Ölmüş insanın etini yemek!

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Ölmüş insanın etini yemek!
16.05.2010
Gıybet, bir kimsenin, işitince üzüleceği bir kusûrunu arkasından söylemektir ki, adam çekiştirmek demektir. Bir kimseyi gıybet etmek, ölmüş insanın etini yemek gibi olur buyurulmuştur. Ebû Hüreyre hazretleri şöyle nakleder:

“Resûlullah efendimizle oturuyorduk. İçimizden birisi kalkıp gitti.
- Yâ Resûlallah! Râhatsız olup gitti, denildi.
- Arkadaşınızı gıybet ettiniz, etini yediniz buyurdu.”

Hazret-i Âişe buyuruyor ki:
“Resûlullah efendimizin yanında, bir kadının uzun olduğunu söyledim;
- Ağzında olanı çıkar! buyurdu. Tükürdüm, ağzımdan et parçası çıktı.”

Ebû Câfer Haddâd hazretleri, gıybetin insanı felakete düşüreceğini gösteren bir hâdiseyi şöyle nakleder:
“Yanımızda çalışan, çok ibâdet eden bir genç vardı. Bununla berâber bu genç, başkalarını gıybet ederdi. Bir ara kayboldu. Bir müddet sonra onu kötü kimselerin yanından çıkarken gördüm. Niye bu hâle düştüğünü sorduğumda;

- Gıybet beni bu hâle düşürdü. Bu kötü insanlardan birine tutuldum. O mânevî hallerin hepsini elimden kaçırdım. Şimdi bunların yanından ayrılamıyorum, dedi.”

İbrâhîm Edhem hazretleri, bir yemeğe dâvet edilmişti. Sofrada, çağrılanlardan birinin bulunmadığı söylenince;
- O ağır kimsedir, denildi. İbrâhîm bin Edhem hazretleri;
- Gıybet edildi, buyurdu ve çıkıp gitti.

Bir gün Hasan-ı Basrî hazretlerine birisi gelip;
- Filan kimse seni çekiştirdi, gıybet etti deyince;
- Sen o zâtın evine niçin gitmiştin? diye sordu. O şahıs;
- Misâfir olarak dâvet etmişti dedi. Sonra, ne ikrâm ettiğini sorunca;
- Çeşitli yemekler ve meşrubat cevabını aldı ve buna karşı;
- Bu kadar yemeği içinde sakladın da, bir çift sözü saklayamayıp bana mı getirdin? buyurdu.

Süfyân bin Uyeyne hazretleri buyuruyor ki:
“Bir kimse, ölmüş bir kimsenin kendisinde bulunan hakkını, Allahü teâlâdan korkarak götürüp vârislerine verse, helâllık almış olur. Ama gıybet günâhının durumu böyle değildir. Bir kimse, bir kimseyi gıybet etse, gıybet edilen kimse vefât etse, gıybet eden kimse, gidip, gıybet ettiği kimsenin vârislerinden helâllık alsa, yine helâl olmaz. Yeryüzündeki bütün Müslümanlar, o gıybet eden kimseyi affetseler, gıybet edilen kimse, hakkını helâl etmedikçe helâl olmaz. Müminin ırzı, şerefi, malından daha kıymetlidir.”

İsmâil Fakîrullah hazretlerinin akrabâsından yaşlı biri, ağzı eğilmiş, dudağı sarkmış, yüzü gerilmiş bir halde, huzûruna gelir. Konuştuğu da anlaşılmıyordu. İsmâil Fakîrullah hazretleri, akrabâsının o hâlini görünce ağlar, sonra da mübârek eliyle ağzını mesh eder, Fâtiha sûresini okur, el kaldırıp, duâda bulunur. Allahü teâlânın izniyle ağzı düzelir, eski hâline gelir ve İsmâil Fakîrullah hazretlerinin elini öperek;

- Efendim, beni affetmenizi istirhâm ediyorum. Bu gece arkanızdan uygun olmayan sözler sarf ederek gıybetinizi yapmıştım. Uyuduğumda gâibden bir sille gelip, bir vuruşta ağzımı bu hâle getirdi. Tövbeler olsun deyip tekrar tekrar af diler. İsmâil Fakîrullah hazretleri de;
- Biz hakkımızı helâl ettik, Hak teâlâ sana hidâyet versin. Bundan sonra sakın bir kimseyi gıybet etmeyesin. Müminin mümini gıybet etmesi kesin olarak harâmdır. Bizi gıybet etme ki, bizim gibi zelîl kulun sâhibi, azîzdir ve intikam alıcıdır, dikkatli ol buyurur.

Bir kimse Süfyân-ı Sevrî hazretlerine gelip;
- Efendim, (Çok et yenen bir hâne halkından Allahü teâlâ nefret eder) hadis-i şerifindeki hâne halkından murâd nedir? diye sorar. Süfyân-ı Sevrî hazretleri de;
- Gıybet edenlerdir. Çünkü gıybet edenler başkalarının etini yerler cevâbını verir.

Dırâr bin Mürre hazretleri de; “Gıybet etmek, annesi ile yetmiş kere zinâ etmekten daha kötüdür” buyurmuştur.

Netice olarak; bir kimsenin dindeki kusûrlarını meselâ namâz kılmaz, içki içer, hırsızlık yapar, söz taşır demek ve dünyâdaki kusûrlarını meselâ sağırdır, şaşıdır demek, hep gıybettir. Ahnef bin Kays hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Şerefli ve asil kimse, sözünde durur. Akıllı olan, yalan söylemez. Mümin olan da, gıybet etmez.”
osman ünlü makale
 
Üst