kebîkec
İhvan Forum Üye
- Katılım
- 21 Eyl 2007
- Mesajlar
- 8,083
- Tepkime puanı
- 1,923
- Puanları
- 113
:gul:gul:gul:gul:gul:gul:gul:gul:gul:gul
24 Kasım 2011 de öğretmen ve eğitime dair söylenecek çok şey var... Bardağın dolu tarafına bakmak umuduyla tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutlar öpülesi ellerin sahiplerini yüreklerinden öperim.
Öğretmneler günü olunca aklıma iki şey gelir.
Birisi Yunus Emrenin,
Çıktım erik dalına
anda yedim üzümü
Bostan ıssı kakıyıp
Der ne yersin kozumu
.........
Kerp iç koydum kazana
Poyraz ile kaynattım
Nedir diye sorana
Bandım verdim özünü
Ülkemizin doğusu batısı köyleri düşünüldüğünde öğretmenlerin en büyük materyali kara tahta ile renkli beyaz tebeşirdir. Ama öğretmenler buna rağmen hedef kitlesine şekil verir ve imkansızlıkların borozanlığını yapmadan erik ağacında üzüm yemeye çalışır. Etkili ve yetkililer gelip ondan cevizin hesabını sorsalar da... Soğuk esen poyrazda yemek kazanını kaynatmayı başarır ama anlamazlara anlatamaz, kendini beğendiremez. Depremde en çok can veren meslek gurubudur ama kıymeti cetvelle ölçülmeye kalkışılır. Biz bir iyilik yaparsak suya atarız, mahluk bilmese de Halık teala bilsin yeter. Nasıl olsa son durak onun huzurudur. Ve önemli olan her durakta gözler nemli olsa da son durakta gülümsemektir.
Aklıma gelen ikinci şey bir minik hikayeciktir. Bir yunan köylüsü pazarda satacağı malzemeleri eşeğine yüklemiştir. Pazara doğru giderken tak,tak,tak sesler duyar. İlerledikçe ses daha net duyulur. Nihayet sesin kaynağına ulaştığında bir adamın boyu kadar bir kaya parçasına elindeki çekiç ve murç ile şekil vermeye çalıştığını görür bir süre duraklayıp bakar ve anlam vermeye çalışır. Sonra pazara doğru yoluna devam eder. Akşam geri döndüğünde adamın yine orada çalıştığını görür ve kayanın yontulan yerinden bir atın kafasının belirmeye başladığını görür. Köylü hayretle hayvanından iner adamın yanına gider ve - Bu kayanın içinde bu atı nasıl gördün ? diye sorar.
Kayanın içindeki atı görmek onu heykeltraş yaparak diğer insanlarından farklı kılmış ve bu farkın ismi heykeltraşlık olmuş. Öğretmenin işi daha zordur çünki öğrenciye bakıp onun içindeki cevheri görmesi gerektiği gibi, kayadan çok farklı duyguları olan ete kemiğe bürünmüş narin bir yapıyı işlemesi gerekmektedir. Bu sebeple kendi sıkıntı ve üzüntülerini, kendi sorunlarını işine karıştırmamak durumundadır. Akıp giden hayata sağlam pozisyon almalıdır. Bu şekilde davranan öğretmnelerimizin hepimizin üzerinde olumlu katkıları olmuştur. Bardağın dolu tarafındaki güzel şahsiyetlerin hatırına boş tarafını ve olumsuz anıları bir tarafa bırakarak. Bütün meslaktaşlarımın öğretmenler gününü bir kez daha kutlarım.
:gul:gul:gul:gul:gul:gul:gul:gul:gul:gul
24 Kasım 2011 de öğretmen ve eğitime dair söylenecek çok şey var... Bardağın dolu tarafına bakmak umuduyla tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutlar öpülesi ellerin sahiplerini yüreklerinden öperim.
Öğretmneler günü olunca aklıma iki şey gelir.
Birisi Yunus Emrenin,
Çıktım erik dalına
anda yedim üzümü
Bostan ıssı kakıyıp
Der ne yersin kozumu
.........
Kerp iç koydum kazana
Poyraz ile kaynattım
Nedir diye sorana
Bandım verdim özünü
Ülkemizin doğusu batısı köyleri düşünüldüğünde öğretmenlerin en büyük materyali kara tahta ile renkli beyaz tebeşirdir. Ama öğretmenler buna rağmen hedef kitlesine şekil verir ve imkansızlıkların borozanlığını yapmadan erik ağacında üzüm yemeye çalışır. Etkili ve yetkililer gelip ondan cevizin hesabını sorsalar da... Soğuk esen poyrazda yemek kazanını kaynatmayı başarır ama anlamazlara anlatamaz, kendini beğendiremez. Depremde en çok can veren meslek gurubudur ama kıymeti cetvelle ölçülmeye kalkışılır. Biz bir iyilik yaparsak suya atarız, mahluk bilmese de Halık teala bilsin yeter. Nasıl olsa son durak onun huzurudur. Ve önemli olan her durakta gözler nemli olsa da son durakta gülümsemektir.
Aklıma gelen ikinci şey bir minik hikayeciktir. Bir yunan köylüsü pazarda satacağı malzemeleri eşeğine yüklemiştir. Pazara doğru giderken tak,tak,tak sesler duyar. İlerledikçe ses daha net duyulur. Nihayet sesin kaynağına ulaştığında bir adamın boyu kadar bir kaya parçasına elindeki çekiç ve murç ile şekil vermeye çalıştığını görür bir süre duraklayıp bakar ve anlam vermeye çalışır. Sonra pazara doğru yoluna devam eder. Akşam geri döndüğünde adamın yine orada çalıştığını görür ve kayanın yontulan yerinden bir atın kafasının belirmeye başladığını görür. Köylü hayretle hayvanından iner adamın yanına gider ve - Bu kayanın içinde bu atı nasıl gördün ? diye sorar.
Kayanın içindeki atı görmek onu heykeltraş yaparak diğer insanlarından farklı kılmış ve bu farkın ismi heykeltraşlık olmuş. Öğretmenin işi daha zordur çünki öğrenciye bakıp onun içindeki cevheri görmesi gerektiği gibi, kayadan çok farklı duyguları olan ete kemiğe bürünmüş narin bir yapıyı işlemesi gerekmektedir. Bu sebeple kendi sıkıntı ve üzüntülerini, kendi sorunlarını işine karıştırmamak durumundadır. Akıp giden hayata sağlam pozisyon almalıdır. Bu şekilde davranan öğretmnelerimizin hepimizin üzerinde olumlu katkıları olmuştur. Bardağın dolu tarafındaki güzel şahsiyetlerin hatırına boş tarafını ve olumsuz anıları bir tarafa bırakarak. Bütün meslaktaşlarımın öğretmenler gününü bir kez daha kutlarım.
:gul:gul:gul:gul:gul:gul:gul:gul:gul:gul