Önce MÜSLÜMAN olmaklığımızda antak kalalım !

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
Ey Kâinatın hemen hemen her yerinden katılımcısı olan forum ahalisi ! Bendeniz öyle ahım-şahım bir ilmi ve Arapça lisanı olan biri değilim. Öyle Kuran-ı Kerimden ve Ehadisi-i Şeriflerden mana çıkarmak ve bunlara yorum getirmek, tevil - tefsir etmek ve başkalarına bu yönde ışık tutmak gibi bir becerim yoktur. Ancak, bilebildiklerimi kesin olarak biliyorum ve müslüman olabilmek için ne - neler gerektiğini ve nasıl bir akaide - itikada sahip olmamız lazım geldiğini Rabbimizin ihsanı ile ahz eyledim. Bu alanda forumumuzda çok eksiklikler göze çarptığını da gözlemlemiş bulunuyorum. Bu nokta-ı nazardan hareketle müslüman olmaklığımızın olmazsa-olmaz olan ortak paydalarını foruma asmayı arzu eyledim ve bakalım "ihvan-kardeş" tanımıyla kim ne kadara örtüşüyor hep birlikte seyran edelim dedim.

Ve dahi İslâmın binası beştir yani İslâm beş şey üzerine bina kılınmıştır:
1. Kelime-i şehadet getirmek,
2. Beş vakit namaz kılmak,
3. Ramazan-ı şerif orucun(u) tutmak,
4. Eğer, kişiye farz ise yılda bir kere zekât vermek,
5. Kudreti var ise ömründe bir kere hacca gitmek
 
Son düzenleme:

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
Kelime-i Şehadet Okumanın Faidesi

Ömründe bir kere şehadet getirmek farzdır, delil Allah Taâlâ'nın "Bilki Allah'tan başka tanrı yoktur" (Muhammed 47/19) kavl-i şerifidir. Ve kelime-i şehadet getirmenin dört şartı vardır:

1. Dil ile getirirken kalbi hazır olmak,
2. Mânasını bilmek,
3. Hulûs-i kalp ile getirmek,
4. Tazim ile getirmek.

Ve dahi şehadet getirmenin yüz otuz kadar faidesi vardır. Amma zikr olunacak dört şeyden biri bulunmasa şehadet kelimesinin faidesi olur, eğer bulunursa faidesi yoktur. Ol dört şeyin biri şirk (Allah'a ortak koşmak), biri şek (şüphe), biri teşbih (Yüce Allah'ı varlıklardan birine benzetmek), biri ta'tîl (Allah'ın varlığını veya kâinata müdahalesini inkâr etmek). Şirk Allahu azimü'ş-şan'ın zatında şirk koşmağa, şek dinde meks etmeğe (tereddüt göstererek durmaya), teşbih vehminde Allah Taâlâ'yı bir mahlûka benzetmeğe, ta'tîl Allahu azimü'ş-şan âleme karışmaz, her bir şey vakti geldikte kendi tabiatıyla olur demeğe derler.

Ve dahi yüz otuz faidenin otuzu bu mahalde zikr olunmuştur. Otuzdan beşi dünyada ve beşi ölür iken ve beşi kabirde ve beşi Arasat'ta ve beşi Cehennem'de ve beşi Cennet'te.

Amma dünyada olan beş faide: İsmi güzel çağırılır, ahkâm-ı şer'iyye üzerine farz olur, boynu kılıçtan kurtulur, Allahu azimü'ş-şan razı olur, cümle müminler ona muhabbet eder.

Ve dahi ölür iken olan beş faide: Azrail aleyhi's-selâm ona güzel surette gelir, sarı yağdan kıl çeker gibi ruhunu alır, Cennet kokuları gelir ve dahi İlliyyîn'e çıkar müjdeci melekler gelir "merhaba ya mümin, sen Cennetliksin"deyü haber verirler.

Ve dahi kabirde olan beş faide: Kabri geniş olur, Münker ve Nekir hazretleri güzel surette gelir, Allahu azimü'ş-şan ona bir melek tayin eder, bilmediğini talim eder, Allahu azimü'ş-şan bilmediğini hatırına getirir, Cennet'te makamın(ı) görür.

Ve dahi meydan-ı Arasat'ta olan beş faide: Sual ve hesabı asan (kolay) olur, kitabı sağından verilir, mizanda sevabı ağır gelir, Arşu'r-Rahman altında gölgelenir, Sırat'ı yıldırım gibi geçer.

Ve dahi Cehennem'de olan beş faide; Eğer Cehennem'e girer ise Cehennem ehli gibi gözleri gök olmaz, şeytan ile çatılmaz, ellerine ateşten bilezik, dahi boğazına zencir vurulmaz, Hamim suyundan içirmezler, ebedi Cehennem'de kalmaz.
 
Son düzenleme:

t@mam

Üye
Katılım
26 May 2018
Mesajlar
208
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Ey Kâinatın hemen hemen her yerinden katılımcısı olan forum ahalisi ! Bendeniz öyle ahım-şahım bir ilmi ve Arapça lisanı olan biri değilim. Öyle Kuran-ı Kerimden ve Ehadisi-i Şeriflerden mana çıkarmak ve bunlara yorum getirmek, tevil - tefsir etmek ve başkalarına bu yönde ışık tutmak gibi bir becerim yoktur. Ancak, bilebildiklerimi kesin olarak biliyorum ve müslüman olabilmek için ne - neler gerektiğini ve nasıl bir akaide - itikada sahip olmamız lazım geldiğini Rabbimizin ihsanı ile ahz eyledim. Bu alanda forumumuzda çok eksiklikler göze çarptığını da gözlemlemiş bulunuyorum. Bu nokta-ı nazardan hareketle müslüman olmaklığımızın olmazsa-olmaz olan ortak paydalarını foruma asmayı arzu eyledim ve bakalım "ihvan-kardeş" tanımıyla kim ne kadara örtüşüyor hep birlikte seyran edelim dedim.

Ve dahi İslâmın binası beştir yani İslâm beş şey üzerine bina kılınmıştır:
1. Kelime-i şehadet getirmek,
2. Beş vakit namaz kılmak,
3. Ramazan-ı şerif orucun(u) tutmak,
4. Eğer, kişiye farz ise yılda bir kere zekât vermek,
5. Kudreti var ise ömründe bir kere hacca gitmek

Resulullah(sav) buyurdular ki : İslam Beş şey üzerine Bina edilmiştir.

1-Allahtan başka ilah olmadığına ve Muhammedin Allahın Resulu olduğuna şehadet etmek

2-Namazı kılmak

3-Zekatı vermek

4-Hacc(a gitmek)

5-Ramazan orucu(nu tutmak)



--Hadisteki Açıklamalar--

قَوْلُهُ : ( عَلَى خَمْسٍ ) أَيْ : دَعَائِمَ

(Beş şey üzerine bina edilmiştir) : Yani - temelleri- beş şey üzerine bina edilmiştir.

( تَنْبِيهَاتٌ ) : : لَمْ يُذْكَرِ الْجِهَادَ ; لِأَنَّهُ فَرْضُ كِفَايَةٍ وَلَا يَتَعَيَّنُ إِلَّا فِي بَعْضِ الْأَحْوَالِ

Uyarılar: Hadiste Cihad zikredilmemiştir.Çünkü -Cihad- Farzu Kifaye'dir.(Birileri yaptığında diğerlerinden düşer) Ve ancak belirli durumlarda farzu ayn olur.(Herkesin yapması gereken şey olur)

وَلِهَذَا جَعَلَهُ ابْنُ عُمَرَ جَوَابَ السَّائِلِ ، وَزَادَ فِي رِوَايَةِ عَبْدِ الرَّزَّاقِ فِي آخِرِهِ : وَإِنَّ الْجِهَادَ مِنَ الْعَمَلِ الْحَسَنِ

Bu yüzden İbn Ömer(ra) böyle soranlara cevap olarak : ''Cihad güzel Amellerdendir'' demiştir.
………..

[İbn Hacer,Fethul Bâri,Kitâbu'l İmân,no:8]

-Yukarıdaki; ''Yani - temelleri beş şey üzerine'' nasıl çelişik zorlama yorum bir ifade ?

Namaz temel di ise o zaman niye namaz dinin direği deniliyor olsa gerek?

Bu temel lafzı hususunda sanırım kafalar baya karışık. Temel birdir. 5 ayrı temel olabilir mi? Olsa olsa temelin üzerindeki direkler olur...

Benim bildiğim adalet temel dir. Temelsiz bina üzerine de bina er yada geç yıkılır. Temelsiz binaya direk dikip birde başkalarınıda bu sağlıksız yapıya davet edip beraber altında kalmaktansa.. Hiç direk Dikmemek daha mı mantıklı acaba?..


-Hele yukarıdaki cihad çelişkisine ne demeli?(kadın ve engelliler harici din mensuplarının gerisinden nasıl düşüyormuş, birilerini yapması ile bu farz?)

Demek bir kişi cihad yaptımı diğerlerinden de düşüyormuş... ???

- Rasullulah (sav) buyurduki: Dört şeyi Allah islamda farz kılmıştır, kim üçünü yaparsa ona hiç bir fayda vermez, taki hepsini yapıncaya kadar: Namaz, zekat, ramazan orucu ve haccetmek” Bu mürseldir.

Zekat toplanamadığı ve gerçek hak sahibine taksim edilemediğine göre.. %98 de elamdulliah sözle Müslümanda olduğuna göre……….?
Burada da bir yorum çelişkisi söz konusu değilde nedir?. Zekat bireyin keyfiyetine bırakılmamıştır. Yok bırakıldıysa Ebubekir bidatcımıdır?
Tıpkı namazın cemaatle farz olunması gibi zekat inancıda yanlış uygulanm.akta görüşündeyim. En doğrusunu daha alimi varsa o bilir..


Orada(kuran' da) savaş ayeti var. Ayette savaşta bile cemaatle namaz kılındığı görülmekte..
 
Son düzenleme:

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,080
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
Aklıma yenilerde gördüğüm bir tespit geldi. Kuranı Abdussamet gibi okursan hem meşhur olur hem para kazanırsın ama Seyyid KUTUP gibi okursan idam edilirsin. :)

Kelime i şehadet ve sair İslam rükünleri için de aynısı geçerli galiba.
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
Namaz

Ve dahi namaza beş şey ile girilir: Abdestle, Farz ile, vacip ile, sünnet ile, müstehap ile. Namazda ellerin(i) kulağına kaldırmak sünnet, eli ayasını kıbleye teveccüh ettirmek sünnet, er kişi baş parmağını kulağı yumuşağına değ(d)irmek ve hatun kişi omuzuna beraber kaldırmak müstehap, "Allahu ekber" demek farz, tekbir aldıktan sonra el bağlamak sünnet, sağ elin(i) sol elinin üzerine komak sünnet, er kişi ellerin(i) göbeğinden aşağı komak ve hatun kişi göğsüne komak sünnet, bileğini pekçe kavramak müstahap.

Ve dahi namazda imam olsun, muktedi (imama uyan) olsun, yalnız olsun "Sübhaneke" okumak sünnet; eğer imam (ise) yahut yalnız ise "eûzu' okumak sünnet; "Besmele" okumak sünnet; "Fâtiha-yı şerife" okumak vacip; bir sûre koşmak vacip; üç âyet yahut üç âyet kadar bir uzun âyet okumak farz.

Ve dahi rükûda farz da var, vacip de var, müstehap da var: Belini eğdin farz bulundu, üç kere "sübhanellah" diyecek kadar eğlendin vacip bulundu, üç kere "sübhâne rabbiye'l-azîm" dedin sünnet bulundu, beş kere (ve)ya yedi kere dedin müstahap bulundu.

Rükûdan kıyama doğruldukta, kezâlik iki secde arasında doğrulup oturdukta bir kere "sübhanellah" diyecek kadar eğlenmesi İmam-ı Ebu Yusuf'a göre farz, İmameyn{İmameyn: iki imam. Bu terim genellikle İmam-ı Azam'ın iki büyük talebesi imam Ebu Yusuf ve imam Muhammed için kullanılır. Fakat burada olduğu gibi bu üç imamdan birinin adı anılıyorsa İmameyn terimi diğer ikisini ifade eder. Aslında teknik olarak İmam-ı Azamla İmam-ı Muhammed için "Tarafeyn" (iki taraf), İmam-ı Azamla imam Ebu Yusuf için "Şeyhayn" (iki şeyh) terimleri kullanılır.} kavline göre vacip; -sünnet demesi dahi var, esah olan vâciptir.-

Dahi secdede farz da var, vacip de var, sünnet de var, müstehap da var: Başını secdeye koydun farz bulundu, üç kere "sübhânellah" demek kadar eğlendin vacip bulundu, üç kere "sübhâne rabbiye'l-a'lâ" dedin sünnet bulundu, beş kere ya yedi kere dedin müstehap bulundu.

Ka'de-i ûlâda (ilk oturuşta) oturması vacip, ka'de-i ahîrede (son oturuşta) oturması farz, ikisinde de "et-Tehiyyat" okuması vacip. Farzların ve vaciplerin ve öğlenin ve cumanın evvel sünnetlerinin ve cumanın son sünnetinin yalnız ka'de-i ahîrelerinde ve sâir namazların her ka'desinde "salavât" duasın(ı) okumak sünnet, selâm lafzı vacip, iki yanına bakmak sünnet, pekçe bakmak müstehap.
 

t@mam

Üye
Katılım
26 May 2018
Mesajlar
208
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Namaz

Ve dahi namaza beş şey ile girilir: Abdestle, Farz ile, vacip ile, sünnet ile, müstehap ile. Namazda ellerin(i) kulağına kaldırmak sünnet, eli ayasını kıbleye teveccüh ettirmek sünnet, er kişi baş parmağını kulağı yumuşağına değ(d)irmek ve hatun kişi omuzuna beraber kaldırmak müstehap, "Allahu ekber" demek farz, tekbir aldıktan sonra el bağlamak sünnet, sağ elin(i) sol elinin üzerine komak sünnet, er kişi ellerin(i) göbeğinden aşağı komak ve hatun kişi göğsüne komak sünnet, bileğini pekçe kavramak müstahap.

Ve dahi namazda imam olsun, muktedi (imama uyan) olsun, yalnız olsun "Sübhaneke" okumak sünnet; eğer imam (ise) yahut yalnız ise "eûzu' okumak sünnet; "Besmele" okumak sünnet; "Fâtiha-yı şerife" okumak vacip; bir sûre koşmak vacip; üç âyet yahut üç âyet kadar bir uzun âyet okumak farz.

Ve dahi rükûda farz da var, vacip de var, müstehap da var: Belini eğdin farz bulundu, üç kere "sübhanellah" diyecek kadar eğlendin vacip bulundu, üç kere "sübhâne rabbiye'l-azîm" dedin sünnet bulundu, beş kere (ve)ya yedi kere dedin müstahap bulundu.

Rükûdan kıyama doğruldukta, kezâlik iki secde arasında doğrulup oturdukta bir kere "sübhanellah" diyecek kadar eğlenmesi İmam-ı Ebu Yusuf'a göre farz, İmameyn{İmameyn: iki imam. Bu terim genellikle İmam-ı Azam'ın iki büyük talebesi imam Ebu Yusuf ve imam Muhammed için kullanılır. Fakat burada olduğu gibi bu üç imamdan birinin adı anılıyorsa İmameyn terimi diğer ikisini ifade eder. Aslında teknik olarak İmam-ı Azamla İmam-ı Muhammed için "Tarafeyn" (iki taraf), İmam-ı Azamla imam Ebu Yusuf için "Şeyhayn" (iki şeyh) terimleri kullanılır.} kavline göre vacip; -sünnet demesi dahi var, esah olan vâciptir.-

Dahi secdede farz da var, vacip de var, sünnet de var, müstehap da var: Başını secdeye koydun farz bulundu, üç kere "sübhânellah" demek kadar eğlendin vacip bulundu, üç kere "sübhâne rabbiye'l-a'lâ" dedin sünnet bulundu, beş kere ya yedi kere dedin müstehap bulundu.

Ka'de-i ûlâda (ilk oturuşta) oturması vacip, ka'de-i ahîrede (son oturuşta) oturması farz, ikisinde de "et-Tehiyyat" okuması vacip. Farzların ve vaciplerin ve öğlenin ve cumanın evvel sünnetlerinin ve cumanın son sünnetinin yalnız ka'de-i ahîrelerinde ve sâir namazların her ka'desinde "salavât" duasın(ı) okumak sünnet, selâm lafzı vacip, iki yanına bakmak sünnet, pekçe bakmak müstehap.

Demek namaza girmek için apdest lazım.

Namaz kılmayan kafirdir diye bir ayet var mı? Yok. İbni Hanbel e göre böyle bir fetva var mı? Var. Tamam sorun yok. Kafir diyebilirsiniz namaz kılmayana.. Bu kaynağa göre.. eyv…. Peki,

Kitapda hükmetmeyenler kafir dir, fassık, zalimdir diye bir ayet var mudir vardır. İşinize gelmezse görmezden gelirsiniz olur biter. eğip bükersiniz olur gider.

Nasıl yani? zalim fassık kafir olup faizli ekonomini ile, hem tanrınıza harp açıp, hak sahiplerinin hakkını çalıp gasp yapıp bide namazmı kılıyorsunuz? Faiz/kredi alanlara helal olsun demedi akpli deyvid de? Şakşak yapıp %44 rey vermediniz mi? Verdiniz. Namazıda kılmaya devamda ettniz.

Evet apdest şart. eleştirdiğiniz gafurkafir dediğiniz papaza Günah çıkarmanın farklı versiyonu.. Aldınmıydı aptesti günahlar akıyor. Bide üstüne namaz cilaladınmıydı akpak Müslümansın elamdullaak…

Daha kolaylık dinleride var. budistizm gibin mesela.. Daha kolayı varken budistizme geçin. hem onların mabetlerinde kalmanızada izin var. yatacak yer sorunu yok. bide 3 öğün yemek veriyorlar. belgeselin yalancısıyım.. Saray yapmaya, çerez parası makam araçlarına, duble delik deşik yol, gereksiz israfi beton dökmeye öncelik para var. Zorunlu vatandaşa geldimi bir çeyrek simit çay parası mayış çok. Evet 16 senedir bu kimlikle devlet yönetilen Müslümanlık acayip güzel bir şey. Alinin hakkını veliye yediren Müslümanları gördükçe insanın bu dine girmemesi için aklını yitirmiş olması gerekir. Ha brde mavimarmara kanparasına çökmüşlerdi. Parayı beniisrailden alıp. Ölenlere sebepsiz zenginleşemezsiniz diyip paraya çkmküştü bu reis+milliyerli pahçeli giller… Hoş betrerin peteri var. esed gibi bir namaz kılan manyakta yok değil yani.. Yakında sizde mehdi resinize başkaldırsanız. O da saltanatını koruyup kollamak için size ateş açar bompalar mı? Bence açar. Onun için fiili durum icad edilmedi mi? mahkeme muhkeme yasalar ikinci plana itilmedi mi? suç işlemek akpak Müslüman ve laik ve diğer çetelere mensuplara serbest. bağımsız ve tarafsızsan vay halinen..

bu tayipizmkekçayiman güncelleme dinine diğer dünyadan nasıl müşteri bulamıyorsunuz aklım bir türlü almıyor gari?..

Dünyanın en çok sarayı ve makam aracına sahip yenigüncellenmiş turkishılımlıislam dininizde size cennette huriler ve Nurilerle bol altın varaklı şaraplı günler dilerim. hoş bu cenneti adanan mataracı 16 senedir yaşıyordu. hükümet bu rezilliğe seyirci idi. Ne olduda birden bu adam suç çetesi ilan edildi onuda anlamadıkya neyse? tıpkın fetoşgiller gibi.. beraber yat kalk ama hesap verme? Eski vali fetöş davasında ne hükmü yedi? Suçu seyredip göz yumduğu için değil mi? E be..... aklınızla dalga geçilenler. Bu adanama matarakçı ve fetöşcülerine göz yumanlar(yummayan görevli yokmuş 80 den beri) nasıl bu mantıkla hesap vermi,yorlar yargıyada? Halen sizlerin paraları(vergileri-hibeleri) çarçur etmelerine seyircisiniz?ilerizeka akpaklaikislam cumhuriyeti mensupları..... Dünyanın en iyi Müslümanları bu topraklarda yetişirler. Aman nazar değmesin.. Çocuklarınıza acayip güzel bir miras gelecek kalacak!.
 
Son düzenleme:

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0

Bay T@mam !
Önce meramını anlatmak için Türkçe yazmayı güzelce bi öğren, ondan sonra gel forumda bir şeyler yaz !
Kusura bakma, yazdıklarını -İktidar Partisine eleştiri şeklinde hissediyorum- ama tam olarak anlamıyorum ! Üstelik ben politikacı değilim ! Yanlış bir kapı çalıyorsun !
 

t@mam

Üye
Katılım
26 May 2018
Mesajlar
208
Tepkime puanı
19
Puanları
0
bay tilke,
Türkçe yazamadığımı iddia ediyorsun. Ama aynı zamanda da yazdıklarımı(sanrısal) hissetebilmektesin. Nesin sen? Hisleri ile eleştiri anlaması yapan bir çeşit yaratıkmısın(mahluk)? Ne kapı çalması, ne politikacılığı? Demek itiraf ediyorsun.. Bu forumda politikacılık oynadığınızı!

Sorulara cevap veremediğinden alakasız cevapla alaka kurman ise tam bir acizlik örneği..

Müslümanlık 5 farz dan ibaret demek sana göre.. Antakmanksın yani :) Çözdün o kadar basit yani.. :)

Baya komiksin.
 

t@mam

Üye
Katılım
26 May 2018
Mesajlar
208
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Namaz

Ve dahi namaza beş şey ile girilir: Abdestle, Farz ile, vacip ile, sünnet ile, müstehap ile. Namazda ellerin(i) kulağına kaldırmak sünnet, eli ayasını kıbleye teveccüh ettirmek sünnet, er kişi baş parmağını kulağı yumuşağına değ(d)irmek ve hatun kişi omuzuna beraber kaldırmak müstehap, "Allahu ekber" demek farz, tekbir aldıktan sonra el bağlamak sünnet, sağ elin(i) sol elinin üzerine komak sünnet, er kişi ellerin(i) göbeğinden aşağı komak ve hatun kişi göğsüne komak sünnet, bileğini pekçe kavramak müstahap.

Ve dahi namazda imam olsun, muktedi (imama uyan) olsun, yalnız olsun "Sübhaneke" okumak sünnet; eğer imam (ise) yahut yalnız ise "eûzu' okumak sünnet; "Besmele" okumak sünnet; "Fâtiha-yı şerife" okumak vacip; bir sûre koşmak vacip; üç âyet yahut üç âyet kadar bir uzun âyet okumak farz.

Ve dahi rükûda farz da var, vacip de var, müstehap da var: Belini eğdin farz bulundu, üç kere "sübhanellah" diyecek kadar eğlendin vacip bulundu, üç kere "sübhâne rabbiye'l-azîm" dedin sünnet bulundu, beş kere (ve)ya yedi kere dedin müstahap bulundu.

Rükûdan kıyama doğruldukta, kezâlik iki secde arasında doğrulup oturdukta bir kere "sübhanellah" diyecek kadar eğlenmesi İmam-ı Ebu Yusuf'a göre farz, İmameyn{İmameyn: iki imam. Bu terim genellikle İmam-ı Azam'ın iki büyük talebesi imam Ebu Yusuf ve imam Muhammed için kullanılır. Fakat burada olduğu gibi bu üç imamdan birinin adı anılıyorsa İmameyn terimi diğer ikisini ifade eder. Aslında teknik olarak İmam-ı Azamla İmam-ı Muhammed için "Tarafeyn" (iki taraf), İmam-ı Azamla imam Ebu Yusuf için "Şeyhayn" (iki şeyh) terimleri kullanılır.} kavline göre vacip; -sünnet demesi dahi var, esah olan vâciptir.-

Dahi secdede farz da var, vacip de var, sünnet de var, müstehap da var: Başını secdeye koydun farz bulundu, üç kere "sübhânellah" demek kadar eğlendin vacip bulundu, üç kere "sübhâne rabbiye'l-a'lâ" dedin sünnet bulundu, beş kere ya yedi kere dedin müstehap bulundu.

Ka'de-i ûlâda (ilk oturuşta) oturması vacip, ka'de-i ahîrede (son oturuşta) oturması farz, ikisinde de "et-Tehiyyat" okuması vacip. Farzların ve vaciplerin ve öğlenin ve cumanın evvel sünnetlerinin ve cumanın son sünnetinin yalnız ka'de-i ahîrelerinde ve sâir namazların her ka'desinde "salavât" duasın(ı) okumak sünnet, selâm lafzı vacip, iki yanına bakmak sünnet, pekçe bakmak müstehap.


Ç/Alıntı yapdığın kaynağıda belirtseydin bari..
Yoksa bu yazı sanamı ait? kopyala yapıştırda kaynağınıda yapıştır.. Böyle kopyala yapıştır eğitilir, ezbere sloganla beslenirsen islam sandığın birilerinin dayattığının ezberciliğinden öte gidemezsin tabi.. Sen gene anlamadın ama olsun. Hisle alaşılan cinsden Türkçeye çeviremiyeceğim senin içi,n kusura bakma.. :)
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
Namazların Şartları

Ve dahi namazın farzı on ikidir. Yedisi taşrasında (dışında), beşi içinde:

Taşrasında olan: Hadesten taharet, necasetten taharet, setr-i avret, istikbal-i kıble, vakit, niyet, iftitah tekbiri. İçinde olan: Kıyam, kıraat, rükû, sücûd, ka'de-i ahîrede teşehhüt miktarı oturmak.

Dahi hadesten taharet (manevî temizlik); abdesti yok ise abdest almağa, cünüp ise gusül etmeğe, abdest ve gusül iktiza ettikte su bulunmazsa teyemmüm etmeğe derler. Hadesten taharet üç şey ile tamam olur:

1. İstincasına dikkat etmekle,

2. İstibrasına dikkat etmekle,

3. Abdest azalarını yıkamada ve başına meshte farz olan yerlerde (kuru) bir yer bırakmamak ile,

Necasetten taharet (maddî temizlik) üç şey ile tamam olur:

1. Namaz kılarken giydiği esvabını necasetten pak etmekle,

2. Namaz kılarken bedenini pak etmekle,

3. Namaz kıldığı mekânı pak etmekle.

Setr-i avret (örtünme) üç şey ile tamam olur:

1. Erkekler göbeği altından dizi altına varıncaya dek olan azalarını örtmek ile,

2. Hürre (cariye olmayan) hatunlar yüz ve el ve ayaktan mâda cümle bedenlerini örtmek ve göstermemek ile,

3. Azatsız cariyeler arka ve göbekten diz altına varınca örtmekle.

İstikbal-i kıble (kıbleye dönmek) üç şey ile tamam olur:

1. Kıbleye durmakla,

2. Namazın tekmiline kadar göğsünü kıbleden ayırmamakla,

3. Allahu azimü'ş-şan'ın divan-ı mânevisinde zelil olmak ile.

Vakit üç şey ile tamam olur:

1. Her namazın evvel vaktini bilmek ile,

2. Her namazın âhir vaktini bilmek ile,

3. Namazı vakt-i mekruha (mekruh vakte) var durmamak ile.

Niyet üç şey ile tamam olur:

1. Kıldığı namaz farz mıdır, vacip midir, sünnet midir, müstehap mıdır bilmek ile,

2. Dünya umurunu (işlerini) kalbinden çıkarmakla,

3. Allahu azimü'ş-şan'ı görmüş gibi bilip ibadet etmekle.

İftitah tekbiri (başlama tekbiri) üç şey ile tamam olur:

1. Ellerini kulağına kaldırmak,

2. Tekbiri tazim üzere etmekle,

3. Kalbinden hazır olmak ile.

Kıyam (ayakta durma) üç şey ile tamam olur:

1. Kıyama durmakla,

2. Secde yerine bakmak ile,

3. Kıyamda iken iki tarafına sallanmamak ile.

Kıraat (Kur'an okuma) üç şey ile tamam olur:

1. Cehr (açıktan ve sesli) okunur ise sadasını çıkarmak, gizli okunur ise sağır olmayan kimse kendi işitecek kadar hurufatı (harfleri) tashih ederek okumak ile,

2. Kur'an-ı Kerim'in mânasını tefekkür etmekle,

3. Tecvit üzere okumak ile.

Rükû üç şey ile tamam olur:

1. Rükûya kemaliyle varmak ile,

2. Bel ile başı beraber olmak,

3. Tumanînet (itminan) üzere durmak ile.

Secde üç şey ile tamam olur:

1. Secdeye sünnet üzere varmak ile,

2. Burnu ile alnı beraber olmak ile,

3. Tumanînet üzere olmak.

Ka'de-i ahire (son oturuş) üç şey ile tamam olur:

1. Erkekler sağ ayağını dikip sol ayağı üzerine oturmak ile ve hatunlar makatını yere koyup ayaklarını sağ tarafından çıkarmak ile,

2. "Tahiyyat'ı tazim üzere okumak,

3. Ka'de-i ahîrede salavat ve dua okumak ile.

Ve dahi namazın kemali mertebe kabul olmasının şartı: Huşu ve takva ve malâyaniyi terk ve terk-i kesel ve ibdâd. Huşu, Allahu azimuş-şan'dan havf etmeğe; malâyaniyi terk demek, dünyasına ve ahıretine yaramayan sohbeti terk etmeğe; terk-i kesel, namazın efâlini edada üşenmekliği terk etmeğe; ibdad, ezan-ı Muhammedi okunduğu vakit her işi terk edip cemaata müdavemet etmeğe derler.

Namazın içinde riayeti ehem olan altı şey bunlardır: İhlas, tefekkür, havf, reca, rü'yet-i taksir, mücahede. İhlas, amelinde hulûs etmeğe; tefekkür, namaz içinde olan meseleleri düşünmeğe; havf, Allahu azimü'ş-şan'dan korkmağa; reca, Allahu azimü'ş-şan'ın rahmetini ummağa; rü'yet-i taksir, kendini taksirat üzere bilmeğe; mücahede, nefis ile ve şeytan ile cenk etmeğe derler.

Ezan-ı Muhammedi okundukta İsrafil aleyhis's-selâm Sûr'a üfüre(yor) deyü ve abdeste kalkarken kabrimden kalkıyorum deyü, camiye giderken mahşer yerine gidiyorum deyü, müezzin ikamet edip cemaat saf saf olurken bu insan(lar) mahşer yerinde yüz yirmi saf olup seksen safı bizim peygamberimizin ve kırk safı sâir peygamberlerin ümmetleri olsa gerektir deyü, imama uyduktan sonra imam Fatihayı şerifeyi okurken sağımda Cennet, solumda Cehennem, ensemde Azrail, karşımda Beytullah, Önümde kabir, ayağım altında Sırat, acaba benim sualim asan (kolay) olur mu, ettiğim

ibadet âhirette başıma taç ve yanıma yoldaş ve kabrimde çerağ olur mu, yoksa kabul olmayıp eski bez gibi yüzüme vurulur mu deyü tefekkür etmek gerek.

Ve namazın vacipleri yirmibir kadar beyan olmuştur:

1. İmamın arkasında "Sübhaneke"den gayrı bir şey okumamak,

2. İmam ve yalnız kılan, farzların iki rekâtında ve sair namazların her rekâtında birer kere Fatiha-yı şerife okumak,

3. Dört ve üç rekâtlı farzların iki evvelki rekâtlarında ve sâir namazların her rekâtında zamm-ı sûre etmek,

4. Üç ve dört rekâtlı farzlarda Fatiha-yı şerifeyi iki evvelki rekâtlarda tahsis etmek,

5. Bir farzdan bir farza intikal etmek,

6. Fatiha'yı (zamm-ı) sûreden evel okumak,

7. Ka'de-i ûlâ (ilk oturuş) da oturmak,

8. Ka'de-i ûlâda Tahiyyat okumak,

9. Ka'de-i ahîre (son oturuş) de Tahiyyat okumak,

10. Selâm lafzı ile namazdan çıkmak, 11. Salat-ı vitir (vitir namazı) de Kunut duasını okumak,

12. Bayram namazını kılarken zait (ilave) olan tekbiri almak,

13. İhfa (gizli) ile okunacak yerde ihfa ile okumak,

14. Cehr (açıktan, sesli) ile okunacak yerde cehr ile okumak,

15. Tadil-i erkân{Tadil-i erkân: Namazı belli tertip ve düzene uygun olarak kılmak, namazdaki bedenî hareketlerin, okumaların vs. hakkını vermek, aralıkları düzgün yapmak vs.} üzere kılmak,

16. Kendi namazda okursa yahut imamından işitirse tilavet secdesin(i) etmek,

17. İktiza etmiş ise secde-i sehv {Secde-i sehv (yanılma secdesi): Namaz kılarken unutma veya yanılma yoluyla bir farz geciktirilir, bir vacip geciktirilir veya terkedilirse namazın sonunda bir tarafa selâm verilir, bir secde daha yapılır, oturulur, dualar okunur ve selâm verilir. Bu fazla secdeye secde-i sehv denir.} etmek,

18. Dört rekât olan farzlarda ka'de-i ûlâda Tahiyyat okuduktan sonra eğlenmeyip kalkmak,

19. Her halde imama tâbi olmak,

20. Özrü yok iken farzları cemaatle kılmak —bir kavle göre-,

21. Kurban bayramının arefesinin sabah namazından dördüncü günün ikindi namazına kadar farzların akabinde tekbir almak,

Ve dahi namazın otuz dört kadar sünnetleri beyan olunur:

1. Misvak tutunmak,

2. İftitah tekbirinde ve vitrin Kunut tekbirinde ellerin(i) kulaklarına ve avretler omuz beraberine kaldırmak,

3. İftitah ve Kunut tekbirlerinde avuçlarını kıbleye teveccüh ettirmek,

4. Kıyamda ellerin(i) bağlamak,

5. Sağ elini sol eli üzerine komak,

6. Erler göbeğinden aşağı ve avretler göğsü beraberine bağlamak,

7. Her namazın evvelki rekâtında imam olsun, cemaat olsun, yalnız olsun "Sübhâneke" okumak,

8. İmam ve yalnız kılan her evvelki rekâtında "Sübhâneke"den sonra "eûzü" okumak,

9. Kezâlik imam ve yalnız kılan cümle rekâtlarda Fatiha-yı şerifin evvelinde "besmele"-i şerife okumak,

10. İmam "ve le'd-dâllîn" dedikte imam ve cemaat ve yalnız kılan kendisi Fatiha-yı şerifeyi bitirdikte yabcacık (yavaşça) "âmin" demek,

11. Kıyamdan rükûya iner iken tekbir almak,

12. Rükûda ellerin(i) dizlerinin üzerine koyup parmakların(ı) açmak,

13. Rükûda üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-azîm" demek,

14. Rükûda beli ile başı beraber tutmak,

15. İmam ve yalnız kılan rükûdan kalkarken "semiallâhu limen hamideh" demek,

16. Cemaat ile ve yalnız kılan rükûdan kalktıktan sonra "rabbenâ leke'l-hamd" demek,

17. Kıyamdan secdeye inerken"Alluhu ekber" demek,

18. Secdede üç kere "sübhâne Rabbiye'l-a'lâ" demek,

19. Evvelki secdeden kalkar iken "Allahü ekber" demek,

20. İkinci secdeye iner iken "Allahü ekber" demek,

21. Secdede el parmakların(ı) bitiştirmek,

22. Erler secdede dizi üzerine secde edip oyluklarını karnından ayırmak ve hatunlar oyluklarını karnına yapıştırmak,

23. İkinci secdeden kalkar iken "Allahü ekber" demek,

24. Sağ ayağını dikip sol ayağının üzerine oturmak —erkeklere göre—, nitekim yukarıda geçti,

25. Ka'de-i ahîrede "salavât" duasın(ı) okumak,

26. Sağ yanına ve soluna selâm verirken baş(ı) çevirmek,

27. Tahiyyatta ellerin(i) dizlerinin ucuna beraber tutup parmakların(ı) kendi haline bırakmak,

28. Secdede elleri ve ayak parmaklarını kıbleye çevirmek,

29. Secdeye vardıkta ellerini kulaklarına beraber tutmak,

30. Yedi aza üzerine secde kılmak (alın-burun, iki el, iki diz, iki ayak),

31. Dört rekât olan farzların son rekâtlarında yalnız Fâtiha-yı şerife okumak,

32. Sünnet-i şerife üzere ezan-ı muhammedî okumak,

33. Cemaatla olsun, yalnız olsun farzlarda ikamet (kamet) etmek,

34. İmam olan adam namazdan sonra yüzünü cemaata döndürmek.

Ve dahi namazın on sekiz kadar müstehapları beyan olunur:

1. Müezzin ikamette "hayye ale's-salah" dediği zaman cemaat eğlenmeyip kalkmak,

2. İftitah (başlama) ve Vitrin Kunut tekbirlerinde erkekler başparmağını kulağının yumuşağına dokundurmak,

3. Kıyamda ellerini bağladıkta bileğini pekçe tutmak,

4. Kıyamda secde yerine bakmak,

5. Rükûda ve secdede beş (ve)ya yedi kere teşbih etmek,

6. Rükûda ayak üzerine nazar etmek (bakmak),

7. Rükûda ayakların(ı) kavuşturmak,

8. Kıyama kalkar iken (ayakları) açmak,

9. Yüzünden evvel elini yere koymak,

10. Secdede yüzünün iki yanına nazar etmek,

11. Selâm verirken omuz başına nazar etmek,

12. İmamın solunda olan kimse selâm verirken imama ve Hafaza meleklerine ve cemaata niyet etmek,

13. İmamın sağında olan kimse Hafaza meleklerine ve cemaata niyet etmek,

14. Sağında ve solunda kimse yoğise ancak Hafaza meleklerine niyet etmek,

15. Namaz içinde terini silmek,

16. Öksürüğü terk etmek,

17. Esnemeği terk etmek,

18. Tahiyyata oturdukta oylukları üzerine bakmak.

Ve dahi namazın âdapları:

1. Yalnız kılmış yahut imam ile kılmış selâmın akîbinde "Allâhumme ente's-selâmu ve minke's-selâmü tebarekte yâ ze'l-celâli ve'l-ikrâm" demek,

2. Âyete'l-kürsî okumak,

3. 33 kere "sübhanellah" demek,

4. 33 kere "elhamdülillah" demek,

5. 33 kere "Allahu ekber" demek,

6. Bir kere "la ilahe illallâhu vahdehu la şerike leh lehu'l-mülkü ve lehu'l-hamdu ve huve âlâ külli şey'in kadîr" demek,

7. Ellerini kıble-i dua (dua kıblesi) olan Arş'a kaldırıp hulûs üzere dua etmek,

8. Cemaatle ise duayı beklemek,

9. Dua esnasında "âmîn" demek,

10. Duanın hitamında (sonunda) elini yüzüne çalmak.

Ve dahi namazın mekruhları:

1. Boynunu eğip iki yanına bakmak,

2. Üzerinde bir şey ile oynamak,

3. Özürsüz secde yerini süpürmek,

4. Erler ellerini göğsüne beraber tutmak,

5. Parmaklarını çıtlatmak,

6. Özürsüz bağdaş kurup oturmak,

7. Secdede bir ayağını kaldırmak,

8. Ekâbirden birinin yanına varamayacağı esvap (elbise) ile namaz kılmak,

9. Adam yüzüne karşı kılmak,

10. Ateşe karşı kılmak,

11. Bedeninde ve libasında suret (canlı resmi) olma,

12. Esnemek,

13. Ellerin(i) kıbleden çevirmek,

14. Kelb (köpek) gibi inciklerin(i) dikip oturmak,

15. Gözlerini yummak,

16. Başı kabak (açık) kılmak,

17. Ellerin(i) kıbleden çevirmek,

18. Cemaatle kılarken önünde boş saf var iken geriki safta kılmak. Eğer yanında adam var ise kerahet-i tenzihiyye, yalnız kalırsa kerahet-i tahrimiyye ile mekruhtur. Bu surette vacibi terk etmiş olur, cebren li'n-noksan (eksiği tamamlamak ve düzeltmek için) ol namazın iadesi lazım gelir,

19. Hâil (engel) yoğiken kabre karşı kılmak,

20. Necasete karşı kılmak,

21. Er ile avret (erkek ile kadın) yanyana namaza durmuş, başka başka kılmak,

22. Ayak yolu haceti (tuvalete gitme ihtiyacı) var iken kılmak. Bu dahi eğer şiddetli ise kerahet-i tahrimiyye ile mekruhtur,

23. Secdeye iner iken özürsüz ellerin(i) evvel komak,

24. Bir rükünde iki kere bir yerin(i) kaşımak. Eğer bir rükünde elini kaldırarak üç kere kaşırsa namaz fasit olur,

25. İmamdan evvel rükûya varmak,

26. İmamdan evvel rükûdan kalkmak,

27. İmamdan evvel secdeye varmak,

28. İmamdan evvel secdeden kalkmak,

29. Bir şeye dayanıp kalkmak,

30. Secdeden kalkarken ellerinden evvel dizlerin(i) kaldırmak,

31. Yüzünde ve gözünde toz var imiş, süpürmek,

32. İkinci rekâtta, evvelki rekâtta okuduğu sûreden bir sûre atlamak,

33. Evvelki ve ikinci rekâtlarda yahut bir rekâtta bir sûreyi iki kere okumak -nafile namazda caizdir-,

34. Aşağıdan yukarı yani meselâ evvelki rekâtta "Tebbet" sûresini ve ikinci rekâtta "İzâ câe" sûresini okumak,

35. İkinci rekâtta evvel okuduğu sûreden üç âyet miktarı yahut ziyade okumak,

36. Özürsüz bir yere dayanıp kalkmak,

37. Sinek koğmak,

38. Omuzların(ı) açıp namaz kılmak,

39. Sahrada ise sütreyi{Sütre: Açık alanda veya insanların geçebilecekleri yerlerde namaz kılmak mecburiyeti olursa namaz kılan secde edeceği yerin önüne taş, tahta, ayakkabı gibi bir şey koyar ki buna sütre denir.} terk etmek,

40. Adam geçecek yere durmak,

41. El parmakları ile rükûda ve secdede teşbihleri saymak,

42. İmam mihrabın içinde olup önünde bir perde çekilse içeride kalacak mertebe derin olan mihrapta olmak.

43.İmam mihraptan gayrı yere durmak,

44. İmam bir arşın miktarı yalnız olarak cemaattan aşağıda cemaat yukarıda durmak,

45. Âmini cehr (yüksek ses) ile demek,

46. Kıyamda okuduğunu rükûda tamam etmek,

47. Rükûda okuduğunu kıyamda tamam etmek,

48. Bir ayağı üzerine durmak,

49. Namazda sallanmak,

50. Namaz içinde bir şey koklamak.

Ve dahi 55 kadar namazı bozanlar beyan olunur:

1. Dünya kelâmı söylemek,

2. Kendisi işitecek kadar gülmek (başkası işitecek kadar gülmek namazla birlikte abdesti de bozar),

3. Amel-i kesîr{Amel-i kesîr: Çok ve fazla iş, davranış anlamına gelen bu terim namazı bozan unsurlardan biri olarak birkaç şekilde açıklanıyor ise de en yaygın ve kolay anlaşılır tanımı şudur: Namaz kılanın yaptığı bazı namaz dışı hareketler (el kol hareketi, kaşınma, sallanma vb.), dışardan bakan birine onun namazda olmadığı intibaını verirse bu hareketler amel-i kesirdir ve namazı bozarlar; vermezse amel-i kalil (az iş ve davranış)dır ve mekruh olmakla beraber namazı bozmazlar.} işlemek,

4. Özürsüz farzın birini terk etmek,

5. İhtiyarsız farzın birini terk etmek,

6. Dünya hususu için ağlamak,

7. Özürsüz boğazını ayıtlamak,

8. Sakız çiğnemek,

9. Bir rükünde üç kere bir yerini kaşımak yahut elini kaldırarak birbirine vurmak,

10. Musafaha etmek (tokalaşmak),

11. Kendi işitecek kadar iftitah (başlama) tekbirini almamak,

12. Kendi işitecek kadar okumamak,

13. İçeride namaz kılarken dışarıdan birisi çağırdıkta "la havle velâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm" yahut "sübhânellah" demek. Lâkin muradı haber vermek ise namazı fasit olur, eğer namaz içinde olduğunu bildirmek ise fasit olmaz,

14. Kasıt ile selâm almak,

15. Ağızında şeker olup lezzet verip suyu boğazına kaçmak,

16. Dışarda namaz kılarken ağızını havaya açıp dolu ve yağmur boğazına kaçmak,

17. Hayvanın yularını üç kere tartmak,

18. Üç kere elini kaldırarak yahut üç kere burarak kehle (bit) ve pire emsali hayvan öldürmek,

19. Bir rükünde üç kıl koparmak,

20. Üç harf olarak oof demek,

21. Bir ayağıyla davan yani at üstünde şer'a mutabık olarak namaz kılarken bir rükünde özengiyi üç kere tepmek,

22. İki ayağıyla bir kere davan yani evvelki suret gibi özengiyi tepmek,

23. İmamdan ileri durmak,

24. Özürsüz bir saf kadar yürümek,

25. Saçını ve sakalını taramak,

26. Er ile avret beraber imama uyup ve imam dahi avrete niyet etmiş iken yanyana kılmak. Ve aralarında perde yok ise erin namazı fasit olur, eğer perde yahut bir adam namaz kılacak kadar açık mahal var ise erin namazı tamamdır,

27. Kendi imamından gayrıya feth etmek (okuma sırasında tıkanılan veya yanlış okunan yeri söylemek),

28. Bir avret boş yerde imama uyarak durup sonradan cemaat gelip saf doldukta erlerin safı avrete yetişse avretin sağında ve solunda ve arkasında olan üç ademin namazı fasit olur.

29. Çocuğunu kucaklamak,

30. Bir şey yemek yahut bir şey içmek,

31. Dişinin arasında kalan nohut kadar ziyade şey yutmak,

32. İki eliyle yakasın(ı) kavuşturmak, başında olan kisvesini eliyle çıkarmak yahut çıkarıp giymek,

33. Bir musibet işitmekle "innâ lillâhi ve inna ileyhi râciûn" (Biz Allah'a aitiz ve O'na döneceğiz) demek,

34. Bir sürür işitmekle "elhamdülillah" demek,

35. Bir adam namaz içinde aksırıp "elhamdülillah" demek -bir rivayette-,

36. Namaz kılarken yanında aksırana "yerhamükellâh" demek,

37. Aksıran adam namazda iken "yehdîkümullâh" demek,

38. Er avretini namazda öpmek,

39. Namazda duada altun ve gümüş ve sâir dünya metâma müteallik bir şey istemek,

40. Göğsünü kıbleden özürsüz çevirmek,

41. Secdede iken ayağın(ı) yerden kaldırmak,

42. Okuduğu Kur'an'ı yanlış okumak -mânası bozulacak kadar olur(sa)-,

43. Avret çocuğunu emzirmek,.-eğer süt bir kerede çıkarsa namazı bozulur; eğer iki kere, üç kere emzirse süt çıkarsa da çıkmazsa da namazı fasit olur-,

44. Namaz içinde ayakların(ı) sürümek,

45. Hayvana üç kamçı vurmak,

46. Kapalı kapıyı açmak,

47. Üç harf yazı yazmak,

48. Kaftanını giymek,

49. Dizliğini giymek,

50. Hayvan üzerinde özürle farz namaz kılarsa hayvanın yönünü kıbleden çıkarmak,

51. Hayvanın üzerinde yük yapmak,

52. Kalbinden mürted olmak (dinden çıkmak),

53. Cünüp olmak yahut avretler hayız görmek,

54. İmam abdestim bozuldu zanniyle yerine âhari (başkası) geçmek,

55. Mâna teğayyür olunarak (bozularak) bir harfin yerine ahar (başka) harf okumak,

Ve dahi namazı bozmayanlar; önünde boş saf varise, bir ya iki adımda varırsa veya âmin dese -eğer bir ahar (başka) kimseye cevap değil ise-, kaşıyla gözüyle bir kimsenin selâmını alsa, birisi gelip kaç rekât kıldınız dese, parmaklarıyla işaret etse, bu suretlerin cümlesinde namazı bozulmaz. Bir yere bevl olunmuş (işenmiş), kuruyup pak olsa orada namaz kılınır, amma teyemmüm olmaz.

Salat'da lügat mânası da var ıstılah mânası da var. Lügat mânası Allahu azimü'ş-şan'dan rahmet ve meleklerden istiğfar ve müminlerden dua etmeye derler. Istılah mânası efâl-i malume ve erkân-ı mahsusaya derler ki Türkçe namaz denilen ibadete salat ıtlâkı bu mânayadır. Efâl-i malume namazın taşrasında (dışında) işlediğimiz fiillere, erkân içinde olan rükünlere derler ki ancak namaza mahsustur.

Ve dahi bir gün Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem Hazreti Ali kerremellâhu vechehu ve radıyallâhu anhu hazretlerine saadetle "Ya Ali namazın farzına, vacibine, sünnetine, müstahabına riayet etmek gereksin" dedikte ensardan bir zat buyurdu ki "Ya Resûlellah, Hazreti Ali bunların cümlesini bilir, bize bu namazın farzına, vacibine, sünnetine, müstahabına riayet etmenin faziletini beyan eyle, biz dahi ona göre amel edelim". Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular ki, "Ey benim ümmet ve ashabım, namaz Allahu azımü'ş-şan'ın hoşnut olduğudur, feriştehlerin (meleklerin) sevdiğidir, peygamberlerinin sünnetidir, marifetin nurudur, amalin efdalidir (amellerin en faziletlisidir), bedenin kuvvetidir, rızkın berekâtıdır, canın nurudur, duanın kabulüdür, Melekü'l-mevt (Ölüm meleği: Azrail) arasında şefaatçidir, kabirde çerağdır, Münker ve Nekir hazeratında cevaptır, yevm-i kıyamette (kıyamet gününde) üzerine sayeban (gölgelik), Tamu (Cehennem) ile kendi arasında perdedir, Sırat'ı yıldırım gibi geçiricidir, Uçmak'ta (Cennette) başına tacdır, Cennet'in miftahı (anahtarı)dır. Bir kimse cemaat ile iki rekât namaz kusa, başlı başına yirmi yedi rekât namaz kılsa yine cemaat ile kılınan ikinin sevabı ondan ziyadedir". Bir rivayette "başlı başına bin rekât namaz kılsa yine cemaat ile kılınan ikinin sevabı ziyadedir".

Cemaat ile kılmanın sevabı çoktur, lakin birkaçını beyan etmişler:

1. Müminler bir araya geldikte birbirlerine muhabbet hasıl olur,

2. Cahiller âlimlerden namazın mesailini öğrenirler,

3. Bazının namazı kabul olur ve bazının olmaz, kabul olanların hürmetine olmayanların namazı dahi kabul olur.

Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem hazretleri ayıttı (dedi): "Ey benim ümmetim ve ashabım. Sizin için iki tarik (yol) koydum; (biri) Kur'an-ı azimü'ş-şan, biri sünnetimdir. Bunlardan gayrı yol tutan ümmetim değildir".

Ve dahi namazı vakti ile kılmanın fazileti çoktur amma bir kaçını beyan etmişler:

1. Yüzünün nuru olur,

2. Ömrünün berekâtı olur,

3. Duası kabul olur,

4. İnsanın hayırlısı olur,

5. Cümle müminler ona muhabbet eder.

Ve dahi namazın vaktini geçirip kılmanın on beş zararı vardır; beşi dünyada, üçü vefat ederken, üçü kabirde, dördü meydan-ı Arasat'ta. Dünyada olan beş zarar:

1. Yüzünde nur olmaz,

2. Ömründe berekât olmaz,

3. Duası kabul olmaz,

4. Bir mümin karındaşı dua emanet eylemiş olsa o da kabul olmaz,

5. Sair ettiği ibadetlerin sevabı eline girmez.

Sekerât-ı mevtte (ölüm sırasında) olan üç zarar:

1. Aç,

2. Susuz,

3. Hor ölür.Ne kadar taam etse (yese) doymaz, ne kadar su içse kanmaz.

Kabirde olan üç zarar:

1. Kabri sıkar, kemikleri biribirine geçer,

2. Kabri ateş dolar,

3. Onun üzerine bir ejderha musallat olur, onun adına akra' derler. Onun elinde bir kamçı ola, ateşten bir günlük uzunluğu ola, onunla bir kere vurur, yerin dibine geçer, yine çıkar, bir dahi vurur böylece kıyamete kadar ol kimseye azap etse gerektir.

Meydan-ı Arasat'ta olan dört zarar:

1. Hesabı şedit olur,

2. Allahu azimü'ş-şan'ın gadabına müstahak olur,

3. Cehennem'e dahil olur,

4. Alnına üç satir yazı yazılır; evvelki satır "bu kimse Allah'ın gadabına müstahaktır", ikinci satır "Allah Taâlâ'nın hakkını zayi edicidir", üçüncü satır nitekim "sen Allahu azümü'ş-şan'ın hakını zayi ettin ise bugünkü günde Allah'ın rahmetinden baîdsin (uzaksın)".

Ve dahi "namaz dinin direğidir", bir adam namaz kılar, dinin direğini diker, üzerine sayeban kurar, altında selamet bulur. Bir adam dört vakit namazı bile bile terk eylese, sonra kaza etmese üç mezhebe göre katli lazım gelir. Bizim mezhebimize göre katli lazım gelmez ama ekber-i kebâirden bir büyük günah işlemiş olur ve habs-i medid (uzun ve devamlı hapis) lazım gelir. Bir adam bir vakit namazı bile bile terk eylese sonra kaza etse bir hafta miktarı yani ahırette seksen yıl yansa gerektir. -Ahıretin bir günü bu dünyanın bir yılı kadardır, ahıretin yılları ona göre hesap olunur-.

Ve dahi imama uyanlar dört nevidir: Müdrik, muktedi, mesbûk, lâhık. Müdrik: İftitah tekbirini (namaza başlama tekbirini) imam ile beraber alana; muktedî: İftitah tekbirini imam ile beraber almayıp sonra

alana; ve mesbûk: İmam rekâtların birini ya ikisini kıldıktan sonra uyana; ve lâhık: İftitah tekbirinde beraber uymuş ama sonra hades vaki olup (abdesti bozulup) tekrar abdest alıp, gelip, imama uyar yine mukaddem uyduğu gibi bila kıraat rükû ve sücud tesbihlerin(i) eder, namazı kılar ona derler (ki) imamın ardındaki gibidir. Eğer dünya kelâmı söylemediyse böylece kılar. Lakin camiden çıktıktan sonra pek yakın mahalden abdest almalı, zira ileriye giderse namazı fasit olur demiş var.

Ve dahi bir adam gelip imamı rükûda bulsa, rükûya yetişeyim deyü acele edip tekbiri iner iken alsa, imama uymuş olmaz, imamı rükûda buldukta imama uyup tekbiri ayakta tekmil edip sonra rükûya gider, (rükûda) imamın beli ile beraber olup teşbih ederse ol rekâta uymuş olur. Amma rükûya iner iken imamın beli doğrulsa ol rekâta erişmiş olmaz.

Ve dahi namazın beş yerde tadil-i erkânını terk etse İmam Ebu Yusuf a göre namazı fasit olur. Amma İmameyn'e (İmam Azam ve İmam Muhammed) göre fasit olmaz, lakin vacibi terkten cebren li'n-noksan (eksiği tamamlamak ve gidermek için) iade lazım olur. (Tadil-i erkânın) terkinin yirmi altı kadar zararı vardır:

1. Fakirliğe sebep olur,

2. Ahıret uleması ona buğz eder,

3. Adaletten düşer, şahadeti makbul olmaz,

4. Namaz kıldığı mekân yevm-i Kıyamet'te aleyhine şehadet eder,

5. Bir kimse tadil-i erkânsız namaz kılarken öte yanında biri görüp söylemese günahkâr olur,

6. Ol namazı geri çevirmek (iade etmek) üzerine vacip olur,

7. İmansız gitmesine sebep olur,

8. Namazın hırsızı olur,

9. Allah Taâlâ'nın nazar-ı rahmetinden sakıt olur,

10. Kıldığı namaz eski bez gibi yevm-i cezada (ahirette) yüzüne vurulur,

11. Allah Taâlâ'ya münacatta sû-i edep etmiş olur,

12. Namazın fazla olan sevabından mahrum olur,

13. Sair ibadetlerin sevabı verilmemeğe sebep olur,

14. Nâra (ateşe) müstahak olur,

15. Cahiller(in) onu görüp tadil-i erkânı terk etmelerine sebep olur,

16. İmamına muhalefet etmiş olur,

17. İntikalâtta (geçişlerde) olan sünnetleri terk etmiş olur,

18. Allahu azimü'ş-şan'ın gadabına mazhar olur,

19. Şeytanı sevindirmiş olur,

20. Cennet'ten ırak olur,

21. Cehennem'e yakın olur,

22. Kendi nefsine zulm etmiş olur,

23. Tâhir (temiz) olan nefsini mülevves etmiş olur,

24. Sağında ve solunda olan melâikelere eziyet etmiş olur,

25. Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellemi mahzun etmiş olur,

26. Cemî-i mahlûkata (bütün yaratıklara) zararı dokunmuş olur, zira ol adamın günahı sebebine yağmurlar yağmaz ve yerlerde ekinler bitmez ve yağmur vaktiyle yağmaz olur.

Ve dahi imamın arkasına durana yüz sevap ve sağında durana yetmiş beş sevap ve solunda durana elli sevap verilir. Evvelki safta durana yirmi beş sevap, ikinci saftan tâ geri safa varıncaya kadar durana on sevap verilir. Bu sevapların bir tanesi bin vukıyye, o vukıyyenin her bir tanesi bin dirhem ve o dirhemin her bir tanesi Uhut dağından ağır gelse gerektir.

Ve dahi bir adam iftitah tekbirini imam ile beraber alsa, güz günlerinde ağaçların yaprağı rüzgâr estikçe ne şekil dökülürse ol adamın günahları da öyle dökülse gerektir.

Bir gün Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem namaz kılarken bir kimse sabah namazında iftitah tekbirine yetişmedi, vardı bir kul azad eyledi, gelip Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve selleme ayıttı: Ya Resûlallah ben bugün, iftitah tekbirine yetişmedim, bir kul azad ettim, acaba iftitah tekbirinin sevabına nail olabildim mi?

Resûlüllah hazretleri Hazreti Ebu Bekir'e "sen ne dersin bu iftitah tekbirinin hakkında" deyü buyurdu. Ebu Bekir-i Sıddık radıyallâhu anhu buyurdu ki 'Ya Resûlallah, kırk deveye mâlik olsam, kırkının da yükü cevahir olsa, cümlesini fukaraya tasadduk etsem yine imam ile beraber alınan iftitah tekbirinin sevabına nail olamam."

Ondan Resûlüllah hazretleri "Ya Ömer sen ne dersin bu iftitah tekbirinin hakkında" dedikte Hazreti Ömer radıyallahu anhu ayıttı:" Ya Resûlallah, Mekke ile Medine arası dolu devem olsa, yükü cevahir olsa, cümlesini fukaraya tasadduk etsem yine imam ile beraber alınan iftitah tekbirinin sevabına nail olamam".

Ondan Resûlüllah hazretleri "Ya Osman, sen ne dersin bu iftitah tekbiri hakkında" dedikte Hazreti Osman zi'n-nureyn radıyallahu anhu ayıttı: "Ya Resûlallah, ben gecede iki rekât namaz kılsam, her bîr

rekâtta Kur'an-ı azimü'ş-şani hatm eylesem yine imam ile beraber alınan iftitah tekbirinin sevabına nail olamam".

Ondan Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem hazretleri "Ya Ali, sen ne dersin bu iftitah tekbiri hakkında" dedikte Hazreti Ali kerremellâhu vechehu ayıttı: 'Ya Resûlallah mağrip ile meşrık (batı ile doğu) arası küffar ile dolu olsa, Rabbim bana kuvvet verse, cümlesini kırıp katl eylesem yine imam ile alınan iftitah tekbirinin sevabına nail olamam".

Ondan Resûlüllah hazretleri "Ey benim ümmet ve ashabım, yedi kat yerler ve yedi kat gökler kâğıt olsa ve deryalar mürekkep olsa ve bütün ağaçlar kalem olsa ve cümle melâikeler kâtip olsalar, kıyamete kadar yazsalar yine imam ile alınan iftitah tekbirinin sevabını yazamazlar" deyi buyurmuş.

Ve eğer Allahu azimü'ş-şan'ın yarattığı melekler bu kadar mıdır dersen, Resûlüllah hazretleri Mirac'a çıktığı gece Cennet'i ve Cehennem'i ve Beyt-i mamur'u seyran ettikte bakıp gördü; Beyt-i mamur'u melâike tavaf edip giderlerdi. Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem ayıttı: 'Ya karındaşım Cebrail, bu Beyt-i mamur'u tavaf edip giden melâike geri dönmüyor, onlar nereye giderler?" Ol vakit Cebrail aleyhi's-selâm ayıtta: "Ya Habiballah, ben halk olduğum günden bugüne gelince(ye) kadar bu Beyt-i mamur'u tavaf edip giden melâike(nin) geri döndüğün(ü) görmedim, bir kere tavaf edene kıyamete kadar bir dahi nevbet gelmez" dedi.

Ve dahi bir adam namazda "eûzü besmele" okudukta Allahu azimü'ş-şan o kula bedeninde olan kılların sayısınca sevap verir. Ve "Fatiha-i şerife" okudukta Allah Taâlâ hazretleri ol kula kabul olmuş hac sevabı verir. Ve rükûya vardıkta Allahu azimü'ş-şan ol kula nice bin altın sadaka etmiş sevabı ve rükûda sünnet üzere üç kere tesbih ettikte ol kula Allahu azimü'ş-şan hazretleri gökten inen yüzdört kitabı okumuş kadar sevap verir ve birer "semiallâhu limen hamideh" dedikte ol kulu Allahu azimü'ş-şan rahmet deryasına gark eder. Ve secdeye vardıkta ol kula Allahu azimü'ş-şan insanlar ve cinler adedince sevap verir, secdede sünnet üzere üç kere teşbih ettikte ol kula Allahu azimü'ş-şan'ın fazileti çoktur amma bir kaçını beyan etmişler:

1. Arş ve kürsü ağın kadar sevap verse gerektir,

2. Allahu azimü'ş-şan ol kulunu mağfiret etse gerektir,

3. Ol kul öldükte Mikâil aleyhi's-selâm ol kulun kabrini günde bir kere ziyaret etse gerektir, tâ kıyamete kadar,

4. Kıyamet gününde Mikâil aleyhi's-selâm ol kulu mübarek kanadı üzerine alıp şefaat edip Cennet-i a'lâya götürse gerektir.

Ve ka'de-i ahîreye oturdukta Allahu azimü'ş-şan ol kula fukara-i sabirîn sevabı verir, - fukara-i sabirîn sevabı ağniya-yı sakilinden (şükreden zenginlerden) beş yüz yıl evvel Cennet'e girse gerektir-. Ağniya-yı şakirîn onu görüp nolaydı biz dünyada iken fukara-yı sabirînden olaydık deyü temenni etseler gerektir. İki yanına selâm verdikte ol kula Allahu azimü'ş-şan "Cennet'in sekiz kapısı açıldı, ya mümin, her hangisinden girersen gir" deyü hitap etse gerektir.

Sekiz Cennet'in sekiz kapısı vardır, sekiz de miftahı (anahtarı) vardır: Evveli beş vakit namaz kılan müminlerin imanıdır, ikinci besmele-i şerifedir, altısı dahi Fatiha-yı şerife'nin içinde dâhildir.

Sekiz Cennet'in evvelkisi Dâr-ı celâl, ikinci Dâr-ı karar, üçüncü Dâr-ı selâm, dördüncü Cennetü'l-huld, beşinci Cennetü'l-me'vâ, altıncı Cennetü adn, yedinci Cennetü'l-firdevs, sekizinci Cennetü naîm'dir. Dâr-ı celâl beyaz nurdandır, Dâr-ı karar kırmızı yakuttandır, dâr-ı selâm yeşil zeberceddendir, Cennetü'l-huld mercandandır, Cennetü'l-me'vâ gümüştendir, Cennetü adn altındandır, Cennetü'l-fîrdevs hem altından ve hem gümüştendir, Cennetü naîm kırmızı yakuttandır.

Cennet'e giren müminler ebedi onda kalırlar, hiç çıkmazlar. Onda olan huriler hayızdan ve nifastan ve yaramaz hulktan (huydan) berilerdir ve ne türlü taam ve şarap (yemek ve içki) isterler ise hazır önlerine gelir. Pişirmek ve kortarmak (kotarmak) olmaz. Başları üzerinde kuşlar uçar. Müminler köşklerinde oturur iken bunları görür, eğer sen dünyada iken bana böyle yakın gelsen ben seni kebap ederdim deyü kalbine geldiği anda nurdan tabak içinde henüz pişmiş önüne gelip tütüp durur. Onu yemeğe başlar, kemiklerini bir yere yığar, kalbine gelir ki şimdi bu yine kuş olsa idi deyü kalbine geldiği anda evvelki gibi kuş olup uçup gider.

Ve dahi Cennet'in toprağı miskten, binasının bir kerpici gümüşten ve bir kerpici altındandır. Cennet ehlinin her birine yüz er kuvveti verilir. Ehl-i Cennet'in en ednâsına yetmiş huri ve iki de dünya hatunu verilse gerektir, her birine cima ettikte lezzeti yetmiş yıl baki kalsa gerektir, daima bakire bulunsa gerektir.

Ve dahi Cennet'te dört ırmak akar, başı birdir, ayağı başka başkadır. Her birinin lezzeti birbirine uymaz. Onun birisi safi su ve birisi halis süt ve birisi Cennet şarabı ve birisi safi baldır.

Dahi Cennet'te yüksek köşkler vardır, eğilir, mümin ona biner nereye isterse götürür, bunun dünyada misli devedir.

Dahi Cennet'te Tuba ağacı vardır, kökü yukarıda, budakları aşağıda. Onun dünyada misli ay ve güneş.

Dahi Cennet ehli yer içer, tebevvül ve tağavvut etmezler (küçük ve büyük dışarı çıkmazlar). Allah Taâlâ Cennet'te mümin kullarına hitap edip "kullarım, benden dahi ne istersiniz vereyim, zevk'u safada

olun" diye, kullar dahi "ya Rabbi bizi Cehennem'den azad eyledin ve Cennetine idhal edip bu kadar huri ve ğılman ve vildan verdin, akla gelmedik ve gözler görmedik ve kulaklar işitmedik bu kadar nimetler verdin, dahi bir şey istemeye hayâ ederiz" dedikte Rabbü'l-âlemîn yine hitap edip "kullarım, sizin benden bunlardan başka isteyeceğiniz var" dedikte kullar dahi "ya Rabbi bizler dahi istemeye yüzümüz yoktur ve hem ne isteyeceğimizi bilmeyiz" dedikte Rabbü'l-âlemin buyursa gerek: "Kullarım, size dünyada bir mesele iktiza edince ne yapardınız?". Onlar dahi "ulemaya varırdık, ol meseleyi öğrenip müşkilimiz hal olurdu" dedikte Hak Teâlâ hazretleri "imdi öyle ise sizler ulemaya danışınız, haber alınız, ne haber verirler ise size vereyim" deyü buyurdukta ulema "ya sizler cemalüllâhı unuttunuz mu, dünyada iken derdiniz ki Rabbimiz Cennet'te mekândan münezzeh olduğu halde cemalini bize gösterse gerek deyü arzu ederdiniz, onu isteyin" deyip onlar dahi rü'yet-i cemalüllâhı (Allah'ın cemalini görmeyi) istediklerinde Allahu azimü'ş-şan mekândan münezzeh olduğu halde cemal-i bâ-kemâlini gösterse gerek Hak Taâlâ'nın cemal-i pâkini gördükte nice bin yıl hayran kalsalar gerekdir.

Ve dahi Cennet'te kişi köşkünde otururken etrafından pencereler, önlerinde meyveler vardır. Kullar onu gördükte uzanayım, ol dalı çekeyim, meyveyi koparıp yiyeyim deyü hatırına geldikte oturduğu yerden kalkmağa ve dalı koparmağa hacet kalmaz, heman oturduğu yere dal önüne gelir, meyveyi koparır, ağzına kor, çiğneyip dahi lezzeti boğazına gitmeden kopardığı yerden bir dahi biter, ağızına koyduğundan olgun ve leziz. Böylece Rabbü'l-izzet bitirse gerektir.
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
Oruç

Ve dahi orucun farz olduğuna delil "Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç size de

farz kılındı" (Bakara 2/43) âyet-i kelimesidir. Ve orucun farzı üçtür:

1. Niyet etmek,

2. Niyetin evvel ve âhir (son) vaktini bilmek,

3. Şafak yeri ağarmazdan evvelce vaktinden tâ gün batıncaya kadar orucu bozan şeylerden kendini

hıfz etmek (korumak).

Ve dahi kişinin üzerine oruc(un) farz olmasının şartı yedidir:

1. Müslüman ola,

2. Baliğ (ergin) ola,

3. Akıllı ola,

4. Sağ ola,

5. Mukîm ola (yolcu olmaya),

6. Hayız olmaya,

7. Nifas (lohusalık) üzere olmaya.

Ve dahi orucu altı şey bozar:

(1) Yemek yemek,

(2) Ve içecek şeylerden bir şey içmek,

(3) Cima (cinsi münasebet),

(4) Hayız,

(5) Ve Nifas,

(6) Ağızı dolusu kusmak.

Bu altı şey orucu an-asıl (esastan) giderir. Ve bir kaç şey dahi vardır ki an-asıl gidermez, üzerinden

farz sakıt olur (düşer) amma fazla olan sevabını giderir, çektiği açlık ve susuzluk yanına kalır deyü

haberde varit olmuştur. Ol sonraki şeyler kizb (yalan), gıybet, nemime (koğuculuk), yalan yere yemin

etmek gibi.

Ve dahi yedi nefer kimse orucu şer'an yer:

1. Hasta,

2. Müsafir,

3. Hayız,

4. Nifas üzere olan hatun,

5. Gebe hatun -kudreti yetmezse-,

6. Emzikli hatun -çocuğuna zarar olursa-

7. Şeyh-i fâni (çok yaşlı kimse).

Ve dahi oruçta niyet iki nevidir:

1. Ramazan (orucu), nafile (oruç), nezr-i muayyen (belirli adak orucu). Bu üçünün niyeti birdir. Evvel

vakti günün dolunması, âhır (son) vakti gün zevale{Zeval: Güneşin tam ortada olduğu farzedilen, dik

duran bir cismin gölgesinin sıfir olduğu vakit. Güneşin hataya doğru geçmeye başlamasıyla öğlenin

vakti de girmiş olur.} gelmeksizin yememiş içmemiş olsa niyet eder. Orucu tutarken gün zevale

geldikten sonra niyet caiz olmaz.

2. Kaza (orucu), keffaret (orucu), nezr-i mutlak (mutlak adak orucu). Bu üçünün niyeti birdir. Evvel vakti

günün dolunması, âhir vakti tan yeri ağarmazdan evvel niyet caizdir; tan yeri ağardıktan sonra üçüne

dahi niyet caiz değildir.

Ve dahi oruç tutanlar üç nevidir: Cahiller(in) orucu, âlimler(in) orucu, enbiyaların) orucu. Cahiller orucu;

yemezler, içmezler, cima etmezler, gayrı masiyeti (diğer günahları) işlerler. Âlimler orucu; yemezler,

içmezler, cima etmezler, gayrı masiyeti de işlemezler. Enbiya orucu; onlar şüpheli olan şeylerden

kaçarlar.

Oruç tutanların bayramı üç nevidir: Cahiller(in) bayramı, âlimlerin) bayramı, enbiya ve evliya(nın)

bayramı. Ve cahiller bayramı; akşam oldukta iftar ederler, istediklerini yerler ve içerler, "bizim

bayramımız budur" derler. Âlimler bayramı; akşam oldukta iftar ederler, "eğer Âllahu azimü'ş-şan

tuttuğumuz oruçtan razı oldu ise bizim bayramımız budur, eğer razı olmadı ise bizim halimiz nice

olur?" deyü tefekkür ederler. Amma enbiya ve evliya bayramı rü'yetullahtır (Allah'ı görmektir), onlar

Allahu azimü'ş-şan'ın rızasına müştakdırlar.

Ve dahi cümle müminlerin bayramı beş nevidir:

1. Oldur ki kaçan bir müminin sol yanındaki melek kötü amel olarak yazmağa bir şey bulamaz ise,

2. Sekerâtu'l-mevtte (ölüm sırasında) müjdeci melekleri gelip "merhaba ya mümin sen Cennetliksin"

deyü müjde ederler ise,

3. Kabre vardıkta kabrini Cennet bahçelerinden bir bahçe bulur ise,

4. Arşu'r-Rahman (Allah'ın Arşı) altında enbiya ve evliya ve ulema ve suleha (salih kişiler) ile gölgelenir

ise,

5. Kıldan ince ve kılıçtan keskince ve gecenin karanlığından karanlık, bin yıl eniş ve bin yıl yokuş, bin

yıl düz olan Sırat Köprüsü üzerinde yedi yerde olan suale cevap verip geçerse. Eğer veremez ise her

birinde bin yıl azap olunsa gerektir. Ol yedi sual:

1. İmandan,

2. Namazdan,

3. Oruçtan,

4. Hacdan,

5. Zekâttan,

6. Kul hakkından,

7. Gusülden ve istinca{İstinca: Dışarı çıktıktan sonra su ile temizlenmek.} dan ve abdestten.

Ve dahi bir kimse Ramazan-ı şerifte kast ile bir gün oruç yese keffaret ve kaza lazım gelir. Keffaret; bir

kul (köle) azat eder, ona gücü yetmezse Ramazan ve oruç tutmak haram olan günlerden mâda

günlerde arasını kesmeden altmış gün oruç tutar, ona da gücü yetmezse altmış fukarayı doyurur, Bir

gün kaza; ol günün yerine bir gün oruç tutar.

Altı kimseye keffaret lazım gelmez:

1. Marîz (hasta),

2. Misafir,

3. Emzikli hatun -çocuğuna zarar olup tutmadı ise

4. Şeyh-i fâni (çok yaşlı kimse),

5. Açlıktan yahut susuzluktan helak olmaktan havf eden (korkan) kimse.

Bu altı kimseye keffaret lazım gelmez, özrü gittikten sonra ancak gününe gün olarak kaza lazım gelir.

Ve dahi yevm-i şek{Yevm-i şek: Şüphe ve tereddüt günü; Ramazan olması muhtemel olan fakat

Ramazan hilâlinin görülmediği, Şabanın son günü mü yoksa Ramazanın ilk günü mü olduğu tam

kestirilemeyen gün.}te niyet bir kaç nevidir: Bir nevi kerahetle caizdir; yevmi-i şekte Ramazana niyet

etmek yahut vâcip-i âhara (başka bir vacip oruca) niyet etmek yahut Ramazan ise Ramazan, değil ise

nafileye veya gayrı vacibe niyet etmek. Bunlar kerahetle caizdir. Bir nevi dahi kerahetsiz caizdir; ol

mutlak oruca niyet etmiş yahut Şabana yani nafileye deyü niyet etmiş. Bunlar kerahetsiz caizdir. Bir

nevi dahi hiç caiz olmaz; ol "Ramazan ise niyet ettim, değil ise niyetsizim" dese hiç caiz değildir.

Ve dahi bir kimse Ramazanda savma (oruca) niyet etmese, geru öğleden (öğleden önce) yese İmam-ı

Azam'a göre keffaret lazım değil, İmameyn katında keffaret lazım gelir. Ve eğer öğleden sonra yese

bi'l-ittifak (ittifakla) keffaret lazım gelir -kütüb-i fikhıyede mesturdur-.

Ve dahi bir kimse iki (ve)ya üç Ramazandan birer gün oruç yese, her birinden ötürü birer keffaret mi

eder yoksa üçüne bir keffaret mi eder, ihtilaflıdır. Ehvat (en ihtiyatlı) olan her birinden ötürü birer

keffaret eder.

Ve dahi bir adamın Ramazandan borcu olsa, ol adam tutmasa, üzerinden yıl geçse bazı ulemanın

beyanına göre ol adam günahkâr olur.

Ve dahi bir kimse keffaret tutar iken Ramazan-ı şerif gelse Ramazandan sonra tekrar tutmak lazımdır,

evvelkiler sayılmaz.

Ve dahi bir kimse müddet-i sefere (yolculuk müddetine){Bir kişinin -oruç tutma, Cuma namazı kılma

mecburiyetlerinin kalkması, namazların kısa kılınması gibi-yolculuk (sefer) kolaylıklarından

faydalanabilmesi, yani şer'an yolcu sayılabilmesi için normal araçlarla en az 18 saatlik bir yolculuğa

çıkmış olması gerekir. Gidilen yer vatan veya oturulan yer değilse ve 15 günden az kalınacaksa

seferîlik (yolculuk) hükümleri devam eder.} niyet etmeksizin orucun(u) yese, badehu (sonra) sefere

niyet etse, gitse hem kaza ve hem keffaret lazım gelir.

Ve dahi bir kimse Ramazanda sefere niyet etse, orucun(u) yese, badehu sefere gitmese kaza lazım

olur, keffaret lazım olmaz. Velâkin akşama kadar yemek haramdır, sonra gününe gün olarak kaza

tutar.

Ve dahi bir kimse sefere niyet etmeksizin orucun(u) yese, badehu cebren sefere sürseler ihtilaflıdır;

esah (en doğru) olan hem kaza ve hem keffaret lazım olur.

Ve dahi bir kimse Ramazanda yirmi altı gün yahut eksik yahut ziyade; el-hâsıl bütün Ramazan

olmaksızın mecnun (akıl hastası) olsa badehu ifakat bulsa (ayılsa, iyileşse) ol günleri kaza eder. Eğer

Ramazanın evvelinden âhirine kadar hiç ifakat bulmayıp cünunu (akıl hastalığı) müstemir (devamlı)

olur ise ol Ramazanın orucu sakıt olur (düşer).

Ve dahi bir kimse sehven (unutarak) yese yahut sehven cima etse savmı (orucu) fasıt olmaz. Eğer

savmı fasıt olur zan edip yese kaza lazım olur, keffaret lazım olmaz. Eğer savmı(nın) bozulmadığını

bilip yese hem kaza ve hem keffaret lazım olur.

Ve dahi bir kimse deriyi yutsa yahut bir kimse boyalı ipliği çiğnese, boyasını yutsa yahut bir âher

(başka) kimsenin tükrüğünü yutsa yahut kendi tükrüğünü taşra (dışarıya) çıkarıp yutsa yahut dişinin

arasında olan taamı (yemek parçasını) yutsa, nohuttan ziyade olduğu takdirde bu suretlerin

cümlesinde kaza lazım olur, sûret-i ahîrede ihtilaflıdır, esah olan bozar.

Ve dahi bir kimse avuç miktarı tuz yese, savmı bozar lakin yalnız kâza lazım olur, amma azacık yese

orucu fasit olur -Eşbah'da mezkûrdur- Bir kimse hizmeti işlemek ile bunalsa, ikindiden sonra savmı

yese hem kaza ve hem keffaret lazım olur; amma bir avret (kadın) ya cariye bunalsa, yese ancak kaza

lazım olur -eğer hizmet işlemese erkeği yahut mevlâsı döğecek ise-.

Ve dahi bir kimse susam tanesini yalnız çiğnese savmı fasit olmaz, amma yutsa-çiğnesin çiğnemesinher

halde savmı fasit olur, kaza lazım olur.

Ve dahi oruç on beş nevidir: Üçü farz, üçü vacip, beşi haram, dördü sünnet. Farz olan; Ramazan,

kaza, keffaret, bu üçü farzdır. Vacip olan; nezr-i muayyen, nezr-i mutlak (adak oruçları) ve nafileyi geri

çevirmek (başlanıp bozulan nafile bir orucu kaza etmek), bu üçü vacip. Haram olan; Ramazan

bayramında bir gün, kurban bayramında dört gün, yılda beş gün oruç tutmak haram. Sünnet olan;

eyyâm-ı beyiz{Eyyâm-ı bîz (veya beyiz): Ay takvimine göre her ayın 13, 14 ve 15. günleri.}, ve savm-ı

Davud (gün aşın oruç) ve düşenbe (pazartesi) ve perşembe ve yevm-i aşura ve yevm-i arefe emsali

eyyâm-ı mübarekede oruç tutmak sünnet.

Ve dahi oruç tutmanın on bir faidesi vardır:

1. Cehennem'e kalkan olur,

2. Sâir ibadeti kabul olur,

3. Bedeninin zikri olur,

4. Kibri kırar,

5. Ucbu (kendini beğenmişliği) kırar,

6. Huşûu ziyade eder,

7. Sevabı, mizanı (tartıyı) doldurur,

8. Allah Taâlâ ol kulundan razı olur,

9. İman ile vefat ederse Cennet'e erken dahil olur,

10. Kalbi nurlanır,

11. Aklı nurlanır.
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
Ve dahi zekâtın farz olmasına delil "Namazı kılınız, zekâtı veriniz." (Bakara 2/43) âyet-i kerimesidir.

Ve dahi oniki kimseye zekât vermek caiz değildir:

1. Mecnuna,

2. Meyyit (ölü) kefenine,

3. Borcuna tuta,{Verirken zekâta niyet etmek gerekli olduğundan borç olarak verilen bir meblağı sonradan zekâta saymak doğru olmaz.}

4. Kâfire,

5. Ağniyaya (zenginlere),

6. Usûlüne ve furûuna,{Bir kişinin ana-baba, dede-ninesi usûlünü, evladı ve erkek çocuğundan torunları furûunu meydana getirir.}

7. Zevcesine (eşine),

8. Kölesine,

9. Mükâtebesine {Mükâteb: Belli bir bedeli ödemek karşılığında azat olmak üzere efendisiyle anlaşmış köle;

10. Müdebberesine, Müdebber: Azat olması efendisinin ölümüne bağlı köle demektir. Zekât verilecek sekiz sınıf insanı sayan âyette (bk. Tevbe 9/60) köleler de sayılmakla beraber burada kişinin kendi kölesi istisna edilmektedir. Yazar aşağıda zekât verilenler arasında da köleleri saymamıştır.}

11. Avret erine (kadının kocasına) vermek ihtilaflıdır, esah olan vermez.

Ve dahi bir kimseyi yabancı zan etmiş evladı (çıkmış) veya Müslüman zan etmiş kâfir çıkmış olsa bu mezkûr olan kimselere zekât vermiş olsa esah olan iade etmez.

Zekâtı yedi kimseye vermek caizdir:

1. Istılah-ı şeriat üzere olan miskine,

2. Fukaraya,

3. Borçluya,

4. Zekât devşirmeye memur olana -ücreti mikdarı-,

5. Vilayetinde malı var, burada fakir olana,

6. Seferden münkatı olana,

7. Hacdan münkatı olana.{Kur'an'da zekât verilecek sekiz sınıf insan şöyle sıralanmıştır: "Sadaka(zekât)lar, fakirler, miskinler, zekât toplamakla görevli olanlar, kalpleri İslama ısındırılacak olanlar, köleler, borçlular, Allah yolunda olanlar ve yolcular içindir..." (Tevbe 9/60). Hz. Ömer'in artık islâm güçlenmiştir gerekçesiyle kalpleri İslâma ısındırılacak olanlara zekât vermeyi kaldıran içtihadı daha sonraki uygulamalara esas olmuşsa da başka bir zamanda aynı ihtiyaç duyularak bu gruba giren insanlara da zekât verilebileceği söz konusu edilmektedir.}

Ve dahi zekâtın farz olmasının şartı altıdır:

1. Müslüman ola,

2. Baliğ ola,

3. Akıllı ola,

4. Hür ola,

5. Nisaba{Nisab: Dinen, zengin sayılmanın, dolayısıyla zekat, kurban, sadaka-yı fitar, hac gibi ibadetleri yapmakla yükümlü olmanın asgari sınırına nisab denir. Nisab altın olarak 20 mıskal (96 gr.) gümüş olarak 200 dirhem (640 gr.) dir.} mâlik ola,

6. Üzerinden (bir) yıl geçe.
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
Ve dahi kurbanın şartı üçtür:

1. Müslüman ola,

2. Mukim ola (yolcu olmaya),

3. Gani (zengin) ola.

(Kurbanın) rüknü koyun ve deve ve sığır olmak. Bir deve veya bir sığır yedi kurban yerine geçer; yedi kişi kurban etmek caizdir. Bir ahar (başka) kişi ben de zam olayım dese cümlesinin kurbanı fasit olur.

Ve dahi haccın rüknü üçtür:

1. Niyet-i ihram yani hacca niyet etmek,

2. Arafat'ta vakfeye durmak,

3. Tavaf-ı ziyaret etmek.

Arafat'ta vakfeye durmanın evvel vakti Zilhiccenin dokuzuncu günü zeval vaktinden ertesi sabah oluncaya dekdir.

Ve dahi tavaf yedi nevidir:

1. Tavaf-ı ziyaret,

2. Tavaf-ı umre -bunlar farzdır-,

3. Tavaf-ı kudüm -sünnettir-,

4. Tavaf-ı veda,

5. Tavaf-ı nezr -vaciptir-,

6. Tavaf-ı nafile,

7. Tavaf-ı tatavvu -müstehaptır-,

Ve dahi hac için ihrama niyet etmek farzdır, ihram bezi tutunmak sünnettir, cemîi dikilmiş esvaptan âri olmak vaciptir.

Ve hac(cın) farz olmasının şartı yedidir:

1. Müslüman ola,

2. Baliğ ola,

3. Akıllı ola,

4. Sağ ola,

5. Köle olmaya,

6. Havâic-i asliyesinden (temel ihtiyaçlarından) ziyade şey ola,

7. Yola emin ola.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Dede bize İslami anlat. Tamam bunlar da var ama Allah Resulü Mekke'de 13 yıl bunları anlatmadı. Namaz hariç anlattıklarının hepsi Medine'de nazil oldu.
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
Dede bize İslami anlat. Tamam bunlar da var ama Allah Resulü Mekke'de 13 yıl bunları anlatmadı. Namaz hariç anlattıklarının hepsi Medine'de nazil oldu.

Ne demek istediğinizi anlayamadım!
"Namaz hariç anlattıklarının hepsi Medinede nazil oldu?" demekle ne demek istedin? Medine de nazil olan ahkâma uyulmaması mı gerekir demek istiyorsun?
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Ne demek istediğinizi anlayamadım!
"Namaz hariç anlattıklarının hepsi Medinede nazil oldu?" demekle ne demek istedin? Medine de nazil olan ahkâma uyulmaması mı gerekir demek istiyorsun?
Yok, onu demek istemiyorum.
Diyorum ki, bu hususlari herkes zaten biliyor. Sahih bir iman ve saglam bir islami anlayis olmayinca, kildigimiz namaz da tuttugumuz oruc da bizi adam etmeye yetmiyor.

Şöyle düşün:

"Kendine zulmedenleri Rabbine şikayet etmek için camiye gitti.
Onları camide birinci safta namaz kılarken buldu."

Bilmem anlatabiliyor muyum?
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
Yok, onu demek istemiyorum.
Diyorum ki, bu hususlari herkes zaten biliyor. Sahih bir iman ve saglam bir islami anlayis olmayinca, kildigimiz namaz da tuttugumuz oruc da bizi adam etmeye yetmiyor.

Şöyle düşün:

"Kendine zulmedenleri Rabbine şikayet etmek için camiye gitti.
Onları camide birinci safta namaz kılarken buldu."
Bilmem anlatabiliyor muyum?

Bu hususları başta sen olmak üzere herkesin bilmediğini gözlemlediğim için asma gereği duydum. "Bir insan hem müslüman hem zalim olabilir mi ?" dersen el-cevab : "Olabilir!" derim. Vaktiyle bir maslahat için İkindi Namazının ilk sünnetini hiç terketmeyen bir adam aramışlar da "Haccac-ı Zalim'den başka kimseyi bulamamışlar !
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
Ve dahi elli dört farzları beyan edelim:

1. Allah Teâlâ'yı bir bilip zikr etmek,

2. Helalinden yemek ve içmek,

3. Abdest almak,

4. Beş vakit namaz kılmak,

5. Cünüplükten gusül etmek,

6. Kişinin rızkına Allah Teâlâ(nın) kefil olduğunu hak bilmek,

7. Helalden pak libas (elbise) giymek,

8. Hakk'a tevekkül etmek,

9. Kanaat etmek,

10. Nimetlerin mukabilinde Rabbi Teâlâ'ya şükr etmek,

11. Cenab-ı Bâri'den gelen kazaya razı olmak,

12. Belalara sabr etmek,

13. Günahlarından tevbe etmek

14. İhlas üzere ibadet etmek,

15. Şeytanı düşman bilmek,

16. Kur'an-ı azimü'ş-şan'ı hüccet (delil) tutmak,

17. Ölümü hak bilmek,

18. Allahu azimü'ş-şan'ın sevdiğini sevip sevmediğinden kaçmak,

19. Babaya ve anaya iyilik etmek,

20. Emr-i maruf eyleyip emr-i münkeri nehy etmek,

21. Akrabayı ziyaret etmek,

22. Emanete hıyanet etmemek,

23. Daima Allah Teâlâ'dan havf edip (korkup) ferahı terk etmek,

24. Allahu azimü'ş-şan'a ve Resulüne itaat etmek,

25. Günahtan kaçıp ibadet(l)e meşgul olmak,

26. Padişaha mutî (itaatkâr) olmak,

27. Âleme ibret nazarıyla nazar etmek,

28. Tefekkür etmek,

29. Dilini fuhuş kelâmdan hıfz etmek (korumak),

30. Kalbini pak etmek,

31. Hiç bir kimseyi maskaralığa almamak,

32. Harama bakmamak,

33. Her halde mümin sözüne sadık olmak,

34. Kulağını münkirat dinlemekten men etmek,

35. İlim talep etmek,

36. Kilesini ve terazisini (ölçü ve tartısını) hak üzere tutmak,

37. Allahu azimü'ş-şan'ın azabından emin olmayıp daima korkmak,

38. Fukaraya sadaka vermek, yardım etmek,

39. Allahu azimü'ş-şan'ın rahmetinden ümidin(i) kesmemek,

40. Nefis hevasına tâbi olmamak,

41. Fî sebilillâh (Allah yolunda, Allah için) taam yedirmek,

42. Kifayet miktarı rızık talep etmek,

43. Malının zekâtın(ı) vermek,

44. Hayız ve nifas halinde ehline yakın olmamak,

45. Cemî-i masiyetten (bütün günahlardan) kalbini pak etmek,

46. Tekebbürlüğü (büyüklenmeyi) terk etmek,

47. Baliğ (ergin) olmadık yetimin malını hıfz etmek (korumak),

48. Taze gulama (oğlana) yakın olmamak,

49. Beş vakit namazı hıfz etmek,

50. Zulm ile kimsenin malını yememek,

51. Allahu azimü'ş-şan'a şirk koşmamak,

52. Zinadan kaçmak,

53. Şarap içmemek,

54. Yok yere kasem (yemin) etmemek.
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
İşte gerçek İslam!

w3e_6153.jpg
 
Üst