Osmanlı'da neler olmamış neler?

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
1889’da Abdülhamit’in hediyesi olarak Japonyaya gönderilen Robot-saat Alâmet’ten Ezan-ı Muhammedî’nin filmlik hikayesi…

20_Mayis_2010_10_57_12_8429529071.jpg





İlk olarak 20 Haziran 2009’da Bugün Gazetesi yazarı Mehmet Rıfat Yeğen’in bir yazısında gördük haberi. Yeğen, fizik ve metafizik istihbarat kaynaklı araştırmalarıyla tanınan Oktan Keleş’i kaynak gösteriyordu.

Hadise, Japon İmparatoru Meji'nin yeğeni Prens Komatsu'nun, gemiyle İstanbul'a gelişi ve Sultan'a çeşitli hediyeler getirmesiyle başlıyordu. Prens Komatsu, sarayda krallar gibi ağırlanmış ve ülkesine uğurlanmıştı. Durumdan çok mütehassi olan Japon İmparatoru Sultan’a Japonların en büyük arması olan Büyük Krizantem Nişanı'nın da içinde bulunduğu çeşitli hediyelerle beraber bir mektup yollar ve Sultan’dan, İslâm dini, ilim ve teknolojik gelişmeler, vakıflar, hayır kurumları gibi konularda Japonca veya Fransızca bilgiler gönderilmesini rica eder. Yıl 1889’dur…

Sultan Abdülhamid, İslam dini, ilim ve hayır kurumları hakkında bilgi isteyen Japon imparatoruna çok anlamlı ve çok etkili bir mukabelede bulunmalıdır. Konuyu Şeyhülislam Cemâleddin Efendi’ye açar. ilk etapta; tezhipli bir Kuran-ı Kerim ve daha bir çok hediye gönderilir.
Sultan, Saat mekaniğini çok iyi bilen ve aynı zamanda Yeni Kapı Mevlihânesi saat sanatkârı Musa Dede'den iyi bir ekip kurarak daha önce hiç yapılmamış, eşi benzeri olmayan, teknolojik bir saat yapmasını ister. Yedi kişilik bir ekip kurulur. Derviş Musa Dede’nin ve ekibinin daha iyi bir fikri vardır: Saat semazen şeklinde olacak ve saat başı gong çalarak sema edecektir. Bu sefer daha iyi fikir sırası Sultan’dadır: Semazen-saat, saat başı ezan okuyacaktır. Fikir harikadır fakat tatbiki o kadar da kolay değildir. Körük ve mekanik düzenlerle guguklu, gonglu ve değişik melodili saatler mevcuttu. Ama ezan sesi, insan sesiydi…

Her zaman daha iyi bilen ‘Bir Bilen’ vardır!

Musa Dede, bu düşüncelerde sahafları dolaşırken, Melâmi-Mevlevî Meşreb bir zat olan Fakir Dede’ye rastlar ve konuyu gizlice Fakir Dede’ye açar. Fakir Dede, gülümser ve Frenk icadı Gramofondan ilham alabileceğini söyler. Edison 1877 yılında fonograf cihazını bulmuştu. bu cihazı önerir.

20 Eylül 1887‘de Emil Berliner tarafından ses kaydı yapan ve adına gramofon denilen bir cihaz icad edilmiştir. Yani ezan okuyan saat yapmak hiç de gayr-ı mümkün değildir.

20_Mayis_2010_17_53_18_7767145037.jpg


Kısa bir süre sonra, Semâzen şeklinde, normal bir insan boyuna yakın, saatli bir robot yapılır. Saat başı semâ ederek kollarını ve gümüş levhalardan yapılmış etekleri açarak Etek kısmının üstündeki mazgallardan ezan okuyan ilk robot müezzin hazırdır.


Fakir Dede, Musa Dede ve 7 dahi adamın icat ettiği bu harika müezzin-semazen robot Sultan Abdülhamid Han’a gösterildiğinde Sultan çok beğenir ve “Bu tam bir “ALÂMET,” bunun ismi ALÂMET olsun.” der. Daha sonra Alamet Ertuğrul Fırkateyni’yle Japonya’ya yollanır. Ve alamet kelimesi ‘nişan’ manasına da geldiği için kayıtlar arasında kaybolup gider.

Alamet hakkında Keleş’ten sonraki çıkış Muhammed Necati Şaşmaz’dan gelir.

Vadi’nin Polat Alemdar’ı Şaşmaz ve kardeşlerine ait olan Pana Film ekibi, bir canlandırma/ animasyon film projesi olarak Semazen-Saat Alamet’in hikayesini perdeye taşımaya hazırlanıyor.

2011 yılı bahar aylarında gösterime girmesi beklenen film için sadece ve sadece Türk çizerlerle çalışıldığının altını çizen Pana film ekibi, dizi halinde çocuklara yönelik bir tasarının da arefesinde bulunduğu söylüyor.

20_Mayis_2010_17_58_26_9934961199.jpg


Osmanlı basınının büyük rağbet gösterdiği icadın haberi gazete sütünlarına geçmiş. Keleş’in arşivindeki Yıldız Sarayı yangınında zarar görmüş fotoğraf nümuneleri, 120 yıl önce ‘medya’nın hadiseye yaklaşımını takip etmemize imkan vermektedir.

Bu sevimli cihazın gramafon kayıtlarında bulunan ezan-ı Muhammedi’sini de film vesilesiyle dinlememiz mümkün olacağını umuyoruz.



Hasan Hafif
Haber Kültür.Net
 

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
Daha buna benzer çok çalışmalar yapılmış.
Denizaltı yı da ilk biz yapıyoruz.
Yapılmışta gerisi getirilmemiş işte.
Kaybımız bu.

Boğaz köprüsünün bile ne tartışmalar arasında yapıldığını hatırlayın.
Böyle olunca "Bizim en büyük düşmanımız yine kendimiz"
 

Alper...

MarmaranınKralı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
9,574
Tepkime puanı
452
Puanları
0
Konum
İsLamBol
Web sitesi
cennetsarayi.blogcu.com
:) Osmanlıyı arşivlerden öğrendikçe daha çok seviyorum. Peki lise de bize öğretilen osmanlı bu osmanlı değil? lise de öğretilen osmanlı hangi milletin osmanlısı, arşivlerdeki osmanlı hangi milletin osmanlısı ?
 

forumdayim

Profesör
Katılım
7 Eyl 2009
Mesajlar
1,156
Tepkime puanı
29
Puanları
0
Konum
almanya
gecen multifestival nedeniyle verilen konferansta bir tarihciyi dinledim... cok ilginc bir hadiseyi orada bizlere nakletti...

bu günkü sikut füzelerini ilk önce kanuni sultan süleyman zamaninda yapildigini, ve bu projenin ve maketin kanuniye gösterildigini anlatti.... kanuni, bu silahla sadece savasilan askerlermi vuruluyor yoksa her hangi bir insan ayrimi yapmadan herkesi vurma kabiliyetinin olup olmadigini soruyor... aldigi cevap onu dehsete düsürüyor... bu füzelerle düstügü yerdeki canlilarin hepsini öldürdügünü belirtiyorlar... kanuni böyle bir silahin kabul edilemiyecegini ve derhal projenin iptalini istiyor...
 

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
gecen multifestival nedeniyle verilen konferansta bir tarihciyi dinledim... cok ilginc bir hadiseyi orada bizlere nakletti...

bu günkü sikut füzelerini ilk önce kanuni sultan süleyman zamaninda yapildigini, ve bu projenin ve maketin kanuniye gösterildigini anlatti.... kanuni, bu silahla sadece savasilan askerlermi vuruluyor yoksa her hangi bir insan ayrimi yapmadan herkesi vurma kabiliyetinin olup olmadigini soruyor... aldigi cevap onu dehsete düsürüyor... bu füzelerle düstügü yerdeki canlilarin hepsini öldürdügünü belirtiyorlar... kanuni böyle bir silahin kabul edilemiyecegini ve derhal projenin iptalini istiyor...

Merhum Köroğlu onun için demiyormu: Tüfek icad oldu, mertlik bozuldu.
 
Üst