*.Öğretmenler Günü'nde bir öğrenci örneği.*

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Kutlanan Öğretmenler Günü'nde anlattığım bu hatıramı sizinle de paylaşmak istiyorum tekrar olsa da. Bakalım, yetiştirilen öğrenciler, nasıl kendileri gibi öğrenci yetiştiriyorlar görelim.

Namazımı kıldığım cami avlusunda soru sormak için beklediği söylenen iki hanımdan biri gözyaşları içinde sorusunu şöyle sordu:


- Cami yakınındaki şu yurtta kalan öğrenciler sizin yanınıza gelir mi; ya da siz onların yanına gider misiniz?

-Her ikisi de olabilir, siz sorunuzu sorun, dedim.

-Yurtta kalan Akif adındaki öğrencinin benim adıma alnından, gözlerinden öpüp, minnettarlığımı duyurmanızı dileyecektim, ben bir anne olarak bunu yapamadım, ama sizin bunu yapabileceğinizi düşünüyorum dedi.

Biraz şaşırarak sordum, bir öğrenciye alnından öpecek kadar minnettarlık duyma sebebini.

Daha da hızlanan gözyaşlarıyla anlatmaya başladı minnettarlık sebebini.

- Derslerinde başarı sağlayamayan oğlum bunalıma girmişti. Otobüste tanıştığı bu genç, oğlumun durumunu anlayınca, ben seni çalıştırırım üzülme, demiş. Oğlum da, az gelirli aileyiz, öğretmen parası verecek durumda değiliz, deyince, sen parayı düşünme, yeter ki çalış demiş. Nihayet anlaşmışlar.

Bir müddet evimize gelip oğluma ders vermeye başladı. Bu sırada bir bardak çayımızı dahi içmedi. Kapı arkasındaki sandalye üzerinde oğluma dersini verip hemen çıktı. Daha sonra, ben artık gelemeyeceğim sen yurda gelirsen birlikte çalışmamızı tamamlayabiliriz diyerek gitti.

Bu sefer oğlum günün çoğunu yurtta geçirmeye başladı. Derken geceleri de yurtta kalayım diye ısrar etti. Nihayet ara sıra eve gelir oldu. Gelip gittikçe oğlumda beklenmedik değişikliklerin olduğunu gördüm. Bunalımdan çıkmış, derslerinde başarılı olmaya başlamıştı..

Bir gün yine eve gelince bana beklemediğim bir sitemde bulundu:

-Anne nedir bu halin? Şu giyimini düzelt de yanına melekler gelsinler dedi. Ben şaşırdım. Eşimin çevresi bozuk, razı olmaz tesettürlü giyime. Buna rağmen oğlumun dediğini yaparak gördüğünüz gibi giyinmeye başladım. Hatta beyim, kapıcı kadını gibi oldun, diye çıkışmasına rağmen oğlumu kırmak istemedim.

Çünkü oğlum artık zayıflarını silmiş, başarılı öğrencilerin arasında yerini almıştı. Bir akşam yine eve geldi, biraz sohbetten sonra hemen gitmeye kalktı. Oğlum ne acele ediyorsun biraz da annenin yanında kal, dedim. Bana ne dedi biliyor musunuz?

-Anne! Öğretmen ağabey ve arkadaşlarımın yanında öyle sıcak ve samimi bir ortam var ki, ben aile ocağında böylesine samimi ortamı göremedim. Öylesine güzel ders anlatıyorlar ki, dersi sevmemek mümkün değil.. Hele dersten sonra bazen cemaat olarak mescitte bir namaz kılışımız var ki sorma gitsin. Ben böyle bir huzuru evimizde hiç yaşamadım.

Ne olur, bir defa da babamla sen burada cemaat olsanız da evimizde biz de öyle huzurlu bir namaz kılsak?.. Oğlum bunu söylerken babası da içeriye girmez mi? Ben kaş göz işaretiyle çocuğu kırmamasını tembih ederek ikna ettim.

Oğlumuz imam oldu, biz de saf tutup cemaat olduk, birlikte evimizde ilk defa cemaatle namaz kıldık.. Bu sırada ben mutluluktan uçacak gibi oldum. Ne diyeceğimi bilemiyordum..

Başarısızlığından bunalıma düşen çocuğumuz, artık sağlam bir kimlik kazanmış, başarılı öğrenciler arasında yerini almıştı..
Bunları anlatırken sürekli gözyaşı döken anne, sorusunu şöyle bağladı: -İşte hocam, oğlumuza bu unutmayacağımız hizmeti veren Akif adındaki öğrenciye bir teşekkür imkânı dahi bulamadım. Biz takdirsiz bir aile değiliz.

Yaptığı bu unutulmaz hizmetine karşı duyduğumuz mahcubiyet ve minnettarlığımızı ifade etmek istiyoruz. Ne olur, bizim adımıza alnından gözlerinden öpün bu gencin, takdirlerimizi, teşekkürlerimizi duyurun! Böyle gençlerle dünyanın neresine okul açarsanız açın sonuç başarıdan başkası olmayacaktır! Bunlar bizim altın neslimizi temsil ediyorlar diye düşünüyor, takdirlerimizin mutlaka duyurulmasını istiyorum.

[email protected]

30 Kasım 2010, Salı
 
Üst