugün islam değil, Avrupa uygarlığının yaşam tarzı sahaya hakim. Bu yüzden sıkıntılar yaşıyoruz. Geçmişten bugüne gelinceye kadar İslam aydınlarının kahir ekseriyeti İslamın medeniyet fikrini gençlere aşılamadılar. Şu an bile tam yazılmıyor. Yeni yeni bir şeyler başladı ama usûlde ciddi hatalar var. Tv'den yayınlar yapmakla, dergi ve kitap basmakla bu iş olmaz.. Bu işler, sahaya hakim kıldığın medeniyeti diri tutar o kadar.. Filizlendirmenin usülleri başkadır!!! Kökleri kopartılmış bu medeniyetin yeniden filizlenmesini ve yeniden meyvaya durmasını istiyorsak başka usûllerle çalışmalar yapılması lazımdır. Tasavvufi örgütlenmeler, ev sohbetleri, sohbet meclisleri, sosyal faliyetler, velhasılı tam da hayatın ortasından, en alttan bu işe başlamak lazım..

Elbette Tv, dergi, kitap olacak ama tabanla birlikte olmalı bunlar.. Birkaç islam aydını bu işe gönül verdi ve yola çıktı. Bu güzel bir şey, lakin bakıyorum Tv ekranlarından düşmüyorlar, buna karşın sahada hiç yoklar.. Halkla iletişimleri sıfır..
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
En azından ilmi seviyede bir hareket var. bu da medya yoluyla yaygınlaşıyor... Ya sabır diyelim... elimden geldiğince sokaklarda gençleri gördüğümde ayaküstü dahi olsa konuşuyorum. sokağımızda bile neler oluyor haberimiz yok ki... duyarlılığınızı ve gayretinizi Allah başarıya ulaştırsın, Amin...
 
Üst