"Numan Kurtulmuş Başkanlıktan İstifa Etsin"

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Vakit'ten Kurtulmuş'a istifa çağrısı

Hüseyin ÖZTÜRK -VAKİT

Hani bir atasözümüz vardır, “açtırmayın kutuyu, söyletmeyin kötüyü” derler.

Ağabeyler ve Numan Kurtulmuş

Mümkün mertebe Saadet Partisi ile ilgili yazmamaya özen gösteririm. Ne kutuyu açmak, ne de kötü olmak isterim.

Çünkü iyi de yazsam, kötü de yazsam küfür yiyorum. İyi yazdığım zaman “Haa nihayet anladın” deyip ağızlarına geleni söylüyorlar. Eleştirdiğim zaman da yine bir yığın ağza alınmayacak hakaret ve küfür savuruyorlar.

Hatta birkaç kez İstanbul İl Başkanı sevgili dostum Erol Erdoğan’a durumu ilettim, “Yahu bu işin bir çözümü yok mu? Tabandaki bu tahammülsüzlükleri; seminerlerle, yazılarla, konuşmalar ve görüşmelerle halledemez misiniz” dedim.

Neyse, yine küfür ve hakaret yiyeceğimi bile bile, iyi niyetle ve samimi bir şekilde hatta sınırsız objektif olacak bir tarzda, bir iki şey söylemek isterim. Aman öncelikle şunu belirteyim.

Yazacaklarımdan dolayı beni eleştireceklerin, küfür edeceklerin ve hakaret edeceklerin bir kere yaşının 45’in üzerinde olması lazım. Bu yaşın altındakilerin henüz babaları ve anneleri evlenmemişken, ben bu davanın içinde ve malum büyüklerin çok yakınındaydım. Ne yediklerinden, ne içtiklerinden ve nasıl yaşadıklarından haberdarım.

Bunları söylerken işkembeden atmıyorum, “Siyasal İslam’ın Dünü Bugünü” diye uzun bir çalışma yaptım ve çalışmayı yayınlamadım. Baktım ki, “faydasından çok zararı olacak. Kaş yaparken göz çıkarmanın kimseye yararı olmayacak”, bu düşünceyle vazgeçtim.

Mesela küçük bir örnek vereyim.

Röportaj yaptığım eski bir MSP’li vekil, Refah Partisi döneminde dışarıda kalınca Erbakan Hocam’a ateş püskürüyordu. Konuşmayı kayda almıştım ama böyle bir konuşmayı bırakın yazmayı, anlatmayı bile hoş karşılamadığım için sildim. Ve aynı sayın eski vekil, ne yaptı ne etti, Saadet Partisi’nden aday olunca, Erbakan hocama toz kondurmadı.

Onun için olabildiğince Saadet Partisi üzerine yazı yazmamaya gayret ediyorum. Sadece Erbakan hocama olan saygım yüzünden bunu yapıyorum. Ha bu, Numan Kurtulmuş’a karşı yapılanları hoş karşıladığım anlamına gelmesin. Asla hoş karşılanacak bir davranış değil yapılanlar. Gerçi Numan Kurtulmuş da bir ilk değil zaten.

MSP döneminde, Refah Partisi döneminde, Fazilet Partisi döneminde, bu ve buna benzer nice kumpaslar olduğu için parti bir türlü kendisini toparlayamamıştır. Partinin tavanında iyi bir teşebbüs ruhu vardır ama kötü bir işletmecilik hâkimdir. Ne demek istediğimi anlayan anlar.

Şunu da belirtmek gerekir..

Hepsi de siyasetin dışında iyi insanlardır, hepsi iyi bir ağabey, iyi bir baba ve iyi bir arkadaştır. Yalnız siyasi hırs noktasında, bazı insanî zaafları sözkonusudur..

Büyük bir aile terbiyesi almış, siyasette nezaket timsali olarak gösterilecek olan Numan Kurtulmuş; kişilik, kimlik, bilgi birikimi ve tecrübe bakımından önemli bir isimdir ve toplumun bütün kesimlerini kucaklayacak bir karaktere sahiptir.

Numan Kurtulmuş’un bu yapısı, partinin ellerinden çıkacağı endişesi taşıyan bazı kişilerin hırslarını tahrik etmektedir.

Sonuçta isteniyor ki; Numan Kurtulmuş’un ağzından çıkacak her sözden, önce ağabeylerin haberi olsun.. Hatta Numan bey hiç konuşmasın.

Numan Kurtulmuş iş başına geldiği günden beri bu sıkıntıyı yaşıyor aslında.

Eğer yanılıyorsam inkâr edebilir.

O sebeple derim ki “Sayın Numan Kurtulmuş, size rahat vermeyecekler, ümmet adına bir hayır işleyin ve kim istiyorsa bayrağı teslim edin.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Aynen benim sebebimle susuyor :) Ama ben Teslim olmasından yana değilim Numan Kurtulmuş un.... Gerçi Cenab-ı Hakk hesaplarını döndürecektir bir şekilde bu da ondan sebeptir ama... fikren de teslim olmamaı tarafındayım...
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Aşağıdaki Paragrafı anlamak için okuduğumda ben anlatma özürlüler sınıfında olduğumu gördüm ama Anlamak için sosyal olayları izlediğim de anladım.Bu Forum ve diğer forumlarada anlatmak istediğim ANA FİKİR i ne güzel özetlemiş.Allah razı olsun.

MSP döneminde, Refah Partisi döneminde, Fazilet Partisi döneminde, bu ve buna benzer nice kumpaslar olduğu için parti bir türlü kendisini toparlayamamıştır. Partinin tavanında iyi bir teşebbüs ruhu vardır ama kötü bir işletmecilik hâkimdir. Ne demek istediğimi anlayan anlar.

Alttada güzel belirtmiş.

Numan Kurtulmuş’un bu yapısı, partinin ellerinden çıkacağı endişesi taşıyan bazı kişilerin hırslarını tahrik etmektedir.

ve SON NOKTA

Neyse, yine küfür ve hakaret yiyeceğimi bile bile, iyi niyetle ve samimi bir şekilde hatta sınırsız objektif olacak bir tarzda, bir iki şey söylemek isterim. Aman öncelikle şunu belirteyim.

Yazacaklarımdan dolayı beni eleştireceklerin, küfür edeceklerin ve hakaret edeceklerin bir kere yaşının 45’in üzerinde olması lazım. Bu yaşın altındakilerin henüz babaları ve anneleri evlenmemişken, ben bu davanın içinde ve malum büyüklerin çok yakınındaydım. Ne yediklerinden, ne içtiklerinden ve nasıl yaşadıklarından haberdarım


Biraz da nefsim yazdırdı NEFSİM den dolayı özür dilerim.
 

bakış

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2009
Mesajlar
4,717
Tepkime puanı
251
Puanları
0
Konum
İstanbul-Pendik
herkes milli görüşün yüzde 5 olan oyunu küçümsüyor.iyide bunun yüzde 22 'side vardı.madem bu ihtiyar ekip kötü idi,neden başarı geldi..
vakitin en çömez akpartlisi hüseyin öztürk,son cümlesinde dalga geçmiş.dalga denizde bulunur.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
herkes milli görüşün yüzde 5 olan oyunu küçümsüyor.iyide bunun yüzde 22 'side vardı.madem bu ihtiyar ekip kötü idi,neden başarı geldi..
vakitin en çömez akpartlisi hüseyin öztürk,son cümlesinde dalga geçmiş.dalga denizde bulunur.

BAKIŞ

Düşün bakalım

% 22 lerden % 5 in bile altına düşmesi.

AYRICA

Gerçekten düşünürsen ÇOK ŞEYİN FARKINA varacaksın
 

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
Yok yok istifa etmek falan yok
Bakalım ihtiyarlar ne yapabilecek :)


Bence Numan beyin ipi çekildi.
İhtiyarların ne yapabileceğini göreceğiz.
Genç Erbakan ne demişti?
"Numan bey kesinlikle gidecek"
O kadar.
Zaten 310 oyla genel başkanlık yapılamaz Manifesto bey.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Türkiye referanduma gidiyor. Liderler sahaya iniyor...

Türk Siyasi Tarihine akışına muttali olanlar ve siyasi liderlerin reflekslerini az çok bilenler, sol siyasetin duayen isimlerinden Bülent Ecevit'in eğer yaşıyor olsaydı yaklaşan referandumda "evet" çizgisine çok yakın olacağını öngörürler. Bir çırpıda zikredilebilecek çok sayıda makul gerekçe bir yana, CHP ile aynı karede görünmeme pahasına bile olsa böyle bir yaklaşım içinde olacağını tahminde zorlanmazlar. Hatta eşi Rahşan Hanım ile (kameralar önünde değil evde) ters düşme pahasına, ülkenin karanlık geçmişinin aydınlanması için Ergenekon dava sürecine destek vermesinin de sürpriz olmayacağını bilirler. Aklındaki doğru ile örtüşürse, Merhum Ecevit'in kendince kararlı bir çizgide durduğunu ve dış etkilerin çok tesirinde kalmadığını hatırlarlar.

Sayın Erbakan'ın siyasi çizgisini ve hangi durumda nasıl davrandığı konusunda reflekslerini az çok tahmin edenler de, yaklaşan referandumda "hayır" çizgisine daha yakın olduğunu hissederler. Ülkede oluşan medya çeşitliliği ve özellikle sağ medyada giderek artan kapsama alanı genişliği, kamuoyunun pekçok konuda aydınlanma sürecine katkı yaptığı için, Sayın Erbakan'ın referandumda "hayır" tercihine yakın olması muhtemel çizgisini tabana açıkça izah etmekte ilk kez bu defa güçlük çekeceğini de öngörebilirler. Nitekim ben bu konuda parti içinde ve perde gerisinde bazı sıkıntılar yaşanmış olabileceğini düşünüyorum.

Sayın Numan Kurtulmuş Saadet Partisi liderliğine ilk kez seçildiğinde Sayın Erbakan'a rağmen bu göreve gelmedi. Sayın Erbakan ile Sayın Kurtulmuş'un pek çok konuda fikir birliği içinde olduğunu düşünüyorum. Buna rağmen kongre sürecinde çok kısa sürede Sayın Kurtulmuş'u imha etme ve ihanete eşdeğer bir yaklaşımla biçme çizgisine neyin getirdiğini sorgulamak için, geçtiğimiz bir ay içinde ne olduğuna da bakmak lazım.

Türkiye'nin yakın tarihte en önemli gündemi, Anayasa değişiklik paketine yönelik tartışmalardı. Sayın Kurtulmuş, paketin referanduma gitmesi durumunda parti olarak kararlarının 'evet' olduğunu ilk açıklayan parti oldu. Anayasa değişiklik paketi konusunda AK Parti ile aynı çizgide duran Saadet liderinin bu yaklaşımının, Sayın Erbakan ve çevresi tarafından olumlu karşılandığını düşünmek, Sayın Erbakan'ı hiç tanımamak olur.

Nitekim gazeteci Nasuhi Güngör dün Star'da şunları yazdı: "Saadet Partisi'nde olup bitenleri yakından izliyorum. Ali Bulaç, daha çok Numan Kurtulmuş üzerinden üretilen senaryolara dikkat çekmiş. Oysa bu çevrelere biraz daha kulak kabartsa, mesela Erbakan Hoca'yla Ergenekon davasının hastane kadrolu sanığı Prof. Mehmet Haberal arasında temaslar olduğunu, hatta bu tür isimlerin etrafında uzun zamandır bir parti çalışmasının yoğrulduğunu, Numan Bey'in de bu yüzden tasfiye edilmeye çalışıldığını duyabilirdi."

Sayın Erbakan'ın Prof. Haberal ile ortak nasıl bir siyasi projesi olur bilemem. Ama tahminde zorlanmadığım birey var ki, Sayın Erbakan'ın AK Parti'yi yıkmaya ve parçalamaya matuf projelere çok da olumsuz yaklaşmayacağı. Kuşkusuz bunun siyaseten anlaşılabilir bir tarafı da vardır. Ama siyaseten...

Eğer referandumdan çıkacak 'hayır' sonucu AK Parti'ye zarar verecekse, doğaldır ki bu durum Sayın Erbakan'ı mutlu edecektir. Eğer 'hayır' sonucu Erbakan'ı mutlu edecekse, referandum havuzundaki 'hayır' oylarının artmasını umut etmesi de kendi içinde anlaşılabilir durumdur.

Böyle bir durumda, ne oldu da durduk yerde Sayın Erbakan ile Sayın Kurtulmuş kısa sürede bu kadar ters düştü diye sorgulamak anlamsız olur.

Sosyal içerikli hiçbir olayın tek bir nedeni olmaz. Yargıtay Erbakan'ın karar düzeltme talebini reddetti ve Haziran ayının son gününde 12.5 milyon TL borç kesinleşti. Öyle bir ceza ki, Erbakan'ın ağır sağlık sorunları nedeniyle borcun tamamını ödeyemeden hayatını kaybetmesi halinde, borç mirasçılarına devrediyor. Erbakan'ın gayrimenkulleri üzerindeki haciz, borcun son taksidi ödeninceye kadar kalkmayacak. Erbakan'ın çocuklarının kongre sonrasındaki agresif açıklamalarının bu konularla bir ilgisi var mı bilemiyorum.

Sayın Kurtulmuş ile yolları ayırma yada partide dizginlerin tamamen Erbakan çevresinin elinde olmasını sağlama düşüncesinin, kongreden sadece 12 gün önce kesinleşen, Erbakan'ın Hazine'ye ödeyeceği 12.5 milyon TL'lik borç ile de bir ilgisi var mıdır, elbette bilmek mümkün değil.

Şunu biliyoruz: Siyaset sadece bildik anlamda politika işleri değildir. Görünen yüzü ile görünmeyen yüzü ak ile kara gibidir.

Osman Özsoy - cafesiyaset
 
Üst