Sen....
Benlik kaftanını giydin bir kere.
Dar da gelse, bol da gelse, kuşanınca çıkartması yoktur bunun.
Paylaşması, değiş tokuşu da.
İnsan olmanın ağırlığını bilir misin?
Yükün en ağırını sardın sırtına.
Koyu bir yalnızlık yoldaş yazıldı sana.
Doğumu, ölümü, sıhhati, hastalığı yalnız tadacaksın.
Başarı ya da hezimet sana isabet ederse, ondan doğacak mutluluk veya hüzünden hiç kimse senin kadar
nasiplenmeyecek.
İyiylikten veya kötülükten yana kazandıkların sadece sana ait olacak.
Ve sen çalıştığına erişeceksin.
Tutacağın yolu iyi seç...
Şunu bil ki, izlerin silinmeden kalacak tepeleyip geçtiğin yollarda.
İster sarp yamaçları aş, ister etrafında dolaş düze çıkmak için.
İster soluklan, ister terini kurutmadan var menzile.
Düşersen, kendi ellerinle doğrulup kalkacaksın düştüğün yerden.
Karanlık çöktüğünde, yalnız başına bulacaksın yolunu.
Kendin ayıklayacaksın tarlana düşen ayrık otlarını.
Savurduğu her tohum senin için bitecek ve biçip kaldırdığın hasadın olacak.
Sonra ellerinle bırakacak terazinin kefesine yuttuğun tozu, döktüğün teri.
Özgürsün....
Ama bil ki hiçbir özgürlük kayıtsız şartsız olmaz.
Ve yine bil ki, mesuliyet özgürlüğün doğasında vardır.
Özgürlük ile sınırsızlığı birbirine karıştırma.
Özgürlük, insanın kendi haklarının sahibi olması demektir.
Bunun ötesini aramak ise, başkalarının hakkına göz dikmektir.
Sakın sınırsızlık özlemi iradeni esir almasın.
Çünkü ölçüsünü yitirene, nimet değil külfettir özgürlük.
Haberin olsun...
Doğruyla yanlış, iyiyle kötü bir olmaz.
Doğru yanlışa, iyilik de kötülüğe üstün kılınmıştır.
Doğrunun, yanlışın muhatabı sensin.
İyiliğin, kötülüğün erbabı da sen.
İster doğruda ara nasibini, ister yanlışta.
İster iyilikten sar yükünü, ister kötülükten.
Ama bil ki, yaptıklarına şahit yazacaklar seni...
(Ahmet Deniz - "ölüm son değil")