Ordunun Hizmetkârları...Zorunlu Hizmetliler

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
"TSK'nın Ankara'da 3 (Sıhhiye, Merkez, Gazi),

İstanbul'da 8 (Aksaray, Fenerbahçe, Harbiye, Kalender, Kasımpaşa, Maslak, Sarıyer ve Selimiye)

İzmir'de 1 orduevi bulunmaktadır. Toplam orduevi sayısının 43 olduğu sanılmaktadır.

Aynı zamanda Bodrum, Antalya gibi turistik bölgelerde TSK'ya ait sosyal tesisler mevcuttur.

Bu tesislerin en önemli özelliği, zorunlu askerliğini yapan personelin bu tesislerde çalıştırılması sayesinde, hizmet sektörünün en önemli kalemi olan personel giderlerinden yapılan tasarruftur.

Bu tasarrufun sonucunda TSK personeli bu tesislerden ve içindeki hizmetlerden oldukça ucuz bir fiyata yararlanabilmektedir.

Ucuz fiyatlardan sunulan hizmetler TSK personelinin harcamalarını oldukça düşürse de, toplumun geneli açısından bakıldığında zorunlu askerlik ve diğer yollarla TSK'ya aktarılan ayni gelir anlamına gelmektedir..."

Oral Çalışlar gündeme getirdiği, Hasan Cemal'in ve benim altını çizdiğimiz, çeşitli gazetelerde yer bulan bir subay mektubu hakkında ne ilgili kurumdan ne ilgili bakanlıktan ses çıkmadı...

Mektup şöyleydi:

'Türkiye'de yaklaşık 185 bin er, tamamen posta, kuaför, berber, görevli gibi isimler adı altında sadece ordudaki subaylara ve ailelerine hizmet veriyor. Ayrıca 32 bin asker de koruma adı altında yine kişilere hizmet veriyor. 14 bin asker de lojmanlara hizmet veriyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kendini milletin bağrında gibi gösterip, milletten uzakta, sivillerden tam bağımsız kendi lojmanı, kendi mahkemesi, kendi hastanesi ve kendi hegemonyası içinde bulunması ve bütün bunları disiplin gerekçesiyle kamufle etmeye çalışması gerçekten çok üzücü ve düşündürücüdür.

Askerlikle bir ilgisi olmayan hizmetlerde çalışan asker sayısı, yukarıdaki rakamları topladığımız zaman 231 bin ediyor. Örneğin, Alman ordusunun şu anki toplam personel sayısı 247.000, İtalya'nın 195.000, İngiltere'nin 173.000.

Avrupa'daki büyük orduların çoğunun toplam personel sayısı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 'angarya sektörü'nde çalıştırılan personel sayısından daha az..."

Zorunlu askerlik ilkesine dayanan devasa ordular ideolojik ordulardır...

İdeolojik orduların ana işlevleri dış tehdit kadar, içe yönelik tehdit algılaması üzerine kuruludur.

Dev görünümlü, ezici çoğunluğunu bizlerin, zorunlu askerlik hizmeti yapanların oluşturduğu bir ordu, toplumdaki asker-millet imajının da, militarist duyuların da önemli gıdalarından birisidir.

O zaman askerlik tartışması sadece sivil bir tartışma değil, aynı zamanda siyasi bir tartışmadır...

Sadece bir ilke sorunu değil, bir insan hakkı sorununa işaret etmektedir...

Ve ülkenin sivilleşme sürecinde er ya da geç gelip işin merkezine oturacaktır...

ali bayramoğlu
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
'Hanımefendiler'in Zorunlu Hizmetçileri

Paşanın karısına hizmet vatan görevi midir?

10 yıl önce gittiğim kuaförde genç bir çırak vardı. İlk başta kalfalara saç tararken fön makinesi tutan o çırak sonradan çok becerikli bir kuaföre dönüştü.

Ne zaman kapıdan içeri girsem yapışırdı yakama:
"Abla ben tarayayım mı saçını?" diye.
Kırmazdım ben de. Çünkü yaptığı işi çok seviyordu. Saç tararken bıdır bıdır konuşurdu. Müşterisi "Çok güzel oldu. Ellerine sağlık" dediğinde en şirin halini takınır, "Malzeme güzel abla!" deyip bir şekilde karşısındaki kadının gönlünü kazanmayı bilirdi.
İşte o genç kuaför askere gidene kadar çalıştı o dükkânda.

Giderken de çok mutluydu.
"Yırttım" diyordu.
"Ustam bonservis verdi sağ olsun. Ankara'da 3 ay acemilik. Bir aksilik olmaz da kendimi orduevindeki kuaföre atarsam valla paşalar gibi askerlik yaparım!" heyecanıyla yanıp tutuşuyordu.

Ustası tembihlemişti; "Dönüşte başka bir yere gitmek yok! Unutma bu dükkân senin!" diye...
Öyle yaptı o da.
Asker dönüşü biraz dinlendikten sonra aynı mekânda iş başı yaptı. Ama çok sürmedi. 20 gün sonra patronu kapının önüne koydu. Çünkü o naif, kibar oğlan gitmiş yerine son derece agresif ve kaba saba bir oğlan gelmişti.
Evvelden müşteri içeri girer girmez, "Hoş geldin abla!" deyip ayaklanan ve hemen ardından mutfaktaki kıza, "Sade bir kahve hazırlayın ablama. Şöyle bol köpüklü olandan!" şeklinde misafirperverlik gösteren o çocuk artık dükkâna kim girerse girsin umursamaz olmuştu.

Suratı hep asıktı. Ve çok sevimsizdi.
"Bugün saçınızı nasıl taramamı istersiniz?" falan diye sormaya gerek bile duymaz olmuştu.
Çekmeceden fırçayı alıp müşteriye bildiğini okumak, yaptığı iş beğenilmeyince, "Beğenmezsen beğenme! Ancak bu kadar yapabiliyorum!" demek de alışkanlığı!..
İşten çıkarıldıktan sonra öğrendim.

Ustası, "Asker karıları kafayı yedirtmiş çocuğa" dedi. Sonra uzun uzun, gencin babasının anlattıklarını aktardı.
Bir keresinde bir binbaşının eşinin saçını boyamış mesela. Kadın saçın rengini beğenmemiş.

Önce genç askeri herkesin içinde rezil etmiş sonra da kocasına şikâyet!
Anlayacağınız yan gelip yatarak askerlik yapacağını zanneden bizim genç kuaförün kimyasını bozmuş bazı asker eşlerinin kaprisi ve şımarıklığı.
Aslında babasına, "Başıma gelenler soğuttu beni bu meslekten! Bir daha bu işi yapmayacağım" demiş demesine ama peki ama ne yapacak?

25'ine dayamış genç bir adam o saatten sonra hangi işin ucundan tutacak?
Şimdi bazılarınız, "Niye anlatıyorsun bize bu hikâyeyi?" diyebilir.
Şundan efendim...
Geçen pazar Beyaz TV'de 3 kadın meslektaşımla birlikte yaptığım programda askerlik konusunu masaya yatırdık.

Konuk moderatörümüz işadamı Ali Ağaoğlu idi. Bendeniz, "TSK bir an evvel profesyonel askerliğe geçmeli" tartışmasının bir noktasında dedim ki; "Biz evlatlarımızı zorunlu vatan görevi diye askere gönderiyoruz ama bazıları subay eşlerinin hizmetçiliğini yapıyor. Saçlarını boyuyor. Evlerini temizliyor.

Orduevlerinde düzenlenen kadınlar matinesinde kâh müzik yapıp eğlendiriyor, kâh mutfakta yemek yapıp masaya servis ediyor! Aralarında bebeklerinin altını değiştirtenler, 'gel çocuğuma biraz eşek ol üzerine binsin' diyenler bile varmış! Ben bunu bir anne olarak reddediyorum ve Genelkurmay'dan bu uygulamaya bir an evvel son vermesini istiyorum. Kusura bakmasınlar ama subay eşleri bu keyfi hizmetleri illa ki almak istiyorlarsa, bir zahmet bunu kendi bütçelerinden karşılasınlar!"

Kıyamet koptu!
Önce stüdyodaki kameraman çocuklar yanıma geldi tebrik için... Meğer birçoğunun bizim kuaförün yaşadıklarına benzer hikâyeleri varmış.

Sonra posta kutuma ve facebook sayfama özel mesajlar aktı.
Birisini anlatayım isim vermeden mesela; "Askerliğimi Fenerbahçe Orduevi'nde emekli bir orgeneralin yanında yaptım. Bir keresinde eşi hanımefendi alışverişe yollamıştı. Ama yanlış marka deterjan aldım diye poşetleri kafama indirmişti! Biliyor musunuz asker dönüşü annemden ne rica ettim? 'Anne sakın beni bir daha alışverişe yollama!'"

Doğrusunu isterseniz ben şahsen o çocuğun anasının yerinde olmak istemezdim.
Olsaydım herhalde o an, hiç düşünmeden Fenerbahçe Orduevi'nin önüne dikilirdim.


Ve o meşhur emekli generalin eşinin yolunu gözler, yakalayınca da, "Yahu çocuğumun tırnağına zarar gelecek diye ödüm patlıyor. Sen kimsin ki kalkıp kafasına poşet indiriyorsun!" diye hesap sorardım! Vallahi billahi yapardım!

Hatta bütün anaların yüreğine bir çağrıda bulunur o kapının önünde, "Biz bu çocukları paşa karılarının hizmetçi olsun diye doğurmadık!" diye bas bas bağırır, memleket çapında ses getirecek eylemi koyardım!

sevilay yükselir
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
TSK'da 65 bin garson kime hizmet ediyor?

'Eşit askerlik' süresi ile ilgili çalışma yapan TSK'daki 65 bin asker 500 sosyal tesiste ‘hizmetli’ olarak görev yapıyor. Neredeyse bir ordu sayısına denk bu rakama lojmanlarda görevli askerler dahil değil.

500 SOSYAL TESİS BULUNUYOR

Muharip görevler üstlenmeyen, silahlı ve fiziki eğitim yapmayan bu erler işçi sayılabilecek statüde 500 tesiste görev yapıyor.

Sosyal Hizmet Tesisleri olarak anılan tesisler; Orduevi, Tatil Kampı, Havuzlu ve restoranlı tesisler, subay ve astsubay restoranları ve Gazino’dan oluşuyor. Bu tesislerde erler, rütbeli personele hizmet sunuyor. Ayrıca Lojmanlarda da az sayıda er bu tip işlerde istihdam ediliyor.

EN KALABALIK ORDULAR
1- Çin 2.225.000
2- ABD 1.426.713
3- Hindistan 1.325.000
4- K. Kore 1.106.000
5- Rusya 1.037.000
6- Türkiye 736.000
7- G. Kore 687.000
8- Pakistan 619.000
9- Vietnam 484.000
10- Mısır 450.000

Kırmızı kitap değişti asker ihtiyacı 120 bin düştü

Askerlik süresinin ve yapısının yeniden düzenlenmesiyle ilgili Genelkurmay’ın hazırladığı çalışmanın ayrıntılarından Kırmızı Kitap’ın Tehdit Algısı çıktı.

Genelkurmay’ın asker ihtiyacı sayısını Kırmızı Kitap’ta yeralan tehdit algılarına göre belirlediği öğrenildi. Askeri çevrelerde sık sık vurgulanan 120 bin er açığı Kırmızı Kitap’taki algıya göre belirleniyor.

Ancak, yeniden yazılmakta olan Kırmızı Kitap’taki değişen tehdit algısı ve Suriye-Ege gibi tehditlerin ortadan kalkmasıyla sayıların tamamen değişeceği belirtiliyor.

Meclis askeri kampları mercek altına aldı :clap2:

TBMM, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait askeri tatil kamplarını mercek altına aldı. Balıkesir’den S.Ç. isimli vatandaşın, askeri kamplarda ayrımcılık yapıldığı iddiasıyla yaptığı başvuruyu dikkate alan TBMM Dilekçe Komisyonu, konuyla ilgili Milli Savunma Bakanlığı’ndan (MSB) bilgi istedi. S.Ç, dilekçesinde diğer kamu kurumlarının tatil kampları özelleştirilip tasfiye edilirken, TSK bünyesindeki kampların Özel Eğitim Komutanlıkları adı altında faaliyetlerini sürdürdüğünü belirtti.

TAMAMEN TATİL AMAÇLI KAMPLAR

S.Ç dilekçesinde bu kampların tamemen tatil amaçlı olduğunu ve burada görevlendirilen askerlerin de garson, kat görevlisi gibi ucuz işçi şeklinde çalıştırıldığını ifade etti.

MSB Bakanı Vecdi Gönül ise TBMM’ye gönderdiği cevap yazısında, bu kampların TSK İç Hizmet Kanunu ve buna bağlı diğer mevzuatlarla kurulup işletildiğini buralarda belirli zamanlarda özel askeri eğitimlerin yapılmasının yanı sıra TSK personelinin dinlendirilerek moral ve motivasyonuna katkı sağlanmak maksadıyla eğitim ve dinlenme tesisi olarak kullanıldığını anlattı. Gelen yanıtı da değerlendirmeye alan Dilekçe Komisyonu, şikayetle ilgili çalışmalarını sürdürecek.

Rakamlarla TSK

TSK’nın maaş ödediği personel sayısı yaklaşık 270 bin olduğu ve bunun dünyanın pekçok büyük ülkesinin ordusundan fazla olduğu ortaya çıktı.

Dünyanın en kalabalık orduları arasında olan TSK’daki asker sayısı şöyle: 736 bin TSK mensubu, 470 bin er/erbaş,
46 bin subay, 100 bin astsubay, 70 bin uzman, 50 bin sivil personel, 360 General ve Amiral, TSK’nın 270 bin personelinden 120 binin Kara Kuvvetlerine ait olduğu; yine 470 bin erden, 240 binin de Kara gücü görevli.

Jandarma’nın er sayısı ise 170 bin. Deniz ve Hava Kuvvetleri’nin ise yaklaşık 30’ar bin ere sahip. Sayıları 360 olan general ve amiral yapısında da Karacı ağırlığı var.

internethaber
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Askeriye yeni çaycılar mı arıyor?

Henüz sonuçlanmayan “askerlik süresi” tartışmalarına kulak kabarttım. Çünkü “mecburi askerlik” olan bir yerde “demokrasi” olacağına pek inanmıyorum... Üstelik herkes “cumhuriyet-demokrasi” konuşuyor ama bizde buz gibi Prusya tipi askeri bir rejim var, taş gibi de duruyor.

Mecburi askerliği Genelkurmay “ordu milletin parçası” diyerek savunuyor; hâlbuki demokrasilerde ordu milletin değil, hazinesinden para aldığı devletin parçasıdır ve parlamentonun emrindedir...

Askeriye “milletin” parçası olunca, halk çocukları da askeriyenin “çaycıları” oluyor... :clap2:

Dün Star’ın manşetinde “bir ordu çay servisi yapıyor” başlığı vardı.

Manşetin alt cümlesi de şöyleydi: “‘Eşit askerlik’ süresi ile ilgili çalışma yapan TSK’daki 65 bin asker 500 sosyal tesiste ‘hizmetli’ olarak görev yapıyor. Neredeyse bir ordu sayısına denk bu rakama lojmanlarda görevli askerler dâhil değil...”

Muharip görevler üstlenmeyen, silahlı ve fiziki eğitim yapmayan bu 65 bin vatan evladı işçi sayılabilecek statüde 500 tesiste görev yapıyormuş...

Sosyal Hizmet Tesisleri olarak anılan tesisler; orduevi, tatil kampı, havuzlu ve restoranlı tesisler, subay ve astsubay restoranları ve gazinodan oluşuyormuş...

Bu tesislerde erler rütbeli personele hizmet sunuyor, ayrıca lojmanlarda da az sayıda er bu tip işlerde istihdam ediliyormuş...

Bizim ordu niye bu kadar kalabalık anlamazdım, süngü harbinden kalma olduğu için sanırdım, meğer sosyal tesis bolluğundanmış...

Resmi rakamlara göre... TSK’nın maaş ödediği personel sayısı yaklaşık 270 bin kişi. Bu zaten başlı başına pek çok ülke ordusundan çok daha fazla bir büyüklük.

Buna bir de sosyal tesislerde parasız pulsuz çaycılık yapan azımsanmayacak kadar 470 bin er ve erbaşı ekleyin...

Bu devasa güç 360 general ve amiralin emrinde...

Geri kalan profesyonel ordunun dağılımı da şöyle: 46 bin subay, 100 bin astsubay, 70 bin uzman, 50 bin sivil personel. Sayısı az, vurucu gücü çok yüksek, profesyonel bir orduya ihtiyaç var...

Cumhuriyet Bayramı yaklaşıyor... Prusya tipi askeri rejim devam ettikçe... Askeriyenin “devletin parçası” olarak organizasyonu ertelendikçe... Halk çocukları çaycı olarak askeriyede parasız pulsuz istihdam edildikçe... Mecburi askerlik sürdükçe... Cumhuriyetin asla ve kata demokratikleşemeyeceğini terennüm edene pek rastlamıyorum...

Mesele askerliğin süresinde değil...
Mesele askerliği zorunlu hale getiren Prusya tipi devasa ordu ve rejim tipinde...

Genelkurmay’ın bunca aşırı büyük orduya karşın hala “asker” ihtiyacı olduğu resmen tekrarlanmakta... Bu asker ihtiyacı nereden kaynaklanıyor?

Süngü harbine dayalı bir savunma anlayışından mı? Çaycı gereksiniminden mi? Askeriyenin “milletin” parçası olduğunu sürekli taze tutarak köhnemiş yapıyı sürdürme gayretinden mi?

Bu soruları bile soramayan ve çağın gelişimine uygun olarak yeniden düzenleyemeyen bir devlet ve topluma “cumhuriyet” veya “demokrasi” ya da “demokratik cumhuriyet” diyebilir miyiz?

Cumhuriyet’in 87. yıldönümünde 65 bin çay servisi yapan ordu, halk iradesinin hâkim olduğu hangi diyarda kaldı? Halk iradesi söz konusu ise önce bunu düzeltmeli... İnanın ki demokrasinin yolu daha çabuk açılır...

360 kişinin değil, halk çocuklarının yaşamı daha anlam kazanır...

mehmet altan


 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Askerî garson!..

Başbakan, “Askerî garson” uygulamasına son verilmesi ve bu tür işlerin özel sektöre devredilmesi gerektiğini ifade edince Cihet-i Askeriye’den itiraz geldi:

“Efendim, öyle olur olmaz kişiler tesislerimize girerse güvenlik zâfiyeti oluşur!..”

Haydaaa!.. Siville askeri nasıl ayıracaksın...
Başbakan bilmez mi, böyle bir ayrımın mümkün olmadığını... Hem de ne bilir...

Bakın nasıl...
Ondan bir hatıra:
Sayın Başbakan, asteğmen iken “kantinlerin” sorumluluğunu üstlendiğinde...

O zamana kadar “kantinlere mal satan” bir tüccar kendisine “Malı bizden almaya devam edersen sana yardımım dokunur!” deyince...
Tahmin edin ne olmuştu?..

Evet, aynen öyle!..
Münasebetsiz tüccar, iki seksen bir doksan!..
Askeriyeye sivil girer. Girebilir...
Ne yani, askerin bütün inşaatlarını kahraman Mehmetçik mi yapıyor?.. Yooo, ne münasebet...

Ziyade olsun, Fenerbahçe Orduevi’ne eklemlenen göz kamaştırıcı “sosyal tesislerin” hangi siviller tarafından nasıl üstlenildiğini ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştuk...

Yani, çok da ikna edici değil, “Efendim, garsonlar özel sektörden gelirse güvenlik zâfiyeti oluşur” gerekçesi.
Sivil inşaatçı giriyor işte, sivil garson niye girmesin?..

Bir vatan evlâdından mektup var:
“Mevcut askerin takriben üçte biri ‘geri hizmette’ imiş...
Nedir geri hizmet?..
Komutanın eşyası taşınacak... Bu işi niçin kahraman Mehmetçik yapsın?..

Etraf temizlenecek, diğer resmi kurumlarda ‘taşeron’ işi... Kahraman Mehmetçik niçin ‘taşeron’un işini üstlensin?..
Garsonluk... Silah tutması gereken eller niçin bardak, kadeh tutsun?..”

Vatandaş eski vatandaş değil... Soruyor sorguluyor... Öyle, “tek tip askerlik” söylemi filan da tutmaz. Al işte... Vatandaş sormaz mı:
“Askerlik tek tip ise astsubaylar ile subayların sosyal tesisleri niçin ayrı?..”

“Subay orduevi”ne, “Astsubay orduevi”ne?
Evvvvet!.. Gel de cevap ver:
Subay eşinin faydalandığı tesisten, astsubay eşi niçin faydalanamaz?..

Mehmetçike gelince “tek tip” olsun...
Muvazzafa gelince “tip tip...”
Vatandaş işin bu tarafını da görüyor.

Öyle böyle değil, sağlam çözümler lazım.
Aklıma gelenleri şöyle sıralayacak olursam:

BİR: Askerlik, vatan savunmasında daha etkin olmaya hizmet etmeliyse, evlâdımız oradaki her anını bu amaç doğrultusunda değerlendirmeli... Yani, attığını vuracak kadar eğitim alan bir Mehmetçik!..

İKİ: Ekmek aslanın ağzında. Zamana borçlanan, borcunu asla ödeyemiyor. Dolayısı ile askerlik süresi herkes için kısa tutulmalı. Şarkıcı Tarkan 28 günde vatani görevini kâmilen yerine getirdiyse, sokaktaki Mehmet 3 ayda kıvıramaz mı bu işi?..

ÜÇ: “Dışarıda çalışan için bedelli var, Türkiye’de çalışan için yok” tutarsızlığını bu ülke kaldıramaz!.. Askerlik herkes için 3 aya indikten sonra dahi “bedel” ödemek isteyenler buyursun... Gökten ne yağar da yer kabul etmez!..

DÖRT: Askeriye ve sivildeki (resmi) sosyal tesislerde “fevkalade ucuz beş yıldızlı eğlence” uygulamasına son verilmeli. Arkadaş, gönlünce eğlenmek mi istiyorsun?.. Lâik bir ülkede yaşıyoruz, isteyen istediği gibi eğlenebilir...

Eğlenebilir tabii de... Serbest piyasa ekonomisi şartları dahilinde!.. Tekel özelleştiyse tekel ürünleri niçin özelleşmesin?!..

BEŞ: Her kurumun yönetimi, amiri olan Başbakan’a görüşlerini iletsin. Lâkin ötesine karışmasın!..

ALTI: Dünya kadar Yüksek Askerî Şura mağduru referandumda “Evet” dedi. Şimdi, “adil biçimde” yargılanma hakkı istiyor... Bu mesele halledilsin, madem askerî personel eksikliği var!..

YEDİ: Eskiden Yeşilay haftası kutlardık. Şimdi bahsi bile geçmiyor. Devlet Yeşilay haftasında seferber olsun. Sivil, asker bütün devlet kurumları mensuplarına “Yeşilay ruhunu” aşılamak için gayret sarfetsin.

SEKİZ: Lokantalarda sıkıntı var. Askeriyedeki garsonlar terhis olur olmaz işlerinin başına dönsün!..

serdar arseven
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Asker oldum vatana gidiyorum lojmana!

Ordumuzla öğünürüz. Elbette öğünelim!

Coğrafyamız güçlü bir orduyu mecbur ediyor.
Sadece coğrafyamız mı? Geleneğimiz de.
“Ordu millet” olmakla da öğünüyoruz.

Türkler geçmişte kalabalık ve yerleşik Çin’le ordu millet oldukları ölçüde baş edebildiler.
Batıda da ordu millet olarak var olabildik. Gerektiğinde hepimiz askeriz!
Şimdi de güçlü ordumuz olsun. Fakat, gücümüz silahla, askerle ölçülmenin üstünde olmalı.

Peki dünyanın en büyük ordusu hangisi?
Sayıya vurulursa, Çin ordusu. 2 milyon 225 bin mevcutlu bir ordu. Milyarı çoktan aşmış Çin nüfusuna kıyaslanırsa, kalabalık sayılır mı bu ordu?

ABD ordusunun 1.5 milyona varan mevcudu ile ikinci sırada olduğunu, ama nüfusuna oranla, Çin ordusundan daha kalabalık sayılması gerektiğini söyleyebiliriz.

Böyle bakarsak, 3. sırada bulunan Hindistan’ın ordusunu küçük, ama Kuzey Kore’nin ordusunu çok büyük saymamız gerekir. Milyara yaklaşan nüfusuyla Hindistan’ın 1 milyon 325 binlik ordusuna mukabil, Kuzey Kore 23 milyonluk nufusuyla, 1 milyon 100 bin asker besliyor. Yani nüfusun beşte biri asker! Bu oran kolay kolay yakalanamaz!

Dünyanın beşinci büyük askerî gücü Rusya. O da 1 milyon sınırını aşıyor. Nüfusuyla mütenasip sayılabilir.
Altıncı sırada Türkiye var, 736 binlik ordusuyla. Türkiye’nin de nüfusuna nisbetle daha kalabalık bir ordusu olduğunu söyleyebiliriz. Yuvarlak olarak yüz kişide birimiz asker.

Güney Kore, Kuzeyle husumet yüzünden 50 milyonluk nüfusuna rağmen, 687 binle kalabalık bir ordu besliyor. Fakat, hasım güç “kardeş” Kuzey Kore ile kıyaslanırsa, daha küçük bir ordusu olduğu ortada.

Türkiye, Kuzey Kore veya Güney Kore kadar olmasa da, nüfusuna nisbetle kalabalık bir ordu besliyor.

Bunun bir makullük sınırına doğru inmesinin zamanı gelmişe benziyor. Asker sayısının, tehdit algısı ile belirlendiğine dair bir haber vardı. Meşhur “Kırmızı Kitap” değiştiği için, asker ihtiyacı 120 bin düşmüş.

Bu iyi bir haber.
Evet askerlik kutsal, ordu “Peygamber ocağı”. Türkiye’deki bu anlayışı değiştirmek zor.
Fakat, askere giden çocuklarımız, gerçekten “asker” oluyorlar mı?

Buna “evet” demek de zor!
Başlığımızda “asker oldum vatana, gidiyorum lojmana” dedik.
Askere alınan çocuklarımızın bir kısmı askerî lojmanlarda hizmetli olarak istihdam ediliyorlar!
Bedava işgücü!

Bundan daha fazlası, “sosyal tesislerde” hizmetli er olarak kullanılıyor. Böyle görevlendirilen askerlerin sayısı 65 bini geçiyormuş.

Evet! 65 bin kişi, dünyanın birçok ülkesinin bu kadar askeri yok!
Askerlik mecburi. Çocuklarımızı asker olarak gönderiyoruz, onlar sosyal tesislerde hizmetli olarak çalıştırılıyor!

Ordumuzu güçlendirelim. Silah ve teçhizatını en mükemmel ve modern hale getirelim. Fakat asker sayısını azaltalım ve asker olarak gönderdiğimiz çocuklarımız, asla hizmetli olarak görevlendirilmesin!

Birçok memleket evladı da askerî sosyal tesislerde sivil olarak çalışsın, böylece istihdam oluşturulsun!

serdar arseven
 
Üst