bulut_bey79
Kıdemli Üye
- Katılım
- 28 Eki 2006
- Mesajlar
- 12,118
- Tepkime puanı
- 324
- Puanları
- 0
- Konum
- istanbul
- Web sitesi
- 3422unitedstates.spaces.live.com
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dünya işleri için, sevilmeye veya üzülmeye değmez! Kendimiz de, malımız da, mülkümüz de Allah’ındır, bizim değil. İnsana sadece kullanma izni ve imkânı verilmiş. Bu kullanmakta da, (Böyle yaparsan iyi, şöyle yaparsan kötü. Böyle yaparsan Cennete, şöyle yaparsan Cehenneme gideceksin) diye iki şey bildirilmiş. (Paranı istediğin yerde kullan, ama hesabını vereceksin) denilmiş.
Kişinin şerefi, ne malıyla, ne parasıyla, ne de mevki ve makamıyla ölçülmez. İnsanın haysiyet ve şerefi, dine hizmet etmekle, ibadetle ve takva ile yani haramlardan sakınmakla ölçülür.
İnsanların kıymet verdiğine kıymet veren, kıymetsizdir. Allahü teâlânın kıymet verdiğine kıymet veren, kıymetlidir. İnsanın ne kıymeti vardır ki? Allahü teâlânın kıymet verdiğine kıymet veren elbette kıymetlidir. Allahü teâlâ neye kıymet verir? Mesela güzel ahlaka, herkesle iyi geçinmeye, namaz kılmaya, çalışmaya, güler yüzlü, tatlı dilli olmaya kıymet verir. Bunlara kıymet veren kıymetlidir. Yoksa, senin şu kadar paran var, benim şu kadar evim var; bunun ne önemi olur ki?
Taşa toprağa güvenmek
Şimdi insanların tek ölçüsü dünya olmuş. Mesleği, makamı nedir? Ne kadar maaşı var? Evi, arabası var mı? Evlilikte, dindarlığın değil, dünyalığın aranması çok üzücüdür. Yani Allahü teâlâya tevekkülü bırakıyor, üç beş tane bez parçasına, üç beş tane taş yığınına bel bağlanıyor, bunlara güveniliyor. İnsan neye güvenirse, yardımı ondan beklesin! Allah’a güvenen Allah’tan beklesin! Arkasında Allah olanlar yani Allah’a güvenenler korkmasın! Arkasında Allah değil de, taş toprak, mevki makam, para pul olanlar, yani onlara güvenenler çok korksunlar, hallerinden utansınlar! dinimizislam mail grubu