Aslında Nurettin YILDIZ Hoca modern hukukun yetişkin kız ve erkekleri "zina"ya götürdüğünden mütevellit böyle bir açıklama da bulundu ki,
Bizler de bu açıklamanın değişik versiyonlarını zaten ifade ediyoruz.
Liseyi bitireceksin, arkasından üniversite, arkasından iş ya da uzmanlık vs. yaş gelecek, 35 ile 40 arasına... Ondan sonra evliliği hatırlayacaksın.
İşte devlet buna bir çare aramalıdır diyeceğiz ama devlet zaten "İslami Nikah"ın düşmanı dolayısıyla buna çare aramaz bilakiz önünü de kesiverir.
Nurettin YILDIZ da işin burasını söyleyemez, çünkü onun da derdinde "şer'i bir toplum", "fıkıh düzeneğinde bir cemeat" olgusu yoktur. Vardır da belki, konuşmaz buraya kendi toplumunu kanalize etmeye çalışmaz ya da kendi yapılanması içersinde böyle bir oluşumu bina etmeye gayret etmez.
Peygamberimiz'in özelliği Mekke'nin Tağuti idaresinden tamamen ayrışmaktı İslami alanda. Biz ise, ayrışmadan öte onun tekelinde bulunan camilerde sohbet etmenin derdindeyiz vs...
Ondan sonra, 6 yaşlarındaki çocukları Tağut'tan ayrıştırmaya çalış ve velilerinin beyanlarıyla, oğlana bir kızı; kıza da bir oğlanı takdim edebilirler çocuklar küçük de olsa.
Zaten bu yakın akrabalarda oluyor. Bunda da çok bir sakınca yoktur ama en nihayetinde çocuklar büyüdüklerinde dinlenecekse.
Siz ister kabul edin ve etmeyin bu ameliyeler bizim toplumumuzda vardır.
Mesela bir kardeşimiz ağabeyine, kız kardeşine, ya da halasına, teyzesine, oğluma senin kızını düşünüyorum diyebilir o da bunu tebessümle karşılar. İleri de düşünülen şey gerçekleşir ya da gerçekleşmez, "kader..???"
Lakin kız ya da erkek birbirlerini istemezlerse, velilerin "ben çalarım ben oynarım" demeleri de uygun değildir diyeceğim ama şurası da unutulmamalıdır:
14, 15, 16 yaşlarında reşid ya da reşide olmuş erkek ve kadın kendi kararlarının istikametinde böyle bir ameliyenin içersinde olmazlar. Olamazlar. Hele hele, İslami bir toplumda bu sözkonusu da değildir.
Yanlış anlamayın tabii ve doğal olarak bir şeyin varlığından bahsediyorum,
Zalimlikten, zulümden, baskıdan falan bahsetmiyorum.
Yani günümüzde İslam'a taban tabana zıt cadde, sokak ve mahalleyle, iş hayatıyla, okul hayatıyla, üniversite hayatıyla İslam'ın olması gerekenini çözümlendirmeye kalkarsanız kusura kalmayın ama ister istemez siz de zıvanadan çıkabilirsiniz.
İşte yukarıdaki birçok beyan bunun göstergesidir.
Düşünün, 3,4,5 yaşlarında kreşle tanışmış, sonraki yaşlarda da mahalleye, sokağa adepte olmuş ve arkasından ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite çevresine adepte olmuş mükelleflere "kararınızı" çok kibar, nazik ve olması gerek cümlelerle de ifade edemezsiniz,
Sizdeki bu kibarlık ve nezaket muhatabı olduğunuz kızınıza ve oğlunuza "zulüm" ya da "baskı" olarak yansıyacaktır...
Siz aslında ölmüşsünüz de burada çelik çomak oynuyorsunuz derim...
Ben, sen, o farketmiyor...
Veliler evlatlarını evlatlarından daha da çok düşünürler.
Dolayısıyla, veliler çok yakın akrabalarına ya da dostlarına böyle bir düşüncenin varlığını duyurabilirler, 15, 16 yaşlarında da mümkünse düğün yapılır...
Buna İslam ne der ki...
Hatta İslam bunu emreder, bu toplumlarda zina çok çok düşük seyreder...
Düşünün bir lisede 250 erkek ve kız mezun oluyor, zina temizliği babından anket yapıyorsunuz, neredeyse nezafet ehli" bir kimse bulamıyorsunuz...
14 ila 18 yaş arasında eğitim veren bir yerden bahsediyorum... Canlar geçmiş olsun...
NOT:
Bazen tıpçıların seminerlerine de giderim. İslam'la da çok alakası olmayan bir cerrahın Tıp ilmine göre ideal evlilik yaşının;
Kızlarda, 16, erkekler de ise 18 olduğunu ifade etmişti...
Kulaklarım duydu bu sözü...
Saygılar...