O'NUN ADI PENSİLVANYA - Ahmet Alp Han

ahze21

Yasaklı
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
550
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
46
Onun adı “Pensilvanya”. Onun adı “Okyanus ötesi”.

Onu sevmeyenler adını ağızlarına hiç almadılar. O ağızlar ki, içlerinden dökülüp saçılanların kokusu Merih’ten duyulmuştur. Hz. Mevlana’ya nispet edilen bir söz vardır; “Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar.” Bu sözü kıstas alırsak, o ağızların sahiplerinin içleri nasıldır acep?



Bediüzzaman Said-i Nursi yıllarca düşmanlarınca çile çektirilmiş olmasına rağmen yine de herkese hakkım helal olsun diyen bir insandır. Fakat düşmanları değildir onu inkisara uğratan, bilakis dostlarıdır; bunu belirtme sadedinde bir yerde “Benim dostlarım içerisinde çok münafıklar var” der.



Düşünün bir kere, adam ona şakirdlik yapmış, 10 – 15 sene göz bebeklerini müşahede etmiş, onlarla aynı safta ve aynı inip kalkan sofralarda yek vücud olmuş ama kimseye belli edilmemiş, belki bir gün pişmanlık duyar, geri döner ümidiyle ağlayıp, dua edip içine atmış.



Münafıklar, keşfi en zor kesimdir. Bazı toplumlarda adları “Cin”lerle birlikte anılmıştır. Kendilerine diktikleri kamuflaj elbiseleriyle ve takındıkları sahte tavırların sahicilikleriyle “cin” gibi kendini göstermez ama içten içten, toplumu yıkmak için zayıf karakterlilere vesvese üfürürler.



En büyük problemler onların sebep olacakları problemlerdir. Asr-ı saadette Übeyy İbn-i Selül problemin kaynağı olmuş ve hep problem çıkarmıştır. Mesela bir gün çıka gelerek; “ Bunlarla savaşmayalım. Anlaşma yapalım, bizim gücümüz yetmez.” demiş. Bir başka gün de; “Siz Uhud’a çıkmasaydınız bu kadar insan ölmezdi.” demiş. İfk hadisesinde zihinleri karmakarışık eden de yine odur.



Münafıklar, hep sureti Hak’tan görünerek moral bozucu, caydırıcı, akıl karıştırıcı ve fitne çıkarıcılar olmuşlardır.



Çok şükür ki, ALLAH (cc) bugüne kadar İslam’a yüzyıllardır hizmet etmiş bu milletin hakkına ve hukukuna tecavüz edenleri iflah etmedi. Yine etmemesinin yolları ise bize bağlı; Sinmeyelim ve sinmediğimizi münafıkların gözlerine gösterelim. Durmadan yolumuza devam edelim. Beslenme kaynaklarından uzak kalmış, muhayyer kesimi besleyelim. Hak ve hakikat ile olan kopukluklarını gidermeye çalışalım. Bir de son madde var ki en mühimi, biz işimize bakalım neticeyi Hakk’a bırakalım.



İstikbal vaat eden bu millet uzun bir vakittir kendisini tam anlamıyla temsil edecek olan temsilcisini bulamadı. Gelenlerin de çoğu ya zehirlendi veya kaza süsüyle şehit edildi.



Hiç kimseye karşı borcu olmayan bu milletin hakkı dışında da bir talebi yoktur. Ama birileri, dini, imanı ve mefkûreler inşa edilmesini ve hümanizmin kalpte, ruhta diriliş yaşaması için ortaya koyulan cehd ve gayreti baltalamaya çalışıyorsa bunları onaylamamak ve centilmence ve efendice, kimseleri kırmadan, incitmeden bunların karşısında sabit kadem durmak da Hakk’ın hatırına bir misyondur. Bu anlarda dimdik durmak misyonumuz gereğidir.



Yalancılar sadece bugüne nazar eder bugünü görür ve buna göre planlarını yaparlar. Meşhur atasözümüz ne güzeldir; “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.” Mumlarının bitip de başka mum yakamayacaklarını bilmezler.



Bu münafıklar üç günlük dünyayı ebedi sanarak tercih ederler. Bir milleti ihya etmenin verdiği mutluluk ve vicdani huzuru hayallerinden uzaklaştırırlar. Akıbet hep aynıdır. Ölüm gelir ve kapıyı çalar. Her şey arkada kalır bir kefenle çıkarsın yola.



Velhasıl, sırat köprüsünün bir başı bu dünyadadır. Öte dünyada sıratı geçmek için bu dünyada adım atarsın ona. Sıratı geçmenin tek yolu da “Sırat-ı Müstakim” yani doğru yolda bulunmak ve o yolda devam etmektir.



Gelecek nesillerin bizler için “Bize böyle güzel bir ülke bırakanlara müteşekkiriz, ALLAH razı olsun onlardan.” demeleri için gayretimizi artırmalı ona göre adımlar atmalıyız.



Hali hazırda ki duruma bakarak moral bozmaya ve pes etmeye gerek yok. Bu millete, bu milletin bugününe ve yarınına hatta bütün insanlığa yapılacak olan gayretler, Cenab-ı Hakk’ın izni ve inayetiyle sürüp gidecek ve bir şeyler ürüse de kervan hep yürümeye devam edecektir. Bu kervanı, ALLAH’ın yardımıyla ne iftiralar ne de yalan dolanlar durdurmayacak.



Ahmet Alp HAN

Twitter: ahze22
 

menzil5453

Doçent
Katılım
11 Eyl 2014
Mesajlar
579
Tepkime puanı
12
Puanları
0
Bediüzzaman ile fethullah gülen'i kıyaslamışsın ama unuttuğun birşey var. Bediüzzaman said nursi ömrünü hapishanelerde ve islama hizmet yolunda harcadı. Fethullah gülen ise saraylarda yaşıyor ve tek amacı var Türkiye'yi karıştırmak. Bu ikisi kıyas bile yapılamaz.
 

ahze21

Yasaklı
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
550
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
46
Bunu Okuyarak mı söyledin yoksa kulak dolgunluğuyla mı? :D

Evvela yazıda bir kıyaslama yok sadece hatırlatma var...

Sanien, Üstad hayatını hapishanelerde harcamadı, ikinci dediğin gibi iman hizmetinde ve talebe yetiştirmede harcadı. O hapishane hayatını bile medrese-i Yusufiye ye çevirmişti. Birinin mübarek olması için illa da hapishanelerde hayatını geçirmesi gerekmez ( örnek: Seydalar)

Ahiren, birileri haram yerken, hak ve hukuku çiğnerken ona karşı dik duranlara kahraman denir, ülkeyi karıştıran değil.

Adamlar "yedim ama sizin için yedim" diyorlar siz "aferin, helal olsun" diyorsunuz. yazık! Müslümanlık çok kötü ellerde temsil ediliyor.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bunu Okuyarak mı söyledin yoksa kulak dolgunluğuyla mı? :D

Evvela yazıda bir kıyaslama yok sadece hatırlatma var...

Sanien, Üstad hayatını hapishanelerde harcamadı, ikinci dediğin gibi iman hizmetinde ve talebe yetiştirmede harcadı. O hapishane hayatını bile medrese-i Yusufiye ye çevirmişti. Birinin mübarek olması için illa da hapishanelerde hayatını geçirmesi gerekmez ( örnek: Seydalar)
Ahiren, birileri haram yerken, hak ve hukuku çiğnerken ona karşı dik duranlara kahraman denir, ülkeyi karıştıran değil.

Adamlar "yedim ama sizin için yedim" diyorlar siz "aferin, helal olsun" diyorsunuz. yazık! Müslümanlık çok kötü ellerde temsil ediliyor.

Yoksa siz, himmet gecelerinde parsa toplayanlardan mısınız ? Bunların İslâmda hükmü ne acaba ?..
 

ahze21

Yasaklı
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
550
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
46
Konuyu değiştirme ve soru sormada ki acemiliğinden bir "ham softa kaba yobaz" vakasıyla karşı karşıya olduğumu büyük bir teessürle fark ettim.

Düşünmeyeceksiniz ama yine de beyninizde yer bulur ümidiyle açıklayayım...

Fakir, hiç "himmet gecelerinde" bulunmadı. Fakat himmet
in neresi kötü diye sormadan edemeyeceğim. Allah Resulü (sav) zamanından beri gelen ve Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer'in yarıştığı bir himmet olayı hiç mi kulağınıza gelmedi?

BHimmete karşıysanız camiye de sadaka vermeyin. Nereye gittiği belli değil. ( pardon.. makam arabalarına gitmiş birazı).

Siz "Himmet"in İslamda ki hükmünü araştıracağınıza gidip iftira ve gıybetin hükmünü araştırsanız daha faydalı işlere kanalize olmuş olursunuz.

Kime, ne soracağınızı iyi düşünün diye tavsiye vererekten sözlerime burada nihayet vermekteyim. Başka cevap vermeyeceğim. Boş konuşup çenenizi yormazsanız sevinirim.
 
Üst