Osmanlı Devrinde Kabe'nin Tamiratı

melde

helina_roje
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
2,238
Tepkime puanı
24
Puanları
0
Konum
Ankara
16. yüzyıldaki inşaat seferberliklerinde, Kabe'ye el sürülmemişti. Ortaçağdaki birkaç onarım dışında, Kabe hâlâ Ez Zübeyr'in 693'teki yenilgisinden sonra El Haccac tarafından inşa ettirilen yapıydı. Ne ki, 16. yüzyılın sonunda Kabe'nin yapı olarak kötü durumda olduğuna ilişkin ilk uyarılar gelmeye başlamıştı.94 Ancak, kimi ilahiyat ve şeriat bilginleri, binada yapılacak her türlü değişiklik düşüncesine karşıydı, Osmanlı yönetimi de bu görüşleri tereddütsüz kabul ediyordu. Sadece, "klasik" tarzdaki camilerin sonuncularından birini yaptırmış olan Sultan I. Ahmed (1603-17), Kabe'nin büyük oranda yıpranmış yapısını desteklemek için bir şeyler yapılmasına karar verdi. O zaman bile duvarlara dokunulmadı. Bunun yerine, görmüş olduğumuz gibi, bina, duvarların dış basıncını tutması amaçlanan bir dizi payanda ve bu payandaların üzerindeki bir demir kemerle dışardan desteklendi.95 Dahası, Kabe'nin yağmur oluğu da yenilendi; altın oluğun, müminin dua etmeyi tercih ettiği ve dualarının kabul edileceğini umduğu bir yere yerleştirilmesi'nedeniyle, bu yalnızca faydacı bir önlem değildi. Buna ek olarak, Kabe'nin çatısının büyük bölümü değiştirildi, duvarlardaki hasar onarıldı. Bol bol değerli malzeme kullanıldı. Başka bir bağlamda değindiğimiz, som altından bir oluk koymanın dışında, Kabe'nin içindeki üç sütun da altın ve gümüşle süslendi. Dahası, binanın girişinin üzerinde yer alan gümüş levha altın levhayla değiştirildi.

Sultan Ahmed'in zamanındaki restorasyon bile Kabe'nin yapısını gerçekten sağlamlaştırmadı. Bu, Mekke'nin ciddi bir fırtınaya maruz kaldığı 1630 yılında açıkça ortaya çıktı.96 Bu tür olaylar çok sık görülürken, bu de-faki fiıtına öyle bir kasıp ka\oırdu ki dönemin gözlemcileri daha önce böy-lesini görmediklerini düşündüler. Coğrafî konumu nedeniyle Mekke'deki Mescid-i Haram bu tür ani su baskınlarından çok yakın geçmişte bile etkilenmiştir. Birçok çöl alanlarında, yağmur suyu yerkabuğunca emilememekte, yüzeyden vadilere doğru akmaktadır. Mescid-i Haram, genel olarak kuru olan ancak, yağışlarda hızla dolan böyle bir vadinin ortasında yer almaktadır. 1630'da yalnız caminin avlusu değil, kentin alçak bölümlerinin tümü de su altında kaldı ve birçok insan boğuldu. Vakanüvis Süheylî, suyun Kabe'nin yerden epeyce yukarda bulunan anahtarına dek yükseldiğini kaydetmektedir.97 Tam üç gün boyunca caminin avlusu sular altında kaldı; sonunda sular çekildiği zaman, bir adam boyunda bir çamur tabakası birikmişti. Bu çamur çok geçmeden kurudu ve bir kaya kadar sertleşti, öyle ki, sonunda kürenebilmesi için özel olarak ıslatılması gerekti.

Yazı çok uzun. Devamı aşağıdaki sitede:

OsmanliMedeniyeti.com
 
Üst