Okullar, Üniversiteler Çoğaldıkça Cezaevleri ve Suçlular da Artıyor

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Okullar, Üniversiteler Çoğaldıkça Cezaevleri ve Suçlular da Artıyor




Yurdun her yerini okulla dolduracaksın, yüzlerce yeni üniversite ve yüksekokul açacaksın, milyonlarca çocuk ve genci okutacaksın. Bir yandan bunları yaparken, bu eğitim sisteminin ve üniversitelerin bir ideolojiye hizmet etmesini şart koşacaksın. Dindar oldukları için, çeşitli bahanelerle başları örtülü kızların tahsil yapmalarına izin vermeyeceksin...

İstedikleri gibi olmadı...

İdeoloji konusunda baskı yaptıkları için ortaya bir yığın kriz çıktı.

1950’li yıllarda Hamido, Koçero isimlerini taşıyan ünlü haydutlar vardı. Bunlar kırsal kesimde yaşarlar ve silâhlı baskınlar yaparlardı. Açın eski zaman gazetelerinin koleksiyonlarını ve okuyun. Koçero falan yerde otobüsü durdurdu, yolcuların cüzdanlarını, saatlerini, kıymetli eşyasını çaldı...

Koçero, Hamido gibi adamlar câhildi, belki okuma yazmaları yoktu.

Okullar açıldı ve üniversiteler çoğaldı, herkes okumaya başladı ama yeni nesillere ahlâk ve karakter terbiyesi verilemedi.

Türkiye’de ahlâk ve karakterin kaynağı ve temeli dine dayanır.Sen dini öcü gibi görür, onunla mücadele edersen ahlâkı ve yüksek karakteri de yıkmış olursun.

“Be adam sen neler söylüyorsun?” demeyin. Geçen sene okullardaki cinayetleri duymadınız mı? Bu sene yine okullarda cinayetler gırla gidiyor; bir öğrenci öğretmenini bıçaklayıp ağır şekilde yaralamadı mı? Bir kısım okullar uyuşturucu pazarı oldu. Dağılma saatlerinde liselerin kapılarını gözleyin, öğrenciler okuldan nasıl çıkıyorlar bakın. Gömleğin düğmeleri çözülüyor, yaka açılıyor, kravat gevşetiliyor, gömlek etekleri ceketin üzerine çıkartılıyor. Nasıl konuştuklarına, nasıl gülüştüklerine bakınız...Lise gençliğinde (En azından İstanbul’da... Taşrayı bilmiyorum...)ciddiyet kalmamıştır.

Okullar açıyorsunuz, onlara bilgi ve kültür, ahlâk ve karakter, estetik ve sanat veremiyorsunuz... Kaç yeni kuşak bu eğitim sistemi tarafından harcanmıştır.

İleri tarihler vermeyeyim, Türkiye toplumu 2007 yılında büyük krizlerle sarsılacaktır. Hem içten, hem dıştan kaynaklı krizler.

Başımıza kimlik krizleri bomba gibi patlayacaktır.

Bizdeki eğitim sistemi ve üniversiteler vasıflı politikacı yetiştiremediği için büyük siyasî krizlerle karşılaşacağız.

Toplum dağılma, çürüme haline gelmiştir. Bu yüzden bir sürü yeni kriz patlak verecektir.

Kokuşma genelleşmiş, rüşvet yaygın hale gelmiş, emanete hıyanet, haram yeme normal sayılır olmuştur. Bunların sonu krizdir kriz.

Küçük bir azınlık zenginlik, bol gelir, refah, israf, gösteriş, lüks ve aşırı konfor içinde beyinsizce yaşıyor, öte tarafta milyonlarca vatandaş sefalet ve yoksulluk içinde kıvranıyor. Son Ramazan’da Diyarbakır’da beş bin vatandaş, sahur saatlerinde kuyruğa giriyormuş, Kızılay’ın bedava iftar yemeğini alabilmek için. Bunun sonu krizdir kriz.

Türk halkının çimentosu İslâm dini idi, İslâm ahlâkı idi. Bunu darbelediler, şimdi sürü sepet krize hazır olsunlar.

Resmî idolojiyi, derin devleti, Beyaz Türk hegemonyasını ayakta tutmak için yakın tarihte neler yaptılar?

* Türk ile Kürdü birbirine düşman ettiler...

* Sünnî ile Alevîyi birbirine düşman ettiler...

* Dinci ile laiği (veya çağdaşı) birbirine düşman ettiler...


Sonunda ülke birbirine düşman kamplara ve kesimlere ayrıldı. Bunun sonu krizdir, felâkettir.

Bu ülkenin, bu devletin, bu milletin menfaati nerededir?

* Türk ile Kürdün veya diğer etnik kökenlilerin birbirleriyle kaynaşmasında, birbirini sevmesinde, barış ve kardeşlik içinde yaşamasında...

* Ülkedeki etnik, mezhepsel farklılıkların düşmanlık değil, zenginlik olarak anlaşılmasında...

İşlerine gelmediği için yukarıdaki iki maddeyi hayata uygulamadılar.

Bu adamlar akıllarını din ile, dindarlarla bozmuşlardır.

Dindarlık suç mudur, dincilik suç mudur? Bu memlekette büyük hukukçular yok mudur? Aklı başında, aşırılıktan uzak hukukçulardan bir heyet kursunlar bir rapor hazırlatsınlar.

* Türkiye’de lâiklik var mıdır yok mudur? Bugünkü sistem gerçekten lâik midir, yoksa “Devlet dini” sistemi midir?

* İrtica/gericilik nedir, ne değildir? Bizim ceza mevzuatımızda irtica diye bir suç var mıdır? Birtakım kişiler dindar kesimi, irtica ile nasıl suçlayabiliyorlar?

* Okul ve üniversitelerdeki başörtüsü yasağı insan haklarına, hukuka, adalete, eşitlik ilkesine uygun mudur? Medenî ülkelerdeki durum nedir?

* Komünist partisi kurulması serbest olduğu halde din partisi kurulmasının yasak olması doğru mudur?


Medenî ve vasıflı insanlar gerekçeli konuşurlar. Bir lâf ettiler, bir yazı yazdılar mı, mutlaka tutarlı ve geçerli gerekçelerini de yazarlar.

“Sen lâikliğe aykırısın, öyleyse gericisin...” Böyle lâf, böyle fikir olmaz. Lâiklik ne demektir? Sen lâiklikten ne anlıyorsun; gericilik ne demektir? Kanunlarımızda gericilik diye bir suç var mıdır?.. Neye dayanarak böyle konuşuyorsun? Evet gerekçelerini ortaya koy!

Lâikçiler Mehmet Âkif’i sevmezler, Nâzım’a ise bayılırlar. Âkif, Atatürk’e muhalifti ama onu devirmek için teşkilât kurmamıştı. Nâzım öyle midir? Atatürk rejimini yıkmak için harekete geçmiş, yakalanmış, muhakeme edilmiş, hapse atılmıştır. Âkif Mısır’dan İstanbul’a dönmüş vatanında ölmüştür, vatan topraklarına gömülmüştür. Nâzım ise Dönme Ahmed Emin’in başını çektiği bir kampanya sonunda affedilmiş, hapisten çıkmış, ilk fırsatta Türkiye’den kaçmış, uçaktan Moskova havaalanına inince gazetecilere ve karşılayanlara “Benim vatanım Sovyetler Birliği’dir, beni Stalin yarattı” demiştir. İmdi lâikçilere soruyoruz: Siz hem Atatürkçü geçiniyor, hem de Atatürk’ün can düşmanı Nâzım’ı baştacı ediyorsunuz. Söyleyin bize, bu iş nasıl oluyor?

Merhum Turgut Özal ölümünden (veya öldürülmeden) önce lâiklik meselesini halletmek, rayına oturtmak için çalışıyordu; bu maksatla ciddî ve dengeli hukukçulara, fikir adamlarına raporlar hazırlatmıştı.

Türkiye’deki sun’î (yapay) din-devlet kavgasını sona erdirecek, lâikçiliği ortadan kaldıracak kimseler bu devlete, bu ülkeye, bu halka çok büyük bir hizmet yapmış olacaklardır.

Mehmet Şevket Eygi
 
Üst