Bir BDP yöneticisine “Kürt realitesini kabul ediyor musunuz?” diye sorulduğunu duydunuz mu? Veya Devlet Bahçeli’ye “Türk Milliyetçiliğine inanıyor musunuz?” sorusunun sorulduğunu? Bu soruları soramazsınız; sorarsanız komik duruma düşersiniz. CHP’nin ‘sol’ bir parti olmadığı bilinir, buna rağmen kimse CHP liderine bunu sormaz; sorarsa cevabını alır. Sebebi de şudur: Siyasi partiler belirli fikirler etrafında toplanır. O fikir, o partinin var olma sebebidir. Lider ise o fikrin simgesidir. Ama Saadet liderine “gömleği çıkarıp çıkarmadığı” sorulabiliyor. Bu sorunun cevabının zerre kadar önemi yoktur. Eğer bu soru sorulabiliyorsa ve hele de ciddi ciddi bu tartışılıyorsa o kişi liderlikten derhal çekilmelidir.
Bunu söylediğimiz için Numan Kurtulmuş’un Saadet Partisinden ayrılmasını söylemiyoruz. Milli Görüş içinde herkesin, her düşünceden insanın bir yeri olabilir.
Ama lider olarak değil!
Parti lideri olacak kişi, o partiyi ortaya çıkaran düşünceyi tartışmasız şekilde taşımak zorunadır. Ak Partinin başına Köksal Toptan’ın lider olduğunu düşünebiliyor musunuz? İlhan Kesici (istifa edene kadar olduğu gibi) CHP’de yer alabilir veya Ertuğrul Günay Ak Partinin bir bakanı olabilir. Bakan olabilir ama Ak Partinin başına geçemez. Numan Bey‘i Saadet Partisinin başında görmek isteyenler bunu bir kez daha düşünmeli.
Açılım tartışmaları esnasında Sayın Numan Kurtulmuş’un söylediklerini hatırlıyor musunuz? “Ak Partinin süreci iyi yönetemediğini, farklı bir yol çizmesi gerektiğini” söylüyordu. Şimdi ister misiniz, Ak Partililer dönüp Numan Bey’e “Koca ülke ve sayısız kesimin her çeşit engeli çıkardığı bir süreci yönetmek kolay mı? Siz değil misiniz üç kişilik partide kriz çıkartan?” deseler ne cevap verilir acaba? Başkalarına akıl vermesi, eleştirmesi kolaydır ama söylediği ile yaptığının tutması zordur.
Maalesef Numan Bey, parti içi sıkıntıları olabilecek en kötü şekilde müdahale etmiştir. Partiye düşman biri olsa ve partinin zararına işler yapmak istese ancak bu kadar olabilir. Aydın Doğan’ın adamlarından alınan akılla gidilecek nokta başka neresi olabilirdi ki?
Sadakat ilkelere mi, kişilere mi?
Bunu diyenlerin kastettikleri şey, ‘Erbakan’ın koltuk için kendi ilkelerine uyan kişileri yani Numan Bey’i harcadığı’ yargısıdır. Yani Erbakan ‘koltuk ve saltanat meraklısı’; onun takipçileri de samimi görünseler bile aslında olan biteni anlayamayan saf insanlar!
Bunu diyecek kişilerin Numan Bey’in SP liderliği boyunca hangi Milli Görüş ilkesine yeniden hayat verdiğini sormak hakkımız herhalde.
Erbakan Numan Kurtulmuş’u liderliğe getirirken veya iki yıl boyunca tek eleştiri getirmeden yerinde otururken bu saltanat işi pek aklına gelmemiş olsa gerek(!)
Bu içi boş sloganı bayraklaştıranlar söylediklerinin ne kadar farkındalar? Eğer böyle bakılıyorsa karısındaki kişilerin art niyetinden emin demektirler ve konuşmak anlamsızdır. Bunun yerine kişileri tercihlerinde samimi, şahsi çıkarlarına göre değil inandığı ilkeler doğrultusunda hareket eden insanlar olarak görseler daha iyi olmaz mı?
Kim, neden karşı?
Lütfen konuyla ilgili olarak tepki gösterenlere dikkat edin. Tepkilerinin gerçek sebebi nedir diye anlamaya çalışın. İşte benim tespit edebildiğim sebepler:
1- Yeminli Erbakan karşıtları: Her ne kadar Erbakan’ı tarihe gömme arzuları ertelense de, eleştirebilme fırsatı buldular. Fırsatı kullanıyorlar.
2- Numan Kurtulmuş’u destekleyen SP içinden belli bir grup: Refah Partisinden Ak partiye katılmada geç kalmış ve şimdide içten içe ‘yanlış ata oynamaktan(!)’ rahatsız olanlar bu grupta. Numan Bey’in SP’ ye kazandırdığı(ve kazandırabileceği) oylar ve medya ilgisi başlarını döndürdü. Başka bir şey görmeleri zor…
3- Kurtulmuş’u destekleyen SP dışından belli grup: Kavgadan ve Erbakan’ın yıpranmasından memnunlar. Oy vermeyecek de olsalar ‘Kurtulmuş kazanırsa Ak Partinin gücü biraz yıpranabilir’ hesabı var.
4- Ak Partililer: ‘Biz demiştik!’ deme fırsatı yakalamanın rahatlığındalar. Olayların kendiliğinden Ak Parti lehine çözümleneceğini düşündüklerinden uzak duruyorlar. Saadet Partisinden Ak Partiye katılım bekliyorlar.
5- MHP Yönetimi: Parti içi meseledir diyerek sessiz de kalsalar, Numan Bey’i takipteler. İkinci bir ‘Genç Parti hadisesi’ en çok onları etkileyecek. Genç Parti yüzde yedi civarında oy aldığında meclis dışında kalmışlardı.
Atıf Köktürk
http://www.haberayna.com/haberdetay.asp?Newsid=49847
Bunu söylediğimiz için Numan Kurtulmuş’un Saadet Partisinden ayrılmasını söylemiyoruz. Milli Görüş içinde herkesin, her düşünceden insanın bir yeri olabilir.
Ama lider olarak değil!
Parti lideri olacak kişi, o partiyi ortaya çıkaran düşünceyi tartışmasız şekilde taşımak zorunadır. Ak Partinin başına Köksal Toptan’ın lider olduğunu düşünebiliyor musunuz? İlhan Kesici (istifa edene kadar olduğu gibi) CHP’de yer alabilir veya Ertuğrul Günay Ak Partinin bir bakanı olabilir. Bakan olabilir ama Ak Partinin başına geçemez. Numan Bey‘i Saadet Partisinin başında görmek isteyenler bunu bir kez daha düşünmeli.
Açılım tartışmaları esnasında Sayın Numan Kurtulmuş’un söylediklerini hatırlıyor musunuz? “Ak Partinin süreci iyi yönetemediğini, farklı bir yol çizmesi gerektiğini” söylüyordu. Şimdi ister misiniz, Ak Partililer dönüp Numan Bey’e “Koca ülke ve sayısız kesimin her çeşit engeli çıkardığı bir süreci yönetmek kolay mı? Siz değil misiniz üç kişilik partide kriz çıkartan?” deseler ne cevap verilir acaba? Başkalarına akıl vermesi, eleştirmesi kolaydır ama söylediği ile yaptığının tutması zordur.
Maalesef Numan Bey, parti içi sıkıntıları olabilecek en kötü şekilde müdahale etmiştir. Partiye düşman biri olsa ve partinin zararına işler yapmak istese ancak bu kadar olabilir. Aydın Doğan’ın adamlarından alınan akılla gidilecek nokta başka neresi olabilirdi ki?
Sadakat ilkelere mi, kişilere mi?
Bunu diyenlerin kastettikleri şey, ‘Erbakan’ın koltuk için kendi ilkelerine uyan kişileri yani Numan Bey’i harcadığı’ yargısıdır. Yani Erbakan ‘koltuk ve saltanat meraklısı’; onun takipçileri de samimi görünseler bile aslında olan biteni anlayamayan saf insanlar!
Bunu diyecek kişilerin Numan Bey’in SP liderliği boyunca hangi Milli Görüş ilkesine yeniden hayat verdiğini sormak hakkımız herhalde.
Erbakan Numan Kurtulmuş’u liderliğe getirirken veya iki yıl boyunca tek eleştiri getirmeden yerinde otururken bu saltanat işi pek aklına gelmemiş olsa gerek(!)
Bu içi boş sloganı bayraklaştıranlar söylediklerinin ne kadar farkındalar? Eğer böyle bakılıyorsa karısındaki kişilerin art niyetinden emin demektirler ve konuşmak anlamsızdır. Bunun yerine kişileri tercihlerinde samimi, şahsi çıkarlarına göre değil inandığı ilkeler doğrultusunda hareket eden insanlar olarak görseler daha iyi olmaz mı?
Kim, neden karşı?
Lütfen konuyla ilgili olarak tepki gösterenlere dikkat edin. Tepkilerinin gerçek sebebi nedir diye anlamaya çalışın. İşte benim tespit edebildiğim sebepler:
1- Yeminli Erbakan karşıtları: Her ne kadar Erbakan’ı tarihe gömme arzuları ertelense de, eleştirebilme fırsatı buldular. Fırsatı kullanıyorlar.
2- Numan Kurtulmuş’u destekleyen SP içinden belli bir grup: Refah Partisinden Ak partiye katılmada geç kalmış ve şimdide içten içe ‘yanlış ata oynamaktan(!)’ rahatsız olanlar bu grupta. Numan Bey’in SP’ ye kazandırdığı(ve kazandırabileceği) oylar ve medya ilgisi başlarını döndürdü. Başka bir şey görmeleri zor…
3- Kurtulmuş’u destekleyen SP dışından belli grup: Kavgadan ve Erbakan’ın yıpranmasından memnunlar. Oy vermeyecek de olsalar ‘Kurtulmuş kazanırsa Ak Partinin gücü biraz yıpranabilir’ hesabı var.
4- Ak Partililer: ‘Biz demiştik!’ deme fırsatı yakalamanın rahatlığındalar. Olayların kendiliğinden Ak Parti lehine çözümleneceğini düşündüklerinden uzak duruyorlar. Saadet Partisinden Ak Partiye katılım bekliyorlar.
5- MHP Yönetimi: Parti içi meseledir diyerek sessiz de kalsalar, Numan Bey’i takipteler. İkinci bir ‘Genç Parti hadisesi’ en çok onları etkileyecek. Genç Parti yüzde yedi civarında oy aldığında meclis dışında kalmışlardı.
Atıf Köktürk
http://www.haberayna.com/haberdetay.asp?Newsid=49847