Osman Nuri Toptaş Hocaefendi'den Önemli Açıklama

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Son zamanlarda şahsım hakkında yapılan bir takım aşırı iltifatlarla dolu, şiir ve ilâhilerle süslenmiş, çeşitli resim, slayt ve videolar internette yayınlanıp, yayılmaktadır. İyi niyetle de yapılmış olsa bu tür aşırı iltifat ihtiva eden yayınları aslâ tasvip etmediğimin, bunlara hiçbir şekilde izin ve rızam olmadığının, o yayınlarda ifade edilen aşırı yüceltmelerle uzaktan-yakından bir alâkamın bulunmadığının, siz kardeşlerim tarafından bilinmesini arzu ederim.

Ne İslâm ahlâkının ne de tasavvufî âdâbın hiçbir şekilde tasvip etmeyeceği; gurur, kibir ve şöhrete zemin hazırlayan ve reklâm edercesine yapılan bu tür övgü ve yüceltmelerden rahatsız olduğumu, Kurʼân ve Sünnet ölçüleri dışına taşan her şey gibi şahsıma gösterilen “aşırı muhabbet ve hürmeti” de son derece mahzurlu bulduğumu, tekrar ve açıkça ilan ederim.

Bu tip yayınların yapılmamasını, yapılmış olanların da en kısa zamanda yayından kaldırılmasını hâssaten rica ederim.

En büyük rehberimiz ve mürşidimiz Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kâinâtın medâr-ı iftihârı olmasına rağmen “Lâ fahra/övünmek yok” buyururken, Oʼnun âciz bir ümmeti olmaya gayret eden bizler de lâyık olmadığımız bu nevî iltifatlardan Cenâb-ı Hakkʼa sığınırız.

Ayrıca çeşitli ders, seminer ve sohbetler vesilesiyle şahsımdan nakledilenleri kendilerinin anlamak istedikleri şekilde yansıtıp sonra da şahsıma izafe edildiğine de zaman zaman şâhit olmaktayız. Bunun yanında, haberimiz ve iznimiz olmadan adımıza internet siteleri ve hesapları açılarak buralardan kontrolsüz birtakım yayınlar yapıldığını da üzülerek görmekteyiz. Biz bu yayınlardan da tamamen uzağız. Bu tür yayınlar, yolumuzun istikâmetine de zarar verebileceği için bunun vebâlini düşünerek dikkatli olunmasını ricâ ederim.

İlgi duyanlar için internette şahsımla ilgili resmi site ve adreslerimin bulunduğunu hatırlatır (www.osmannuritopbas.com, www.facebook.com/OsmanNuriTopbas,www.twitter.com/osmannuritopbas), bunlar dışındaki kaynaklarda yayınlanan şahsımla ilgili beyanlara ihtiyatla yaklaşılmasını ve ancak kendi resmî internet adreslerimden yayınlanan beyanlara îtibar olunmasını ricâ ederim.

Diğer taraftan, mensubu bulunduğu mânevî yola duyduğu muhabbette aşırıya kaçarak “kendi yolunun en günahkârının bile o yola mensup olmayan kırk kişiye şefaat edeceği, âhirette kendi mürşidinin eteğine tutunanların doğrudan Cennete gidecekleri” şeklinde, şerʼî esaslarla aslâ telif edilemeyecek tarzda, asılsız, mesnedsiz, hezeyana dönüşmüş heyecan taşkınlıklarına da -az da olsa- maalesef rastlamaktayız.

Evvelâ şunu ifâde edelim ki şefaat haktır. Rabb’imiz dilerse, dilediği kullarına bu salâhiyeti bahşedebilir. Lâkin kimin kime şefaat edeceği, ancak Rabb’imizʼin
bileceği bir husustur. Âyet-i kerîmede buyrulduğu üzere;

“…İzni olmadan Oʼnun katında kim şefaat edebilir?..”
(el-Bakara, 255)

Dolayısıyla sâlih kullara duyduğumuz hürmet, muhabbet ve hüsn-i zannı, şerʼî bir nass katʼiyyetinde görmek, kişiye mânen zarar vermekten başka bir şeye yaramaz.
Unutmayalım ki bu imtihan âlemine hiçbirimiz birbirimize karşı övünmek için gelmedik. Cenâb-ı Hak, râzı olduğu kullarının vasıflarını beyân ederken;

“Rahmânʼın
(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevâzû ile yürürler…” (el-Furkân, 63) buyurmaktadır.

Bir başka âyet-i kerîmede de;

“Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma!..”
(el-İsrâ, 37) îkâzında bulunmaktadır.
Hepimiz; hiçlik, yokluk, fânîlik ve acziyetimizi idrâk ederek Rabb’imizʼe kulluğumuzu izhâr etmek üzere bu dünyaya gönderildik. Bu fânî âlemde en büyük pâye, Hakkʼa kul olabilmektir. Hepimiz, hatâsıyla-sevâbıyla, âciz birer kuluz. Âkıbetimiz hakkında da elimizden gelen bütün gayreti gösterdikten sonra, yalnızca Rabb’imizʼin rahmet, mağfiret, lûtuf ve inâyetine sığınırız.

Bu hususta, asr-ı saâdette yaşanmış şu hâdiseden çıkan dersi, hepimiz mühim bir hayat düsturu edinmeliyiz:

Sahâbenin meşhur zâhid ve âbidlerinden biri olan Osman bin Maz’ûn -radıyallâhu anh-, Medîne’deÜmmü’l-Alâ isminde bir kadının evinde vefât etmişti. Bu kadın:

“–Ey Osman, şehâdet ederim ki şu anda Allah Teâlâ sana ikrâm etmektedir.” dedi.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz müdâhale ederek:

“–Allâh’ın ona ikram ettiğini nereden biliyorsun?”
buyurdu. Kadın:

“–Bilmiyorum vallâhi!” deyince Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle
buyurdu:

“–Bakın, Osman vefât etmiştir. Ben şahsen onun için Allah’tan hayır ümîd etmekteyim. Fakat ben peygamber olduğum hâlde, bana ve size ne yapılacağını (yani başımızdan ne gibi hâller geçeceğini) bilmiyorum.”


Ümmü’l-Alâ der ki:

“Vallâhi, bu hâdiseden sonra hiç kimse(nin hâli ve istikbâli) hakkında bir şey söylemedim.” (Buhârî, Tâbîr, 27)
Bizler de dâimâ acziyetimizi îtiraf ederek Yûsuf -aleyhisselâm-ʼın şu duâsıyla Rabbimizʼin rahmetine ilticâ etmeliyiz:

“…(Ey Rabbim!) Beni müslüman olarak vefât ettir ve beni sâlihler arasına kat!” (Yûsuf, 101)

Cenâb-ı Hak lûtf u keremiyle âkıbetimizi hayreylesin.


Âmîn!..


Osman Nûri TOPBAŞ

http://www.islamveihsan.com/osman-nuri-topbas-hocaefendiden-onemli-aciklama.html
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
İyi niyetle de yapılmış olsa bu tür aşırı iltifat ihtiva eden yayınları aslâ tasvip etmediğimin, bunlara hiçbir şekilde izin ve rızam olmadığının, o yayınlarda ifade edilen aşırı yüceltmelerle uzaktan-yakından bir alâkamın bulunmadığının, siz kardeşlerim tarafından bilinmesini arzu ederim.

Osman Nuri TOPBAŞ


Müritlerine - yerinde - asasını göstermiş bir hocaefendiyi de görmüş olduk...

Adıyaman reisine atfen yazılan ve söylenen ifrat derecesinde öyle ilahiler var ki...

Birçokları İslam Şeriati'yle bağdaşmaz...

Buradan da bir asa gösterisi istiyoruz... Ve daha niceleri...

Bazıları ise ilahi yakmaz ama "veli"yi "hatem" etmiştir bile...

Buradan da bir asa göstergesi bekliyoruz...


 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
En büyük rehberimiz ve mürşidimiz Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kâinâtın medâr-ı iftihârı olmasına rağmen “Lâ fahra/övünmek yok” buyururken, Oʼnun âciz bir ümmeti olmaya gayret eden bizler de lâyık olmadığımız bu nevî iltifatlardan Cenâb-ı Hakkʼa sığınırız.

Allah razı olsun, Hocafendi önemli bir hususa değindi...
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bir de Berat TV'de yayınlanan sohbetleriyle de Pensilvanyanın değirmenine su taşınmasına engel olsa çok iyi olacak !...
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Bütün İslam büyüklerinin tevazu olduğu düşünülür. Çünkü, insan bu onların içersinde tevazu sahibi olmayanlar da olabilir. Lakin, bu hususu bizler bilemeyiz, bazen de biliriz ama nihayetinde en iyisini bilen Allah'tır.
Bir mürid;
"Ya Rabbel Alemin! Dualarımı el verdiğim falan şeyhimin hatırına ve hürmetine ve onun mübarekliğinin hürmetine kabul eyle" şeklinde dua ederse,
O şeyhte hem mütevazilik anlamında,
Hem ne yaptığı ve öğretisinin ne olduğu anlamda,
Hem de, müritlerine örnekliği ve önderliği anlamında, ziyade problem vardır.
Çünkü, İslami bir duruş ve kimlik ortaya koyan bir şeyhin hiçbir müridinden böyle bir dua şekli çıkmamalıdır.
Çıkıyorsa, o şeyh ziyade problemlidir.
Zaten şunu da söyliyeyim hiçbir şeyhin, İslami bir toplum kuralım, falan sistemlerle uğraşalım, İslam Şeriati'ni yeryüzünün göbeğine hakim kılalım şeklinde hiçbir fiili atraksiyonu da yoktur.
Onlardaki ruh çok farklı,
Sükun halinde olacaklar güya, etraftakiler de sanki onların kulu ve kölesi, görüntü böyle eleştirdiğim için söylemiyorum, görüntü böyle.

Bu kadar uzun yorum yazmayacaktım aslında ama nasıl oldu anlamadım.

Netice:

İslam'ın emir ve yasakları değil İslam büyüklerini, değil Peygamberimiz'i, ben de Müslümanım diyen herkesi eşit şartlarda ilgilendirir.

Tevazu sahi olmak... Ahlak sahibi olmak... Edep sahibi olmak... İslam'ın bir değeri bir emri ise iş bitmiştir...

Bütün Müslümanlar tevazu olmak zorundadır...

Selamlar...
 
Üst