Hizmette Edeb ve Ölçüler - II devamı
Hülâsa, yapılan hizmetlerin Allâh katında makbûl olması, onun ciddî bir edeb ve hassâsiyetle îfâ edilmesine bağlıdır. Gelişigüzel yapılan gayretlerin umulan netîceyi hâsıl etmesi çoğu zaman mümkün olmadığı gibi bâzen arzu edilmeyen netîceler verebileceği de bir gerçektir. Bu bakımdan hizmet ehli, hizmet sahasının gerektirdiği
bilgi ve beceriye sâhip olmalıdır. Bu liyâkat kazanılmazsa, isâbetli hizmet yapılamayacağı gibi, aksine zararlı bile olunabilir. Güzel ve sağlam bir şekilde yapılan hizmetler, hiçbir zaman zâyî olmaz. Nitekim Hak Teâlâ:
“…Biz, yaptığını en güzel şekilde yapanın amelini aslâ zâyi etmeyiz.” (el-Kehf, 30) buyurmuştur.
Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de:
“Allâh Teâlâ, yaptığı işi en güzel ve sağlam bir şekilde yapan kimseyi sever.” (Deylemî, Müsned, I, 157) buyurmuştur.
Bu beyânlardan da anlaşılacağı üzere hizmet ehli, ilâhî muhabbete nâil olabilmek için, hizmeti en güzel nasıl îfâ edilebileceğini öğrenmekle mükelleftir. Zîrâ, Allâh’ın mahlûkâtına müsâmaha, şefkat ve merhametle hizmet edebilmek, kuvvetli bir sabır ve tahammül isteyen bir gönül işidir. Kâmil bir hizmet insanı, merhamet, şefkat, fedâkârlık, ferâgat ve diğergamlık gibi ahlâkî meziyetlerle donanmış, kin ve nefretten uzak bir kimsedir.
devamı var