Nuriye Çeleğen / Sünnet Pedagojisinde Ergen

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Nuriye Çeleğen / Aşk-ı Sükun - Her kadın Hacer'dir...

125974.jpg


Her kadın Hacer'dir...

Aşk-ı Sükûn alışılmışın dışında bir roman... Nuriye Çeleğen, bu kitapla çıktığı yolculukta, hakiki aşkın sırrını arıyor. Hepimizin az çok bildiği kıssa-yı İbrahim'den (a.s.) hareketle iki kadının gözlerinden aşkın tabiatını ve farklı kalplerdeki tecellilerini okumamızı teklif ediyor. Kur'an-ı Hakîm'den ve hadis kaynaklarından yararlanılarak ortaya çıkarılan bu eser, kıssanın kadınlara bakan cihetlerini anlatmasıyla da özgün bir boyut taşıyor. Peygamber annelerinin bu değerli hayat hikayesini, bizzat Hz. Hacer ve Hz. Sâre validemizin gözlerinden okumak isteyenler için, elinizdeki roman doğru bir seçim...
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Her kadın Hacer'dir diyen roman



Kalbinizin sesine kulak verin; Hacer misiniz, Sâre misiniz? Cevabınıza göre aşkın tecellisi de değişir. Nuriye Çeleğen ise Aşk-ı Sükun adlı eserinde her kadın Hacer'dir diyor.
http://uyelik.haber7.com/uye-islem.php?cmd=addNews&nID=786075
Ahmet Ay'ın kitap kritiği
Aşk-ı Sükûn: Her kadında aşkın tecellisi başkadır

Her bir kıssa-yı Kur’aniyede binler hikmet var. Bunu her ne kadar takliden bilsek de, mesele tahkike geldiğinde pek çoğumuz bir yerlerde takılırız, şaşarız, aşamayız. Bazen de korkarız, kurcalayamayız, hazine arayan dalgıçlar gibi olamayız. Kıssayı anlatmakla veya okumakla yetiniriz sadece, ötesine bakmayız. (Kur’an’ı anlama noktasında bir zaafımızdır bu aslında.) Fakat Bediüzzaman Hazretleri’nin Sözler isimli eserinin Yirminci Söz’ünde belirttiği gibi, aslında bu kıssalar, büyük kanunların uçları mesabesindedirler. Eğer yeterince tahkik edilebilirlerse, büyük sırlarından, hazinelerinden sizlere de bir damlacık sunabilirler.
Ki Bediüzzaman, zikredilen eserin bahsi geçen bölümünde, buna pek çok örnekler de verir. Ve gösterdiği misaller çerçevesinde o yolda gitmemizi tavsiye eder. Birkaç yöntem anlatıp ışık tutar, yordam öğretir.
İşte bu yakınlarda bu yolun yolcularına, yani “kıssa-yı Kur’aniye kâşifleri” diyebileceğimiz kitaplar arasına bir yenisi daha eklendi. Nuriye Çeleğen’in Nesil Yayınları’ndan çıkan Aşk-ı Sükûn: Her Kadın Hacer’dir isimli eseri...
Bu eser de arayışında olduğumuz kıssa-yı Kur’aniye okumalarına bir yeni soluk teşkil ediyor. Çok aşinası olduğumuz bir kıssaya, hiç aşinası olmadığımız bir bakış açısıyla bakmaya ve ondan yeni sırlar devşirmeye çalışıyor. Roman boyunca Hz. İbrahim’in (a.s.) kıssasını, onun hayatının iki şahidinin gözüyle, yani Sâre ve Hacer validelerimizin gözleriyle anlatmayı gaye edinen Nuriye Çeleğen, aynı zamanda kitabın sonuna geldiğimizde bize şunu da söyletiyor: “Her kadında aşkın tecellisi başkadır.”
Biz böyle okumalar yapmaya alışık değiliz. Ama ezberimizin de sıradışı yazmaya kabiliyeti olan kalemler tarafından bozulması hiç fena bir şey değil. Kendi adıma söyleyeyim; Hz. İbrahim’in (a.s.) hayatını, yani kıssasını, olayları eşzamanlı yaşayan kadınların gözlerinden okumak hiç aklıma gelmemişti. “Onlar ne düşünmüşlerdir” diye hiç düşünmemiştim. Hakikaten de acaba o ayrılıklar, sürgünler, sıkıntılar zamanında her iki annemiz neler düşündüler? Neler yaşadılar? Neler kurguladılar zihinlerinde Hz. İbrahim’e ve hayata dair, merak edeniniz var mı? Ben bu kitaba kadar merak etmemiştim.
Bahislerinin Kur’an’a girmesiyle ne kadar kıymetli oldukları ortada olan bu hanımlar, acaba yaşadıklarını bizzat kendileri nasıl yorumladılar? İşte Nuriye Çeleğen, bir hanım olmanın avantajıyla bu kitapta yaşanılan olayların ardındaki hislere uzanmaya çalışıyor. Bize garip gelen pek çok olayı peşpeşe yaşama imtihanına maruz kalan bu iki kadının, Hz. İbrahim’in kıssasındaki payını, hissesini sorguluyor.
Bu yönüyle bir peygamber kıssasının, kıssanın diğer karakterleri tarafından anlatılması bir hayli ilginç. Eminim size de ayrı bir keyif verecektir. Üstelik roman kurgusuyla...
Kitabın üslubu hakkında da söyleyeceklerim var. Çünkü benim pek hoşuma gitti.
Bence Nuriye Çeleğen, özellikle bu kitabında dilindeki sanatsallığa zirve yaptırmış. Ben okurken dahi dayanamayıp, pek çok satırını bir kenara not aldım, hatta sosyal paylaşım sitelerinde paylaştım. Bana çok etkileyici geldi kimi ifadeler... Gerçi bu romanı okurken, sanatlı anlatımına bir kısım okurlar takılacaklardır tahmin ederim. Ama umuyorum, böyle metinleri sevenler ondan çok hoşlanacaklar. Çünkü Aşk-ı Sükûn aslında sükûnetin değil; o sükûneti arayışın romanı... İki kadının, Hz. İbrahim’e bağlanmış hayatları içinde verdikleri bir olgunluk sınavı... Şimdi siz sınayın kalbinizi bakalım: Hacer misiniz, Sâre misiniz? Cevabınıza göre aşkın tecellisi de değişecek...
(moralhaber.net)
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Sünnet Pedagojisinde Ergen
sunnet-pedagojisinde-ergenlik20140426091038-300x385.jpg
Hayatın en önemli dönemlerinden biri de ergenlik dediğimiz döneme denk geliyor. Meslek seçimi , eş seçimi, yaşayacağımız yer seçimi, olmak istediğimiz kişiye dair attığımız adımlar hep bu dönemin içinde kendine yer buluyor. Ama tüm bunlar dünyevi kaygılar nihayetinde. Nuriye Çeleğen bu kitabında, ergenlere ve gençliğe bakışı, dünyevi bakıştan Nebevi bakışa çekiyor ve “ ergenlik biyolojik bir durum olsa, ilk başta peygamberlerde görülmesi lazım” cümlesiyle ezberlerimizi bozacağını gösteriyor.
“Çocuk eğitiminde sünnete uymak, o davranışla çocuğun ellerinden tutarak Allah Resulü’nün huzuruna götürmektir. Hangi çocuk onun huzuruna gitmiş de terbiye olmamış? “ sorusu da bu zamanın anne ve babalarının sormaları gereken önemli sorulardan.
Din ve dünyevi bakış açımızdaki tezatı da yazarın “ Biri sorunlu dönem derken, diğeri sorumlu olduğu dönemdir der. Birisi sorunlu kabul edip hiçbir sorumluluk yüklemezken, diğeri en önemli kullluk sorumluluğunu yükler “ cümlesinde çok net görebiliyoruz aslında. Bakış açımız, çocuklarımızı yetiştirme biçimimiz içine katmadığımız sünnet gerçeğini, sonuçları ve cümlelerimize yansıyan şikayetleri itibariyle gösteriyor. Anne ve baba olmayı salt bu dünyaya ait görmeyen ebeveynler ve “ergenim işte, bana dokunmayın” diyen gençler bu kitabı okusun derim. Kim Efendimiz (s.a.v ) ‘in huzuruna gidip, içindeki çalkantıları sükûnete eriştirmek istemez ki? (Nesil Yayınları)

Kitapta ebeveynlere düşen sorumlulukları Nuriye Çeleğen şöyle sıralıyor;
*Anne ve baba uyum içinde çocuğun eğitiminde ortak davranış içerisinde olmalıdır. İkisinin uyumlu davranışı ortak bir duadır.
* Sünnete uymaya niyet edilmelidir. Sünnete uymaya niyet aczini, fakrını hissetmek ve Rab ismine sığınmaktır.
* Hamilelikten başlayan bir sünnet terbiyesi ile çocuk yetiştirilmelidir.
* Çocukluk dönemi atlatılmamalı, manevi eğitim ergenliğe bırakılmamalıdır.
* Şefkat, yalnız dünya için kullanılmamalıdır.
Tuğba Akbey İnan
 
Üst