_sercan_
Doçent
- Katılım
- 21 Ağu 2009
- Mesajlar
- 687
- Tepkime puanı
- 89
- Puanları
- 0
2010 Mayısı neresinden bakarsanız bakın unutulmaz gündemleri ile hep hafızamızda kalacaktır.
Bugün Avrupa Birliği resepsiyonda gazetecinin biri CHP ve ülkeyi sarsan kasetlerin devamından bahsediyordu. Garip yanı bu kasetlerin AK Partililerle alakalı kısmı idi.
İki gün içinde bütün ülke gündemini alt üst eden ve ardından Deniz Baykal’ın istifasına kadar varan mahrem görüntülerin kamuoyuna açık sitelere düşmesi ile birlikte kirlenen siyasette boyutun nerelerde olduğunu siz düşünün
Kasetle alakalı konuşacak çok şey var Baykal kendiside veya onun adına yapılan açıklamalarda işin değişik senaryoları konuşuldu, yazıldı.
CHP ile yakinen hiç konuşmadım henüz ama bence bu iş devletin işidir kanaati içerisindeyim. CHP ya iktidara hazırlanıyor yâda cezalandırılıyor. Deniz Baykal’ın bu şekilde tavsiye edilmesi CHP içerisinde radikal değişimlerin göstergesidir.
Türkiye siyasi hayatı, bu tip karanlık olaylarla, komplolarla, entrikalarla doludur hep. Derin devlet yâda yeni adı ile Ergenekon bu tip yapılanmaların ana merkezidir. Ergenekon yıllarca hükümetler kurmuştur. Her kurduğu hükümeti de yıkacak elinde dosyaları sürekli bulundurmuştur. Başbakanların, bakanların, bürokratların aktör olacakların birçoğunun ya kaseti, ya dosyası, ya yolsuzlukları bir şekilde elinde bulunuyor. Bunlarla şantajlar ve hükümet kurma pazarlıkları, muhalefet çökertme, iktidara besili adamları yetiştirme işleri vaz geçilmez alışkanlığıdır bu yapının
Demirel diyor ki; “devlette evrak kaybolmaz” evet, bu kasetlerin çeşitlerini düşününsene, 28 Şubat sürecinde yaşamıştık, Şevki Yılmaz’ın kamuoyuna açık sohbetleri sonradan suçmuş gibi her TV kanalında gösterilmeye başlamıştır. Dini kasetler suçtu, sonra savuna kasetleri, siyasilerin rakiplerini alt etme kasetleri falan filan
Önceki yazımızda yazmıştık OCED’le alakalı olarak AK Parti bir samimiyet sınavında diye! Düşününsene iç siyasette ki serkeşlik ve karmaşa aynen dışta da devam ediyor. İsrail’le, ABD ile aramızda ki ilişki bir türlü su yüzüne çıkmıyor. Yazılıyor, çiziliyor, ama tam nedir ismi hiç yok.
Son 4 yılda İsrail’e yönelik sert sözlerin hâkim olduğu dış politikamız, fiili olarak hiç sözlerin seviyesine ulaşmadı. Van munit devrimi asla ilişkilerin boyutunda hayat bulmadı.
Bundan 4 yıl öncede yazmıştık, acaba Türkiye BOP çerçevesinde yeni bir görevmi aldı diye, bu görev; yumuşak, sert oyunlarla “İsrail’i terbiye etme görevimidir” diye. Aslı olmayan sözlerle aynı zamanda Arap kamuoyunu kendi bağlıyarak yürüttüğü politikaya kolay bir şekilde İslam dünyasını angaje ederek böylelikle kamuoyunun da gazını alarak BOP’a kusursuz hizmet etmek midir?
İşin aslı öğrenilerek bilinmeyecekse eğer, eylemlere dikkat etmek doğru olur.
Bir yandan Filistin dostu politik tavırlar, diğer yandan İsrail’i yeren söylemler. Ama politik durum ve işleve gelince İsrail’le ticari hacmimizde genişlemesi, savunma antlaşmalarının devamı, toprak satma işleri, TBMM’de bir İsrailli katilin Nutku… Ardından İsrail’in uluslar arası meşruiyet zeminine hizmet edecek bir eylem hem de üyelik kriterinde insan hakları şartı olan bir örgüte OECD vay be İsrail bu şartıda bizim okeyimizle geçmiş oldu.
“Kısa” yazımızda Azerbaycan ile İsrail ilişkisini bile Türkiye’nin oluru ile olduğunu yazmıştık.
AK Parti tarihi bir hata yaptı, ilk kez de gizleyemeyeceği bir açık verdi. Önceki antlaşmalara falan halk önünde yapılmadığı için sadece eleştiri yapıyorduk. Ama şimdi ne yapalım ne diyelim bilmiyorum.
Şimdilik bu kadarla giriş yapalım.
Uzeyir YİĞİT
velfecr
Bugün Avrupa Birliği resepsiyonda gazetecinin biri CHP ve ülkeyi sarsan kasetlerin devamından bahsediyordu. Garip yanı bu kasetlerin AK Partililerle alakalı kısmı idi.
İki gün içinde bütün ülke gündemini alt üst eden ve ardından Deniz Baykal’ın istifasına kadar varan mahrem görüntülerin kamuoyuna açık sitelere düşmesi ile birlikte kirlenen siyasette boyutun nerelerde olduğunu siz düşünün
Kasetle alakalı konuşacak çok şey var Baykal kendiside veya onun adına yapılan açıklamalarda işin değişik senaryoları konuşuldu, yazıldı.
CHP ile yakinen hiç konuşmadım henüz ama bence bu iş devletin işidir kanaati içerisindeyim. CHP ya iktidara hazırlanıyor yâda cezalandırılıyor. Deniz Baykal’ın bu şekilde tavsiye edilmesi CHP içerisinde radikal değişimlerin göstergesidir.
Türkiye siyasi hayatı, bu tip karanlık olaylarla, komplolarla, entrikalarla doludur hep. Derin devlet yâda yeni adı ile Ergenekon bu tip yapılanmaların ana merkezidir. Ergenekon yıllarca hükümetler kurmuştur. Her kurduğu hükümeti de yıkacak elinde dosyaları sürekli bulundurmuştur. Başbakanların, bakanların, bürokratların aktör olacakların birçoğunun ya kaseti, ya dosyası, ya yolsuzlukları bir şekilde elinde bulunuyor. Bunlarla şantajlar ve hükümet kurma pazarlıkları, muhalefet çökertme, iktidara besili adamları yetiştirme işleri vaz geçilmez alışkanlığıdır bu yapının
Demirel diyor ki; “devlette evrak kaybolmaz” evet, bu kasetlerin çeşitlerini düşününsene, 28 Şubat sürecinde yaşamıştık, Şevki Yılmaz’ın kamuoyuna açık sohbetleri sonradan suçmuş gibi her TV kanalında gösterilmeye başlamıştır. Dini kasetler suçtu, sonra savuna kasetleri, siyasilerin rakiplerini alt etme kasetleri falan filan
Önceki yazımızda yazmıştık OCED’le alakalı olarak AK Parti bir samimiyet sınavında diye! Düşününsene iç siyasette ki serkeşlik ve karmaşa aynen dışta da devam ediyor. İsrail’le, ABD ile aramızda ki ilişki bir türlü su yüzüne çıkmıyor. Yazılıyor, çiziliyor, ama tam nedir ismi hiç yok.
Son 4 yılda İsrail’e yönelik sert sözlerin hâkim olduğu dış politikamız, fiili olarak hiç sözlerin seviyesine ulaşmadı. Van munit devrimi asla ilişkilerin boyutunda hayat bulmadı.
Bundan 4 yıl öncede yazmıştık, acaba Türkiye BOP çerçevesinde yeni bir görevmi aldı diye, bu görev; yumuşak, sert oyunlarla “İsrail’i terbiye etme görevimidir” diye. Aslı olmayan sözlerle aynı zamanda Arap kamuoyunu kendi bağlıyarak yürüttüğü politikaya kolay bir şekilde İslam dünyasını angaje ederek böylelikle kamuoyunun da gazını alarak BOP’a kusursuz hizmet etmek midir?
İşin aslı öğrenilerek bilinmeyecekse eğer, eylemlere dikkat etmek doğru olur.
Bir yandan Filistin dostu politik tavırlar, diğer yandan İsrail’i yeren söylemler. Ama politik durum ve işleve gelince İsrail’le ticari hacmimizde genişlemesi, savunma antlaşmalarının devamı, toprak satma işleri, TBMM’de bir İsrailli katilin Nutku… Ardından İsrail’in uluslar arası meşruiyet zeminine hizmet edecek bir eylem hem de üyelik kriterinde insan hakları şartı olan bir örgüte OECD vay be İsrail bu şartıda bizim okeyimizle geçmiş oldu.
“Kısa” yazımızda Azerbaycan ile İsrail ilişkisini bile Türkiye’nin oluru ile olduğunu yazmıştık.
AK Parti tarihi bir hata yaptı, ilk kez de gizleyemeyeceği bir açık verdi. Önceki antlaşmalara falan halk önünde yapılmadığı için sadece eleştiri yapıyorduk. Ama şimdi ne yapalım ne diyelim bilmiyorum.
Şimdilik bu kadarla giriş yapalım.
Uzeyir YİĞİT
velfecr