Oktay Ekşi'den Ahlaksızlık, Edepsizlik, Terbiyesizlik!

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
images



Başbakan Erdoğan'dan "Analarını da satarlar" diyen Oktay Ekşi'ye sert tepki: 'Bu gazetecilik zihniyetiyle mücadele etmem, savaşırım'

Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi'nin hidroelektrik santrallerle ilgili yazdığı yazıda kullandığı ifadelere Başbakan Erdoğan sert tepki gösterdi.

Köşk'teki resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, "Oktay Ekşi'nin bugünkü yazısını okudunuz mu?" diye sorduktan sonra "Eğer gazetecilik buysa ben bu zihniyetle mücadele etmem, savaşırım. Gereğini yapacağız zaten, göreceksiniz. Benim ve bakan arkadaşlarımızın yazıda isimlerimizi kullanarak 'Bunlar afedersiniz anasını bile satan zihniyet' ifadesini kullandı" HES'le ilgili yazıların taraflı yazıldığını söyleyen Erdoğan, "Orayı görse böyle yazmazdı. Görğüne de inanmıyorum zaten." dedi

İşte Oktay Ekşi'nin yazısı:

"GEÇENLERDE bir tepkimizi dile getirirken Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu'nun “neyin bakanı?” olduğunu sormuştuk. Meğer bu laf tam yerine oturuyormuş. Onu da Çevre Bakanı'nın, “cennet” güzelliğindeki İkizdere Vadisi'nde 22 adet hidroelektrik baraj yapılmasını engelleyen sit kararına gösterdiği tepkiyle anladık.

Konunun bir “hukuki” tarafı da var ama, ona gelmeden değinelim:

Veysel Eroğlu'nun aslında Çevre Bakanı anlayışıyla değil “Çevre Düşmanlığı Bakanı” gibi görev yaptığını gösteren son haberi, arkadaşımız Nuray Babacan dün bildirdi:

İkizdere Vadisi'nde Hidroeldektrik Santrallar (HES) kurmak için baraj inşa edilmesine biliyorsunuz önce yöredeki bilinçli insanlar karşı çıktı.

Çünkü her barajın yöredeki tabiatı mahvedeceği aşikârdı. İkizdereliler belki de Veysel Eroğlu'nun sıfatına bakıp kendilerini destekleyeceğini sanmışlardı.
Oysa Eroğlu kendisini hâlâ Devlet Su İşleri Genel Müdürü koltuğunda oturuyor sandığı için tam tersini yaptı:

Tam bir çevre düşmanı gibi HES yapımında ısrar etti. Ama Trabzon'daki Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu geçen gün İkizdere Vadisi'ni “sit alanı” ilan edip de baraj yapımını durdurunca aynen Başbakan Tayyip Erdoğan gibi o da küplere bindi.

“HES'lere karşı çıkanlar Avrupa'dan finanse ediliyor” diyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız gibi (3 Eylül 2010 gazeteler) o da tuttu, “ülkesini seven, enerjide dışa bağımlılığın azalmasını isteyen vatansever çevrecilerin de olduğunu” söyleyerek kendisini eleştirenlerin hareketini “vatan hainliği” ile açıkladı.

Meğer o da yetmemişmiş.

Nuray Babacan'ın haberi işte onu ortaya koyuyor. Çünkü haberde “İkizdere Vadisi”nin “sit alanı” olduğuna karar veren Kurulun elindeki yetkinin oradan alınıp Çevre Bakanlığı'na verilmesini öngören bir yasal değişikliğin Meclis'e sunulduğu bildiriliyor.

Şimdi görürsünüz Türkiye'nin güzelliklerinin ırzına nasıl geçildiğini...

Yukarıda Veysel Eroğlu'nun sıfatı ile yaptığının birbirine zıt olduğundan söz etmiştik. Bunun “hukuki” zeminini de söyleyelim:

Biliyorsunuz devletin her kurumunun varlığı, onunla ilgili yasa hükmüne dayanır. Açın Çevre ve Orman Bakanlığı'nın kuruluş yasasını okuyun. Burada Çevre ve Orman Bakanlığı'nın, “baraj” yapmasına izin veren tek kelimelik bir hüküm yok.

Tam tersine yasa, Çevre Bakanı'na, bu sıfatıyla ilgili tam 13 adet görev vermiş. Onlardan biri olarak da “Çevreye olumsuz etkileri olan her türlü faaliyeti ülke bütününde izlemesini ve denetlemesini” emretmiş.

Ama anlaşılan bir kararla Devlet Su İşleri'ni Çevre Bakanı'na bağlamışlar yani “kümesi tilkiye teslim edip” meseleyi çözmüşler.

Biliyorsunuz “ileri demokrasi” ve yeni “hukuk devleti” anlayışıyla yönetiliyoruz ya...

Bu anlayış, Anadolu'daki 2000'den fazla akarsuyu, o yörenin tabiatına ne zarar vereceğini hesaba katmadan tuttu “Baraj yapıp elektrik üreteceğim, bunu da devlete satacağım” diyen şirketlere 49 yıl için peşkeş çekti.

Şimdi, her şeyi satan işte o zihniyetin marifetlerini görüyoruz."

Hürriyet'in internet sitesinde "Şimdi, her şeyi satan işte o zihniyetin marifetlerini görüyoruz." cümlesiyle biten yazının taşra baskısında "Bu zihniyet analarını da satar" ifadelerinin yer aldığı, bu ifadelerin daha sonra şehir baskısından çıkartıldığı öğrenildi.


http://www.nethaber.com/Politika/166750/Basbakan-Erdogandan-Analarini-da-satarlar

BU ZİHNİYET ANALARINI DA SATAR diyen ahlaksız oktay ekşiyi kınıyorum, bu kadar edepsizlik, bu kadar ahlaksızlık olmaz.!

Analar kutsaldır, analar elleri öpülecek varlıklardır, hiç bir şekilde bu şekilde terbiyesizce, ahlaksızca tartışmalara sözkonusu edilmemelidir.

Oktay Ekşiye yazıklar olsun.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Çekirge de Hayrunnisa hanım hakkında "Eğreti gelin" diyerek ağız dolusu sövmüştü.

Ekşi'nin annesini kastetmiyorum, kötü sözler sahiplerine aittir. Başka kelam etmeye de lüzum yok.
 

forumdayim

Profesör
Katılım
7 Eyl 2009
Mesajlar
1,156
Tepkime puanı
29
Puanları
0
Konum
almanya
bunlarin hircinlasmasi zemin kaybetmelerinden... kötü söz sahibinindir...
 

reis

Kıdemli Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
10,901
Tepkime puanı
414
Puanları
0
Konum
Karadeniz
Bizim anadoluda Oktay Ekşi gibi yaptığı bu tür şeyler için "iyi ..k yemiş" derler...
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
başkalarının üslübunu bozması gidecekleri yer açısından normal olabilir.
onların koşa koşa gittikleri ateşe
üslübunuzu bozarak siz de o zalimleri takip etmiyor musunuz.

zalim e hidayetleri için dua edelim. bize yakışan bu olabilir
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
Ayarı kaçırmışız


OKUYUCUDAN tepki gelmese belki unutup gidecektik. Ama “Bu düpedüz hakaret anlamına geliyor” türü uyarılar üzerine dönüp bakınca, itiraf edelim, “Lafın hem ayarını kaçırmışız, hem de seviyesini çok düşürmüşüz” diye çok rahatsız olduk. Önce kimi rencide etmişsek tüm içtenliğimizle özür diliyoruz.

Gelelim şimdi hikâyenin kendisine:
Bize yani Hürriyet’in köşe yazarlarına kendi yazılarını, “eğer ifade düşüklüğü, bilgi yanlışı, eksik anlatım gibi bir kusur varsa düzeltmesi için” bir fırsat verilir yani ya evine gazetenin erken baskıları gönderilir veya yazısı fakslanır.
Bu profesyonel mükemmeliyetçiliğin gereğidir ve yıllardır yapılır.
Biz yazarlar -en azından ben öyleyimdir- geç vakit de olsa, o metni bir kere daha gözden geçiririz. Zaman olur yazıya ilave yaparız. Zaman olur yazının bütününü değiştiririz. Zaman olur içindeki bir ifadeyi yeterince açık yahut çarpıcı bulmaz, onun yerine başka bir cümle yazarız.
Şimdi bu yazıyı yazmamıza sebep olan makalenin başından aynen öyle bir şey geçti.
Geçen gece, yani 27 Ekim günü saat 23.30 sularıydı. “Okuyucunun önüne çıkacak metinde hata olmasın” diye, eve fakslanmış yazıyı gözden geçirdim. Gerçekten metinde ufak tefek hatalar vardı. Onları düzelttim.
Yazı, Rize’nin İkizdere vadisinde 22 adet Hidroelektrik Santral yapılmasını engelleyen Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun kararına destek veriyor ve “Elektrik üretimi için ülkedeki tüm akarsuların kullanma hakkının 49 yıllığına özel şirketlere verilmesini” bir “peşkeş çekme” olarak nitelendiriyordu.
Konuşmacılar gibi yazarlar da son cümlenin “vurucu” olmasını isterler. Çünkü dinlediğiniz konuşmanın yahut okuduğunuz yazının deyim yerindeyse tadı o son cümlededir.
Ben de, akarsuların kullanma hakkının 49 yıllığına verilmesiyle ilgili hususu, “Şimdi, her şeyi satan işte o zihniyetin marifetini görüyoruz” diyerek ifade etmiştim.
Aklıma bir önceki Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın meşhur “Babalar gibi satacağız” sözü geldi. Ondan esinlenerek “her şeyi satan zihniyet” ifadesini değiştirip “analarını bile satan” yaptım ve o metni gazeteye faksladım.
Bu değişiklik sadece saat 24’ten sonra basılan gazetelere yani şehir içlerinde dağıtılan Hürriyet’lere girdi.
Ertesi sabah gazetede kendi yaptığım değişikliği görünce “Galiba kantarın topunuzu kaçırmışız” dedim ama iş işten geçmişti.
Gerçekten ifade hem “maksadımı” aşmıştı, hem de bu sütunu izleyenlerin yadırgayacağı kadar ağır kaçmıştı.
Nitekim okuyucu hiçbir faturayı ödetmeden bırakmaz:
Protestolar yağınca, başa döndük ve “vurucu ifade” şehvetine kapılıp birilerini -özellikle siyasi iktidarı- rencide ettiğimizi gördük.
Konuyu bir de gazetede kendi aramızda tarttık. Sonunda “hatayı kabul etmenin de bir görev ve bir borç olduğu” gerçeğini dikkate alıp “üzdüklerimizden özür dilediğimizi” tüm içtenliğimizle duyurmaya karar verdik.

Oktay EKŞİ
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Başbakanın zihniyeti ana satmaz, kimlerin ana sattığıda malum.
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Hakaret başını yedi

Ekşi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hürriyet gazetesi başyazarlık görevinden istifa ettiğini belirterek, istifa gerekçelerini yarın yayımlanacak yazısında açıklayacağını bildirdi.

''Basın Konseyi Başkanlığı göreviniz devam edecek mi?'' sorusu üzerine Ekşi, Hürriyet gazetesinden istifasınınBasın Konseyiile alakası bulunmadığını söyledi.

Ekşi, ''Ben de bunları şimdi televizyonda görüyorum. Bülent Arınç Bey, böyle bir beklentiden söz ediyor. Bu kendi beklentisi'' dedi. (AA)

Ekşi'nin hakaretine AK PARTİ İstanbul il başkanlığından çok sert bir karşılık verilmişti:

KAMUOYUNA

Bilindiği gibi gazeteci olduğunu söylemeye utandığımız O.E. adlı yazar Başbakanımızı, bakanımızı ve AK Parti düşüncesine inanmış tüm insanları hedef alan bir yazı yazmış ve burada anmaktan haya duyacağımız hakaret ve iftiralarda bulunmuştur.

Üstelik bunu da hem inancımız hem geleneklerimiz açısından en kutsal saydığımız varlıklar üzerinden yapmıştır.

Açıkça ifade ediyoruz;

Bu gazetecilik değildir.

Bu yazarlık değildir.

Bu muhaliflik değildir.

Bu insanlık değildir.

Bu hakaret sadece bu ülkenin başbakanına, bakanlarına değil 73 milyon milletimize yöneltilmiş bir ahlaksızlık, bir çirkeflik, bir hezeyandır.

O.E.'yi ve onun yazısını yayınlayan Hürriyeti telin ediyoruz, kınıyoruz.

Bu salyalı sözler, senelerce bu milletin sırtına çöreklenmiş, kendisini milletten üstün ve bu milleti eğitmekle ödevli sayan seçkinci zihniyetin, hem içine yuvarlandığı panik ve telaşın boyutlarını, hem de içyüzünü, kalitesini ve ahlaken içinde bulunduğu sefaletin boyutlarını gösterir.

Adı anılan medya kuruluşunda daha önce de milletimize küfreden birçok yazı ve yazar görmüştük.

Ancak herhalde hiç biri de bu kadar alçalmayı, bu kadar irtifa kaybını, bu kadar iğrençleşmeyi göze alamamıştı.

Bu tavrı bin kere lanetliyoruz.

73 milyonun en kutsal varlıklarına bu kadar alçakça küfredebildikten sonra söz konusu kişinin hala gazetecilik yapıp yapmayacağı veya ona gazetecilik yaptırılıp yaptırılmayacağı ise o gazetecinin veya onu istihdam edenlerin kendi ahlak ve haysiyet düzeyleriyle ilgili bir konudur.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz.

AK Parti İstanbul İl Başkanlığı
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Basın konseyi başkanlığındanda istifası için yine eylemlere devam.
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
İşte Oktay Ekşi'nin veda yazısı


Hükümetin HES'lerle ilgili uygulamalarını eleştirdiği yazısında, “Şimdi anasını bile satan işte o zihniyetin marifetlerini görüyorsunuz” sözleri nedeniyle büyük tepki toplayan Oktay Ekşi istifa kararının ardından kısa bir yazıyla 44 yıldır mensubu bulunduğu Hürriyet gazetesine ve okuyucularına veda etti.

Ekşi, "Okuyucularıma veda" başlıklı yazısında tartışma konusu cümlenin istismar edildiğini savundu, gerçeği anlatma çabasının da anlamak istemeyenlere yetmediğini söyledi.

İşte Oktay Ekşi'nin kısa veda yazısı:

"Bazen habbenin (dam-lacığın) kubbe, kubbenin de habbe yapıldığı dönemlerden geçersiniz.

Benim 28 Ekim tarihli yazımın son cümlesinde (nasıl istismar edilebileceğini hesaplayamadan) değiştirdiğim iki kelime buna örnek teşkil etti. Gerçeği olduğu gibi anlatmam anlamak istemeyenlere yetmedi.

Bu durumda 1966 yılından beri mensubu olduğum, 1974 yılından beri de “Başyazar”ı sıfatını taşıdığım Hürriyet Gazetesi’nden ayrılmaya karar verdim.

Bana ne mutlu ki bunca yıl en iyi patronlarla ve mükemmel gazetecilerle çalıştım. Hepsine içten teşekkür borçluyum.

Bugüne kadar ülkem ve mesleğim için hangi görüşleri savundumsa ömrümün sonuna kadar onları savunacağımın bilinmesini isterim."

HÜRRİYET'TEN İSTİFA HABERİ

Ekşi'nin veda yazısının yanı sıra Hürriyet gazetesinde istifayla ilgili bir de haber yayınlandı. "Başyazarımız Oktay Ekşi, dün itibariyle gazetemizden ayrıldı" denilen haberde uzun uzun Ekşi'nin 1952 yılından bu yana meslek yaşamı, faaliyetleri ve aldığı ödüller anlatıldı.

BAŞBAKAN ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Başbakan Erdoğan Hürriyet Başyazarı Oktay Ekşi'nin 28 Ekim'deki yazısına sert tepki göstermiş, “Görün bakın daha neler olacak. Bu gazetecilikle mücadele etmem savaşırım” demişti.

Oktay Ekşi Başbakan'ın bu sözlerinin ardından ertesi gün köşesinde "Ayarını kaçırmışız" başlıklı bir yazı ile özür diledi, ancak tepkiler dinmedi.
Ekşi bunun üzerine akşam saatlerinde istifa ettiğini duyurdu.

BASIN KONSEYİ'NDEN AYRILACAK MI?

Ekşi’nin Hürriyet gazetesinden istifası da yeterli bulunmadı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ekşi'nin Basın Konseyi’ndeki görevlerinden de ayrılması gerektiğini söyledi. Ekşi'nin bu görevi bırakması da sürpriz olmayacak.

AHMET HAKAN'DAN İSTİFAYA TAM DESTEK

Ekşi'nin istifasıyla ilgili kararını Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan "Oktay Ekşi yakışanı yaptı" yazısıyla destekledi. Hakan yazısında, "Oktay Ekşi, “kantarın topuzu”nu değil, kantarın kendisini kaçırmıştı" eleştirisi getirdi.

ERTUĞRUL ÖZKÖK FİLM ANLATTI

Oktay Ekşi ile uzun yıllar birlikte görev yapan Ertuğrul Özkök ise yazısında istifa kararına değinmedi, izlediği bir filmi anlatan "İyi kızı nasıl anlarsınız?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.​




Kaynak : http://www.internethaber.com/iste-oktay-eksinin-veda-yazisi--306826h.htm#ixzz13vo0cGU9
 

oguz

Yeni
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Bu ülkede kim neyini satar bilemem ancak, şerefini satan onca şer ***** varki, bunları devletin her kademesinde görmek
mümkün, mümkün ki hergün yeni olaylar ve tutuklamalara şahit oluyoruz.
dini imanı para olan Allah korkusu olmayan ( milletimize hainlik yapanlar ), elbetde ülkesinede satar .......da
Allah böylesi karekterlerden ülkemizi ve milletimizi muhafaza eylesin.
(yazdıklarım genel düşüncelerim konu başlığı ile alakası yoktur )
 

ibrahimi

Has Uşak
Katılım
19 Haz 2006
Mesajlar
23,463
Tepkime puanı
1,831
Puanları
0
Yaş
37
Konum
forvet arkası
İstifa etti mi ettirildi mi merak konusu tabi.Yalnız bugün Başbakanın Urfa'da güzel bir yanıtı oldu.Biz bize saldıranların üslubuyla cevap verme karakterinde değiliz.Biz Yunus Emreleri Mevlanaları örnek alırız.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
http://www.nethaber.com/Politika/166750/Basbakan-Erdogandan-Analarini-da-satarlar

BU ZİHNİYET ANALARINI DA SATAR diyen ahlaksız oktay ekşiyi kınıyorum, bu kadar edepsizlik, bu kadar ahlaksızlık olmaz.!

Analar kutsaldır, analar elleri öpülecek varlıklardır, hiç bir şekilde bu şekilde terbiyesizce, ahlaksızca tartışmalara sözkonusu edilmemelidir.

Oktay Ekşiye yazıklar olsun.

Bu Forum dada bir OKTAY EKŞİ var

Duha adlı üyeden alıntı

AKP'ye taraf olan Müslümanların hali şuna benziyor.

Hz. Lud'un kavmi livata yapıyordu. Hz. Lud ve ona iman edenler daima bunu kınıyor ve bu sebebten azim zulmelere maruz kalıyorlardı.

Demek, AKP'liler o devirde yaşasa takiyye namı ile o lanetli işe insan hakkı diyeceklerdi.


Duha Onmilyonlarca kişi ile nasıl HELALLEŞECEKSİNİZ ?
 
Üst